"Iyi misin?" dedi.
Bakislarimi hayretle Beren'e cevirdigimde basini egmis bana bakiyordu. Bir an icin nefes almayi biraktim. Yüzlerimiz birbirine öyle yakin duruyordu ki dudaklarimizin arasinda sadece bir kac santimlik bosluk vardi ve nefesini hissedebiliyordum. Hemen gözümün önüne bu sabah odamda yasadiklarimiz geldi. Tanrim, o dudaklari yeniden öpmek istiyordum. Ve kendime engel olamamaktan korkuyordum.
Nefes al, Arya. Nefes al ve sakin ol. Kalp atislarini düzene sokmalisin!
"Hayir, degilim! Su an burada olmak yerine kendi arabamda olmayi tercih ederim." basimi ellerimin arasina aldim ve nefesimi seslice disari verdim. "Offff! Sen ne kaba bir adamsin. Ne hakla bana bagirirsin, üstelik arkadaslarimin yaninda. Sana inanamiyorum. Lanet olsun!" sinir damarlarimda dolasiyordu ve kendime engel olamiyordum.
Beren'in gözleri sürekli yol ile benim aramda dolasiyordu. "Az kalsin kaza yapacaktik, farkindasin degil mi?" dedi.
"Ama yapmadik!" diye bagirdim. "Yapmadik, cünkü ben iyi araba kullanirim. Arkadakiler dikkatimi dagittilar, bir an icin."
"Evet, gördük nasil kullandigini. Neredeyse üstüme cikacaktin. Sabahin intikamini mi almaya calisiyordun?" dedi ve bakislarini yüzüme cevirdi.
Dudaklarim o harfini alirken saskinlikla yüzüne bakiyordum. Saskinlik yerini sinire birakirken "Ne? Ne dedin sen? Ben niye sabahin intikamini alacak misim ki? Tanrim, delirmek üzereyim."
"Iznin olmadan seni öptügüm icin. Sonucta sevgilin ögrenseydi senin icin durumlar zorlasabilirdi." dedi ve siritti.
"Sana daha kac kere söylemem gerek, Kutay benim sevgilim falan degil. Ya bir saniye, ben neden sana aciklama yapiyordum ki? Sevgilimse sevgilim, sanane bundan."
"Yani, bana kizgin degilsin, seni öptügüm icin."
"Sen bundan bunu mu anladin?" dedim hayretle.
"Evet, seni öptügüm icin sana kizginim demedin. Zaten aksini söylesende sana inanmazdim. Bacaklarini belime dolarken hic de memnuniyetsiz gibi görünmüyordun." dedi ve tekrar güldü.
"Ihhhhhh." ben dislerimi birbirine bastirarak kendimi sikarken o keyiften dört köse siritiyordu.
"Indir beni. Arabayi durdur, inicem."
"Hayir, öyle bisey olmayacak."
"Sana inicem dedim. Seninle böyle kücücük bir yerde tek basima olmaktansa kendimi öldürürüm, daha iyi. Eger indirmezsen kapimi acar atlarim."
"Sacmalama, Arya. Öyle bisey yapamazsin!"
"Öyle de bir yaparim ki, izle ve gör." dedim ve kapiyi acmak icin elimi uzattim ama kapi kilitlenmisti ve acilmiyordu.
Beren'e baktigimda hayretle bana bakiyordu.
"Ne yani, kapiyi kilitlemeseydim gercekten atlayacak miydin?"
"Ne sandin. Ben bos konusmam. Agzimdan bir kere cikti mi dönüsü olmaz."
"Sen, gercekten delisin."
Yüzümü Beren'e dönünce göz göze geldik.
"Iltifatin icin tesekkürler." bana deli demisti. Ahh, su an kafami kuma gömüp öylece kendimi bogmak istiyordum. Deli oldugumu düsünüyordu. Inanamiyorum.
"Özür dilerim." dedi, sakin ses tonuyla.
"Ne icin?" sonunda sakince konusabiliyorduk.
"Sana bagirdigim ve bugün olanlar icin."
"Önemli degil. Unuttum bile."
"Evet, unuttun. Senin icin sevindim." dedi ve gözlerini gözlerimden cekti. Radio da calan müzigin sesini yükseltirken "Keske benim icin de öyle kolay olsa." dedigini duyar gibi oldum. Fakat o sira son ses müzik calarken tam olarak ne dedigi anlasilmiyordu. Belki de ben kafamdan uyduruyordum. Eger duydugumu zannettigim sey gercekse, yalniz degildi. Cünkü bütün o dokunuslari her saniye aklima hücum ediyordu. Onu öldürmek istiyordum, diger yandan nefes bile almadan dudaklarina yapismak istiyordum.
Havaalanina varana kadar tek kelime daha etmedik.
Arabalari park ettikten sonra herkes kendine ait olan bavulu aldi ve iceri girdik. Ilerlerken Beren ile yan yana yürüyorduk ve sanki aramizda manyetik bir güc varmis gibi sürekli ona carpiyordum. Her ne kadar ondan uzaklasmaya calissamda adimlarim sürekli onun üzerine dogru gidiyordu.
"Düzgün yürüsene! Takilip düseceksin." diye tersledi beni.
Yüzümün isindigini hissetim, kizardigima emindim. Yine de gururuma leke sürdürmeyecektim. "Ben düzgün yürüyorum zaten. Bavulumun tekerleginde bir sorun var sanirim, o tarafa dogru kayiyor." dedim ve bavulumu diger tarafa dogru sürükleyerek Derin'in yanina gittim.
"Arya Önal?" dedi yanimiza gelen kadin.
"Evet, benim." dedim.
"Hos geldiniz efendim. Ben Aysun ve yolculuk boyunca sizinle ben ilgilenecegim. Beni takip edin." dedi.
Bize yolu gösteren kadinin pesinden giderken Maya, Derin ile yanima geldi. "Siz kavga mi ettiniz?" diye sordu sessizce.
"Kimle?" diye sordum ve basimi cevirip Beren'e baktim. "Beren'le mi?"
"Evet."
"Yoo, hayir. Kavga etmedik." dedim. Birbirimize bagirmamizi kavgadan saymazsak yani. Ayrica Beren özür dilemisti.
"Emin misin? Bana öyle geldi de." dedi, Maya.
"Nasil da gerildik öyle ya. Bir an Kutay ile Beren'in birbirlerine girecegini sandim." dedi, Derin.
"Eee Arya aralarinda oldugu sürece birbirlerine cok girerler." dedi, Bartu arkamizdan yaklasip siritirken.
"Senin de hosuna gidiyor, degil mi? Cok keyif aliyorsun, Bartu." dedim.
Bartu kahkaha atti ve bana göz kirpip yanimizdan biraz uzaklasti.
Özel bir bölümden gecip bavullarimizi ve pasaportlarimizi yanimiza gelen görevlilere teslim ettik.
"Ucaginiz bir saat icinde kalkacak, efendim. O zamana kadar etrafta gezmek mi istersiniz, yoksa sizin icin ayrilan bölümde mi beklemek istersiniz?" diye sordu görevli kadin.
"Eehh..." arkadaslarima tek tek baktigimda ne istediklerini anlamaya calisiyordum. "Sizler nasil isterseniz." dedim.
"Bence alisverise buradan baslayabiliriz." dedi Maya.
"Sana katiliyorum ama eger bize takilmak istemezseniz siz gidebilirsiniz beyler." dedi, Derin.
"Ahh, ben gidiyorum canim. Sizinle ugrasamam. Simdi bütün magazalari dolasirsiniz siz." dedi, Bartu.
"Alisveris diyince kadinlari durdurmak imkansiz. Ben de seninle geliyorum, Bartu." dedi, Alp.
Beren, hic bisey dememisti. Kutay'da hic sesini cikarmamisti. Demek ki hala gerginlerdi. Acaba onlari yalniz birakmak ne kadar mantikliydi?
"Hadi, bir saat sonra görüsürüz o zaman. Bye." dedi, Derin ve Maya ile benim kollarimdan cekistirerek götürmeye basladilar.
"Merak etme, bisey olmaz. Bu tatile senin icin cikiyoruz ve eger biraz akillari varsa birbirlerini görmezden gelirler." dedi, Derin.
"Emin misin? Sanki yakinda birbirlerine gireceklermis gibi geldiler bana. Onlari yalniz birakmakla iyi mi yaptik bilmiyorum." dedim, endiseyle.
"Yalniz degiller ki... Bartu ve Alp'te yanlarinda." dedi, Maya.
"Öyle diyorsaniz... Peki." dedim.
"Hadi, gel bak surada bir canta magazasi var. Bence orayi talan etmeliyiz." dedi, Derin.
Güldüm. "Bence bize bir saat yetmeyecek."
"Bizde hizli oluruz." dedi, Derin.
Neredeyse bütün magazalari talan etmistik ve bir sürü sey almistik. Ellerimizde bir sürü poset birikmisti.
"Kizlar artik gidelim bence, vakit az kaldi." dedim.
"Tamam, gideriz. Son olarak suraya da girelim." dedi, Maya dükkana girerken.
Cesit cesit parfümlerin arasinda hepsini tek tek sikarak bütün kokulari birbirine karistirmistik.
"Ahh, hayir! Derin o koku cok kadinsi. Benden uzak tut." dedim ve bagirmamak icin kendimi tuttum.
"Hadi ama bu afrodizyak kokusu onlari cildirtacak." dedi, Derin ve güldü. "Hatta bunu satin almaliyim."
"Sacmalama, ben onu asla kullanmam. Ben fresh kokulari seviyorum." dedim.
"Bu sadece özel zamanlar icin..." dedi ve göz kirpti.
"Yahu siz benimle ugrasacaginiza kendinizle ugrassaniza. Su Rahibe Teressa halinizden ne zaman kurtulacaksiniz?" dedim.
"Ben asik olmak istiyorum. Asik olmadigim biriyle sadece birlikte olmak icin sevgili olmam." dedi, Derin.
"Askin ne zaman karsina cikacagi hic belli olmaz, Derincim." dedi, Maya.
Derin ile kisa bir süre bakistik. "Ooo Maya, sökül hemen. Kimden bahsediyorsun bakalim?" diye sordum.
Maya agzindakilerin disari cikmasini engellemek ister gibi elini agzina götürdü ve kapatti. Bu yaptigina hepimiz güldük.
"Birinden bahsetmiyorum, sevgili kuzenim." dedi.
"Hic inandirici gelmedi ama seni zorlamayacagim." dedim elimdeki parfümleri incelerken.
"Herkes istedigini aldiysa, kasaya gidelim ve cikalim suradan. Yoksa birazdan bizi aramaya cikacaklar." dedi, Derin.
Candan yengem, Nihat amcam ve Mert icin biseyler aldim.
Elimizdeki posetlerle bizimkilerin yanina gidince kücük bir sok yasadilar.
"Iyi ki bir saatiniz vardi, kizlar. Bir saatte bu kadar seyi almayi basardiysaniz bir kac saatiniz olsaydi demek ki bütün dükkanlari bosaltacaktiniz." dedi, Bartu bizimle dalga gecerek.
"Erkek milleti." dedik üc kiz ayni anda ve güldük.
Bize yolu gösteren kadin tekrar yanimiza geldi. Bu sefer yaninda genc ve cok güzel bir hostes vardi. "Ben posetlerinizi alayim efendim." dedi ve elimizdekileri aldilar.
Kadinin kulagina egildim. "Su posetteki sampanyalari hemen sogutun lütfen, ucakta patlatacagiz, Aysun hanim." dedim.
"Peki, efendim. Ucaginiz sizi bekliyor. Buyrun." dedi eliyle yolu isaret ederken.
Jete bindigimizde herkes tekli koltuklarina gecti. Ucak havalandiktan kisa süre sonra iki hoster servis yapmak icin sampanya ve kadehleri getirdiler.
Hepimiz ayaga kalktik.
"Aferin kizima, yolculuk hizli basladi. 12 saatlik yolculuk ancak böyle gecer." dedi, Bartu ve sampanya sisesini patlatmak icin eline aldi.
Bartu, siseyi sallayip patlatinca köpügü bosa akitmamak icin ona uzattigimiz bardaklari hizlica doldurdu.
"Tatilimiz, böyle keyifli ve eglenceli gecsin." dedim ve hepimiz kadehlerimizi tokusturduk.
Hep bir agizdan "Arya'ya." dediler.
Beren, kulagima egildi ve "Yaninda lezzetli CILEKlerden olsaydi keske." dedi ve göz kirpti. Yudumlamakta oldugum soguk sampanyayi püskürtmemek icin elimle agzimi kapattim. Cilek derken, dudaklarimdan mi bahsediyordu?