Yaramızda Kalsın ♣️

By PeriZekali

90.6K 4.4K 351

Tamamlandı ✔️ "Bu kitabı; 24 yıllık hayatım boyunca, içimde sürekli takılıp düşen o küçük kıza ithaf ediyorum... More

Yaramızda Kalsın
İlk Bakış.. Bölüm 1
Biat.. Bölüm 2
Katil.. Bölüm 3
Kleptomani.. Bölüm 4
Medcezir.. Bölüm 5
Hesaplaşma.. Bölüm 7
Acı Sarmalı.. Bölüm 8
Sır.. Bölüm 9
Rüya.. Bölüm 10
Madde.. Bölüm 11
İhanet.. Bölüm 12
Kayboluş.. Bölüm 13
İz.. Bölüm 14
Güvenin Acı Tadı.. Bölüm 15
Geçmişe Takılı Gelecek.. Bölüm 16
Veryansınlar.. Bölüm 17
Kefaret.. Bölüm 18
Katran Karası Düşler.. Bölüm 19
Siyaha Bulanmış Kelebek.. Bölüm 20
Kayıp.. Bölüm 21
Pembe Mezarlık..Bölüm 22
Karamsar.. Bölüm 23
Kafes.. Bölüm 24
Sahte.. Bölüm 25
Gözleri kör boşluk..Bölüm 26
Kirlenmiş Gökkuşağı.. Bölüm 27
Kaçmak İçin Savaş..Bölüm 28
Yaşamak İçin Öldür..Bölüm 29.
Seni Seninle Aldattım.. Bölüm 30
İki İnsan Bir Yanlış..Bölüm 31
Ölüme Tutsak Özgür..Bölüm 32
Kendini Feda Et..Bölüm 33
Onun İçin Ondan Vazgeç..Bölüm 34
Final.. Part 1/2
Final.. Part 2
Perizekalı'nızdan Veda

Acı zanaatçısı.. Bölüm 6

2.4K 127 10
By PeriZekali

Playlist; Kehlani - Gangsta

"
Kalbimin sol tarafından yükselen ateş, gözlerimi yakıyordu. Burnumu sızlatan olay tam olarak burada, benden bir kaç oda uzaklıkta ki bir adamın geçmişindeydi. Kızgınlığı, yüzüne takındığı sert zırhı onun kaçış aracıydı.

Birini sevmek, hayattan kopacak kadar çok sevmek. Bana yabancı gelen bu kelimeler, gece boyunca uykusuz bırakmıştı yorgunluktan düşen bedenimi. Daha fazla uyuyamayacağımı anlayınca salonda ki koltukta oturur vaziyete geçtim ve kafamı koltuğun başlığına yasladım. Gözlerim yanıyordu. Belki uykusuzluktan, belki düşüncelerden. Ama şimdi anlıyordum. Şimdi, Emir'i daha iyi anlıyordum.

"Uyandın mı?" Barış'ın  sesiyle kafamı kaldırdım ve uykulu gözlerle ona baktım. "Görünüşe bakılırsa hiç uyumamışa benziyorsun."

"Yabancı yerde uyuyamıyorum." Bana anlayışlı bir bakış attı ve yanıma oturdu. Sabahın ilk ışıklarında neden yanımdaydı? Merak etmiştim. Bir şeyler söyleyecekmiş gibi ama nasıl söyleyeceğini bilmiyormuş gibi duruyordu. "Sorun ne?" İşini biraz kolaylaştırdım. Kafasını sağa doğru eğip holü yokladı. Söyleyeceği neyse, Emir'in duymasını istemeyeceği bir şeye benziyordu. Dikkat kesildim.

"Bak, Emir büyük ihtimalle seni eski eve götürecek. Seni korumak için. Ama dikkatli olmanı istiyorum." Deyince kaşlarımı çatıp ona baktım;

"Ne için?" İşaret parmağıyla dudağına bir kaç kez vurdu. Beklenti insanın içini kemiren bir fareydi. Yerimde rahatsızca kıpırdandım.

"O ev Emir'in Hayal'le yaşadığı ev. Orası ona iyi gelmeyecek ve olduğundan daha acımasız olacaktır. Sadece ona karşı gelme ve ne derse yap olur mu?" Diye sorunca ne tepki vereceğimi bilemedim. Konu, beni saatin altısında uyaracak kadar ciddi miydi? Kararsızlıkla ona döndüm.

"Beni düşünme. Başımın çaresine bakabilirim." Dedim. Ama içten içe huzursuz olmadım değildi. Çünkü Emir, Hayal'in adını duyduğunda bile kendini kaybedebiliyordu. Yaşadıkları evde neye dönüşürdü, bir fikrim yoktu.

"Cesaretli bir kızsın, bunu sevdim. Sadece lütfen söylediklerimi dikkate al, tamam mı?" Bana burukça gülümsedi. Hikayenin tamamını dinlemek için can atıyordum ama bunun ne yeri ne zamanıydı.

Karanlık bir kez daha çökmüştü içime. Emir'in girdabında kaybolmadan önce yapmak istediklerim vardı. Kesinlikle bu listenin hiçbir yerinde o yoktu. Bende yapmam gerekeni yaptım ve Barış'ın odasına döner dönmez evden yavaşça çıktım. Çıkmadan önce Emir'in odasının kapısını yavaşça açıp içeriye baktım. Buse'ye sıkı sıkı sarılmış uyuduğunu görünce kafama milyonlarca soru işareti türedi. Emir aslında kimdi? Çelik zırhının altında nasıl biri saklanıyordu? Bu meraktan sıyrılmalıydım.

Soğuk havayla ürperdim ve düşünceleri kulağımın arkasına sakladım. Kar tüm gece bütün şehri bembeyaz yapmıştı. Bu sene erken yaşayacaktık bu soğuk mevsimi belli ki. Tesa'yı aradım. Bir kaç kez çaldı ama açmayınca tekrar aradım. Bu sırada ikinci sigaramı içiyordum. Aç karnına içilen sigara bende adeta adrenalin salgılıyordu.

"Ne var?" Uykulu ve huysuz sesine gözlerimi devirdim.

"Benim Eylül. Dövme yaptırmaya gidiyorum. Gelecek misin?" Onunla yapacağıma söz vermiştim. Gelir veya gelmezse kendi bilirdi. Bir kaç dakika sessiz kaldı. Bende o sırada bir taksi durdurdum. "Tesa?" Diye seslendim. Sanırım telefonda uyuya kalmıştı. Sinirle telefonu yüzüne kapattım. Gerçekten fazla umursamaz bir kızdı ve bu artık beni çileden çıkarıyordu. Bazen bana onunla neden arkadaş olduğumu sorgulatıyordu. Cadde de indim ve uzun zamandır önünden geçtiğim dövmecinin kapısının önünde durup içeriye baktım. Kilitliydi. Sıkıntıyla ofladım. Arkamı dönüp kimse var mı diye yoklarken ağaçların ardında birini gördüm gibi oldum. Bu sıralar sürekli böyle şeylerle karşılaşıyordum.

"Pekala. Sakin ol, kimse yok. Sadece bekle." Diye kendi kendime konuştum. Daha çok sakinleşmeye çalıştım.

"Kiminle konuşuyorsun?" Duyduğum sesle yerimde sıçradım ve gelen kişiye baktım. Bu geçen gece partide önüme çıkan dövmeli çocuktu. Beni hemen tanıdı. "Hey, yine mi sen?" Diye sorunca onu tanımazlıktan geldim.

"Sadece dövme yaptırmak istiyorum. Sahibini tanıyor musun?" Diye işaret parmağımla kilitli kapıyı gösterdim. Bana otuz iki dişini gösterecek kadar büyük bir sırıtma gönderdi ve cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açtı. Harika!

"Seni bu saatte dövme yaptırmaya iten şey de ne?" Diye sorunca onu sadece duymazdan geldim. Suratsızlığımı farkedip bana döndü ve bir süre baştan aşağıya beni süzdü. "Seninle muhabbet etmek çok zevkli."

"Muhabbet etmek istemiyorum. Dövme yaptırmak istiyorum." Dedim kısaca durumu anlatmaya çalışarak. Kollarını göğsünde birleştirip düşünürmüş gibi yaptı. Sonra arkasına dönüp kendine bir bira açtı, sonra da bana uzattı ama almadım. Lanet olasıca sabahın sadece yedisiydi!

"Kendime gelmem lazım." Dedi ve şişeyi bir kaç yudumda bitirdi. Bende bu sırada etrafı inceledim. Çok değişik dövmeler vardı. Bir tane yılan dövmesi görünce aklıma Tesa geldi. Görse kesin bunu yaptırmak isterdi. "Ne çiziyoruz?" diye sorunca bakışlarımı ona çevirdim ve bu soruyu hiç düşünmediğimi farkettim. "Güzel. Ne istediğini de bilmiyorsun ama acil bir dövme istiyorsun." Alayına sinirlensem de çaktırmadım ve duvarda duran kuş tüyü dövmesine takıldım.

"Köprücük kemiğime bir tane kuş tüyü dövmesi istiyorum." Dedim kararlılıkla. Neden bilmem, bana özgürlüğün simgesi gibi geldi o sırada. Kuşlar, özgürlüğün bekçileriydi.

Bana etkilenmemiş gibi baktı. Tamam biraz klişe olmuştu, hak verdim ve biraz düşündüm. Bir ömür üzerimde taşıyacağım bir simgeyi alelacele seçmemeliydim.

"Seni yansıtsın. Ona baktığın da kendini gör." Deyince gözlerimi dükkanda gezdirdim ve bir nokta da takılı kaldım. Beni anlatmalıydı, dışımda ki asi ve soğuk duruşumu ama o içimde ki yaralı kadını yansıtmalıydı. Gözlerim bir nokta da takılı kaldı;

Frida kahlo

Bundan daha iyi beni yansıtan biri olamazdı. Tastamam acı zanaatçısı bu kadın , benim dövmem olmalıydı.  Elimle üzerinde biraz gezinirken dövmelinin sesini duydum;

"Bir kelebek dövmesi veya kalp dövmesi olmadığından emin misin?" Ona yüzümü buruşturdum. Bana kelebeği mi yakıştırmıştı? Surat ifademe güldü ve dudaklarını ısırdı. "Hiç yoktan yılan  dövmesi falan istemedin."

"Lanet olasıca bir dövme istiyorum. Sadece bir dövme.  Kahlo'nun." Kelimlerin üzerinde tepiniyormuş gibi söyledim. Ellerini teslim olurca havaya kaldırdı. "Tam buraya." Ona omzumun üzerini gösterdim.

"Çok ateşli." Dedi ve kafasını arkaya atarak güldü. "Tamam şöyle otur." Gösterdiği yere gidip oturdum. Biran önce bitsin gitsin istiyordum. Bundan sonra özgürlüğüm kısıtlanacak ve bir daha asla eskisi gibi olmayacakmış gibi hissediyordum. Dövme makinesinin sesi beni ürpertmişti. Kazağımı aşağıya doğru sıyırıp omzumu açtım. Kafamı sağa çevirdim ve kolumun üzerinde ki sızıyı duymamaya çalıştım. Dövmeli bunu ustalıkla yapıyordu. Canım yanmasın diye uğraşıyordu ama ah! "İyi misin?"

"Canın cehenneme!" Diye bağırdım canımın acısıyla. Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Kaç saat olmuştu? Saatlerdir kolumun üzerinde bir yangın vardı ve artık hissetmiyordum.

"Burası biraz hassas. Ama iyi dayandın. Az kaldı sarışın." Dedi, gözlerimi yumdum ve düşünmemeye çalıştım. Düşündüğüm tek şey şuan Emir'di. Beni bulamayınca çok kızmış mıydı? Belki de ne hali varsa görsün demiştir ve peşimi bırakmıştır. Söz konusu Emir olunca ikinci şık daha doğru geliyordu. Pekala, canım yanıyordu. Bunu görmezden gelemeyecektim. Sol tarafımda bir yangın vardı. "Bitti." Gözlerimi bir süre yumup sakinleşmeye çalıştım. Bu kadar acıyacağını tahmin etmemiştim. Alnımda biriken küçük ter damlacıklarını elimin tersiyle sildim. "Görmek ister misin?" Diye sorunca gözlerimi açıp ona baktım ve onaylarca kafamı salladım. Yanında ki boy aynasını görünce ayağa kalktım ve kendime baktım.

Soluk tenimin üzerinde ki Kahlo, fazla belirgin gözüküyordu. Etrafı kırmızı bir şekilde kabarmıştı. Sadece Frida'yI yansıtan kısım vardı tenimin üzerinde. Elimle üzerinde bir süre gezindim. Yok olup gitmeden önce hayatta benden bir iz bırakacaktım. Bu, bana aitti.

"Kırmızılıklar bir süre sonra geçer. Başta basit gelse de, seçimini sevdim." Dedi. Yaptığı işi beğenmişe benziyordu. Hakkını yiyemeyecektim, bu harikaydı. Ama onu şımartmadım. İnsanları yüceltmek gibi bir huyum yoktu. Daha çok onları tersler, beni sevmemelerini sağlardım. Kazağımı çekip omzumu kapattım.

"Borcum ne kadar?" Diye sorunca boşver dermiş gibi elini salladı. "Ciddiyim, ne kadar?"

"Bak iki çeşit dövme yaptırmak isteyen insanlar vardır. Biri zevk için, diğeri hayatta iz bırakmak isteyenler insanlar için. Sen sanırım ikinci şıksın. Bu yüzden bundan para alamam. Daha çok buna ortak olduğum için mutlu olurum." Ona belli belirsiz gülümsedim. Bu hareketimden etkilenmişe benzer sesler çıkardı. "Buna değdi."

Ayna da saçlarımı düzeltip, kar yağıyor mu diye dışarıya baktım. Sağ tarafta biri beni farkedince hemen geri çekildi. Derin bir nefes aldım. Biri vardı. Bu sefer emindim. Peşimde biri vardı ve ben bu korkuyla hayatıma devam etmek istemiyordum. Onun kim olduğunu bulmalıydım. Dövmeliye hiçbir şey çaktırmadan biraz oyalandım.

"Teşekkürler." dedim soğukça ve dövmeciden çıkmak için hazırlandım. Bana sadece gülümsedi. İnsanlar gülümsemeyi iyi bir halt sanıyordu. Sabahtan beri arayan doktorumu tekrar meşgule atarak telefonu cebime attım ve çıkmak için hazırlandım. Bu kez peşimde ki her kimse yakalayacaktım. Kapıdan çıktığım da sağ tarafımda bir hareketlenme hissedince oraya yöneldim. Siyah giyinimli biri saklandığı yerden çıkıp adımlarını hızlandırınca arkasından koşup sırtına atladım. Her şey bir anda oldu. Koştum, sıçradım ve adamın sırtındaydım.

"Kimsen sen?" Diye bağırdım. Aynı zaman da durmadan kafasına vurup onu etkisiz hale getirmeye uğraştım. Bir yandan da bana zarar verebilir mi diye korktum ama bu bana engel olmadı. "Kim gönderdi seni?"

"Durun, Eylül hanım." Diye benden kurtulmaya çalışan adamın adımı söylemesiyle iyice panik oldum ve onu yere düşürmeyi başardım. Kafasını yere bastırıp ata biner gibi sırtına çıktım. Tanrım, deli gibi terliyordum.

"Adımı nereden biliyorsun? Konuş!" Diye bağırıp saçını geriye doğru çektim. Adam acıyla inledi. İstese beni çoktan üzerinden atmıştı ama sanki bilerek temkinli davranıyor gibiydi.

"Eylül?" Duyduğum sesle kafamı kaldırdım ve karşımda bir çift öfkeli yeşil göz gördüm.

"Emir bey, yardım edin!" Altımda ki adam Emir'in de adını söyleyince iyice kafam karışmıştı. Her ikimizi de tanıyorsa benden ne istiyordu?

"Bir kızla başa çıkamıyor musun Teoman?" Emir'in alaylı sesine karşılık adının Teoman olduğunu öğrendiğim adam mahçupça başını yere bıraktı. Bir dakika! Kaçırdığım bir şey vardı. Emir'de bu adamı tanıyordu.

"Sarışın, Teoman'ın üzerinden kalk." Emir'in komutuna uyup adamı rahat bıraktım. Takım elbise giydiğini yeni farkettiğim Teoman yerden kalkıp üzerini silkeledi.

"Kim bu? Benden ne istiyor?" Diye sordum hesap sorma pozisyonuna geçip ama Emir bunu yemedi, tabiki! Gözleri yeşilden siyaha dönerken bana döndü.

"Sen ne halt ediyorsun? Sana başının belada olduğunu yazılı mı vermeliydim?" Diye sorunca gözlerimi kısıp ona baktım. Kızgınken fazla korkunç olabiliyordu ama beni tanımıyordu.

"Bu adamı peşime sen taktın değil mi? Ne o, benimle uğraşacak gücün yok mu?" Diye diklendim. Eğer benimle böyle konuşmaya devam ederse, benden de aynı tepkiyi alırdı.

"Çoluk çocukla uğraşacak zamanım yok benim. Bu yüzden akıllı ol ve bir daha böyle bir aptallık yapma!" Sert tonlaması bana ne kadar kızdığını anlatır yöndeydi. Birde üzerine hakaretlerini dinlemek hiç de cazip gelmiyordu. Teoman Emir'in arabasını getirdiğin de bana kafasıyla arabaya binmem gerektiğini gösterdi. Ona gözlerimi kısıp baktım ama sonunda kendimi ön koltukta emniyet kemerimi bağlarken buldum. Üzerimde kurduğu hüküm takdire şayandı. Ama babam ortaya çıktığı anda bu hükümdarlığı bitecekti. Yapacağım tek şey bu adama katlanmak ve babamın gelmesi için dualar etmemdi.

Emir gaza yüklenirken gözüm dikiz aynasında ki bir şeye çarptı. Kolye gibi gözüküyordu. Ucunda ki simge araba hareket ettikçe sallanıyordu. Kar tanesiydi sanırım. Bir anlamı var mıydı bilmiyorum ama iyice bakmak için elimi uzattım. Emir ani bir refleksle elimi havada yakaladı ve kolyeye dokunmamı engelledi.

"Sakın!" Dedi dişlerinin arasından. Elimi hızla çekip kucağıma bıraktım. Onu bu kadar kızdıran şey basit bir kolye değildi. Sanırım bu karısının kolyesiydi. Bir an yaptığımın hatanın farkına varıp sessiz kaldım. Emir'in sadece bu hareketim için girdiği kalıp beni ürkütmüşken o eve gittiğimiz de neler olacaktı? Oturduğum yer bir anda çok rahatsız bir yer olmaya başladı. Tenim karıncalanıyordu. İlaçlarımı kullanmamıştım ve her an bir atak geçirebilirdim.

Kısa bir yolculuk ardından tekrar aynı siteye gelince biraz olsun rahatladım. Emir'in aksine iyi insanlarda vardı. Barış yeni tanımama rağmen bana güvenilir gelmişti ve ben asla kimseye güvenmezdim. Bu düşünce beni rahatsız etti. Arabadan inip sessizce önümde yürüyen Emir'i takip ederek apartmana girdim. Pimi çekilmiş bir bomba gibiydi. Her an patlayabilirdi. Tanıdık kapının önüne gelince Barış'in kapıyı açmasını bekledik ama kapıyı açan Ceyda oldu. Beni huzursuz bir şekilde süzdü ve kapıyı açıp geçmemiz için bekledi. Bende meraklı değildim burada olmaya ama mecburen Emir'i takip edip salona girdik.

"Hey, iyi olmana sevindim." Dedi Barış  beni görür görmez. Fazla mi cana yakındı? Buna alışkın değildim.

"Kötü mü olmalıydım?" Diye sorunca göz ucuyla Emir'e baktı. Demek istediğini anlamıştım. Bir şey söylemeden yerime oturacakken Emir'in sesiyle durdum.

"Dövme yaptırmış. Geçen gece evine silahlı saldırı yapıldı o dövme yaptırmış!" Dedi sanki çok kötü bir şey yapmışım gibi. Barış heyecanla bana bakınca Emir'e inat umursamazca ona dövmemi gösterdim.

"Vay canına, bu harika!" Dedi Barış  hiç yoktan biri yaptıklarımı onaylıyordu.

"Harika olan ne?" Ceyda Barış'in sesini duyunca odaya girdi. Onunla muhatap olmak istemiyordum. Bu yüzden koltuğa oturdum.

"Eylül'ün yeni dövmesi." Deyince Ceyda göz ucuyla bana baktı. Benden hoşlanmıyordu. Bunun nedenini bilmiyordum ama her karşılaştığımız da bunu hissettirmekten çekinmiyordu.

"Bütün derdimiz bu ya!" Diye homurdandı Emir. Bana bakan delici bakışlarına karşılık ona aynı tepkiyi verdim.

"Bundan sonra da uyuşturucu kullanacağım. Sırada ki o." Deyince Emir'in çene kasları iyice gerildi. Ortamın gergin havasını Barış öksürerek dağıtmaya çalıştı.

"Bir listen mi var?" Diye sordu Ceyda. Merak mı ediyordu? Yoksa alay etmek amaçlı mı sormuştu bilmiyorum ama kendimi kimseye ezdirmeyecektim. Ben ezmem genelde ezerdim.

"Evet. Ölmeden önce yapılacaklar listem var." Bunu ilk kez sesli söylemek beni rahatsız etmemişti. Aksine bunu gurur duyarak söylemiştim. Yada inadım yüzünden kulağıma böyle gelmişti. Ceyda'nın kaşları hayretle havaya kalktı. İlk kez tepki vermişti. Emir ağzının içinde bir şeyler gevelese de, benim ardımdan herkese bir sessizlik çöktü.

"Sonra ki ne?" Diye soran Barış'a cevap verecekken Emir yerinden sertçe kalktı. Cevap veremedim.

"Biz gidiyoruz." Dedi ve yerimden kalkmamı bekledi. Hiçbir şey söylemeden kalktım. Barış bana boşver dermiş gibi baktı. Bende ona omuz silktim.

"Biz arada bir uğrarız." Dedi Barış ama Emir gelmelerini istemiyordu. Ama Barış onu dinleyeceğe benzemiyordu. Aralarında garip bir bağ vardı. Sorgulamadım.

"Buraya gelmeseniz iyi olur. Buse zarar görmesin." Dedi Ceyda. Kovsa anca bu kadar ikna ederdi. İlker ona gözlerini büyütüp bakarken, o umursamadı.

"Biz geliriz." Dedi Barış  üzerine basa basa. Emir sert bir nefes alıp çıkışa gidince arkasından yürüdüm ve tek kelime etmeden binadan çıkıp aynı hızla da arabasına bindim. Vakit kaybetmeden siteden çıktık. Hava kararmak üzereydi. Huzursuzluk bir kara bulut gibi üzerime çökmüştü.

Sonu baştan yazılmış bir roman gibi bir yabancının ellerinde sürünüyordu kırık ruhum. Sarsak adımlarıyla acele etmeden ona yetişmeye çalışıyor ama hep bir adım geride kalıyordu. Bu kırık bedenin sahibiydim ben.

Yarım saatin ardından sessiz bir alanda indik. Tek tük evlerin dışında hiç ev yoktu. Dağın başına kurdukları bu hayatın içinde ne yaşamışlardı? Emir'i çok aşık biri olarak düşünemiyordum. Onu kimseyle paylaşmamak için mi burayı tercih etmişti? Yoksa psikopat derece de sahiplenme iç güdüsüne mi sahipti, bilemiyordum. Bildiğim tek şey burada olmaması gereken tek yabancı bendim. Bahçeye girdiğimiz de Emir'in gerildiğini görebiliyordum. Sanki görünmez bir iple geriye doğru çekiliyordu ama Emir ısrarla kapıya ulaşmaya çalışıyordu. Nefesimi tuttum.

Kapının önünde durdu ve bir süre bekledi. Sanki beni görmüyordu. Bir tek onlar vardı. Emir, Hayal ve yüzleşmesi gereken bir son. Buna hazır değilmiş gibiydi. Tüm bedeninin kasıldığını görebiliyordum. Boynunda ki damarı atıyordu. Nefes almadan onu izliyordum. Sanki nefes alsam beni farkedecekti ve sadece gözleriyle yerin dibine sokacaktı. Anahtarı deliğe bir kaç kez sokmaya çalıştı ama titreyen elleri ona izin vermedi. Bu evde yaşanılan her neyse ona iyi gelmeyecekti. Özellikle bana hiç iyi gelmeyecekti.

Sonunda kapıyı açtı...

"

Yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum Medyada da, Eylül'ün dövmesi.

Continue Reading

You'll Also Like

748K 40K 38
"O da mutlu değil bu halinden. Sen onun yerinde olsan mutlu olabilecek miydin?" Annem derin bir iç çekti. "Tabii ki mutlu olmazdım. Metin... Ben diy...
711K 36.7K 26
"Yıllarca bekledim."dedi yenilmiş sesi. Gözlerimi karşımdaki kalabalıktan alıp yanımda ezilmiş adama çıkardım. "Sevmeni bekledim. Benim gözlerim hep...
255K 15.7K 16
Sayıner Ailesi #3# Bu hikâyede bir kadının kendiyle çatışmasını, reddedilemeyecek sonunu ve yürek yakacak bir aşkı okuyacaksınız. Ve şunu anlayacak...
7.3K 824 25
Tanıştıkları andan itibaren kendisiyle konuşmayan ve soğuk davranan adamın neden böyle yaptığını merak eden genç bir kız ile yıllarca kızı seven ama...