-37.BÖLÜM-

620 42 8
                                    



Bazen insanın ya siyah yada beyaz olması gerekir. Ben neden şuan griyim? Neden bu kararsızlığım? Gidip gitmemek arasında o kadar çok kararsız kaldım ki uyuyamıyorum bile. Yatakta doğruldum ve telefonumu elime aldım. Saat 04.28 di. Sabah kendi arabasıyla yola çıkacaktı Cenk. Gitmeli miydim?

Oflayarak yataktan kalktım. Kalsam ne işe yarayacaktı? Alper bir kez olsun yanıma gelmiş miydi? Bir hafta olmuştu. Bu koca bir hafta içinde ben yemeden içmeden kesilmişken onun nerede kiminle ne yaptığını bile bilmiyordum. Boşanalım demişti. Yani umurunda değildim. Ben ne kadar onu düşünüyorsam, o beni düşünmüyordu. Sinirle kıyafet dolabımın kapağını açtım. Dolabın üzerindeki küçük siyah çantayı aldım ve içine pantolonlarımı ve tişörtlerimi rast gele atmaya başladım. Benim umursadıklarım beni umursamıyordu. Hah! Bu ne küstahlık, kimse için kendimi yoramam artık. Yeter be! Soktuğumun hayatında bir kere de beni düşünsünler. Hep ben mi kahrolacağım! Kararlılıkla çantamın fermuarını çektim.

Güzel bir duş aldığımda saat 05.52 di. Saçlarımı kuruladıktan sonra üzerime bir şort ve salaş bir tişört geçirdim. Saçlarımı rast gele topladıktan sonra ayakkabılarımı elime alarak odamdan çıktım. Meryem Sultan'ın odasına girdiğimde hala uyuduğunu gördüm. Yanağına küçücük bir öpücük kondurduktan sonra odasından sessizce çıktım. Telefonumu elime aldım ve Cenk'e mesaj attım.

Gönderilen: Playboy

-Ben hazırım. Seninle geleceğim.

Dış kapının açılmasıyla Miraç'ın işten geldiğini anlamam uzun sürmedi. Gözleri kapanmak üzereyken salona girdi. Yorgunluktan ölüyordu kardeşcazım. Bakışları önce beni sonra da elimdeki çantaya kaydı. ''Gidecek misin?'' diye sorduğunda başımı salladım. ''Peki emin misin?'' koltuğa oturdu. ''Yani işe yarayacak mı? Ya daha kötüye giderse işler?'' kararsızlıkla omuz silktim. ''Bilmiyorum Miraç. Ama burada ondan haber almayarak daha çok canım yanıyor ve ben bunların hiç birini hak etmedim. Beni doğru düzgün dinlemedi bile. Şimdi nerde kiminle olduğunu bile bilmiyorum. Biraz kafa dağıtmaya ihtiyacım var.''

Telefonumun melodisini duyunca Cenk'in geldiğini anladım. Miraç'ta anlamış olacak ki ayağa kalktı ve sımsıkı sarıldı. ''Kendine dikkat et olur mu?'' dediğinde tebessüm ettim ve yanağına bir öpücük kondurarak evden çıktım. Gözlerim dolmuştu. Nedenini anlayamamıştım. Şu aralar ne de sulu göz olmuştum ben böyle.

Arabaya bindiğimde yine o pozitif tarafıyla karşıladı playboyum beni. ''Günaydın,'' dediğinde gece boyunca hiç uyumadığım aklıma geldi. Saat altı olmuştu ve ben hala uykusuzdum. ''Günaydın,'' diyerek emniyet kemerimi bağladım. Alper bağlamadığımda ne çok kızardı...

''Sen gece hiç uyumadın mı kız, ne bu gözlerin hali?''

Omuz silktim. Arabayı çalıştırmıştı. ''Uyku tutmadı,'' diye mırıldandım. ''8 saat yolculuk yapacağız, hadi kapa gözlerini de dinlen biraz,'' dediğinde onu onayladım. Biliyordu, yolculuk esnasında uyumayı çok severdim ben. Hatta aylar önce Urfa'dan dönerken bütün yolculuk boyunca Alper'in kucağında uyumuştum. Hatta ben kucağındayım diye yemek bile yememişti, ben elimdeki ekmek arasından koparıp yedirmiştim. Sıkıntıyla iç çektim. Anılar hep mi aklına gelirdi insanın?

-

''Uyutması dert uyandırması ayrı dert! Didem! Kalksana canım ya,''

Gözlerimi yavaşça araladım. Neredeydim? Etrafıma bakındığımda hala arabada olduğumuzu gördüm. Cenk kaşlarını çatmış bana bakıyordu. ''Neden öyle bakıyorsun?'' dediğimde, arabanın kapısını açtı. ''Kaç dakikadır seni uyandırmaya çalışıyorum haberin var mı?''

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin