Bir tek seni sevdim

By havinagart

398K 17.4K 1.9K

"Aa! Bir yıldız kaydı!" dedi Hatice gök yüzüne bakarken. Ömer Ali yavaşça başını güzel kıza çevirdi. Onun gü... More

1. Kara Bela
2. "Karar"
3. "Can Borcu"
4. "Safkan malikanesi"
5. "Şeref sözü"
6. "Safkan ailesi"
7. "Kıskanç Koca"
8. "Başlangıç"
9. "İsteme"
10. "Tuzlu kahve"
11. "Düğün"
12. "Gerdek gecesi!"
13. "İki şart!"
14. "Evli bir kadın!"
15. "Gözel ruhun aynasıdır!"
17. bölüm
18. bölüm "Nergis"
19. bölüm
20. bölüm
21. bölüm
22.bölüm
23. bölüm
24. bölüm "Çocuklar gibi"
25. bölüm
26. bölüm (16+ 🚫)
27. bölüm
28. "Tatlı Büyüler"
29. "Neşe ve Öfke"
30. bölüm "Tatlı kaçış"
31. "Kalp hisseder"
32. "Senden sonra..."
33. "Hayat mucizelere gebedir"
34. "İmtihan"
35. "Senin adın..."
36. "Eski dostlar candır"
37. "Mucize"
38. "Hayat keşkelerle yaşanmamalı"
Bölüm değildir! Uyarı!
39. "Geçmiş"
40. "Gündoğumu"
41. "Bir tek seni sevdim"
42. "Beni hep böyle sev"

16. "İzmir"

8.8K 414 44
By havinagart

Önündeki adam büyük suit odaya girdiğinde sol eliyle boynunu ovmaya başlamıştı. Yorgundu anlaşılan. Başını yavaşça iki yana hareket ettirmişti.

“Boynun mu tutuldu?” diye sordu.

“Hı? Sanırım, evet.” Genç adamın ses tonu ifadesizdi. Aslında daha doğrusu umursamazdı. “Birazdan çalışanlar bavulları getirir. Ben banyoda olacağım.” Ve başka bir şey demeden banyo olduğu varsaydığı kapıyı açarak içeriye girdi.

Hatice banyoya giren kocasının arkasından bakıyordu. Saat daha gece yarısı olmamıştı. Yol boyunca Ömer Ali hiç bir türlü konuşmamış sürekli uyumuştu. Aslında uyuyormuş gibi yapmıştı. Adam onunla konuşmak istemiyordu. Gereksiz konuşmalardan kaçınmanın en iyi yolu da ya uyumaktı ya da uyuyormuş gibi yapmaktı.

Genç kız surat astı. Zaten yük olduğunu biliyordu. Niye bu adam bunu her saniye hareketleriyle başına kakıyordu. Sonuçta onunla zorla evlenmedi değil mi? İstemiyorsa evlenmeyebilirdi. Ta en başından ona hayır deseydi. Şimdide bu balayı olayı çıkmıştı. Tamam kabul ediyordu bu saçmalığı açan oydu. Suçluydu. Genede bu kadar huysuz olmak zorunda mıydı?

İç çekti.

Büyük odanın içerisinde yürümeye başladı genç kız. Oda muazzam derecede büyük ve lükstü. Odanın bir duvarı neredeyse tamamen camdı. Cam duvarın yanındaysa kocaman bir yatak vardı. Altın renkli süslemelerin çok olmasına rağmen göz yormuyordu. Burası gerçekten çok güzeldi.

Gecenin en güzel yanı büyük şehirlerde etrafı yapay ışıkların muazzam şekilde aydınlatmasaydı. Karşısındaki enfes manzaraya bakarken burada geçireceği on gününü düşünüyordu genç kız. Lanet olası odada bir tane yatak vardı. Acaba Ömer Ali’i ya da kendisi başka odada kalırsa bunu evdekiler öğrenir miydi? Bu riski göze alamazdı gerçi.

“Manzarayı mı izliyorsun?”

Kapının açıldığını duymamıştı Hatice. Yavaşça arkasına döndüğünde karşısında bornozlu bir adam görmeyi tabii ki de beklemiyordu. Utanarak önce gözlerini kapattı sonrada önüne baktı.

“Ne yapıyorsun sen!”

Adam anlamayarak “Hiç bir şey yapmıyorum,” diye cevap verince Hatice arkasına dönerek bir eliyle kocasını işaret etti ve “Çıplaksın!” diye cıyakladı. O an kocasının güldüğüne yemin edebilirdi.

“Teknik olarak çıplak değilim. Üzerimde bornoz var.”

“Ah, beni aydınlattığınız için müteşekkirim!” Hatice’nin sesi utanç ve alay karışımı çıkmıştı “Lütfen üzerine doğru dürüst bir şeyler giyer misin?”

“Bavullarımız gelirse giyeceğim elbette. Bende senin karşında çıplak olmaktan hoşlanıyor değilim sevgili karıcığım,” adamın sesi fazlasıyla aksi çıkmıştı.

Hatice tam cevap verecektiki kapı çaldı. Ömer Ali rahat adımlarla kapıyı açtığında görevlinin bavulları getirdiğini anladı genç kız. Kocası iki bavulu alarak odaya tekrar girdi. Kendi bavulunu açarak içerisinden pijamalarını çıkartıyordu. Tabii o bunları yaparken Hatice ister istemez kocasını izliyordu.

Saçları ıslakken alnına yapışmıştı. Ve su damlıyordu. Kahretsin adamın boynundan su damcacıklarının göğsüne, oradan bornozunun iç kısımlarına nasıl akıp gittiğine şahit olmuştu. Kahretsin! Bu gerçekten hiç iyi değildi. Ona bir sıcaklık basıyordu. Bu kez arsız bakışları adamın kalın ayak bileklerine kaymıştı. Bornoz dizine kadardı. Bu yüzden ayak bileklerini ve daha yukarılarını rahatça izleyebiliyordu genç kız. Kabul etmeliydi adamın bacakları baya güzeldi.

Dur bir dakika!

Az önce bir erkeğin bacaklarının güzel olduğunu mu düşündü. Çıldırıyordu. Evet! Kesinlikle Hatice Solmaz çıldırıyordu.

Daha doğrusu Hatice Solmaz Safkan’dı canım diye bir hatırlatma da bulundu o sırada iç sesi. Hatice iç sesine aldırmamayı tercih etti.

“Biz… Burada mı yatacağız. Beraber?” diye tekrardan banyoya girmek üzere olan adama sordu.

“Buraya gelmeden önce başka birinin adına yan odayıda tuttum. Mehmet Bey bizi buraya kendisi geçirdi diye odaya girdim. Rahat ol o yüzden. Birazdan kendi odama geçerim. Sonra sabah tekrar gelirim.”

“Böylece meraklı Mehmet Bey’in bizi ispiyonlaması mümkün olmaz,” diye cümlenin sonunu Hatice tamamladı.

“Yani,” dedi kocası.

“Bence o adam artık emekliye ayrılmalı. Adam büyük büyük dedem yaşında!” Hatice kollarını göğsünde birleştirmişti.

Ömer Ali yarım ağız gülümseyerek eşine baktı. Genç kız omuz silkerek “Bana öyle bakma,” dedi. Kocası tam nasıl bakmayayım diyecekti ki genç kız devam etti, “Sanki birinin ekmeğiyle oynuyor muşum gibi. O adamı az önce bende gördüm. Neredeyse yüz yaşındaymış gibi görünüyor ama hala insanlarının ve en önemlisi patronunun hayatına burnunu sokuyor. Bu hiç hoş değil. O yaşdaki adamın evinde torunlarıyla oynuyor olması gerekmiyor mu?”

“Adam sadece altmış dokuz yaşında,” dedi yavaşça Ömer Ali.

“Kimliğine baktınız mı? Gerçekten söylüyorum. Adam seksen dokuz yaşındaymış gibi görünüyor. Affedersin ama ben bir ayağı çukurda olan adamların çalışmaya bu kadar hevesli olmalarını anlayamıyorum.” Genç kız Mehmet Bey’den nedense hiç hoşlanmamıştı. Havalimanında bizzat karşılamıştı. Otele yerleştirmişti. Adam iyi biriydi elbette ama fazla soru soruyordu ve çok meraklıydı. Bunu o parıldayan küçük gözlerinden anlamak mümkündü. Kısa boylu, bembeyaz saçlı ve buruş buruş teniyle hala ayakta ve dimdikti adam. Hayret vericiydi.

Ömer Ali bir anda kahkaha atmıştı “Aman bu söylediğini Mehmet Bey duymasın,” dedi gülerek “Senden nefret ederse vay halimize!”

“Adam senden beni boşamanı isteyecek değil ya!”

Ömer Ali sırıtarak gizemli bir bakışla “Bilmem,” dedi sadece sonrada tekrar banyoya girmişti.

O gece söylediği gibi yapmıştı genç adam. Geç saatlerde yan odaya geçmiş sabahta tekrar karısının olduğu odaya gelmişti.

Hatice sabah duşunu alıyordu. Banyodan çıktığında cam duvarın kenarındaki koltukta kitap okumakta olan kocasını beklemiyordu. “Günaydın,” dedi şaşkınlığını gizleyerek.

Ömer Ali gözlük takıyordu. Yavaşça başını kaldırdı. Islak saçlarını havluyla kurulamakta olan eşine bakarak “Günaydın,” dedi kuru bir sesle, “Hazırlan. Aşağıya kahvaltıya inelim.”

“Tamam hemen hazırlanıyorum,” genç kız hemen üzerine bir şeyler seçmeye başlamıştı. Belinde siyah kemer olan düz renk uzun bir etek, üzerinde ipek bir gömlek seçti. Saçlarını at kuyruğu yapıp hafif makyaj yaparken göz ucuyla kocasına baktı. Hayret ona bakmıyordu bile. Hala gözleri şu elindeki kitaptaydı. “Ne okuyorsun?” diye bir an merakla sordu “Aşk romanı değil her halde?”

Ömer Ali başını kitaptan kaldırmayarak “Oscar Wilde,” dedi sadece.

Genç kız pembe rujunu hafifçe sürerken kaşlarını çattı. Kocasına bakarak “Şu “Dorian Gray’in Portresi” isimli filmin yazarı olan adam mı?” diye sordu.

İşte bu kez kocasının dikkatini çekebilmişti. Adam kitabından başını kaldırarak “Biliyor musun?” diye sordu.

“Eh yani. Film meşhur sonuçta.”

Genç adam biraz gülümseyerek kitabın kapağını gösterdiğinde Hatice kitabın ismini okudu. ““Dorian Gray’in Portresini mi” okuyorsun?”

“Aslında okumuştum. Sadece tekrardan okuyorum,” diyerek kitabı kapattı Ömer Ali. Eşi hazır olmuş gibi görünüyordu.

“Madem okudun niye tekrar okuyorsun ki?”

“İyi kitaplar birkaç kez okunmayı hak eder.”

“Ben gene de okumazdım,” kocası konuşmayınca “Sonu mutsuz bitiyor çünkü,” diye ekledi genç kız.

“Bence mutlu sonla bitiyor.”

Genç kızın gözleri hayretle açıldı. Erkeklerin mantık açısını hiç bir zaman anlayamayacaktı orası kesin.

Kocasıyla beraber koridora çıkmıştılar o arada. Asansörü beklerken Hatice “Adam kaç kişinin ölümüne sebep oldu. Masum bir kızı kirletti, duygularıyla oynadı. Hatta öldürdü. Kendiside sonunda acınası halde öldü. Bunun neresi mutlu son?” diye sordu.

“Ama sonunda adam ölümün hayatın bir hakikatı olduğunu kabul ediyor.”

“Püh! Hem de ne hakikat. Adam kendine aşık bir narsistti. Gerçi başta iyi birisiydi. Onu yoldan çıkaran zengin züppeydi.”

Asansöre binmiştiler. Yavaşça hareket ediyordu.

“Hayır yanılıyorsun,” dedi adam yavaşça “Dorian’ı yoldan çıkaran o adam değildi. Kendisi yerine portresinin yaşlanmasını isteyen Dorian'ın ta kendisiydi, bu dileğinin gerçekleşmesi üzerine de bütün hayatı değişir.”

Hatice kocasına baktı. Uzun boyuyla, sakin mizacıyla, rahat duruşuyla çok asaletli görünüyordu. Oysa üzerinde sadece siyah kumaş pantolon ve ince bir kazak vardı.

“Gene de bu dileği dilemesine neden olan o adamdı. Onu kötü yola saptırmıştı, o masum kızı bırakmasını isteyende oydu,” diye homurdandı Hatice “Kötülüklerden kurtulmanın tek yolu onlardan uzak durmak.”

“Hayat pembe dizi değil maviş,” asansör kapısı açılınca Ömer Ali eşine yol vererek devam ettiler “Her insanın içinde karanlık bir taraf saklıdır. O adam sadece Dorian’ın o yönünü görmesini sağladı. Kötülüğü bizzat seçtikten sonra yaşadı ve acı çekti. İnsanın içinde olmayan bir şeytani canlandıramazsın. O şeytan ta en başından beri o adamın kalbindeydi. Azıcık besledi ve hayat verdi. Tabii elbette sonunda pişman oluyor. Unutma bu kitap Ateşten Eli Yanan Çocuğun Ateşi Sevdiği Roman - olarak biliniyor.”

Hatice göz kırpıştırarak adama bakıyordu. İlk defa bir adamla böyle bir konu hakkında konuşuyordu ve bu durum hoşuna gitmişti.

“Bence kitabı sende oku. O zaman tekrar konuşuruz. Şimdi güzel bir kahvaltı yapalım lütfen. Çünkü çok açım.”

Çalışanlar otel sahibini elbette tanıyordular. Herkes Ömer Ali’nin gelmesiyle hemen işe koyularak masayı kuşatmaya başlamıştı. Genç adam eşi masaya geçmeden önce centilmen edasıyla sandalyeyi çekmişti ancak Hatice dalgın vaziyette karşı sandalyeye geçmişti. Genç adam hafif gülümseyerek çektiği sandalyeye kendisi oturdu.

“Niye bana arada bir maviş diyorsun?” diye sordu birden.

“Hoşuna gitmiyor mu?”

Hatice gözlerini kırpıştırarak kocasına baktı. Saçlarını arkaya doğru gelişi güzel taramıştı ancak bir parçası sol kaşının üzerine doğru sallanıyordu. Tıraş olmuştu. Yüzü tertemizdi. Ve o gözündeki yara izi nedense hoşuna gidiyordu. Onu gizemli kılıyordu.

“Sanki evcil hayvanına sesleniyormuşsun gibi geliyor kulağa.”

Genç adam biraz gülümseyerek “Eskiden mavi gözlü bir kedim vardı. Adı Maviş’ti,” dedi.

Genç kız bön bön adama baktı. “Sen ciddi misin?”

“Niye yalan söyleyeyim.”

“Şimdi sen bir kendin olduğunu söylüyorsun. Üstelik mavi gözlü. Ve o kedinin adı Maviş’ti.”

“Evet. Masmavi kocaman gözleri vardı. Doğal olarak adıda Maviş’ti.”

“Ve sen kedinin ismiyle bana sesleniyorsun. Beni bir hayvanla bir tutuyorsun şu an!”

“Estağfrullah, seni bir hayvanla tabii ki de bir tutmuyorum,” Ömer Ali bir anda konunun buraya nasıl geldiğini anlayamamıştı.

“Evet beni bir hayvanla bir tutuyorsun!”

“Hayda… Sadece o kedi çok tatlıydı sende tatlı olunca…” adam birden sustu. Az önce kıza tatlı demişti. Pot kırdığını anlayınca Hatice’de hemen gözlerini kırpıştırarak “Evet?” dedi. Yavaşça bir sırıtma belirmişti yüzünde.

“Ne diyordun Ömer Ali? Benim tatlı olduğumu söylüyordun sanırım?”

Ömer Ali boğazını temizledi “Yok bir şey. Bir daha öyle seslenmem. Kusura bakma,” diye konuyu kestirip attı “Ne içmek istersin? Çay, kahve?”

Çalışan bir genç önlerine çay getirmişti o sırada.

Hatice dudak büktü. Kocasının konuyu kestirip atmasını sevmemişti. Bence Ömer Ali oldukça iyi ve hoş bir adamdı. Konuşunca baya kibardı. Ve bu oldukça hoşuna gitmeye başlamıştı.

Continue Reading

You'll Also Like

ARYA By pile16

Fanfiction

121K 11.5K 85
Selin ve Ali evleniyor...Kısa bir süre sonra da bebek haberi alıyor çiftimiz...Çiftimizin bebeklerini kucaklarına alacakları güne kadar yaşayacakları...
1.6K 349 11
Genç bir kadının yeniden varoluş hikayesine hazır mısınız? !! Yaş farkı içerir!!
123K 9.1K 25
"Sen hep böyle cevap olarak başını mı sallarsın?!" Başımı salladım. Kaşları çatıldı, o güzel mavi gözlerini gözlerime dikti. "Gıcık mısın Aras?!" Bil...
52K 4K 13
Kadın nüfusunun azaldığı bu çağda, çok erkek çocuğu olanlar narin görünen oğullarını Kucak Oğlanı olarak satmak zorunda kalıyordu... Melih ise bu ola...