AH SENDE (TAMAMLANDI)

By asosyalimbenn

5.3M 221K 16.4K

Kor olmuş elem dağı bir semer misali sarmıştı bedenlerini... Kalp ağrıtıcı feryatlar dilleri zorluyor, bir tü... More

Bölüm 1: 'Yürekli Bir Kadın, Akıllı Bir Adam'
Bölüm 2: 'Dayanamıyorum'
Bölüm 3: 'Çiyeşan Konağına'
Bölüm 4: 'Oylama Yapalım'
Bölüm 5: 'Kork Güzelim'
Bölüm 6: 'Asla! Asla Dilencilik Yapmam'
Bölüm 7: 'Emirhan Benim Kardeşim'
Bölüm 8: 'İkiniz Evleneceksiniz'
Bölüm 9: 'Kabul Ediyorum'
Bölüm 11: 'Evlendiğini de Evlilik Cüzdanından mı Öğreneceğim?'
Bölüm 12: 'Lütfen Affet Beni. Affet... Lüt-fen...'
Bölüm 13: 'Fazla Zorluyorsun Miroğlu'
Bölüm 14: 'Sen Kim Olduğunu Sanıyorsun?'
Bölüm 15: 'Şekerpare'
Bölüm 16: 'Senin Karın'
Bölüm 17: 'Ağabeyim Ellerine Sağlık Diyor'
Bölüm 18: 'Kahve İçin Teşekkürler'
Bölüm 19: 'Sevmek İçin Geç Ölmek İçin Erken'
Bölüm 20: 'Günler Akıp Giderken'
Bölüm 21: 'Bunun Hesabını Sorarım Ama Ben'
Bölüm 22: 'Ahsen -Karahan- Miroğlu'
Bölüm 23: 'Yine Elime Düştün Miroğlu. Felek Yine Benden Yana'
Bölüm 24: 'Unutmadan Ahsen Arkadaşım Değil Karım!'
DUYURU!!!
Bölüm 25'ten ALINTI
Bölüm 25: 'Merak etme ikinci hatta üçüncü bir çocuğum daha yok.'
Bölüm 26: 'Kimsin lan sen? Karımla nasıl konuşuyorsun?!'
Bölüm 27: 'Yeter miydi gücün Cihan soyadına, aşirete?'
Bölüm 28: 'İlerde anlayacaksın da dilerim Rabbim'den geç olmasın'
Bölüm 29: 'Evlendiğimizden beri'
Bölüm 30: 'Dengesiz, dikkatsiz, sakar ne olacak'
Bölüm 31: 'Ahsen, seninle konuşmaya çalışıyorum'
Bölüm 32: 'İçinde ufacık bir insanlık olmasını öyle çok dilerdim ki...'
Bölüm 33: 'Ahtım olsun sana, sana bir zarar gelmesine izin vermeyeceğim'
Bölüm 34: 'Benden bir şey saklıyorsun, öğrenmeden gitmeyeceğim'
Bölüm 35: 'Lütfen kurtar, lüt-fen'
Bölüm 36: 'Belki başka sefere'
DUYURU!!!
Bölüm 37: 'Ateş'in namlusunun ucundaki bir hiçsin'
Bölüm 38: 'Murat Karahan geliyor, Murat Karahan!'
Bölüm 39: 'Çok derin bakıyorsun Miroğlu, dikkat et boğulacaksın'
Bölüm 40: 'Sen de gel evimize gidelim'
Bölüm 41: 'Ahsen'den, Emirhan'dan farkın yok gözümde, kardeşimsin benim'
Bölüm 42: 'Arkandayım aslanım, ne olursa olsun hep yanındayım'
Bölüm 43: 'Öyle bir şey yapacağız ki duyan küçük dilini yutacak'
Bölüm 44: 'Ağa-ağabey... Be-ben bi-bir şe-şey yap-yapmadım...'
Bölüm 45: 'Ağabeyimin yüzüne nasıl bakacağım ben?'
Bölüm 46: 'Bu adam benim kız kardeşimin canını yaktı, canını!'
Bölüm 47: 'Adamlarını da al ve defol konağımdan!'
Bölüm 48: 'Bana kendimi korumayı sen öğrettin ağabey, unuttun mu?'
Bölüm 49'dan ALINTI
Bölüm 49 : 'Şu kapıdan içeriye olaysız girdiğiniz gün kurban keseceğim '
Bölüm 50'den ALINTI
Bölüm 50: 'Gitme Turnam'
Bölüm 51'den ALINTI
Bölüm 51: 'Önünüzden kim gelirse vurun!'
Bölüm 52'den ALINTI
Bölüm 52: 'İkisi evlensin, töre buna izin verir, öyle değil mi?
Bölüm 53'ten ALINTI
Bölüm 53: 'Getir kızlarımı bana, sağ sağlim getir onları'
AÇIKLAMA
Bölüm 54'ten ALINTI
Bölüm 54: 'Her şeyin düzeleceğine olan inancını kaybetme'
Bölüm 55: 'Vallahi romanlara konu olacak bir aşk sizinkisi'
Bölüm 56: 'Bütün bunlar bittiğinde yüzünü bile görmek istemiyorum'
Bölüm 57 Part 1: 'Sen anne deyince geçiyor'
Bölüm 57 Part 2 : 'Suçum neydi benim anne?'
Bölüm 58'den ALINTI
Bölüm 58: 'Elimden tut yoksa düşeceğim...'
Bölüm 59 : 'Kokun... Kokun beni benden alıyor kadın. Dayanılmaz kokun...'
Bölüm 60 : ' O bu dünyada şeytanın vücut bulmuş hali'
Bölüm 61'den ALINTI
Bölüm 61 : 'Ben yazılanı yaşıyorum, ilerde hak ettiklerimi yaşamak için'
Bölüm 62 : ' Senin bende bıraktığın izlerden bir tanesi sadece'
Bölüm 63 : 'Gazamız mübarek olsun Miroğlu'
Bölüm 64 : 'Bir yalanın cezasını çektirmiş, acısını tattırmış'
Bölüm 65 : 'Benim vicdanım çok uzun zamandır azaplarla dolu'
Bölüm 66'dan ALINTI
Bölüm 66 : 'Seni seviyorum'
Bölüm 67'den ALINTI
Bölüm 67 : 'Son bir kez bakayım, daha bakmaya doyamadığım yüze...'
Bölüm 68'den ALINTI
Bölüm 68 : 'Ba-ban... Baban artık bizimle değil'
Bölüm 69'dan ALINTI
Bölüm 69 : 'Ahsen Miroğlu'nun işini bitirin!'
Bölüm 70 : 'Bencillik biliyorum ama çok acıyor ağabey, çok...'
Bölüm 71'den ALINTI
Bölüm 71: 'Karının leşini bile bulamayacaksın çünkü!'
Bölüm 72 : 'Aşkın gözyaşları ıslatırken sevgilinin omzunu... '
DUYURU ve 73. Bölümden KESİT
Bölüm 73 : 'Buradayım ben, seninleyim.'
Bölüm 74'ten ALINTI
Bölüm 74 : 'Ahım vardı sende, almaya geldim'
Bölüm 75'ten ALINTI
Bölüm 75 : 'Lanet olsun içimdeki sen sevgisine'
Bölüm 76 : 'Günaydın her haliyle dünyanın en güzel kadını '
Bölüm 77 : 'Kızım düğün deyince aklına ne geliyorsa hepsini yapacak adam'
Bölüm 78 : 'Ne zaman yağmur yağsa hep hatırla, yanında ben olmasam da'
FİNAL'den ALINTI
FİNAL : 'Ben sensiz kaldığım her dakika üşüyorum ki zaten'
DUYURU!!!
ÖZEL BÖLÜM : 'Ah bir evet desen, ah bir desen...'
ÖZEL BÖLÜM : 'İyi ki doğdun Mihri!'
MÜJDE!!!
KARAKTER TABLOSU
DUYURU!!!
DUYURU!!!
ÖZEL BÖLÜM: 'Çok sonra buldum seni, bir daha asla bırakmam...'
YAZAR'dan

Bölüm 10: 'Dönmek İçin Artık Çok Geç Miroğlu'

66.7K 2.8K 238
By asosyalimbenn





***


Geri dönüşü olmayan bir yoldu;

yaşamak. 


***





        Dönüş yolunda çıt çıkmıyordu arabada. Nereye gittiklerini bile bilmiyordu Yavuz. Kız sadece 'yürü' demişti. Oda kıza itaat etmiş, binmişti arabaya.

        Verdiği kararı sorguluyordu  Ahsen yol boyunca. 'Yürü' demişti demesine de hangi akılla demişti orasını bilmiyordu. Kabul mü etmişti şimdi evlenmeyi?  Kan davalı ailelerden iki insan nasıl evlenebilirdi ki? Babasının katilinin oğluyla nasıl aynı yastığa baş koyardı? Miroğlu konağına 'gelin' sıfatıyla nasıl adım atardı? Kâğıt üzerinde evli olsa bile gerçekten karı-koca olabilir miydi bu adamla? Çocukları olur muydu bu adamdan?

        Asla! Asla bu kadar ileriye gidemezdi işte. Eline elini bile sürmezdi Ahsen sürdürmezdi de. 

        Tüm bunlar olmayacaksa ne diye evlenmeyi kabul etmişti o zaman?

        Yine aptalca bir karar vermişti işte. Aklı neredeydi ki? Bir kere yanındaki bu adamın kocası olursa geri dönüşü olmazdı işte. Ne Çiyeşan izin verirdi buna ne de bir başkası. Öteki tarafta babasına, ağabeyine yaptıklarının hesabını verebilir miydi?

        Bütün bunlar koca bir soru işaretiydi. Düşündükçe çıldırmasına neden olan kocaman bir kanca misali beynine saplanan soru işaretleri...

        Yanında sessizce araba süren adama baktı. Ne saçma bir yola girmişlerdi. Yolun sonu var mıydı ki? Şimdilik görünmüyordu ama elden bir şey de gelmiyordu işte.

        Adamın da kendisi gibi derin düşüncelere daldığı belliydi. Kaşları ara ara çatılıyordu. Sanki 'ben vazgeçtim' diyecekmiş de ama gururuna yedirip de söyleyemiyormuş gibi bir hali vardı. Adamı daha önce hiç bu kadar yakından incelememişti. Hayatında kaç kez görmüştü ki sanki? Dört- beş? Ve bu adamla şimdi evlilik kararı almıştı. Ya Ahsen çıldırmıştı ya da korkunç bir kâbusun içindeydi.

        Yavuz hafif kirli sakalını elleriyle sıvazlarken kendisine bakan kızı fark etmişti. Başını hemen yola çeviren kızın ne kadar zamandır kendisini izlediğini bilmiyordu. Arabayı durdurduğunda niyeti kıza kesin kararlarını sormaktı ama kız durduklarını bile fark etmiş gibi durmuyordu. Kontağı kapatıp arkasına yaslandı. Nerede nasıl durduklarını önemsemiyordu. Kapıdaki adamların geldiklerini Çiyeşan'a çoktan haber verdiklerini düşünüyordu.

        Kollarını göğsünde birleştirip kızın baktığı yerde o da bir şeyler görüyormuş gibi bakmaya başladı. Uzunca bir süre ikisi de sessiz kaldı. Tam konuşmaya karar verdiklerinde ikisi de aynı anda konuştu.

     ''Ben...''

     ''Nasıl...''

        Tekrar sessizlik hâkim olduğunda söylenecek çok da bir şey olmadığını biliyorlardı. Belki de tanıştıklarında beri ilk defa gerçekten birbirlerinin gözlerine bakıyorlardı. Bu gerçekten ilginçti. Bırakın aynı arabada oturmayı,  aynı sokakta bile yürümeyi göze alamayan bu iki insan şimdi aynı adam yüzünden evlilik planı yapmışlardı. İkisi de deli gibi pişmandı ama tükürülen artık geri yalanmazdı.

        Çiyeşan Konağının önünde olduklarını fark ettiğinde Ahsen işin ciddiyetinin farkındaydı artık. Arabadan inmek için hamle yaptığında kolundan tutulmasıyla durduruldu.

        Yavuz kızın kolunu tutuğu gibi bıraktı. Yaptığının son anda farkına varınca hemen aklındakini söyleyiverdi.

     ''Emin misin?'' Ahsen Karahan'ın bu evliliği gerçekten kabul edip etmediğini bilmek istiyordu. Dönüşünün olmadığı bir karardı. Emin olması gerekiyordu.

     ''Dönmek için artık çok geç Miroğlu.'' Arabadan indiğinde konak kapısında adamın yanına gelmesini bekledi. Yavuz aldığı cevapla arabadan inip kızın yanına gitti. Adamlar kapıyı açtıktan sonra önde Yavuz ardında Ahsen, Çiyeşan Konağına giriş yaptılar.

        Onları konağın avlusunda elinde bastonuyla Aybar Çiyeşan bizzat kendisi karşıladı. Kendisine yaklaşmakta olan iki genç bir karara varmış gibi görünüyorlardı. Aybar Ağa böyle bir bahaneyi ortaya attığında bu sonuçların olabileceğini hiç düşünmemişti. Kabul etmeyeceklerinden emindi ama Yavuz Miroğlu'nun öfkesi bunun tam tersinin habercisiydi.

        Aybar Ağa olayların kendi istediği gitmesine alışkındı. Birkaç haftadır olanlar kendi dışında gelişiyor, müdahale edemiyordu. Bu ikisi başına fena bela olmuşlardı. İki belayı birbirine sarmayı planlamıştı ama o da işe yaramamıştı. Sonuç ne olursa olsun bu belalardan kurtulacaktı. Bu ikisinin hayatını mahvetmeye yemin etmişti. Aybar Çiyeşan, bir zamanlar babalarına yaptığı gibi çocuklarının da sonu olacaktı.

        Ahsen Yavuz'un bir adım gerisinde duruyordu. Bütün konuşmayı adama yüklemişti. Ne de olsa kocası olacaktı. Çiyeşan muhatabı olarak Miroğlu'nu görecekti.

     ''Bir hoş geldin yok mu Aybar Ağa? Böyle susup yüzümüze mi bakacaksın?''

     ''Ne için geldiğine bağlı.'' Bastonunun başındaki yılan figürünü okşadı. Oturduğu sedirden kalkmamıştı. Karşısında ayakta duranlara da oturmaları için bir harekette bulunmamıştı. Onun misafirperverliği bu kadardı.

     ''Hayırlı bir iş için geldik.'' Yavuz sinsice gülümsedi. Karşısındaki adamın yüz ifadesini deli gibi merak ediyordu.

        Aybar Çiyeşan, konunun gittiği noktayı biliyordu. Belli ki bu onun hoşuna gitmeyecekti ama ifadelerini saklamak şimdi yegâne göreviydi.

     ''Dilini mi yuttu bu, hayırdır?'' Geldiklerinden beri tek kelime etmeyen kızı işaret etti. Alışık değildi böyle sessiz duruşuna. Konuyu değiştirmek ve Ahsen'i çıldırtmak için söylemişti.

        Ahsen umursamadı. Üzerine bile alınmadı. Sessizliğine devam etti.

        Yavuz, Aybar Çiyeşan'ın konuyu değiştirmeye çalıştığını biliyordu. Belli etmese de sıkıntılı olduğu belliydi. Bu daha başlangıçtı. Aybar Ağa en rahat günlerini yaşıyordu. Asıl sıkıntılar kapıdaydı.

     ''Kabul ettiğimizi söylemeye geldik. Şartlarını kabul ediyoruz. Evleneceğiz.'' Aybar Ağa ayağa kalktı. İki gence doğru yürümeye başladı.

     ''İyi düşündünüz inşallah. Çünkü eğer bir kere kabul ederseniz geri dönüşü olmayacak. Evliliğiniz asla bitmeyecek.''

     ''Düşündük Aybar Ağa. Sen orasını merak etme. Anlaşmanın diğer şartlarını da sen kabul edeceksin. Unutma. Bu sefer caymak yok. Ahsen, Miroğlu olduğu günden itibaren toplantılara katılacak.''

     ''Biz de söz senettir Yavuz Ağa. Siz anlaşmaya uydukça bende uyacağım. Bir hafta içinde evleneceksiniz. Bütün Antep bu düğüne şahit olacak.''

        Konuşma boyunca sessiz kalan Ahsen son duyduğu cümleyle başını kaldırdı. Her şey tamamdı ama bu saçma düğünü herkesin önünde gerçekleştirmeyecekti. O kadar da değildi. Düğün istemiyordu. Kesin kararı buydu.

     ''Hayır!'' İki adamda kendisine dönünce devam etti.''Düğün olmayacak. Sadece nikâh.''

     ''Koskoca Miroğlu soyunun ağası evleniyor ve düğün olmayacak öyle mi? Üstelik gelin de bir de Karahan.'' Gerçekleri dillendirmesi kızı bu karardan vazgeçirmek içindi. Aybar Çiyeşan son çırpınışlardaydı. Evlilik bile bu ikisini durduramadıysa Aybar Ağa'nın işi çok zordu bu sebeple sonuna kadar vazgeçirme çabalarında olacaktı.

     ''İstemiyorsa olmayacak Aybar Ağa. Sen evliğin gerçekleşip gerçekleşmediğine bak.''

     ''İyi öyle olsun. Hoca nikâhınız üç gün sonra kıyılacak hazırlanın. Beş gün sonra da resmi nikâhı kıyarsınız.''

     ''Hoca nikâhı, resmi nikâhla aynı gün olacak. '' Yavuz da bu şartı koşmuştu. Kızın son ana kadar vazgeçme ihtimalini düşünmeliydi. Evlilik öyle basit bir konu değildi.

     ''Ona da tamam Yavuz Ağa. Anlaşma tamam olduğuna göre. Eklemek istediğiniz bir şey?'' Öylesine sorulmuş bir soruydu. Bir an önce yalnız kalıp planlarını düşünmeliydi. Aybar Ağa bu kez kaybedemezdi.

        Yavuz, Ahsen'e baktı. Söylemek istediği bir şey olup olmadığını soruyordu gözleriyle. Ahsen gözlerini adamdan çekip Çiyeşan'a dikti.

     ''Bütün bu yaptıklarının cezasını çekeceksin Aybar Çiyeşan. Benim seninle meselem bitmedi. Aksine yeni başlıyor.'' Yavuz'u beklemeden çıktı konaktan.

        Yavuz da kızın arkasından çıktı konaktan. Kız hızlı adımlarla uzaklaşıyordu. Koştu, yetişti.

     ''Bekle. Arabayla bırakayım seni.'' Ahsen durmadı. Yürürken cevap verdi.

     ''Gerek yok. Yalnız kalmak istiyorum.''

        Yavuz uzaklaşan kızın ardından baktı bir süre. Ahsen'in peşinden geldiği yoldan geri döndü. Arabasına binip Miroğlu konağına sürdü.


***


        Ahsen Çiyeşan Konağı'ndan çıktığından beri düşünüyordu. Eve gitmek istemiyordu. Emirhan'ın herkese neler olduğunu anlattığını tahmin edebiliyordu. Kimseyle konuşmaya mecali yoktu. Eve giden yolu bilerek uzatmıştı. Güneş batmaya hazırlanıyor, hava hafiften kararıyordu. Karahan Konağı'na yaklaştığında konağın önündeki arabaları fark etmemesi mümkün değildi. Kendisini nelerin beklediğini tahmin bile edemiyordu.

        Korkunun ecele faydası olmadığını bildiğinden, birazdan kıyametin kopacağı konağa girdi. Avludaki küçük kalabalık hararetli bir konuşma içindeydi. Kalabalığa yaklaşmaya başlayınca bütün başlar tek tek kendisine döndü.

        Berdan Cihan kalabalıktan sıyrılıp kendisine yaklaşmaya çalıştı ama Emirhan dedesinden önce davranıp Ahsen'in iki adım önünde durdu.

     ''Ne yaptın sen?'' Kızgındı. Kızgınlığı sesinden anlaşılıyordu.

     ''Yapmam gerekeni.''

     ''Ne demek yapmam gereken. Ahsen kendinde misin sen? Ne yaptın diye soruyorum. Neredeydin?'' Genç adam kızın bu pervasızlığına anlam veremiyordu. Konuşurken çenesini sıvazlıyor, yumruk yaptığı diğer elini hafif aşağı yukarı hareket ettiriyordu. Sessiz, sakin, ılımlı Emirhan Cihan'ın bile bir sinir eşiği vardı. Ve Ahsen bu eşiği çoktan geçmişti.

     ''Çiyeşan Konağı'ndaydım.''

     ''Kızım adam gibi cevaplar versene. Ne yaptın orada?'' Emir, Ahsen'in etrafında bir tur döndü. Kızın düşündüğü şeyi yapmamış olmasını diliyordu bütün gücüyle. Ahsen öyle bir aptallık yapmış olamazdı. Eğer ki öyle bir şey olduysa Emirhan ne yapardı hiç bilmiyordu.

     ''Ahsen!''

        Genç kız uyarıyı almıştı. Artık daha fazla uzatmanın âlemi yoktu. Söyleyip kurtulmak en iyisiydi. Ama bu o kadar rahat söylenecek bir şey değildi.

     ''Aybar Çiyeşan ile bir anlaşma yaptım.'' Bir nefeslik zaman tanıdı kendine. Bu sırada dayısı Berdan Cihan da yanına gelmişti. Duyduklarının gerçeklik payını öğrenmeye çalışıyordu.

     ''Ne anlaşması?'' Emir'i Ahsen'in peşine takmayı iyi akıl etmişti etmesine ama yeğeninin bu dik başlı inatçılığını unutmuştu. Kız Emirhan'ı atlatmış yine kim bilir ne saçma kararlar almıştı.

        Torunu, Ahsen'in Miroğlu ile gittiğini söylediğinde soluğu Karahan Konağında almış, kardeşine sitem etmeye başlamıştı Berdan Cihan. Emirhan ile Ahsen'in evliliğini kabul etmemiş olmasının nasıl sonuçlandığını anlatıyordu. Amacı kendini haklı çıkarmak, biraz da Rahşan'ın gözünü korkutmaktı. Genç kızın gerçekten Miroğlu ile evlenmeyi kabul ettiğine inanmıyordu.

     ''Yavuz Miroğlu ile evlenmeyi kabul ettim. Karşılığında da...'' Bir nefeste söylediği ama devamını getiremediği cümlesini Bedirhan Cihan'ın, havaya kalkan kolunu tutan ellerin sahibi bölmüştü. Bu anı ikinci kez yaşıyordu. İlkin de Aybar Çiyeşan'ın yüzüne indireceği tokat Yavuz Miroğlu tarafından engellenmişti. Şimdi genç adam yine onu acılı bir tokattan kurtarıyordu. Yavuz Miroğlu'nun burada ne işi vardı? Herkes şaşkınlıkla Berdan Ağa'nın elini kalktığı gibi yavaşça indiren Yavuz'a bakıyordu.

     ''Sen bu konaktan içeriye nasıl girersin?'' Berdan Ağa bir Yavuz'a bir de şaşkınca Miroğlu'na bakan kıza bakıyordu. Emirhan bile olduğu yerde kalmış, yaşadığı şoku atlatmaya çalışıyordu.

     ''İnsan kendi yeğenine el kaldırır mı Berdan Ağa?'' Yavuz Ahsen'i yan çaprazına almış bir adım önüne çıkmıştı. Kızı yüzüne inecek tokatlardan korumak onda adet olmuştu artık. Bunun son olduğunu da düşünmüyordu.

     ''Sana bir soru sordum.''

     ''Konağa girmemin yasak olduğunu bilmiyordum.''

     ''Çık dışarı. Buraya bir daha adımını bile atma! Başkalarının işine de burnunu sokma!''

     ''Pardon Berdan Ağa ama burası Cihan konağı değil. Senin sözün burada geçmez.''

     ''Sen benim sözlerimi mi sorguluyorsun? Çık dışarı yoksa ....'' Berdan Ağa sözünü bitiremeden kardeşi gerideki kalabalıktan sıyrılmış torunun önüne geçmişti.

     ''Doğru mu? Gerçekten yaptın mı?''

        Ahsen'in babaannesinin sorduğu soruya verecek bir cevabı yoktu. Sessizlik en büyük cevabıydı ama Rahşan Hanım bir cevap almadan durmayacaktı.

     ''Sana doğru mu dedim?'' Bir adım atıp torunun yakasından kavradı ve birkaç kez silkeledi. Başındaki şal omuzlarına düşmüştü. Ahsen başını yerden kaldırmıyordu. Yaşlı kadının gözlerine bakacak cesareti yoktu. Bunu hiç düşünmemişti. Böyle bir anı kâbus olarak bile görmek istemezdi. Gözlerinden istemsizce akan yaşlar yerle buluşurken Rahşan Hanımın da gözleri dolmuştu.

     ''Cevap ver! Doğru mu?'' Söylemeye dili bile varmıyordu. Böyle bir şeyi düşünemiyordu bile. 'Doğru değil' dese alır bağrına basardı yavrusunu. Ama Ahsen inatla susuyordu.

        Bir kez daha silkelerken genç kızı sesinin tonunu ayarlayamayıp bağırıyordu artık. ''Söyle! Söyle! Söyle...''

        Ahsen artık gerçekten ağlıyordu. Hıçkırıkları babaannesinin sesine karışıyor, gözündeki yaşlardan hiçbir şey göremiyordu. Cevap vermek zorundaydı. En azından bunu yapmalıydı.

     ''E-evet.''

        Bu sefer yüzüne inen tokadı kimse engellemedi. Yavuz iki kadın arasına girmek istemiyordu. Zaten tokat çok hızlı inmişti. Engellemek için hamle yapsa bile yetişemezdi. Kız tokatla kendisine doğru savrulunca düşmemesi için kollarından tuttu. Ahsen dengesini sağlayınca ağzından kaçan hıçkırıkları bastırmak için elleriyle ağzını kapattı.

        Rahşan Hanım tarafındaysa durum farklı değildi. Canını yaktığı kıza bakmıyordu. Bakışları uzakta bir noktaya sabitlenmişti. Bu kadarını o da beklemiyordu. Ahsen nasıl böyle bir şey yapardı? Aptalca bir şey yüzünden nasıl bu kararı alırdı?

        Kimseden çıt çıkmıyordu. Rahşan Hanım sonunda hareketlenip avludan yukarıya çıkan merdivenlere yöneldi. Kendisiyle baş başa kalmalıydı. Çünkü duyduklarını ancak böyle sindirebilirdi.

     ''Sen hala ne diye duruyorsun burada?'' Berdan Ağa Yavuz'un varlığını fark ettiğinde tekrar sinirlenmişti.

        Yavuz Çiyeşan Konağı'ndan çıkıp eve geldiğinde Ahsen'in Emirhan'a doğrulttuğu silahı arabada unuttuğunu fark etti. Silahı vermek için Karahan Konağına gelince küçük kalabalığın genç kıza çıkıştığını gördü. Herkes o kadar sinirliydi ki kimse geldiğini fark etmemişti. Kızın zor durumda olduğunu anlayınca destek amaçlı yaklaşmıştı yanlarına. Yaklaşmasıyla kıza gelecek tokadı fark etmesi bir olmuştu.

        Yavuz Miroğlu beline taktığı silahı çıkarıp Emirhan'a uzattı.

     ''Bu senin galiba.'' Emirhan silahı Miroğlu'ndan çekip aldı. İşler iyice sarpa sarmadan olaya el atmalıydı.

     ''Çiyeşan'a gidip vazgeçtiğinizi söyleyeceksin. Bu evlilik olmayacak anladın mı?'' Emirhan biraz önce aldığı silahı Yavuz'un göğsüne vura vura konuşmuştu.

      ''Artık çok geç. Söz ağızdan bir kere çıkar. Bir hafta sonra Ahsen ile evleneceğim.'' Yavuz bunları öyle rahat söylemişti ki kendisi de şaşırmıştı. Karahan Konağı'nda kıyamet kopmuştu ama Miroğlu Konağı bundan bihaberdi. Kim bilir annesi duyduğun da ne tepki verecekti? Eve gitmek Yavuz'un gözünde büyüyordu. Evde onu neler bekliyordu hiçbir fikri yoktu.

     ''Ne demek çok geç? Siz evlenmeyeceksiniz. Anladın mı? ''

     '' Karar çoktan verildi Emirhan Cihan. Sen artık karışacak konumda değilsin. Bu Ahsen ile benim aramda.''

     ''Sen kimsin lan?! Kendini ne sanıyorsun?''

     ''Ahsen Karahan'ın müstakbel kocasıyım!'' Yavuz bu gereksiz tepkilere artık çok sıkılmıştı. Kendisine bile itiraf edemediklerini şimdi herkese anlatmaya çalışıyordu. Emirhan Cihan bu konuda konuşma hakkına sahip olan son kişiydi. Bu durum Yavuz'u germişti. Ahsen'i kıskandığından değildi. Başkalarının işlerine karışmasından hoşlanmazdı.

        Ahsen yukarı çıkan babaannesinin ardından ne yapacağını bilemiyordu. Yaşlı kadının kalbini kırmıştı. Kendisini bir daha affeder miydi ki? Hiç umudu yoktu. Her zaman yanında duran canının canı şimdi onu yalnız bırakıp gitmişti. Yaptığının farkındaydı ama artık dönüşü yoktu.

        Ağlaması devam ederken yanında tartışan iki adama baktı. Ne konuştuklarına vakıf değildi. umursamıyordu da. Şimdilik yalnız kalmak istiyordu.

      ''Yalnız kalmak istiyorum.'' Ortamdaki herkes ona dönünce kimsenin yüzüne bakmadı.

     ''Ahsen! Bu evlilik olmayacak! Duydun mu? İzin vermem.'' Emirhan Ahsen'i kendine getirmeye çalışıyordu.

     ''Senden izin aldığımı hatırlamıyorum. Şimdi lütfen yalnız bırakın beni!''

        Berdan Cihan, Ahsen'in söylediklerine sinirlenmişti. Emirhan hızla konaktan çıkarken oda bir şey demeden çıktı. Yavuz olduğu yerde kalmıştı. Ne yapması gerekiyordu bilmiyordu. Genç kız yalnız kalmak istediğini söylemişti ama kendisinin de gitmesini istiyor muydu bilmiyordu. Genç kız konaktan çıkanların ardından bıraktı kendisini yere. Ağlamamak için kendisini tutmasına gerek yoktu artık. İstediği kadar ağlayabilirdi. Yaptığının farkına yeni yeni varıyordu. Seslice ağlarken arkasında henüz konaktan çıkmamış adamın varlığından haberdar değildi.

        Yavuz kızın kendisini yere bırakıp ağlamaya başlamasıyla iyice bocalamıştı. Bir tarafı yalnız bır akmasını söylüyordu. Diğer tarafıysa yardım edip kaldırmak istiyordu. Kıza yaklaşıp yanına eğildi. Kolunu tutup kaldırmaya çalıştı. Kız kalkmak istemiyordu. Bilinci yerinde değilmiş gibi ağlamaya devam ediyordu. Yavuz sonunda kızı kucağına alıp kaldırdığında yukarıda odasının penceresinden kendilerini izleyen gözü yaşlı kadından haberi yoktu. Hangi odaya gireceğini bilmeden kızı merdivenlerden yukarıya çıkardı.

Continue Reading

You'll Also Like

384K 12K 14
Şimdi bir çığlık olsanda sussam seni .Bir ağaçtan yabani içime saldığın kökleri, ellerimle kestiğimi görsende utansan. İlerde birgün , çok acımasız b...
596K 3.8K 4
• Tamamlandı • • Aşktan Adamlar - III • Büyüleyici bir güzelliği vardı Efsun'un. Ve Tekin, onun gözlerine bakarken zamanın durduğunu hissediyordu. Te...
7K 389 5
Beritan ayakta durmuştu. Elindeki silahı sımsıkı tutmuştu. Boran,karşısında sevdiği kadını bu hâlde görünce yüreği yanıyordu. Beritan silahı tamda ka...
904K 19.4K 12
İnsanın kaderi gerçekten de elinde miydi? İnsan kendi kaderini kendi mi seçerdi? Peki bizim için neden öyle olmamıştı? Kaderimiz başkalarının elinde...