Bir tek seni sevdim

By havinagart

397K 17.4K 1.9K

"Aa! Bir yıldız kaydı!" dedi Hatice gök yüzüne bakarken. Ömer Ali yavaşça başını güzel kıza çevirdi. Onun gü... More

1. Kara Bela
2. "Karar"
3. "Can Borcu"
4. "Safkan malikanesi"
5. "Şeref sözü"
6. "Safkan ailesi"
7. "Kıskanç Koca"
8. "Başlangıç"
9. "İsteme"
10. "Tuzlu kahve"
11. "Düğün"
12. "Gerdek gecesi!"
13. "İki şart!"
14. "Evli bir kadın!"
15. "Gözel ruhun aynasıdır!"
16. "İzmir"
17. bölüm
18. bölüm "Nergis"
19. bölüm
20. bölüm
21. bölüm
22.bölüm
23. bölüm
24. bölüm "Çocuklar gibi"
25. bölüm
26. bölüm (16+ 🚫)
27. bölüm
28. "Tatlı Büyüler"
29. "Neşe ve Öfke"
30. bölüm "Tatlı kaçış"
31. "Kalp hisseder"
32. "Senden sonra..."
33. "Hayat mucizelere gebedir"
34. "İmtihan"
35. "Senin adın..."
37. "Mucize"
38. "Hayat keşkelerle yaşanmamalı"
Bölüm değildir! Uyarı!
39. "Geçmiş"
40. "Gündoğumu"
41. "Bir tek seni sevdim"
42. "Beni hep böyle sev"

36. "Eski dostlar candır"

4.1K 404 58
By havinagart

Genç adam bu günde olduğu gibi yine aynı saatte kapıya bakınmaya başlamıştı. Birazdan burada olurdu. İçinde tuhaf, tatlı bir heyecan vardı.

Niye gecikti ki? Her gün bu saatte onu görmeye geliyordu.

Ömer Ali nedense kendisine kızdı. Ergen veletler gibi neler oluyordu ona? Kadını daha tanıyalı bir hafta olmuştu! Gerçi dört senedir karısıydı evet ama... Offf çok zor bir denklemin içerisine düşmüştü. o kadına karşı nasıl davranacağını kestiremiyordu.

Fizik tedavisine devam ettiğinden daha hastanede kalması gerekiyordu. Bu yüzden Hatice her gün onu ziyarete geliyor, onunla neredeyse birkaç saat sohbet ediyor hatta bazen o uyuyana kadar ona kitap okuyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse Ömer bu ilgiye fazlasıyla alışmıştı. Kendi kendine güldü. Kadınların severek okuduğu o aşk romanlarındaki "bebek gibi seven adam" karakterinin tam tersi kendi hayatında karısı oluyordu.

Onu bebek gibi seven bir kadınla evliydi!

Ömer'in yüzünde çocuksu bir gülümseme yer edindi. Neler oluyordu ona böyle? Niye durmadan gülümsüyordu? Ve neden hala gelmemişti? Çoktan burada olması gerekmiyor muydu?

Genç adamın aniden aklına gelen kötü düşünceler yüzündeki huzuru yok etmişti. Ya yolda kaza geçirdiyse? Gözlerini kapayarak başını iki yana salladı. Hayır, hayır. Kötü düşünmek istemiyordu. Belki trafik vardır..? Ya da arabanın lastiği patlamıştır... Niye en kötüsünden düşünmeye başlamıştı ki! Boş yere endişeleniyordu.

Birden kapı çaldı. Ömer Ali uzandığı yataktan sevinçle kapıya baktığında içeriye giren bambaşka birisiydi. Bu adamı ilk kez görüyordu.

"Vayyy! Vayyy! Vayyy! Kimler uyanmış be!!" diye Kutay elindeki kocaman kırmızı çiçeklerle donatılmış olan buketiyle bağıra bağıra içeriye girmişti. "Lan bir an harbi tahtalı köyü boylayacaksın sandım lan! Tekrar hoş geldin aramıza Ömer'im!"

Ömer Ali kaşlarını çatmıştı. Bu beyaz saçlı tuhaf adamı ilk kez görüyordu. Birde herifin gözleri iki renkliydi. Ne acayip bir tipti böyle? Sergilediği tavra göre onuda tanıyordu.

Kutay mutluluk ona bakarken "Sakın küseyim deme uyandığında yurt dışındaydım anca geri dönebildim," diye elindeki koca buketi genç adamın kucağına bırakmıştı. "Lan harbi çok korkuttun lan bizi! Hasret kaldım be sana! Gel bir doya doya sarılayım!"

Genç adam yataktaki adama sarıldığında Ömer Ali daha da bir tuhaf olmuştu. Kaşlarını çattı. Yüzünü ekşitmişti. Bu tuhaf herifin onu tanıdığı kesindi. Ama ne yazık ki o da kaybolmuş hatırlarındaydı. Bu adamı nerden tanıdığını hiç hatırlamıyordu. Beyaz saçlı, böyle kız gibi güzel olan ve iki göz rengeine sahip olan bir adamı unutacağını sanmıyordu. Yüzde yüz kaybolan hatıralarından biriydi bu adam.

"Ömer'im benim! İyiki varsın! Çok özledim seni!" Kutay içtenlikle Ömer Ali'ye sarıldıktan sonra gülümseyerek yüzüne baktı. Ömer'in yüzündeki tuhaf ifadeyi görünce "Bir şey mi oldu? Lan! Yoksa ağrın sızın mı var? Doktoru çağırayım mı?" diye telaşlanarak sormuştu.

"Şey..." Ömer Ali omuzlarındaki ellerden kurtulmak istercesine geriye yaslandı. Adam burnunun dibindeydi resmen. Umarım gay falan değildir çünkü vıcık vıcık hareketlerine aşırı kıl olmuştu şu an. "Benim durumumdan habersizsiniz sanırım. Ben hafızamı kaybettim. Sizin kim olduğunuzu hatırlamıyorum."

Kutay bir süre gözlerini kırpıştırarak Ömer'e baktı. Ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Onun tanıdığı Ömer Ali şakadan anlamazdı. Kıt beyinli hödüğün tekiydi. En komik fıkrasını anlatsa anca boş boş yüzüne bakardı. Yani onun tanıdığı Ömer'in şaka anlayışı sıfırdı. O zaman şu an... Ömer gerçeği söylüyordu.

"Hassiktir! Sen şaka yapmıyorsun!" dedi Kutay geri çekilerek. Bir eliyle ağzını kaparak şaşkınlıkla eski dostuna bakıyordu. "Amına koyduğum... şaka maka değil harbi beni unuttun mu lan sen?"

Ömer sanki sinirlenmişti. "Böyle bir durumda şaka mı yapılır?" dedi sertçe. "Hatırlamıyorum dediysem hatırlamıyorum. Kimsiniz siz?"

Kutay'ın nedense dudakları sinsice yukarıya kıvrılmıştı. Birazcık eğlense bir şeycik olmazdı değil mi? Böyle durumlarda genelde hastalar hafıza kaybı yaşar ama bir süre sonra geri gelirdi, yani filmlerde dizilerde hep böyle olmuştu. Ömer Ali bu savaşı kazanmış gözlerini açmış, bir hafızasını mı geri getiremeyecekti?! Hatırlardı elbette..!

O yüzden bu fırsatı değerlendirse... hiç bir şeycik olmazdı. Dört sene onu endişelendirdiği için intikamını almış olurdu.

Kutay ciddi görünmeye çalışarak "Beni nasıl unutursun aşkım!" dedi birden.

"N-ne?" Ömer'in beyin devreleri yanmıştı aşkım kelimesini duyduğunda.

"Seninle onca anımız vardı! Aramızdaki her şeyi... O tutku dolu anlarımızı... Beş yılımızı nasıl unutursun!" Kutay dramatik bir şekilde bir eliyle yüzünü avuçlayarak, diğer elinide duvara dayamıştı. Dizilerdeki acı dolu adam rolünü oynamaya çalışıyordu. "Beraber yurt dışına kaçmayı düşünüyorduk seninle. Sadece ikimiz... Sadece sen ve ben! Ah zalim kader! Nasıl bu duruma gelebildik!"

Ömer'in gözleri korkuyla kocaman açılmıştı. "Ne diyorsun lan sen!" dedi yüzündeki şok ifadesiyle. "Ben... Ben evliyim lan!"

Kutay gülmemeye çalışıyordu o sırada. Yüzünü Ömer'den saklayarak alt dudağını ısırdı. Biraz daha ileri giderse Ömer Ali kalp krizinden ölebilirdi, bunu ses tonundan anlayabiliyordu. Ama çok eğleniyordu. Biraz daha devam edecek sonra her şeyi anlatırdı. Biraz eğlenmek onunda hakkıydı.

Tekrar yüzüne açıklı bir ifade takınarak yataktaki adama birkaç adımda yaklaşarak koluna yapışmıştı. "Sırf benimle olan ilişkini gizli tutabilmek için ailen şüphelenmesin diye evlendin aşkım," dedi olmayan göz yaşlarını silerek Kutay. "İstersen seni evimize götüreyim. Orada resimlerimiz var! Kendi gözlerinle gör aşk yuvamızı! Sen beni seviyorsun Ömer!"

Ömer sanki iğrenç bir şey ona dokunuyormuş gibi elini çekerek "Siktir git lan!" dedi bağırarak. "Olmaz öyle şey! Ben evli olmadan kadına bile el sürmem şimdi nasıl bir erkekle..! Siktir git lan! Yalan söylüyorsun!"

Kutay bu kez Ömer'in bir bacağına yapışarak gözlerini acıyla kapattı. "Biliyorum bu senin içinde çok zor. İnanmıyorsun bana, seni anlıyorum sevgilim..." diye kederlenmeye devam ediyordu. Alnını genç adamın dizine dayamıştı. Gülümsemesini böylece saklamaya çalışıyordu yoksa birazdan kahkaha patlatacaktı.

Ömer bacağını çekmeye çalışıyordu o sırada "Dokunma lan bana! Uzak dur benden!" Ancak hala doğru dürüst hareket edemediğinden genç adamı kendisinden uzaklaştıramıyordu.

"İnan bana Ömer! En başta ilişkimize karşıydın! Ben dinime bağlıyım bu haram ben yapmam derdin hep ama sonra aşkımız galip geldi! Beni seçtin aşkım! Sevgimiz galip geldi!"

"Sikmişim aşkınıda sevginide! Defol lan buradan!" Ömer adeta öfkeden deliye dönmüştü. Bu gerçek olamazdı! O böyle bir şey yapmış olamazdı. "Uzak dur benden! Çek lan pis ellerini üzerimden!"

"Nasıl bana karşı bu kadar acımasız olabilirsin!" Kutay ağlamaklı bir ses çıkararak kadın gibi yüzünü avuçlamıştı. "Oysa sen benim ilk beraber olduğum adamdın! Sana ben kendimi verdim lan!"

O an kapı açılmıştı ve içeriye Hatice girmişti. İçerideki adamın son sözlerini gayet net bir şekilde duymuştu tabii. Şaşkın bir şekilde onlara bakıyordu şimdiyse.

Ömer başından kaynar sular dökülmüş gibi hissetti o an kendisini. Hassiktir! Karısı tamda gelecek anı bulmuştu.

Bir anda sanki ayakları canlanmıştı. Var gücüyle yatağın kenarında oturmakta olan beyaz saçlı adamı iterek yataktan düşürmüştü. Endişeyle kocaman açılmış olan gözleriyle "Yok öyle bir şey!" diye bağırdı. "Bu adam yalan söylüyor! Onu tanımıyorum bile! Aramızda öyle bir şey yok Hatice!"

Kutay gülmemeye çalışarak "Nasıl bunu inkar edersin Ömer! Seni aşağılık adam!" diye oynuna devam ediyordu. "Benimle kaç kere birlikte oldun sen!"

"Kapat lan çeneni! İşte benim karım bu! Ben evliyim lan! Uzak dur lan benden! Seni tanımıyorum ben!" Ömer telaşla karısına tekrar döndüğünde "Hatice inanma ona!" diye başını iki yana sallıyordu "Ben asla bir erkekle birlikte olmam! Ben evli olmadığım kadına bile el sürmem! Kesin tımarhaneden kaçmıştır bu deli herif! Bana iftira atıyor! Ben niye gül gibi karımı aldatayım! Deli miyim ben! Hemde bir erkekle!"

Hatice sonunda dayanamayarak kahkaha atmaya başlamıştı. Onunla beraber Kutay'da deli gibi gülmeye başlamıştı. İkilinin şen şakrak sesi tüm odayı doldurmuştu.

Ömer Ali şaşkınlıkla ikiliye bakıyordu. Hala neler olduğuna anlam veremiyordu. Bu ikisi... Birbirlerini tanıyor olabilir miydiler?

"Bu manyaklığı yaptığına inanamıyorum!" diye Hatice gözünden akan yaşları siliyordu gülerek.

Kutay yerinden kalkarak kot pantolonunu silkeliyordu eliyle. "Zavallım biraz daha ileriye gitseydim gerçekten inanacaktı," diye gülerek yataktaki adama baktı. "Korkma Ömer'cik sana dokunmadım. Tipim değilsin maalesef."

Ömer dişlerini sıkmıştı. Küfür etmemek için şu an kendisine zor engel oluyordu. "Neler oluyordu burada?" diye sertçe sordu.

Hatice hızla Kutay'a yaklaşarak kafasına vurmuştu.

"Ay yenge ya!" Kutay başına dokunarak genç kadına bakıyordu "Elin ağır mübarek kafamı patlattın!"

"Sana az bile! Nasıl kocamla alay edersin? Zavallı zaten hasta! Birde bu durumu eğlenceye çevirmiş!" Hatice hemen kocasının yanına gelmişti. "Sen iyi misin Ömer Ali? Yastığında çıkmış. Dur ben sana yardım edeyim," diye kocasına yatağında daha rahat bir şekilde oturabilmesi için yardım etmeye başlamıştı genç kadın. "Kutay'a aldırma sen. Yaşı büyüyor ama beyni büyümüyor."

"Hoppala! Dört senenin intikamını aldım sadece!" Kutay eğlenerek bir sandalye çekmişti kendisine.

"Böyle belden aşağı vurarak mı intikam alınıyor?" diye homurdandı o sırada Ömer. Hatice hala onun arkasındaki yastıkları düzenliyordu. Ona iyice sokulduğunda saçlarındaki hafif yasemin kokusu tüm ciğerlerine infilak etmişti. Kendine engel olamamıştı. İçine doğru derin bir nefes almıştı. O an Hatice genç adamın kulağına doğru yaklaşarak "Sanırım birileri yaramazlık yapıyor," diye fısıldadı.

Ömer hemen başını başka yana çevirmişti. Kulaklarının ucu kızarmaya başladığında hemen dikkatini dağıtmak amacıyla "Sen kimsin bana onu söyle!" diye Kutay'a sordu.

"Kutay..." diye genç adam adındaki "a" harfini uzatarak söylemişti. "Senin en yakın, can ciğer kankan abi."

"Nedense hiç öyle sanmıyorum." Ömer kaşları çatık bir şekilde sandalyede oturmakta olan adamı baştan aşağı iyice süzmüştü.

Kutay o an süzüldüğünü anlamıştı. Gülerek "Hay Allah düştüğümüz şu hallere bak," diye başını iki yana salladı. "Rahat ol Ömer ben normalim. Yani kadınlar ilgi alanıma giriyor. Erkekler bana göre değil abi."

Hatice o an kıkırdamıştı. O da kocasının yatağına yakın olan tekli koltuğa geçmişti. Burası özel hastane olduğundan Ömer için VIP oda ayırtmıştılar. Tedavisi için uzun süre burada kalmak zorundaydı. "Doğru söylüyor Ömer," dedi kocasına bakarak. "Aynı zamanda Kutay evli. Çok güzel bir karısı birde ikiz oğulları var."

Kutay gururla Ömer'e bakıyordu o sırada. "Eğer burada horul horul uyuyor olmasaydın düğün şahidim olacaktın abi," dedi sitem ederek. "Neyse artık çocuklarımızı evlendirdiğimizde aynı masada otururuz."

Ömer Ali kaşlarını daha da çatmıştı. Anlamayan bakışlarını Hatice'ye çevirdiğinde genç kadın uyaran bakışlarla Kutay'a bakıyordu o sırada. "Ne demek oluyor bu?" diye sordu Ömer. "Çocuklarımızı evlendirmek derken?"

Hatice gözlerini kapatmıştı derin bir nefes alarak. Kutay yine yapmıştı yapacağını. Bu adam bir yere geldiğinde olay çıkarmasa olmuyordu zaten.

Kutay alt dudağını ısırarak "Galiba büyük bir pot kırdım," dedi yavaşça. Hatice ona öfkeyle baktığında genç adam "Özür dilesem...? Affedilir miyim?" diye sormuştu şirin olmaya çalışarak. Hatice'nin bakışları daha da koyulaşmıştı. "Okeiiii ben en iyisi siz ikinizi yalnız bırakayım... Sizin konuşmanız gereken önemli konularınız var sanırım... Hem ben zaten birkaç gün buralardayım... Yani Ömer'lerde olacağım," Kutay ayağa kalkmıştı yüzündeki çarpık gülümsemesiyle. Kapıya doğru yaklaştığında "Ömer yarın yine gelirim aşkım!" diye dalga geçerek hemen odadan kaçmıştı.

Ömer ise çatık kaşlarıyla giden adamın ardından tekrar karısına baktı. "Şimdi bana o kaçık herifin neyi kastettiğini anlatacak mısın?" diye sordu son derece mesafeli bir tonda.

"Ömer ben..." Hatice kucağındaki ellerine bakıyordu gerilerek. Ömer Ali ona alışana kadar kızlarını anlatmak istememişti. Yavaş yavaş her şeyi sindire sindire anlatmak istiyordu. Ancak görünen o ki planı suya düşmüştü. Bunun hesabını Kutay'a fena ödetecekti. "Şey... Bizim üç yaşında bir kızımız olabilir..."

Continue Reading

You'll Also Like

7.1K 464 9
Ağır başlı, törelere ve geleneklerine bağlı bir Aşirete, kan davası yüzünden gelin giden deli-dolu çatlak bir kızdı Meryem.
133K 565 9
(+18 cinsellik içerir rahatsız olacaklar ve yaşı tutmayanlar okumasın sonra linç yemiyelim )
2.8M 80.4K 25
(DÜZENLENİYOR!) ~Nam Salmış Büyük Bir Mahallenin Lideri~ ~Etrafında Olup Bitenden Haberi Olmadan Mahalleye Taşınan Güzel Doktor~ 'Saç teline yakmıştı...
ARYA By pile16

Fanfiction

121K 11.5K 85
Selin ve Ali evleniyor...Kısa bir süre sonra da bebek haberi alıyor çiftimiz...Çiftimizin bebeklerini kucaklarına alacakları güne kadar yaşayacakları...