-1. BÖLÜM-

3.8K 178 40
                                    

Yüzüm de hissettiğim ıslaklık la gözlerimi araladım. Lanet olsun!

Miraç'ın kahkahalarına karşılık yataktan kalkarak gözlerimi devirdim. Yirmi bir yaşındaki bir adamın içinde hala haylaz bir çocuk olması normal mıydı acaba? "Ne yaptın oğlum ya!" diyerek bağırdım. O ise kahkaha atmaya devam ediyordu. "Kızım öğlen oldu kalkmayınca kaldırayım dedim" diyerek elindeki su şişesini gösterdi.

"Miraç bıraksana kızımı " diye kapıya yaslanmış keyifle bizi izleyen Meryem sultana öpücük attım. "Babaanne ya sen bari benim tarafım da ol" Miraç sızlanmaya başlayınca ona dil çıkardım. Oda beni gıdıklama ya başladı. Meryem sultan bu halimize güldü ve "çocuk gibi siniz" diyerek odadan çıktı.

Kahvaltıyı -daha doğrusu öğle yemeğini- yedikten sonra Meryem sultana masayı toplamaya yardım ettim. Daha sonra da Miraç'la beraber balkona çıktık. Bizim mahalle öyle büyük bir mahalle değil. Yani İstanbul'da yaşadığımıza göre gecekondu mahallesi gibi bir yer.

"Kızım karadeniz de gemilerin mi battı be" diye söylemesiyle masanın üzerindeki çerezlerden ona attım "sus be"

Miraç'la çocukluktan arkadaşız. Aslen Urfa'lı olmamıza rağmen dedem ben doğduktan uç yıl sonra buraya taşınmış. İşte bu mahallede Miraç'la beraber büyüdük. Sonra kan kardeşi olduk, dedem öleceği zaman beni Miraca emanet etti. Bir yıldır da beraber kalıyoruz.

"Var ya senin bu suskunluğun hayra alamet değil." diyerek yeniden bana laf atınca "sus artık Miraç" masanın altından ayağına vurdum. Güldü "aslanım benim" diyerek saçlarımı karıştırdığı zaman daha da sınır oldum ve sandalyeden kalkarak omzuna vurdum ve yine birbirimizi yemeye başladık.

"Ulan bir gün rahat durun be!" diyerek balkon korkuluklarından balkona atlayan Merte gülümsedim. Ama tabiki o gülümsemedi Maço adam. Yanına gittim ve sandalyeye oturdum.

" kızım bu tayt ne lan?! Çıkar çabuk şunu yoldan geçen biri görür falan laf atar" dediginde Miraç "biz ne güne duruyoz lan " diye kızdı.

Mert tek kasını kaldırdı "sen mi?" diye alayla sordu "çocukla çocuk oluyon lan sen, bebe" dediginde kıkırdadım. Ayağa kalktığımda Miraç bana öldürücü bakışlar atıyordu. "neyse Miraç beni dövmeden ben içeriye gidiyorum." diyerek eve geri girdim.

Onlar benim için çok farklıydı. Yeri geldiğinde abi, yeri geldiğinde kardeş, baba, anne herşey oluyorlardı. Onlar benim her şeyim. Mert giydiklerime karışır, Miraç benle çocuk olur, Cenk her zaman gurubun medeni tarafıdır, Bulut ağır abi tavırlarını takınır. Bende cadılık görevini üstleniyorum. Mahallede kız dövmüşlüğüm çoktur.

***

Saat gece yarısını geçmişti. Bulut önemli bir konu hakkında bir adamla konuşuyordu. Mert ve Miraç kapıda korumalık yapıyordu. Cenk playboy havalarında kızlarla takılıyordu.

"Saati ne kadar tatlım"

Baygın bakışlarla bana bakan keş adama aldırmadan elimdeki işe devam ediyordum. Adam fark etmediğim bir anda kolumu tutup beni dışarıya doğru sürüklemeye çalışıyordu. Engel olamıyordum. Çok güçlüydü. Tezgahtan elime geçen bira şişesini kafasını geçirdim ama yine de birşey olmamıştı.

En son çare olarak "Bulut!" diye bağırmaya başladım. Adam bir anda yere serildi. Bulut adamın üzerine çullandı ve ardı ardına yumruk atmaya başladı. Daha sonra onu diğer korumalara teslim etti ve etrafımızda yuvarlak oluşturmuş insanlara bağırdı.

"Eğer bir kişi daha kardeşime yavsaklık edecek olursa acımam öldürürüm.!"

"Şimdi herkes işine dönsün" diyerek beni dışarıya çıkardı. Miraç sinirle kapının önünde volta atıyordu hararetli bir şekilde sigaranın dumanını içine çekiyordu. Beni gorunce sarıldı "birşey yapmadı dimi o it sana?" basımı olumsuz anlamda salladım ve ona sarılmaya devam ettim. "Miraç sen Didem'i eve götür" dedi Bulut.

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin