-33.BÖLÜM-

664 41 3
                                    



''Didem,'' birinin parmaklarını yanaklarımda hissetmek hoşuma gitmiş olacak ki gözlerimi aralamıyordum. Ne yapayım çok güzeldi, yavaş yavaş parmaklarını yanaklarımda gezdirmesi. Ellerini yanaklarımdan çekince vazgeçti sandım beni uyandırmaktan. Ama bir anda dudaklarıma dudakları değince gözlerimi araladım. Gülümseyerek dudaklarını benden çekti. Şaşkınlıkla ona bakarken gülümsemeye devam ediyordu.

''Hemen uyanacağını bilseydim daha önceden yapardım,'' Söylediklerini umursamamaya çalışarak yatakta doğruldum. Üzerimdeki geceliğin askısı omzumdan aşağıya doğru inmiş ve omzumu açıkta bırakmıştı. Yavaşça askıyı düzelttim. Gülümseyerek hala beni izlediğini fark edince seri hareketlerle ayağa kalktım ve banyoya ilerledim. Arkamdan çabuk hazırlanmamı söylese de umursamadım.

İlk önce güzel bir duş aldım. Daha sonra yavaş hareketlerle saçlarımı kuruladım. Sonra da kaküllerimi düzleştirerek saçlarıma maşa yaptım. Üzerime giyeceğim elbiseyi dolaptan çıkardım. Bugün gerçekten çok iyi olacaktım. Şirketin iş yemeği vardı. Hem de Erksan Holding'le. Bu yüzden bugün baya iddialı olmalıydık ikimizde.

Üzerime elbiseyi giydiğimde şöyle bir süzdüm kendimi. Harikaydım. Dizlerimin iki karış üzerinde olan kırmızı elbise beni oldukça güzel göstermişti. Saçlarımı geriye doğru attım ve elime çantamı aldım. O sırada içeriye Alper girdi. Beni görünce kaşları çatılmıştı. Hızlı adımlarla yanıma geldiğinde ben hala aynaya dönük haldeydim. Yavaşça beni kendisine çevirdi.

''Çıkar şu elbise parçasını,'' dediğinde bende kaşlarımı çattım. ''Nedenmiş o?'' Yapmacık bir şekilde güldü, ''Sinir etme beni, çıkar dedim.'' Omuz silktiğimde öfkeyle bağırmaya başladı. ''Kızım görmüyor musun elbisenin eteğini yapmayı unutmuşlar! Çıkar şunu doğru düzgün bir şey giy,''

''Bana ne be! Bununla gideceğim,''

''Siksen yinede götürmem bu elbiseyle seni,'' işaret parmağını göğsüme doğru sallarken kahkaha attım, ''Ne yani bu seni şey yapabileceğim anlamına mı geliyor?'' diyerek tek kaşımı kaldırdım. ''İstiyorsun yani?''

''Ben ne diyorum sen ne diyorsun lan çıkar dedim şu elbiseyi,'' diyerek dolabıma yöneldi. ''en sonunda hepsini atacağım bu kıyafetlerin,'' diye söylenerek elbise arayışına koyuldu. Birkaç dakika sonra elime krem rengi bir gömlek ve siyah pantolon tutuşturdu. Ama ben bunları giymek istemiyordum.

''Ben pantolon giymeyeceğim,'' dediğimde 'itiraz yok' bakışları attı ve belimden kavrayarak beni kendine çekti, ''Böyle hiçbir yere gidemezsin,'' diye fısıldadıktan sonra dudaklarımı sömürmeye başladı. Bunu neden yapmıştı bilmiyorum ama onun tarafından birkaç dakika öpülmek hoştu.

Dudaklarını benden çektikten sonra gülümsedi, ''Bundan sonra kırmızı ruj sürme, bu dudaklara benden başka kimse sahip olamaz.'' Dedikten sonra üzerimi değiştirmem için odada beni yalnız başıma bıraktı. Gülümseyerek arkasından bakakalmıştım. Söyledikleri çok hoşuma gitmişti, sahipleniyordu. Beni sevdiğini belli ediyordu. Ellerim istemsizce dudaklarıma kaydı. Ne güzelde öpmüştü öyle...

Üzerime gömleği giydim ve altına onun verdiği pantolonu değil de siyah bir etek giydim. Bu kadarına karışması mümkün değildi. Ne kadar mırın kırın etse de umursamamıştım. Karışırdı ama bir yere kadar. Yol boyunca giydiğim kıyafetler hakkında yorum yapmıştı. Neymiş eteklerim çok kısaymış, elbiselerim de hep bir yerlerde açıklık varmış. Hiç doğru düzgün kıyafetlerim yokmuş. Ne dediyse he diyerek geçiştirdim. Onunla kavga etmek istemiyordum. Çünkü bu hareketleri çok hoşuma gidiyordu.

Restauranta girdiğimizde Alper elimi tuttu. Bunu Yağız'ın artık benimle ilgilenmemesi için yaptığını biliyordum. Yavaş hareketlerle rezerve edilmiş olan masaya ilerlediğimizde masada sadece bizim eksik olduğumuzu fark ettim. Didişelim derken geç kalmıştık. Masaya yaklaştıkça insanların bakışları şaşkın hali alıyordu. Hele Ezgi'nin bakışlarını gördükçe kahkaha atmak geldi içimden. Ne de güzel kıskanmıştı öyle.

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin