GÜCENİK

By nilufertan

780K 47.5K 1.9K

Ben cenaze töreni boyunca mezara bakıp belirsiz düşüncelerimde boğulurken, pek sevgili kayın validemin nasırl... More

Bölüm 1
Çırpınış-Bölüm 2
Bir Kayıp Daha -Bölüm 3
Bir İhtimal Daha-Bölüm 4
Heyecan- Bölüm 5
Bana ne? Bölüm 6
Mabetim-Bölüm 7
El Adamı-Bölüm 8
Deli Kızın Türküsü-Bölüm 9
Unutmak-Bölüm 10
Gönderme Beni-Bölüm 11
Yatsın Yanıma-Bölüm 12
Teslimiyet-Bölüm 13
Hesaplaşma- Bölüm 14
Huzur-Bölüm 15
Pür-i Pak-Bölüm 16
Pes Etme! Bölüm 17
Seninim!- Bölüm 18
Korku- Bölüm 19
Sürpriz! Bölüm 20
Kabulleniş...Bölüm 21
Hoş Geldin.Bölüm 22
Sorular... Bölüm 23
Günaydın Bebeğim...Bölüm 24
Tanışma- Bölüm 25
Hırçın-Bölüm 26
Başrol-Bölüm 27
Arsız-Bölüm 28
Aidiyet-Bölüm 29
Cevaplar- Bölüm 30
Sus!-Bölüm 31
Kına- Bölüm 32
Düğün- Bölüm 33
Aciz- Bölüm 34
Vazgeçmek...Bölüm 35
Kül... Bölüm 36
Hasan... Bölüm 37
Gönül Yarası-Bölüm 38
Kırık Hava-Bölüm 39
Ölürüm Yoluna- Bölüm 40
Deli Kanım- Bölüm 41
Aşk... Bölüm 42
Gerçekler-Bölüm 43
Bencil- Bölüm 44
Kaybediş-Bölüm 45
Gömülür-Bölüm 46
Mülteci Korkum-Bölüm 47
Nilüfer- Bölüm 48
VAV- Bölüm 49
Sessizlik-Bölüm 50
Karanlık- Bölüm 51
Cehennem- Bölüm 52
Gözyaşı-Bölüm 53
Bu da Geçer- Bölüm 54
Onu Öldür- Bölüm 55
Sınanma- Bölüm 56
Çile- Bölüm 57
Perişan- Bölüm 58
Vurgun- Bölüm 59
FİNAL-1. KISIM- Bölüm 60
FİNAL-2. Kısım- Bölüm 60

TANITIM

50.4K 1.3K 50
By nilufertan


Yiğit Cevahir

Onu canlı olarak ilk gördüğümde, en nefret ettiğim, hayatın ağabeyimi benden aldığını tescillediği ve gözüme soka soka beynime işlediği yerdeydi, mezarlıkta...

Öyle bir hüzün vardı ki gözlerinde, kalabalıkta bir başına, ulaşılmazdı. Herkes ağıtlar yakarken o sessiz, o çaresiz, o anlamsız bakışlarla gözlerini toprağı yeni atılan mezara odaklamıştı.

Daha sonra bir hareketlenme ile 60 yaşlarında bir kadın, mezarlık nilüferinin boynuna sarılıp onu nefessiz bırakırken tepki vermedi, yüzü kızarırken kendini korumak için ellerini bile kaldırmadı. Dirayetine, duruşunda ki hissizliğine hayran olmamak elde değildi. Ağabeyimin mezarına gitmiş olan ben, amacımı unutmuş, bedenen nefes almasına rağmen ruhunu çoktan mezara koymuş olan güzelliğin nefes almasını sağlamak için o yöne doğru yönelmiştim ki can yoldaşım dediğim sağ kolum olan Cem'in koluma yapışıp 'Yiğit dur' demesiyle kendime geldim. 

Araya insanların girip yaşlı kadını uzaklaştırmasıyla dizlerinin üzerine yığılan güzellik, kızaran ve kısa süre sonra izi kalacak olan boynunda ki hasara elini kaldırıp dokunmadı bile. Hala gözü mezarda hala atılan her bir toprak parçasında...

Sonra babası olduğunu düşündüğüm orta yaşlarda bir adam kızı kucaklayarak bir arabaya bindirip hızlıca oradan uzaklaştırdı. Arkalarından sessizce bakarken aklıma ilk gelen şeyle şaşkınlığım iyice arttı. Kadın, bataklıkta hayran kaldığım lotus çiçeği gibiydi, etrafı çamur kendisi belirsiz bir güzel...

Elif BİÇEM

Uzun zamandır güceniğim kendime, beni ben yapan her şeye, herkese gücenik...

Bir o kadar kırgın olan ruhum ağzımdan çıkan lafları dahi kaldıramayacak kadar yılmış...

Sanmayın ki ruhani yapım depresyonla besleniyor, sanmayın beni hep böyle mutsuzum. Altı ay öncesine kadar çevremdekilerin mutluluğuna ortak olduğum kahkahalarım, acısını çektiğim gözyaşlarım ve hayatı alaya alan beylik laflarım vardı. Şimdi mi?

Tüm bildiklerimi baştan yazmaya başladım. Doğruyu yanlışlarımla takas etmeyi göze alıp, aşk için ruhumu şeytana satma pazarlığı içerisinde buldum kendimi. Her daim kasanın kazanacağını bilmeme rağmen kumar masasında ruhumu ileri sürdüm. 

Yanlış mıydı yaptığım? 

Olabilir ya da olmayabilir. Kime göre yanlış veya neye göre doğru? Ben bunun cevabını bulmak için satır satır her şeyi en baştan yazmaya başladım.

Ve cevabı öğrenmek için varlığımı yokluğumu acıma heba ettim de dönüp arkama bakmadım bile. Böyle afili lafları kullandım diye yoksa siz yaralarımı gördüğünüzü mü sandınız? Kanmayın kelimelerin fahişeliğine, onların güzelliğine aldanıp da cehennemi cennet diye yol bellemeyin ruhunuza. Ya da hikayemi okurken bana ahlak çatısı altında kurallar dayatmayın. Çünkü o çatının başıma kaldırılamaz bir enkaz olarak yıkılıp altında beni ezeli hayli oldu.

Ben yaşarken cennetimi de cehennemi de ruhuma ilmik ilmik işlettim. Siz yine ağdalı laflarıma bakmayın benim, ben aslında artık kendi yaralarını anlayacak yeterliliğe bile sahip değilim.

Yaralanmak? Yara almak? Nasıl da belirsiz kelimeler artık!  Yaşayınca öğrendim yaşananların bir sınırı olmadığını, acıya bile insanın alışılageldiğini yaşadıkça öğrendim. Yaralandım, sonra yaralarımı kendi ellerimle kanattım ve iz kalmasını istercesine aynı yaralarımın üstünden tekrar tekrar geçip kendimi bir bütün anlamsızlığa teslim ettim. Şimdi acınası beynim ve teslimsiz ruhum kabullenemiyor gerçekleri ve ben kendi ölümümü kendi ellerimle hazırlamakla meşgulken davetsiz bir misafir ruhumu esir alıyor bana sormadan, cevabımı beklemeden.

Hayatın bana yaşatırken sormadığını ben size sorayım şimdi; hazır mısınız yok oluşumu dinlemeye? Ya da yine fahişe kelimelerimi yatağınıza sunarken bir kez daha sorayım;  hayatın ben bitti demeden bitmez deyişini bir kezde benden dinlemeye var mısınız?







Continue Reading

You'll Also Like

Çile By noktavirgul

General Fiction

304K 21.6K 32
-TAMAMLANDI- Ellerini öpüyorum ve yavaşça bornozunu omuzlarından sıyırıyorum. Beklediğim gibi bir göğsü yok. Sol göğsünün olması gereken yerde bir y...
28.6K 5.3K 36
Huzurla yaşadığın evinde yalnız mısın gerçekten? Hiç tanımadığın ve sokakta gördüğünde yüzünü çevirdiğin biri ile paylaşmak ister misin? Peki ya on...
6.1M 203K 77
Hiç ilginizin olmadığı bi olaydan bir ömür bedel ödemek ne aģırdır. Genç adam karşısında gelinliğiyle duran kıza baktı.Yemin etmişti kardeşini ondan...
ZEVAHİR By Çiğdem

General Fiction

3.9M 206K 81
"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden...