Yaramızda Kalsın ♣️

Por PeriZekali

90.6K 4.4K 351

Tamamlandı ✔️ "Bu kitabı; 24 yıllık hayatım boyunca, içimde sürekli takılıp düşen o küçük kıza ithaf ediyorum... Mais

Yaramızda Kalsın
Biat.. Bölüm 2
Katil.. Bölüm 3
Kleptomani.. Bölüm 4
Medcezir.. Bölüm 5
Acı zanaatçısı.. Bölüm 6
Hesaplaşma.. Bölüm 7
Acı Sarmalı.. Bölüm 8
Sır.. Bölüm 9
Rüya.. Bölüm 10
Madde.. Bölüm 11
İhanet.. Bölüm 12
Kayboluş.. Bölüm 13
İz.. Bölüm 14
Güvenin Acı Tadı.. Bölüm 15
Geçmişe Takılı Gelecek.. Bölüm 16
Veryansınlar.. Bölüm 17
Kefaret.. Bölüm 18
Katran Karası Düşler.. Bölüm 19
Siyaha Bulanmış Kelebek.. Bölüm 20
Kayıp.. Bölüm 21
Pembe Mezarlık..Bölüm 22
Karamsar.. Bölüm 23
Kafes.. Bölüm 24
Sahte.. Bölüm 25
Gözleri kör boşluk..Bölüm 26
Kirlenmiş Gökkuşağı.. Bölüm 27
Kaçmak İçin Savaş..Bölüm 28
Yaşamak İçin Öldür..Bölüm 29.
Seni Seninle Aldattım.. Bölüm 30
İki İnsan Bir Yanlış..Bölüm 31
Ölüme Tutsak Özgür..Bölüm 32
Kendini Feda Et..Bölüm 33
Onun İçin Ondan Vazgeç..Bölüm 34
Final.. Part 1/2
Final.. Part 2
Perizekalı'nızdan Veda

İlk Bakış.. Bölüm 1

7.8K 230 11
Por PeriZekali

"
Kalemin satırlara döktüğü kelimeler vardır. Şu yüreğimize dokunan gerçekçi kelimeler. Sanki biri uzaklarda hayatımızı izliyormuş da en iyi şekilde kağıda karalıyormuş gibi.

Bir zamanlar bir adam vardı. Güçlü kelimelerin parmakla gösterildiği kadar yüklü, bakışlarıyla herkesi alt edebilecek kadar sert. Varsa yoksa işi, karanlık hayatında elde ettikleriydi.

Sonra ne mi oldu?

Aşık oldu.

Öyle lafla anlatılacak kadar basit değil hemde. Kimilerinin ben olsam asla dedikleri kadar büyük, korkulacak kadar bağlı. Biraz hastalıklı.

Sonra ne mi oldu?

Hayat onu elinden aldı.

Şimdi güçlüyse kaybolacak kadar siyah, sertse göz alacak kadar yeşil. Yada sadece zümrüt yeşil...

Zifiri karanlık yakışır kötü adamlara. Olur da bir gün bir duygu hissederlerse, okunmasın diye gözlerinden. Sevmek en çok onlara yakışır, acı en çok onlara...

Aksam vakti herkesin köşeye çekildiği bir vakitte, zamansız bir zamanda girdi adam içeriye. Pes etmeye niyeti yoktu. Bu sefer ikna edecekti genç adamı. Etmek zorundaydı. Ondan başkasına güvenemezdi.

Genç adam oturduğu masadan kafasını kaldırdı. Gözlerinde yaşanmışlığın verdiği o yakıcı izler vardı, gelen kişiyi görünce sabır çekti ve rahat bir şekilde ayaklarını masanın üzerine uzattı. Bu yüzü artık görmekten sıkılmıştı. İnsanlarla fazla yüz göz olmayı sevmez, kendini onlardan olabildiğince soyutlardı.

"Gönderilecek bir paketin, ulaşması gereken bir notun varsa konuş. Başka sana ayıracak bir zamanım yok." Dedi kesin bir dille. İnsanlara şans vermeyi sevmeyen sert yanı, sabırsız bir kişiliği vardı. Ama söylediklerinin aksine, adamın bu yüzden gelmediğini çok net biliyordu. Kaçıncı gelişiydi bu? On mu?

"Korunması gereken bir kızım var. Biliyorsun."

"Ben bakıcı değilim!" Genç adam bunu dişlerinin arasından söylemişti. Yasal olmayan her işe bulaşmış, bir sürü gizli paketleri sahiplerine kusursuz bir şekilde ulaştırmıştı. Ama bir kıza korumalık yapmak planlarının arasında yoktu.

"Bak, istediğin her çeke şuan imza atabilirim. Sorun para mı?" Adamın sorusuna karşılık alay ederce gülümsedi önce. Bir şeyleri yoluna koymaya çalışırca derin bir nefes aldı, zaman geçirmeksizin öfkesini kontrol altına almak isterce ayağa kalktı. Güçlü gövdesi altında uzun zamandır atmaya çalışan bir kalp vardı. Ne kadar gizlemeye çalışsa da, oradaydı. Göğsünün hemen altında, biri için yaşıyordu. Buna yaşamak denirse.

"Neden bana güveniyorsun?" Diye tehlikeli bir soru yöneltti. Çünkü adam, kızından bahsediyordu. Hangi baba kızını tanımadığı birine emanet edebilirdi? Saçmalık.

"Çünkü kuralların var. Asla çiğnemediğin kesin kuralların. En önemli olanı ise; işinle duygusal bağ kurma. Doğru mu?."

Şimdi doğru yere parmak basmıştı adam, dersine çalışmıştı belli ki. Evet, net kuralları vardı. Adamın gözünden kaçırdığı, yada işine gelenleri söylediği kuralları.

1. İşi sorma.
2. İşinle duygusal bağ kurma.
3. iş yapacağın insanlarla birebir görüşme.
4. Pazar günleri çalışma.

"İyi çalışmışsın ama bazı kurallarımı şuan çiğnediğinin farkındasındır umarım. Bu işte yokum." Dedi ve arkasını dönüp gidecekken adam son kozunu oynadı;

"Kızım hasta ve bununla yaşamayı reddediyor. Eğer ona uygun bir kalp bulunmazsa onu kaybedeceğim. Kaybetmek ne demektir senden başkası bilemez."

Genç adamın sırtını dönük öylece olduğu yerde sabit kaldığını görünce bir an için umutlandı. Her geldiğinde reddedilmişti ama bu bir ışık olabilirdi. Teklifini kabul edebilirdi, etmek zorundaydı. Bu şehirden biran önce gitmesi gerekiyordu. Tabi bunu söylememişti.

"Sadece yanında olmanı istiyorum. Hayır için yapıyorum dersin, koruma olduğunu söylersin. Yada bir şey söylemek zorunda değilsin. Onun korunmaya ihtiyacı var. Yoksa onu kaybedeceğim."

Yumruklarını sıktı genç adam, dişleriyle beraber. Gülümsemeye mühürlenmiş dudakları öfkeyle gerildi. Zayıf noktasından vurulmuştu çünkü. En zayıf. Gözlerini bir süre sımsıkı yumdu ve kapıyı sertçe vurup çıktı. Zira orada kalsaydı ağır bir hasar verecekti.

Kaybetmek.

Nefes almak için dışarıya çıktı ama bir türlü toparlanamadı. İki sene. Koskoca iki sene sonunda bile bu kelimeyi duyunca nefessiz kalırdı. Kaybettiği şeyler ağırdı. Koca bedenin de sakladığı acılar, boyunu aşıyordu. Sert yüz hatları bütün duygularını gizlemekte ustaydı. Ama şu lanet kalp, neden olur olmaz zamanlarda sıkışıyordu? İki seneyi devirmiş, bir ceset gibi yaşamıştı. Sadece bir gün kendi sonunun gelmesini bekliyordu. Kendi elleriyle olmayacaktı bu ama ne zaman olacağı konusunda da sabırsızlanıyordu.

Cebinden telefonu çıkarıp tanıdığı en iyi iz sürücüye kızı bulması ve bir resmini atması için mesaj attı. Sadece görmek istiyordu. Bir kalbi hakediyordu mu? Bilmek istiyordu. Belki o zaman onun için korumaktan çok daha fazlasını yapabilirdi.

Çok geçmeden gelen mesajla ters istikamete yöneldi ve ağır adımlarla yürümeye başladı. Bunu yaptığı için pişman olacaktı. Sonunu biliyordu çünkü. Derin bir nefes aldı. Soğuk hava vakit kaybetmeden ciğerlerine dolmuş, hissedemediği acıları bu yolla hissettiriyordu. Çekebileceği en büyük acıyı çekmiş, kotasını çoktan doldurmuştu. Sokağın başına geldiğinde adımlarını durdurdu ve onu gördü. Siyah giyinimiyle karanlıkta kaybolmaya çalışır gibiydi bahsi geçilen o küçük kız. Kendinden bir kaç yaş büyük bir çocukla konuşuyordu. Sarı uzun saçlarını kulağının arkasına itti ve yüzünü tam olarak o zaman görebildi. Masum bir yüzü vardı ve resimde gördüğü kadarıyla gözleri renkliydi. Kahrolası, güzeldi.

"Anla artık, biz diye bir şey yok!" İşte o zaman duydu kızın haşin sesini. Biraz durup izledi. Masum yüzüne yakışmayan sert tavrı, onu diğer insanlardan hemen ayırıyordu. Benim gibi. Şimdiden eksi puan almıştı gözünde. Ses tonu acımasızdı. Yüzü gibi olmasada o gözleri, nasıl bir kızın bu kadar keskin bakışları olabilirdi?

"Neden? Anlamıyorum. Neden bir şans bile vermiyorsun?" Çocuk ellerini havaya kaldırıp bir neden istedi ama kız onu umursamadı bile. Daha çok alay eder bir tavrı vardı.

"Çünkü seni sevmiyorum!" Bu umursamaz tonlamayla boş yere geldiğini anladı genç adam, buna karşılık kaşlarını çattı. Haketmediğini düşündü. Böyle bir kızın korumaya ihtiyacı yoktu. Umursamadan kırmıştı çünkü karşısındakini. Arkasını döndü ve karanlıkta kaybolmak istedi ama arkadan duyduğu bir bağırma sesiyle çok geçmeden onu durdurdu. Omzunun üzerinden geriye doğru boş bir bakış attı.

Kız duvara yaslanmış acıyla haykırıyordu ama çocuk ortalarda görünmüyordu. Biraz önce nefretiyle dünyayı bile yakacak olan kız, şimdi küçük bir kız çocuğu gibi acıyla çığlık atıyor, karşısında ki duvarı yumrukluyordu. Bir an afalladı genç adam. Çünkü kızın içinde ki o kırılgan yanı görmüştü. Yapmak istediğini anlamıştı işte şimdi. Sandığı kadar kötü değildi belli ki. Sadece usta bir oyuncuydu.

Asi kız, tanışalım bakalım seninle. Diye mırıldandı ve ağır ama kendinden emin adımlarla kızın yanına ilerledi. Kız onu görünce hemen kendini toparladı ve aynı anda güçlü çelik zırhını giyindi. Adam bundan hoşlanmıştı. "Güzel gösteri."

"Git işine."

"Sakin ol asi kız." Dedi ve duvara yaslanıp bir sigara yaktı. Rahat tavırları kızın dikkatini çekmişti ama kafası karışmışa benziyordu. Mesela neden sadece defolup gitmiyordu? Kaşlarını çatıp adamı izledi sadece. Belasını arar gibi, sadece izledi. "Başka biriyle mi randevun var?"

"Evet Azraille!" Diye bağırdı gözlerini kısıp. Ruhsuzca güldü adam. Küçük bir kız çocuğu sadece diye düşündü. Korkak küçük bir kız çocuğu. Adamın gülüşüne sinirlendi sarışın. "Sen kimsin?"

"Dünyada ki azrailin." Dedi bir iki adım atıp kıza yaklaştı. Sigara ağzında eğreti bir şekilde sallandı. Kızın ondan korkmayan tavrına şaşırsa da, bunun fazla uzun sürmeyeceğini iyi biliyordu. İnsanları korkutmak yaptığı en iyi şeydi.

"İstersen koruyucun." Kız geriye doğru bir adım attı. Konuştuğu kelimeler gizemli ve aynı zamanda tüyler ürperticiydi. Gecenin bir yarısı bu konuşma kızı biraz korkutmuştu. Adam korkunun tadıyla bir süre beslendi.

"Tabi ben ilkini tercih ederim." Gözlerinin arasında tehlikeli bir bakışma geçti. Adam bir adım daha atıp arayı kapattı. Kızın ağlamaktan kızarmış gözlerine baktı. Bir anlık göz yaşına tav olacak biri değildi, bunlardan çok görmüştü ama yine de denemek istedi. Ne kaybederdi? Yanlış. Kaybedecek neyi kalmıştı? Artık zamanıydı. Birine verdiği bir söz vardı. İki senedir yapmayı unuttuğu bir söz.

"Yada sadece Emir Sıraç."

'

Continuar a ler

Também vai Gostar

Panduf | Texting Por Тайна

Ficção Adolescente

794K 46.1K 34
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...
747K 40K 38
"O da mutlu değil bu halinden. Sen onun yerinde olsan mutlu olabilecek miydin?" Annem derin bir iç çekti. "Tabii ki mutlu olmazdım. Metin... Ben diy...
Çilek Kız Por Lara

Ficção Adolescente

669K 44.8K 43
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
711K 36.6K 26
"Yıllarca bekledim."dedi yenilmiş sesi. Gözlerimi karşımdaki kalabalıktan alıp yanımda ezilmiş adama çıkardım. "Sevmeni bekledim. Benim gözlerim hep...