SEVGİ VE AŞK - 15

12.4K 947 25
                                    

Her taraf yemyeşildi. Güneç tepeden sımsıcak vuruyordu üzerine. Çok güzeldi. Çok rahattı. Sonra gözleri karşıya takılı kaldı. Biri vardı. Bir kız.

Kardeşi oradaydı.

Tam karşısında duruyor, kendisine bakıyordu. Ama gelmiyordu, hareket etmiyordu, el sallamıyordu. Öylece bekliyordu.

"Elif." Diye seslenerek ona koştu. Ciğerleri patlayacak gibi olsa da durmadı, koştu ve ona doğru atılıp sarıldı.

"Elif."

Kardeşinden ses seda çıkmıyordu. Ona sarılışına karşılık bile vermiyordu. Neyi vardı? Sarılmayı bırakıp onun yüzüne baktı. "Elif, neyin var kardeşim?"

"Beni bıraktın."

Başka bir şey söylemedi. Halbuki daha neler söyleyebilirdi. Beni aramadın, beni bıraktın, beni evden atmalarına engel olmadın, ölürken yanımda değildin... Daha neler sıralayabilirdi.

Beril'in hemen gözleri doldu. "Üzgünüm."

"Beni bıraktın."

Elif başka bir şey demiyordu. Ablasına kızgın gözlerle bakıyordu. Ona dokunmuyordu, onun sarılışlarına karşılık vermiyordu, ablasının pişmanlıkla ağlayışına bile merhamet göstermiyordu.

"Elif, üzgünüm kardeşim."

"Üzgün olman bir şeyi değiştirmiyor abla. Sokağa atılışımı değiştirmiyor. Beni aramayışını, aylarca senden tek bir haber almayışımı, beni yüz üstü bıraktığın gerçeğini değiştirmiyor."

Beril ağlayarak yere, çimenlerin, çimenler arasında açmış olan sarı, beyaz çiçeklerin arasına çöktü. Kardeşinin ayaklarının önünde toprağın üzerinde oturdu. Ağladı. Zayıflığına, ona olanları çok sonradan öğrenişine, uzakta oluşuna duyduğu öfkeyle ağladı. Öyle bir aileye sahip oldukları için, onu kaybettiği için ağladı.

Elif başında "Şimdi de Çağlar'ı bırakıyorsun." Dedi.

Başını iki yana salladı hızla. "Hayır, doğru değil. O benim her şeyim."

"Ölüyor."

"Hayır, ölmüyor, ölmeyecek. Kurtulacak."

"Ölüyor." Diyen Elif defalarca tekrarladı bunu,

Beril'in ağlayışları haykırışlara, hıçkırıklarla sarsılmaya dönüştü.

Ve sonra gerçekten sarsıldığını hissetti, gözlerini açtı.

"Beril, uyan." Diyerek üzerine eğilen, koluna dokunan Mete ile karşılaştı.

"Ne oldu?"

"Uykunda ağlaman dışında mı?" kolu uzandı, sırtından destek olarak kalmasına yardım etti. Diğer elinde de bir şişe su vardı. "Biraz su iç." Yanına oturdu.

Karşı çıkmadı. Onun kendisini doğrultmasına da ağzına şişeyi dayamasına da izin verdi. Bir iki yudum sudan içti. Gördüğü rüyayı hala tüm canlılığıyla hatırlıyordu lakin kendisini toparlaması gerektiğini de bildiği için yanındaki adamından biraz uzaklaştı, dimdik oturdu.

"Teşekkür ederim." Ağlayışının kanıtı olan yanaklarındaki ıslaklığı sildi bir yandan da.

Mete şişenin kapağını kapayıp yana bıraktı. Hala onun yanında oturuyordu. Kalkıp yeniden sandalyeye oturmak için bir girişimde bulunmadı. O kendisinden uzaklaşmış olsa da kendisinin ondan henüz uzaklaşmaya niyeti yoktu.

SEVGİ VE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin