-48.BÖLÜM-

719 48 6
                                    


Tabii ki o kutlamaya gidecektim. Alper'e gününü göstermek istiyordum. Ne demişti bana aylar önce''Üniversite bile okumamışsın ne yapabilirsin ki?'' Ona bu sözünü yedirecektim. Ona neler yapabileceğimi gösterecektim. Kalbinde ona dair hiçbir duygu kırıntısı kalmamıştı. Hepsi o bana yalan söylediğini öğrendiğim gün yok olup gitmişti. Şuan ondan sadece intikam almak istiyordum.

Hayatta her sonun bir başlangıç olduğunu öğrenmiştim. Her şey bir anda değişebiliyordu. Bir bakmışsın sabah yanında olan kişi şimdi yok olmuş. Bunlar hayatın acı tatlı gerçekleriydi. Düşe kalka öğreniyorduk hayatı. Daha yolun başında olduğumu hatırlattım kendime.

Hazırlandıktan sonra boy aynasının karşısına geçtim. Siyah orta boyda bir elbise giymiştim. Altına siyah topuklularımı geçirmiştim. Saçlarımı da doğal haliyle bırakıp hafif bir makyaj yaptım. Amacım ilgi çekmek değildi. Zaten Alper beni orada görünce onun ilgisini çekecektim. Telefonuma Yağız'dan mesaj gelince evden çıktım. Bugün şoförüyle gelmişti. Herhalde kutlamaya gideceğimiz için. Şoför bana arka kapıyı açtığında içeriye girdim. Yağız yine takım elbise içindeydi. ''Selam,'' diyerek gülümsedim. Başıyla onayladı beni.

''Çok insan gelir mi bu kutlamaya?'' diye sorduğumda başını salladı. ''Tabi ki, hele şuan da ön planda olan biz oluruz. Çünkü ülkenin üç büyük holdinglerinin içinde bizim holding var,'' diye açıklama yaptığında biraz yüzüm düştü, ''Hadi ya, ben ön planda olmayı pek sevmem,'' Elini salladı, ''Alışırsın zamanla,'' dediğinde cevap vermedim. Alışmama ne gerek vardı ki? Zaten Alper'den intikamımı aldıktan sonra yeniden kendi hayatıma dönecektim ben.

''Ee şimdi beni ne diye tanıştıracaksın?'' diye sordum merakla.

Kıkırdayarak, ''Kız kardeşim olarak tanıştırsam olmaz mı?'' diye sordu. Karnına vurdum, ''Yaa,'' diye çemkirdiğimde, saçlarımı okşadı, ''şaka yapıyorum ufaklık, arkadaşım der geçerim,'' Ellerimi kaldırdım, ''Pes yani burada bile bana ufaklık dedin ya, kutlamada da ufaklık de kafanı koparıyım senin,''

Gülmeye devam ediyorduk, ''Sen benim misafirimsin, orada Alper'in yanında rezil etmem seni merak etme,'' diyerek göz kırptığında gülümsedim. İyi bari halden anlıyordu.

Araba durduğunda geldiğimizi anladım. Yalnız bir sorun vardı, arabanın kapısının önüne bir sürü kişi toplanıvermişti bir anda. Şaşkınlıkla bakakaldım. Bu neydi böyle? ''Korkma,'' diyerek destek verircesine belimi tuttu, ''Meraklı gazeteciler, hadi biz inelim,'' Şoförü gazetecikleri biraz olsun uzaklaştırması üzerine indik arabadan. Herkesin gözü bizim üzerimizdeydi. Yavaşça ilerlemeye devam ederken flaşlar patlamaya devam ediyordu.

Gazeteciler yanımıza yaklaşmaya çalışıp benim kim olduğumu soruyorlardı. Yağız hiç birine cevap vermeden ilerlemeye devam etti. Bir sürü kişinin toplandığı kalabalığa doğru yürüdüğümüzde tırsmadım değil. Çok kalabalıktı ya! ''Merhaba,'' diyerek arkadaşlarının olduğu masaya götürdü beni Yağız. Sadece tebessüm etmekle yetiniyordum.

''Bu güzel kızda kim?''

Bunu yanımıza gelen Yağız yaşlarında bir adam söylemişti. Yağız gülümsedi, ''Bu arkadaşım Didem,'' adamla tokalaştığımızda bir an elimi kurtarmakta zorluk çektim. Gözlerimi etrafta gezdirmeye devam ederken bir an o koyu kahve gözlerle karşılaştım. Öfke saçıyordu. Hemen çektim bakışlarımı ondan.

Yağız'ın elime verdiği içecekten bir yudum aldım. ''Herkes sana bakıyor,'' diye kulağıma fısıldayınca bir an titredim. ''Fark ediyorum ve bu beni korkutuyor,'' güldü, ''Bunda korkulacak ne var, gülümse yeter,'' dediğinde gülümsedim.

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin