-34.BÖLÜM-

616 46 2
                                    


DİDEM

O kahvenin en koyu tonundaki gözleri alev almıştı. Sanki önümüzden bir kamyon gelse intihar edecekmiş gibi duruyordu. Korkuyordum. Arada bir ellerini direksiyondan ayırıp saçlarını çekiştirmesi hallice sinirlendiğini ortaya koyuyordu. Ben onu nasıl sakinleştirebilirdim? Önemli bir anlaşmaydı, belki de holdingi daha da yükseltecek bir anlaşma. Yağız ne istiyordu? Neden yolumuza taş koyuyordu?

Alper'in telefonun çalması arabadaki o ölüm sessizliğini bozdu. Telefonu eline alıp, geriye doğru fırlatması saniyelerini almıştı. Kimin aradığını merak etsem de sormaya korkuyordum. Sakin ol lütfen, demek istesem de her an her şeyi yapabilecek gözlerle yolu takip etmesi söyleyeceklerimden vazgeçmemi sağlıyordu.

''Kıpırdanıp durma artık,''Üzerimdeki eteğin bacaklarımın yüzde seksenini açıkta bırakması arada rahatsızca kıpırdanmama neden oluyordu. ''Ne yapayım eteğim-'' Arkadaki ceketini tek eliyle uzanıp kafama fırlatması sözlerimin yarıda kesilmesine neden olmuştu. Ağzında bir şeyler homurdansa da ne dediğini anlamamıştım.

Nereye gittiğimizi bilmeden arabayı kullanmaya devam ederken bir anda telefonumun melodisi kulaklarımı doldurdu. Kolay kolay birinin beni aramamasından dolayı şuan telefonumun çalışıyor oluşu şaşırmama neden olmuştu. Arayanın kim olduğuna baktığımda ekran da yazan 'Ali Abi' yazısı tırsmama neden olmuştu. Telefonu açıp cılız bir sesle, ''Alo,'' dediğimde benim aksime Ali abi kükremeye başlamıştı.

''Nerdesiniz siz! Çabuk eve gelin yoksa kan çıkacak!''

Telefonun yüzüme kapanması ve kan çıkacak sözü aklıma sadece bir ihtimali doğuruyordu. Zeyno'nun hamile olduğunu öğrenmişlerdi! Alper'in öfkeli bakışlarını bana çevirdiğini gördüğümde korku dolu gözlerimle ona baktım. ''Noldu?'' tek kaşını kaldırarak kuşkuyla sordu. Dudaklarımı dişlemekten kendimi alıkoyamadım. Nasıl söyleyecektim?

''Ali abi aradı acil eve gelin, kan çıkacak falan dedi,''Kaşları daha çok çatıldı. Benim yakışıklı kocamın hiçbir şeyden haberi olmaması onu kuşkulandırıyordu. Gaza biraz daha bastı. Şimdi olacaklardan korkmaya başlamıştım işte.

-

Eve geldiğimizde ikimizde hızla indik arabadan ve eve doğru ilerledik. Alper de endişelenmişti. İçeriye girdiğimizde Ali abi ortalarda yoktu. Salonun bir köşesinde Zeyno ağlıyor, diğer köşesinde Bulut elindeki sigarayla tekli koltuğa delikler açmakla uğraşıyordu. Ne olduğunu anlayamadığımız için öylece bakıp kalmıştık. Balkondan Ali abinin çıkması salonun biraz daha gerginleşmesine neden olmuştu. Arkasında da Fatma vardı. Öfkeyle yanımıza doğru ilerledi Ali abi. Tam elini kaldırmış Alper'e vuracaktı ki Alper buna engel oldu. ''Şerefsiz it! Kardeşine nasıl sahip çıkıyorsun lan sen!''

Alper'in kaşları daha çok çatıldı. ''Ne diyorsun,'' diye sorduğunda Ali abi ikisini gösterdi. ''Lan bunları yatakta sarmaş dolaş buldum,'' Zeyno'nun hıçkırıkları arttı bu sırada. Alper'in ne tepki vereceğini bilemiyordum. Ben Zeyno'nun yanına ilerlediğimde Alper de Bulut'un yanına ilerledi ve ''Kalk!'' diye bağırdı, Bulut hiç itiraz etmeden ayağa kalktığında Alper yüzüne okkalı bir yumruk geçirdi. ''Bu ne demek oluyor Bulut! Senin adamlığın bu mu? Ne demek lan kardeşime dokunmak?!''

Bulut sustukça Alper daha da şahlanıyordu. Birkaç yumruk daha geçirdi yüzüne. Hiçbir tepki vermedim. Bulut'un yüzü kan içinde kalınca Zeyno kollarımdan çıkıp yanlarına koştu, ''Abi yapma! Bak yüzü kan içinde kaldı!''

Hemen Zeyno'yu uzaklaştırdım yanlarından. Yoksa o da dayak yiyecekti ve bu bebeğine zarar verebilirdi. Risk almak doğru olmazdı. Ali abide yanlarına ilerlemiş ikisi de Bulut'u bir güzel benzetmeye başlamıştı. Bulut artık ayakta kalmaya dayanamayarak yere düştüğünde Zeyno'nun kollarımda bayılmasına şahit oldum. Bulut önemli olmasa da Zeyno şuan herkesten önemliydi.

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin