SEVGİ VE AŞK - 30

13.9K 912 49
                                    

Acar yatağa yattığından beri huzursuzdu çünkü uykusu vardı lakin uyuyamıyordu. Daha doğrusu pişmanlığının altında ezilmişti. Gözlerini her yumuşunda Arzum' u görüyordu. Ona dokunduğu, onu öptüğü andan beri onu rüyalarında ara sıra görüyordu belki ama bu geceki farklıydı. Bu gece onu dudaklarında neşeli gülüşü ile kendisine huzur veren gözleri ile bakarken göremiyordu. Bu sefer onun yüzünde tebessüm, gülüş değil üzüntü, donukluk vardı. Gözlerinde akmayan yaşlar vardı.

Bu yüzden yatakta doğruldu, yanına uzanıp ışığı yaktı. Gecenin biri olmuştu. Halbuki duş alıp bu yatağa girdiğinde saat on bir buçuktu. Yorgun ve uykusuz, sinirleri haraptı. Hemen uyuyacağını hesap etmişti. Hesapta olan tutmayınca da gergin olan kasları şimdi yay gibiydi.

Kalktı mutfağa gidip bir bardak su doldurdu. Suyu ayakta pek içmezdi ama bu sefer ayakta yudumladı suyunu. Bu gün hiçbir şey olağan değildi zaten. Başı kazan gibi olmuştu. Karman çormandı. En çok karışan ise aklı değil duygularıydı.

Aradan zaman geçince davranışlarındaki hataları fark etmişti. Bu yüzden huzursuz, kendine öfkeliydi. En başından eski eşine Arzum ile kendisi konusunda bilgi vermeliydi. Belki de o odadan onun çıkmasına izin vermeden eski eşini dinlemeliydi. Hadi gitmesine izin vermişti, sonrasında nişanlı olduğuna değinmemişti bile. Nejla giderken ona artık nişanlı bir adam olduğundan bile bahsetmemişti.

Arzum haklıydı. Eğer onun eski nişanlısı gelse, onunla yalnız konuşmak isteseydi o adamı o an yere sererdi ya da onları yalnız bırakmazdı. Ne söyleyecekse yanında konuşmasını isterdi. Hanımefendiliğini, sakinliğini bozmayan Arzum' a haksızlık yaptığını şimdi daha net anlıyordu. İçindeki en büyük huzursuzluğun nedeni ise ona olan son sözleriydi. Onu yine Nejla ile kıyaslamıştı. İster istemez aynı hatasını tekrarlamıştı. Ona söz vermişti halbuki. Aynısını bir kez daha yapmayacaktı.

Boğazından aşağı inen su içindeki pişmanlık yangınına zerre değmemişti. Hala har har yanıyordu pişmanlığının alevleri. Onu üzdüğünü bildiği için kendiside üzgündü. Onu kırdığı içindi içindeki, yüreğindeki sızı olan acı.

Ve yaptığı hataların dışında da bir şeyi fark etti. Arzum tahmininden bile daha çok önemliydi kendisi için, huzuru için. Ona olan duyguları ilgi, hoşlanma, arzu değildi sadece daha fazlasıydı. İşte şimdi fark ediyordu ona olan ihtiyacının sadece arzu olmadığını. Farklı, karmaşık, güzel ve acılı... Ama sadece onun içindi, ona özeldi. Çünkü başka hiçbir kadın için bunları hissetmemişti.

Her şeyi içine atmayı huy edinmişti. İçine attıklarına bazen göz bile gezdirmeden atardı ne olduklarını bilmeden. Kendine saklardı. Fark ediyordu ki sakladıkları arasında gözden kaçırdığı fakat bilmesi gereken çok şey vardı. En önemlileri ise Arzum ile ilgili olanlardı.

Bu yüzden aniden kararını verdi. Elindeki bardağın dibinde kalan son yudum suyu içti hemen yatak odasına gidip bir kot ile kazak çıkararak üzerine geçirdi. Bu gece uyuyabilmek için huzura ihtiyacı vardı. Huzuru ise Arzum' du.

Genç kadının oturduğu apartmanın önüne gelince durdu, cebinden çıkardığı telefon ile Arzum' u aradı.

"Acar." Diyen ses hem uykulu hem de ümit doluydu. "Sonunda açtın."

"Ben kapıdayım Arzum. Sizinkileri uyandırmadan yanıma gel, konuşalım."

"Kapıda mısın?"

"Evet."

"Tamam, hemen geliyorum."

Hangi dalganın vurduğunu fark etmeden yalpalayan genç kadın yatağındaki çarşaflara dolanarak düşmeden zar zor ayağa kalktı. Ayağına terliklerini geçirdiği gibi fırlardı odasından. Tam evin kapısına gelmiş çıkacaktı ki şaşkın gözleri halini gördü. Bir şeyler giymek için odasına geri dönüp hemen önü kocaman düğmeler ile kapanan kalın bir kazak aldı üzerine, giyerek yürüdü kapıya vardı. Bu sefer de ev terliği ile çıktığını fark etti. Salaklığına sinirlenerek geri dönüp ayakkabılıktan bir çift çıkardı.

SEVGİ VE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin