SEVGİ VE AŞK

By boncugum

562K 34.6K 1.1K

More

SEVGİ VE AŞK
SEVGİ VE AŞK - 1
SEVGİ VE AŞK - 2
SEVGİ VE AŞK - 3
SEVGİ VE AŞK - 4
SEVGİ VE AŞK - 5
SEVGİ VE AŞK - 6
Teşekkürler
SEVGİ VE AŞK - 7
SEVGİ VE AŞK - 8
SEVGİ VE AŞK - 9
SEVGİ VE AŞK - 10
SEVGİ VE AŞK - 11
SEVGİ VE AŞK - 12
SEVGİ VE AŞK - 13
SEVGİ VE AŞK - 14
SEVGİ VE AŞK - 15
SEVGİ VE AŞK - 16
SEVGİ VE AŞK - 17
SEVGİ VE AŞK - 18
SEVGİ VE AŞK - 19
SEVGİ VE AŞK - 21
SEVGİ VE AŞK - 22
SEVGİ VE AŞK - 23
SEVGİ VE AŞK - 24
SEVGİ VE AŞK - 25
SEVGİ VE AŞK - 26
SEVGİ VE AŞK - 27
SEVGİ VE AŞK - 28
SEVGİ VE AŞK - 29
SEVGİ VE AŞK - 30
Önemli
SEVGİ VE AŞK - 31
SEVGİ VE AŞK - 32
SEVGİ VE AŞK - 33
SEVGİ VE AŞK - 34
SEVGİ VE AŞK - 35 (SON)
Özel Bölüm

SEVGİ VE AŞK - 20

12.7K 870 30
By boncugum

Acar'ın ailesi ile yedikleri akşam yemeğinde artık işi biraz daha resmiyete dökme kararı alınmıştı ve Arzum ailesi ile hangi akşam buluşulabileceğini kararlaştırdı an Acar'ın annesini bizzat kendisi arayacaktı. Aradı da. Anne babasının istedikleri zaman gelebileceklerinin haberini verince Neslihan Hanım da cuma akşamı gelebilecekleri söylemiş ve böylece karar verilmişti.

Arzum çok heyecanlıydı. Anne babası ile konuştuğu için kendi tarafında bir sorun yoktu ki buna ağabeyleri de dahildi. Acar da anne babasının cuma akşamını heyecanla beklediklerini söylemişti. Her şey gayet iyi gidiyordu. Hem de çok iyi.

Çünkü Acar ile her gün biraz daha özel şeyler konuşarak kendilerini tam bir uyum için hazırlıyorlardı. İkisi de beklentilerini anlattığı gibi eskilerde gündeme getirilerek pürüzler, yanlış anlamalar ortadan kaldırılıyordu.

Arzum ceketini giydi, çantasını aldı Acar'ın arabasının yanına doğru gitmek için önündeki mesafeyi hızla adımladı. Öğlen yemeğini birlikte yiyeceklerdi. Acar bir yerde yer ayırttığını söylemişti. Hastanenin kapısına çıktığı gibi önüne arabanın gelmesi bir oldu. Arka tarafa dolanmasına gerek kalmamıştı.

Arabanın içine girip oturdu, emniyet kemerini taktı. "Çok beklemedin değil mi? Son anda ufak bir şey çıktı, onu hallettim."

Acar hastanenin bahçesinden çıkıp direksiyonu sola kırdı. "Hayır. Arabayı alıp kapıya gelmemle sen de çıktın."

"Nereye gidiyoruz? Pizza yiyeceğimiz bir yere gitseydik keşke."

"İstersen gideriz ama ben başka bir yerde yer ayırtmıştım."

Omzunu silkip ona baktı. "Olur mu öyle şey. Bu gün senin seçtiğin yere gideceğiz. Başka bir gün pizza yemeğe gideriz. Ya da bir akşam eve pizza getirtiriz. Babamdan izin alırım senin evinde bir hafta sonu geçiririz. Tabi çok kalamam ama yine de yemek yeriz, biraz oturur konuşuruz."

Acar bu plana çoktan evet diyordu. Başkalarının olmadığı bir yerde ona daya doya sarılmak, dudaklarını zevkle öpmek için yanıyordu. Yine de ailesinin bu işe onay verse de pek sevineceğini düşünmüyordu ki hele ağabeyler söz konusu ise.

"Ağabeylerin ne olacak?"

Arzum ağabeylerini düşününce yüzünü ekşitti. "Bunu unutmuştum. Sanırım babam bana iki saat için izin verse onlar da bu iki saatte nöbetleşe kapıya gelir bizi kontrol ederler. Evinin kapısı dört defa çalınabilir. Ama içeri girmelerine izin vermem. Bu senin için sorun olur mu?"

Bazı yönlerden kesinlikle sorundu ama o adamlardan etkilenmişti. Onların kız kardeşlerine olan bağlılığı, inanılmaz sıkı korumacılığı hoşuna gitmişti.

"Şöyle yaparız o zaman. Seni on gibi evden alırım, iki saat birlikte vakit geçiririz. Sonra da ağabeylerinin eğer işi yoksa pizza yemek için bize katılırlar. Hem böylece bana güvenmek konusunda bir adım daha atarlar."

Arzumun yüzü ışıldadı. "Söz pizzalardan önceki zaman sadece bizim olacak, gelmelerine izin vermeyeceğim."



Ertesi gün Beril oğlunu sıkıca giydirdi en yakın marketin yolunu tuttu. Öğlen yemeği için börek yapacaktı. Hem de Mete için yapacaktı böreği. Onun ilk akşam börek yapabilir misin sorusu aklına gelince yaptığı her şey için teşekkür ederken ona güzel bir börek sunabileceğini düşündü. Ama tabi ki neyli börek sevdiğini soramadı. Ona sürpriz yapacaktı. Erkeklerin çoğunluğunun pek sebzeyi sevmediğini bildiğinden kıymalı börekte karar kılmıştı. Biraz da patatesli yapacaktı.

Tepsinin bir bölümünü kıymanın içine karıştırdığı domates sosu biraz da maydanoz ile karıştıracağı içle yapacağı gül böreği ile bezerken diğer kalan kısmı ise haşladığı patatesleri ocağın üzerinde hemen soğan, baharat ve maydanoz ile yaptığı karışımla saracağı börek ile dolduracaktı. Kendi favorisi patatesli olan böreklerdi her zaman için gerçi diğerlerine burun kıvıran biri de değildi. Ama bazıları patates ile kıymayı karıştırıp da börek yapardı kendisi ise ikisini ayrı kullanmayı sevdiği gibi ayrı yemeyi de severdi.

Mete'ye sen hangisini seversin diye soramadığı için kendi usulüne göre yapacaktı. Beğenmezse yemezdi. Kendisi ona teşekkür için bir şeyler hazırladığının huzurunu hissederdi yine de. Beğenip beğenmemek ona kalmıştı. Yine de içinden umarım hoşuna gider de yer demeden edemiyordu. Kendini avutsa da teşekkür için yaptığı böreklerin beğenilmesini arzuluyordu.

Eve gider gitmez börek içlerini hazırladı, ardından da hemen gül böreği şekline getirip tepsinin içine dizdi. Saate baktı öğle yemeği saatine bir saat vardı henüz. Bu yüzden hemen fırına atmayacaktı. Ama artık Mete'ye telefon etmesi gerektiğinin farkındaydı. Öğle yemeğine sana börek yaptım demesi gerekiyordu. Ya da sadece öğle yemeğine gelmek ister misin mi demeliydi acaba?

Karar veremeyerek telefonunu eline aldı ve oğlu hastalandığı ilk akşam telefonuna numarasını kaydettiği genç adamı cep telefonundan aradı.

Mete hemen cevap verdi. "Efendim Beril."

"Ben olduğumu nereden bildin?"

"Numaran kayıtlı."

Bu kadar basit bir şeyden bile hemen şüphelendiği için kendine kızdı. "Anladım."

Mete hastanenin koridorunda yürüyordu ve odasına ulaştı. Kapıyı açıp içeri girdi. "Ne söyleyecektin? Bir şey olmasa aramazsın beni."

Kesinlikle. "Şey... Hım... Öğlen yemeği için gelmek ister misin diye soracaktım. Dışarıda yemek istemezsen belki... Evim hastaneye uzakta değil. Ama belki biriyle buluşacaksan... Ben bunu düşünemedim..."

Gerçekten de aklına hiç onun birisi ile buluşabileceği gelmemişti. Ona sormadan öğlen yemeği hazırlamış yine sormadan nasıl börek sevdiğini bilmeden yapmıştı hem de. Nasıl bu kadar akılsız olabilmişti? Kafasına estiği gibi davranmıştı. Hiç mi bu zamana kadar öğrenememişti plan yapmaması gerektiğini, planlarının her zaman suya düştüğünü.

Mete davet olduğu belli olan ama sıkıntıyla yapılmış, kararsızlıkla dillendirilmiş olsa da onun bu öğle yemeği davetine gülümsedi. Onun tarafından benimsendiğini hissettirdi bu telefon edişi. Bu daveti. Yavaş yavaş aralarında bir uyum, güven, alışkanlık oluşuyordu demek ki. Çabaları meyve veriyordu.

Büyük bir hevesle "Bir saat sonra oradayım." Dedi.

"Başka bir işin ya da..."

"Hayır Beril, yok. Seninle ve Çağlar ile olmaktan memnuniyet duyarım. Gelirken almamı istediğin bir şey var mı?"

Beril bir an kulağına dayadığı telefon ile duraksadı, şaşırdı. Ne kadar doğal bir şekilde eve gelirken ne alayım diye soruyordu. Sanki evli çiftlermiş gibiydi. Eşini, yaptıklarını düşünen iyi bir kocaymış gibi karısının bir eksiği varsa gelirken almayı teklif ediyordu.

Annesi kaç defa babasından bir şey istese aldığı cevap aynı olur, beni karı gibi alışverişe mi yollayacaksın derdi. Babasının tarafından olan erkeklerin çoğunda da gördüğünü bir şeydi bu. Annesinin tarafını da es geçemezdi. İki tarafta birbirine uygundu. Aynı katılık, saygısızlık, acımasızlık binlerce iğrenç huy.

"Beril? Orada mısın?"

Kendine geldi. "Dalmışım kusura bakma. Buradayım."

"Bir şey eksikçe gelirken alabilirim istersen diye sormuştum."

"Teşekkür ederim ama eksik yok, ben bu gün çabucak bir markete gidip geldim."

"Tamam. Bir saat sonra görüşürüz o zaman."

"Tamam."

Telefonun kapanması ile Beril çekyatın üzerine oturdu, gözleri karşıya doğru dalıp gitti. Mete konusunda kararsızdı hem de ne kararsızlık. Hakkını yiyemezdi. Kendisi için, Çağlar için neler yapmıştı hem de yapmasına gerek yokken. İsteyerek yanında kalmıştı.

Üstelik tanıştıkları zamanlardaki gibi kendisini beğeni ile pek süzmüyor, bazı imalarda bulunmuyordu. Her akşam yemeğinde birlikte oldukları halde yemekten sonra fazla kalmıyor kendi evine vaktinde dönüyordu. Kimi zaman Çağlar ile ilgilenirken kimi zaman yemek hazırlığında kendisine yardım ediyordu. Yan yana çalışıyorlar, duruyorlar, oturuyorlardı ama bir kere olsun elini uzatıp kendisine dokunmamış, dokunmaya çalışmamıştı. Aralarındaki anlaşmayı hiç hatırlatmaya çalışmamıştı daha doğrusu o şekilde bir hatırlatma yapmamıştı. Daha çok yiyeceksin, gezeceksin, uyuyacaksın gibi şeylerde ısrarcı oluyor itirazı kabul etmiyordu.

Anlayamıyordu. Ne yapıyor ya da yapmak istiyor kestiremiyordu. Bildiği şey kafasında ne düşünce olursa olsun onunlayken kendisini güvende hissediyordu. Onunla otururken ya da yemek yerken kendini huzurlu hissediyordu. Çağlar'ını gönül rahatlığı ile onun kollarına emanet edebiliyordu.

Ama istemiyordu bunları. İleri giderse ona kapılırdı, hayaller kurardı ister istemez. Sonra da acı çekerdi. Yüz üstü bırakılırdı. Biliyordu. Her hayalinin sonu, her mutluluğunun sonu kalp kırıklığı olmuştu. Ve her birinde bir parça daha kaybetmişti insanlara olan güvenini. Geleceğe umutla bakma hevesini.

Şimdi yeniden toparlanıyorlar gibiydi. Bir yandan Arzum ile Acar diğer yandan Mete içindeki kırık dökükleri bir yere topluyor ve onarmaya başlıyorlardı. Böyle hissettiği her an korkuyordu.


Karanlıktı hayaller, zifiri karanlık, puslu

Bir çocuğun rüyasında canavar ile karşılaşması gibi

Ürkütücü, korkunç.

Sonu yok, sonu belirsiz bir bekleyiş,

Sonu hayallerin, umutların yok oluşu.


Hayal bu, bir düş umut ışığı ile beslenen,

İnsanın köküne kadar umudunu kullanan,

Geriye emilmiş, tüketilmiş bir posa gibi

Kosa koca bir hayal kırıklığı bırakan yok edici.


Kimse fark etmez en başından sonun bu olacağını.

Bu yüzden umuttur besin kaynağı

Fark edilmeden insanın içine sızabilmek için.

İçeri süzülmek, kandırmak ve ele geçirmek

Geriye bir kırıntı dahi umut ışığı bırakmamak için.


Gökkuşağı misali renk renk, capcanlı,

Dolunay gibi etrafa ışıklar saçan,

Aldatıcı, göstermelik görünüşle

Asıl kimliğini saklayan bir katildi hayal.

İşi bitirmeden kendini ele vermeyen,

Soğuk, donuk, işinin ehli bir seri katil...

Avını asla kaçırmadan son darbeyi zevkle indiren

Sonrada başka avlara yelken açan durdurulamaz bir katildi hayal.

Continue Reading

You'll Also Like

3.3M 119K 65
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...
52.3K 721 5
İnanamaz bir şekilde karşımdaki adamı süzdüm. Canlı, sapasağlam bir şekilde karşımda dikiliyordu. "Sen..." Aldığım nefes bana diken gibi batarken şok...
9M 544K 62
Sosyal medya hesabı üzerinden futbol yorumculuğu yapan ve hayli popüler olan Dila Aral, kullandığı rumuz dolayısıyla herkes tarafından erkek zannedil...
4.1M 263K 45
Aylardır izlediği yayıncıya olan hislerinin arttığını düşünen İzem, artık onun dikkatini çekmek ister. Dağhan'a ilk mesajı değildi ama bu sefer onun...