SEVGİ VE AŞK - 27

12.7K 898 22
                                    

Arzum' un ağzı kulaklarındaydı. Bu gün arkadaşı işe başlamıştı ve maşallah Çağlar çok iyiydi. Beril de gözüne iyi görünmüştü. Daha yumuşak bakışlı, yanakları pembe kısacası biraz daha cana yakındı. Gülüyordu, onu karşıdan gördüğü halde gülümsemesindeki sıcaklığı, samimiyeti hissetmişti. Hem de Mete'ye gülüyordu.

"Bu gün Mete ile konuştun mu?"

Öğle yemeğine çıkmamışlar, Acar'ın odasına bir şeyler sipariş etmişler, gelen siparişleri karşılıklı oturmuş afiyetle yiyorlardı. İkisinin de üzerinde cumartesi gününün etkisi vardı. Acar evini ilk kez açmıştı ona. Üstelik sadece ona değil ağabeylerine de. Dört ağabey gelinceye kadar yalnız kalmış, anın tadını çıkarmışlardı. Evi gezmişler, konuşmuşlar, evlendikten sonra orada mı oturacaklar yoksa başka ev mi bakacaklar bazı ufak konulara değinmişlerdi.

Ve kimse yoktu etraflarında. Hürdüler, gözlenmiyorlardı. Böylece birbirlerinin kollarına sığınmışlar, öpüşmüşlerdi. Hele ki yatak odasını ona gezdirirken ikinci öpücüğünü orada aldığı anı Acar hala unutamıyordu. Çünkü tam karşıda bir yatak ve kollarında harika bir kadın, çok zor olmuştu.

İster istemez düşünceleri o ana gitti. Arzum' u kollarının arasına çektiği andan başladı her şey yeniden.

Dudakları birleşti. Öpücükler ilk başlardaki gibi dokunuşlar değildi, gerçek öpücüklerdi. İçinde hem kavuşmayı hem özlemi barındıran bir yandan da hem şehveti hem de küçük masum isteği barındıran olağanüstü öpüşlerdi.

Arzum' u öperken, onun ellerini kendi bedeninde, dudaklarını dudaklarının arasında hissederken bir şeyi fark etmişti. Farklılık vardı. Bu başka bir kadınla olduğu anlardan, hatta eski karısı ile yaşadıklarından bile farklıydı. Farklıydı çünkü ilk defa ihtiyaçla yanmış, kendini kollarındaki kadına muhtaç hissetmişti. Ona, onun dokunuşlarına, onun kendine yönelttiği arzularına, isteğine muhtaçtı.

Arzum cevap alamayınca genç adama dikkatle baktı. "Hey sana diyorum. Acar dinlemiyor musun beni?"

Silkelendi, kendine geldi. Her ne oluyorsa tek başına kaldığı zaman enine boyuna düşünecekti. "Dinliyorum. Mete ile konuştum. Neden sordun?"

Gülerek ve merakla "Nasıldı? İyi miydi? Bir farklılık var mıydı?"

"Asıl öğrenmek istediğini sorarak neden işimi kolaylaştırmıyorsun?"

"Ah siz erkekler. Hiç mi fark etmedin Beril ile aralarında bir şey var."

Acar başıyla onayladı. Ağzına bir lokma atıp çayından da bir yudum aldı. "Barış yapmışlar."

"Kavgalı mıydılar ki? Ben neden bilmiyorum."

"Beril'in mesafeli, güvensiz tavrını biliyorsun."

"Evet." Ama artık kendine karşı olmadığını, arkadaş olduklarını düşündü. Umuyordu ki çok yakın arkadaş, dost olacaklardı.

Acar devam etti. "Mete onun güvenini kazanmış anladığım kadarı ile ve..."

"Ve..."

"Ve bir ilişkiye başlamış olabilirler. Mete ayrıntıya girmedi."

Arzum sinirlendi. Elindeki çatalı bıraktı. "Ne demek ayrıntıya girmedi ya. Konunun en can alıcı noktası zaten ayrıntılar." Merakına yenilip hılımla hareket etmiş olsa da çabuk parlayıp söndü. "Neyse ben ne varsa hepsini biraz sonra Beril ile konuşunca öğrenirim."

Bir süre daha Arzum arkadaşlarından bahsetti, ihtimallere değindi. Çok heyecanlanmıştı. Kendi mutluluğundan o kadar deli divane olmuştu ki onların da mutlu olmasını, kavuşmasını istiyordu. Bir yandan da bitmiş olan yemeklerin çöplerini bir poşete toplamış, sehpanın üzerini temizlemişti. Erken bitirmişlerdi. Tatilin bitmesine henüz yirmi dakika gibi bir zaman vardı.

SEVGİ VE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin