***
Çocuklukta büyüktüm, oyunlara girmedim.
O bahçelerde kaldı oynanmamış oyunlar.
***
Çalışma odasından çıkıp avluya bakan balkona yürüdü. Avluda kimse yoktu fakat çardak doluydu. Adımlarını aşağıya inen merdivenlere yönlendirdi. Çardağa yaklaştıkça evdeki bütün kadınların çardak altında çay içtiklerini gördü. Bazen evdeki tek erkek olması şu tablodan mahrum kalmasına neden oluyordu. Kadınlar Yavuz yanlarındayken pek rahat davranamıyorlardı. Onları da anlıyordu yetiştikleri coğrafya kadın ve erkeğin arasına her zaman bir çizgi çekiyordu. Yavuz zamanında babasının da çektiği o çizgiyi zamanla silmeye çalışmıştı. Fakat hala tam anlamıyla başarılı olamamıştı genç adam. Annesi ve kız kardeşleriyle sorunu yoktu. Ama evde çalışanlar için bu sorundu. Yavuz da kabullenmişti bu durumu. Görünmez bir çizginin varlığını kabul etmişti.
Her zaman büyük ve hep birlikte olan bir aile istemişti. Allah da bunu ona vermişti nihayetinde. Gönül isterdi kendi çocukları da olsundu ama bu pek mümkün görünmüyordu. Arslan onun tek çocuğu olarak kalacaktı. İşler yoluna girince Ahsen'den ayrılırdı belki ama yeniden evlenmeyi aklının ucundan bile geçirmiyordu. Yavuz o deftere imzayı bir kere atmıştı bir kez daha atmayacaktı.
Ahsen karısıydı ama Yavuz onu karısı olarak hissediyor muydu bilmiyordu? Kız her geçen gün kendini adama hayran bırakmayı başarıyordu. Başka şekilde tanışmış olsalar Ahsen'i kesinlikle yakından tanır, onunla bir şeylere adım atabilirlerdi fakat kader onlar için başka planlar yapmıştı bile. Yavuz kızı gördüğü ilk anda etkilenmişti. Asiliği insanı çileden çıkartacak derecedeydi. İnatçıydı genç kız. Başına buyruktu. Bu da onu güçlü yapıyordu bir yerde. Yavuz'un dikkatini de bu çekmişti işte.
Kadınların yanına yaklaşınca bazıları toparlanmaya çalışmıştı. Onları elleriyle durdurmuş annesine dönmüştü.
''Meryem Sultan acil bir iş için İstanbul'a gitmem gerekiyor. Yarın yola çıkıyorum. Ne zaman dönerim bir fikrim yok. Haberin olsun dedim.''
''Oğlum nereden çıktı bu şimdi aniden? Hiç bahsetmemiştin.''
''Aniden çıkıverdi işte. Buralar sana emanet gözüm arkada kalmasın.''
'' Tamam, evladım sen merak etme. Tek başına mı gideceksin?''
Yavuz başını salladı. Meryem Hanım aklına gelen planla birden mutlu oldu.
''Ee oğlum, Ahsen kızımı da götürsene. Hem biraz değişiklik olur ona da. Öyle değil mi kızım? Sen de gitmek istemez misin?''
Genç kız bütün gözlerin kendine dönmesiyle bir an afallamıştı. Yavuzla tek başına seyahat etmek aklının ucundan bile geçirmeyeceği planlardı. Bir sürü işi varken İstanbul'a gitmek biraz saçmaydı. Gerçi işleri İstanbul ile ilgiliydi aslında gidip ilkokul projesi için görüşmeler yapabilirdi. Fena fikir değildi. Fakat Arslan ile kat ettiği milimlik yolu da tekrar başa döndürmek istemiyordu. Araya mesafe girince tekrar eski haline dönmesinden korkuyordu.
Göz ucuyla Arslan'a baktı. Bir yandan meyve suyunu ve kurabiyelerini yiyor diğer yandan Yavuz'a bakıyordu Melek'in kucağında. Aslında bu Arslan için de iyi olabilirdi. Yavuz'u gerçekten sevdiğini ve ona zarar vermek istemediğini düşünmesi için iyi bir fikir olabilirdi. Emin değildi genç kız.
''Aa! Yenge çok güzel fikir. Bence de gitmelisin. Hem benim sana bahsettiğim birkaç siparişim vardı onları da alırsın fena mı olur gezersinde bir güzel. Bence gitmelisin.'' Berfin kimse görmeden göz kırpmıştı Ahsen'e. Bahsettiği siparişler falan yoktu. Onun kastettiği ilkokul projesiyle ilgili görüşmelerdi. Çaresizce Yavuz'a baktı genç kız 'ne yapayım' der gibi.
Yavuz elleri ceplerinde çıkacak kararı bekliyordu. Ahsen'in de gelmesi işine mani olmazdı ama genç kızın kendisi bir düşmanmış gibi davranması sinirine dokunuyordu. Böyle davranacaksa gelmemesi ikisi içinde daha iyiydi.
Yavuz'un burada olmadığını öğrenen Çiyeşan Ahsen ile uğraşabilirdi. İşte bu hiç iyi olmazdı. Sevgili karısı (!) yokluğunda Aybar Ağanın dolduruşuna gelebilirdi. Ahsen'i yalnız bırakmak iyi bir fikir değildi. Bu sebeple yanında gelmesi en iyi çözümdü.
''Gelebilirsin. Ben işlerimle ilgilenirken İstanbul'u gezebilirsin, arkadaşlarınla görüşebilirsin. Sen bilirsin.''
Gelmesi için çok fazla istekli konuşmamıştı genç adam. Yanlış anlaşılmak istemiyordu. Ama Çiyeşan meselesi yüzünden kabul etmese bile zorla yanında götürebilirdi. Genç kız kabul etmese daha fazla nasıl ısrar edeceğini düşünüyordu Yavuz. Bu hiç iyi olmazdı. Ahsen bu teklifi kabul etmek zorundaydı. Gerçi Yavuz'dan Ahsen'e yönelik direk bir teklif söz konusu değildi. Sonuç olarak öyle olduğu kabul edilmişti bir kere.
''Peki, o zaman. Bende geleyim.'' Teklifi kabul edince Arslan'ın tepkisini merak etmişti Ahsen. Şekerparesi bakışlarını babasından çekip kurabiyelerine dikmişti. Üzüldüğü belliydi. Babasını kimseyle paylaşamamasını anlıyordu. Ahsen de zaten babasını elinden alacak değildi. Böyle bir şey söz konusu bile olmazdı. Kendine Arslan'ın da en azından diğerlerine davrandığı gibi davranmasını istiyordu. Fazlasını değil.
''İyi o halde ben biletleri halledeyim. '' Yavuz yanlarından ayrılırken Ahsen yine düşünceliydi ama Melek kadar değildi. Genç kız günlerdir bir farklı bakıyordu. Çoğu zaman dalıp başka yerler gittiğine bile şahit olmuştu Ahsen. Neyi olduğunu sorduğunda da 'hiçbir şey' yanıtını alıyordu. Melek'in bir derdi vardı fakat Ahsen bir türlü öğrenememişti. Ama yakında çıkardı meydana.
Yavuz yatak odasına çıkarken Özlem'i tekrar aramış otel ve uçak bileti için iki kişi olduklarını söylemişti. Odaya girdiğinde temiz kıyafetlerini alıp banyoya geçti. Soğuk bir duşa ihtiyacı vardı. Duş başlığının altına girip suyu açtı. Suyun bedenine temas etmesiyle duşa kabinden kendini atması bir olmuştu. Evlendiğinden beri bu bilmem kaçıncı kez başına geliyordu. Su resmen kaynar suydu ve karısı yine sıcak su tarafında bırakmıştı musluğu. Yavuz'un en nefret ettiği şeydi sıcak suyla duş almak Ahsen'in aksine. Evlendiklerinden beri ettikleri kavgaların bir nedeniydi sıcak-soğuk su. Sudan sebeplerle kavga edebiliyorlardı işte.
Sıcak suyun temas ettiği yerle baktı Yavuz. Hassas vücudu hemen kızarmıştı. Soğuk suyu tekrar ayarlayıp kızaran yerle tuttu. Kısa tahmin ettiği duşu biraz uzamıştı. Yanan yerleri soğuk suyla biraz da olsa rahatlıyordu. İşini bitirip çıktı duştan. Suyu bilerek soğuk tarafta bırakmıştı. Sevgili karısına (!) sürpriz olmalıydı. Üzerini banyoda giyinmeyi planlıyordu ama telefonun melodisini duymasıyla beline bir havlu dolayıp çıktı banyodan.
Odaya girdiğinde Ahsen küçük bavulunu hazırlamakla meşguldü. Kendisini fark etmesiyle yine çığlığı basması bir olmuştu.
''Ya şunu yapmak zoruna mısın gerçekten?'' Hızla arkasını dönüp elleriyle gözlerini kapattı genç kız. Kocası resmen yarı çıplak, duştan çıktığını belli eden ıslak vücuduyla karşısında duruyordu. Gerçekten adamın bu vurdumduymaz halleri artık çekilebilir değildi.
Yavuz karısı söylenirken açtı telefonunu.
''Efendim Özlem?''
''Yavuz Bey, uçak biletleriniz alındı. Yarın saat on birde uçağınız kalkıyor. Business class. Ben online check-in işlemlerinizi de hallettim. Siz direk uçağa geçebilirsiniz. Detaylı bilgiler mail olarak gelmiş olmalı, siz tekrar kontrol edersiniz. Otel için de eşiniz ve sizin için rezervasyon yaptırdım fakat istediğiniz gibi maalesef ayrı oda tutamadım. Yurt dışından kalabalık bir kafile rezervasyon yaptırmış. Otelde maalesef boş oda yokmuş. Kalacağınız odayı da otel müdürünün inisiyatifiyle rezerve ettirdim. Bilginiz olsun. Başka bir arzunuz var mıydı?''
Lanet olsun diye düşündü Yavuz. Haftalardır rahat bir yatak özlemi çekiyordu. Şu kısacık İstanbul gezisi boyunca rahat bir yatakta uyuma arzusu da biraz önce yerle bir olmuştu. Yavuz ne hayal kursa çöp oluyordu. Çok bir şey istememişti ki sadece rahat bir yatak istemişti. Bakışlarını özlemini çektiği yatağına çevirdi. Resmen yatağını özlemişti. Hem de ne özleme...
''Tamam, Özlem. Teşekkürler. Ben yokken şirket sana emanet. Başka bir isteğim yok. Tekrar teşekkürler.''
''Rica ederim efendim. İyi geceler.''
''İyi geceler.''
Telefonu kapatıp hala arkasını dönmemiş karısına baktı. Bu kadın dakikalardır bu pozisyonda mı bekliyordu yani?
''Bu kadar abartacak ne var anlamıyorum? Çırılçıplak değilim, neden bu kadar aşırı tepki veriyorsun?'' Çekmeceden küçük bir havlu alıp ıslak saçlarını kurulamaya başladı. Normalde banyoya gidip üzerini giyinmeyi düşünüyordu ama biraz önce banyoda canının yanmasının hesabını sormalıydı.
''Abartacak ne mi var? Çırılçıplak değil misin? Bir aynaya bak istersen. Neyin var görürsün. Yarı çıplak karşımda duruyorsun ve neden aşırı tepki verdiğimi soruyorsun. Bazen gerçekten seni anlamıyorum.''
Yavuz sinsice güldü. Bu rahatlığı karısının kendisine bakmıyor oluşundandı. Genç kız sinirliydi. Şu tepkilerini görse onu şuracıkta öldürürdü bile. Yavuz'un cevap vermeye niyeti olmayınca devam etti konuşmaya.
''Giyindin mi?'' Yine cevap yoktu. Yavuz bunu bilerek yapıyordu.
''Sana diyorum giyindin mi? Heyy!! '' Ahsen bir cevap bekliyordu ama beklediği cevap yine ve yine yoktu. Yavuz onu çıldırtmak için bir karar almış olmalıydı. Başka açıklaması olamazdı. ''Yavuz!!''
''Çok merak ediyorsan dönüp bakabilirsin.'' Yavuz genç kızı daha fazla kızdırmadan banyoya girdi. Kapının kapanma sesinin ardından Ahsen gözlerini açtı. Sinirinden yatağın üzerindeki kıyafetlerini etrafa savurdu. Sonra kıyamayıp tek tek topladı eşyalarını. Bir yerlerine bir şey olmuş mu diye kontrol etmeyi de unutmadı.
Bavulunun fermuarını çekerken Yavuz da banyodan çıktı. Onun da bavulunu hazırlaması gerekiyordu. Bavulunu hazırlarken Ahsen'in eşyalarıyla banyoya girdiğini gördü. Birazdan felaket kopacaktı ve Yavuz keyiften dört köşe olacaktı.
Sessizce banyo kapısının önüne geldi genç adam. İçerde ne olduğunu net bir şekilde duymalıydı. Birkaç saniye hiçbir şey olmamıştı. Genç kız durumu fark etmiş olmazdı değil mi? Ama hala su sesi de gelmiyordu. Birkaç saniye daha sonunda duşa kabinin kapanma sesini duydu. İşte şimdi başlıyordu. Üçten geriye saydı Yavuz ama daha bir demeden banyodan bir çığlık sesi yükselmişti bile.
''Lanet olsun!!'' Karısı küfür etmeye başlamıştı bile. Sanki yeni duymuş gibi bir tavır takındı genç adam. Onu biraz daha sinir etmek istiyordu.
''Ne oldu? İyi misin?'' Banyoya doğru seslendi
''Allah kahretsin! İyi miyim? Değilim. İyi değilim. Ne var şu suyu düzgün bıraksan. Resmen dondum. Bilerek yapıyorsun değil mi? Bana inat olsun diye.'' Genç kız suyu ayarlayıp açtı. Ayağıyla kontrol edip öyle girmeyi planlıyordu. Ama önce kocasının cevabını duymalıydı.
''Aaa. Soğuk da mı kalmış. Pardon ya unutmuşum.'' Yavuz gülmemek için kendini zor tutuyordu. Hayatta her zaman ciddi bir adam olmuştu fakat şimdi ciddiyetin sırası değildi.
''Pardonmuş. Gösteririm ben sana pardonu. Dur sen dur. Bunun hesabını sorarım ama ben.'' Söylene söylene sıcak suyun altına attı kendini. Gevşemeye ihtiyacı vardı yoksa sinirden bir yerleri parçalayabilirdi.