Bir tek seni sevdim

By havinagart

396K 17.4K 1.9K

"Aa! Bir yıldız kaydı!" dedi Hatice gök yüzüne bakarken. Ömer Ali yavaşça başını güzel kıza çevirdi. Onun gü... More

1. Kara Bela
2. "Karar"
3. "Can Borcu"
4. "Safkan malikanesi"
5. "Şeref sözü"
6. "Safkan ailesi"
7. "Kıskanç Koca"
8. "Başlangıç"
9. "İsteme"
10. "Tuzlu kahve"
11. "Düğün"
12. "Gerdek gecesi!"
13. "İki şart!"
14. "Evli bir kadın!"
16. "İzmir"
17. bölüm
18. bölüm "Nergis"
19. bölüm
20. bölüm
21. bölüm
22.bölüm
23. bölüm
24. bölüm "Çocuklar gibi"
25. bölüm
26. bölüm (16+ 🚫)
27. bölüm
28. "Tatlı Büyüler"
29. "Neşe ve Öfke"
30. bölüm "Tatlı kaçış"
31. "Kalp hisseder"
32. "Senden sonra..."
33. "Hayat mucizelere gebedir"
34. "İmtihan"
35. "Senin adın..."
36. "Eski dostlar candır"
37. "Mucize"
38. "Hayat keşkelerle yaşanmamalı"
Bölüm değildir! Uyarı!
39. "Geçmiş"
40. "Gündoğumu"
41. "Bir tek seni sevdim"
42. "Beni hep böyle sev"

15. "Gözel ruhun aynasıdır!"

9.2K 406 51
By havinagart

Ömer Ali o sırada iç çekerek annesine baktı. "Artık herkes toplantıysa size söylemem gereken önemli bir mevzu var" dedi. Bu kez bakışları az önceden beri onu anlam veremediği endişeli gözlerle süzmekte olan karısına kaydı. Neden bu kadın ona böyle bakıyordu? "Bakın, muhtemelen söyleyeceklerim sizi şaşırtacak biliyorum. Ama bunu sizin bilmeniz daha uygun buluyorum. Biz Hatice'yle aslında-"

"Balayına gidiyoruz!"

"Nasıl?" Ömer Ali biraz şaşırmıştı. Karısının bir anda araya girerek balayına gidiyoruz demesi onu fazlasıyla şaşırtmıştı. Ne geçiyordu bu aptal kızın aklından.

Melike "Aiii ne güzel! Bende şimdi abim bunu akıl bile edememiştir diye üzülüyordum! Çok sevindim! Nereye gidiyorsunuz?" diye ilgiyle hemen öne atılmıştı.

Hasibe Hanım ve diğerleriyle hepten "Gidin gidin hakkınız! Bunun için bizden izin isteyecek değilsiniz ya" diyordu.

Hatice üzerine gelen bunca soruya karşı afallayarak kocasına yardım istercesine baktı. Ancak Ömer Ali yardım edeceğine ellerini göğsünde kavuşturmuş bir kaşını bilmiş edayla yukarıya kaldırarak ona bakıyordu. Konuşsana be adam!

Genç adam ise omuz silkmişti. Karısının bakışlarından onu kurtarmasını istediğini anlamıştı haliyle. Ancak o kaşınmıştı. Ne diye balayına gidiyoruz dedi ki bu aptal maviş göz? Anlayamıyordu.

"Şey..." dedi genç kız "Biz... Biz daha Ömer Ali ile kararlaştırmadık... Ama gitmeyi planlıyoruz. Eğer tabii sizinde izniniz olursa.."

"Ouuuyyy güzel kızım! Bundan izin mi istenir! Gidin da! Hatta şu bizim yazlık evine bile tatile çıkabilirsiniz! Olmadı istediğiniz yere gidin yavrum da, daha gençsiniz eğleceksiniz!" Hasibe Hanım içtenlikle konuşuyordu.

Daha sonra kahvaltı bittikten sonra Ömer Ali kendi odalarına geçmişti. Kaşları hafif çatık bir halde karısına bakarak "Yeterli bir açıklaman vardır umarım" dedi.

Hatice sanki hırsızlık yaparken yakalanmış bir çocuk gibi hissediyordu kendisini. Oysa bunu tamamen iyi niyetinden söylemişti. Ah aptal ah! Neden dilini tutamamıştı ki!

"Ben... Özür dilerim ama ailene bunu yapmaya hakkın yok!" dedi aniden. Bir anda bütün suçu Ömer Ali'ye atmış gibi olmuştu ama neyse "Onların böyle heveslerini kursaklarında bırakamazsın! Görmüyor musun annen ne kadar mutlu!"

Ömer Ali canı sıkkın bir şekilde nefes alıp verdi "Aile benim ailem" dedi duygusuzca "Dolaysıyla ne yapıp yapmayacağıma ben karar veririm."

Genç kız nedense tokat yemiş gibi olmuştu. Gözlerini kırpıştırdı. Aile benim ailem demişti. Onu aileden bile saymıyordu. Ne bekliyordu ki zaten. Hatice aptalca davranmıştı. Ne yani sahtede olsa, kağıt üzerinde de olsa karısını ailesine kabul mu edecekti! Hah biraz fazla saçmalamıştı gerçektende.

"Ben... Ben sadece anneni üzmek istemedim."

"Buna ben karar verebilirim. Sence aramızdı ki anlaşmayı boşanacağımız vakit öğrenmeyecek mi? Eninde sonunda öğreneceği bir gerçeği niye saklayayım. Aksine bu yalana bağlanmasını istemiyorum! Sonra kim bilir torun sahibi olma hayallerinin peşine takılır."

"Özür dilerim ben bunu düşünememiştim" kocasının sertçe savurdu sözler neden onu üzmüştü "Benim hiç annem olmadı... Senin annen çok iyi... Ve ben o üzülsün istemedim. Bana her kızım diyişinde içim cız ediyor... böyle olsun istemedim gerçekten."

Ömer Ali bir elini beline koydu. Diğer eliyle saçlarını karıştırıyordu. Bu kızın o kocaman parlak mavi gözlerini buğulandırmış bir halde ona bakması gerçekten onu rahatsız ediyordu.

"İyi niyetini anlıyorum ve bunun için sana saygı duyuyorum" dedi sakince "Ama zaten eninde sonunda bu gerçeği herkes bilecek. Bu kadar mutlu olduktan sonra ona her şeyin bir yalan olduğunu söylemek daha zor olacak. Üstelik gerçeği şimdiden söylemezsek torun sahibi olma derdine bile girer. Benim annemi tanımıyorsun. Hasibe Safkan hayal edemeyeceğin kadar iyi niyetlidir. Birinin eline kıymık batsa üzülür, canı yanar. Asla bir insana kötü niyetle bakmaz. Hep affeden, hep yüce gönüllü olan bir kadın oldu o."

"Ve sen... Bütün bunları bilmene rağmen benimle evlendin" dedi yavaşça genç kız. Genç adamın yorgun bakışları kızın bakışlarıyla birleşti. "Anneni çok üzeceğini bilmene rağmen bana yardım etmeyi kabul ettin..."

"Can borcum vardı" dedi sakin bir sesle.

"Gene de... Bu büyük bir fedakarlık. Ben... hiç annemi tanımadım. Sana gıpta ediyorum. Bu kadar şahane bir annen var" genç kızın gözleri buğulanmıştı. O kadının gözlerinde anne sevinci hissetmişti Hatice. Belkide bu yüzdendir onu hiç üzmek istemiyordu "Ben hala ona söylememenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Onu üzmeye hakkımız yok."

Adam biraz alayla gülümsedi "Ne öneriyorsun peki Maviş? Boşanacağımız vakit artık seni sevmediğimi mi söylememi istiyorsun?" Sesindeki ince alayın nedenini genç kız pek anlayamamıştı "Sanki bu mümkünmüş gibi!" diye sonlarda homurdandı.

"Ne?" Genç kız son cümleyi duymuştu ama anlayamamıştı "Ne demek istedin? Ne demek mümkün değil?"

"Bak mavi göz. Beni iyi dinle. Gel senle ben bu evliliğin gerçek nedenini sakladım diyelim. Vakti geldiğinde aileme ne dememi bekliyorsun?" Ömer Ali'nin omuzları daha da dikleşmişti sanki "Güzeller güzeli bir karım var ama ben artık ondan sıkıldığımı mı söyleme mi istiyorsun? Buna kim inanır?"

Ömer Ali'nin söylediklerinde doğruluk payı vardı. Her iki ailede iyi ve zengin ailelerdi. Para sıkıntıları hiç olmazdı. Hatice Solmaz ise güzelliği ile peri masallarından çıkmış gibiydi. Onun gibi güzel bir kadınla evliyken bir anda boşanmak istemesi saçmalık olmaz mıydı? İnsanlar ne düşünürdü? Muhtemelen birinin diğerini aldattığını düşünürdü.

"Buldum!" dedi aniden genç kız.

Ömer Ali dik dik karısına bakıyordu.

Hatice heyecanla adama yaklaştı ve gülümseyerek "Kısır!" dedi. Genç adamın kaşları çatılınca "Benim kısır olduğumu söyleyebiliriz! Benden asla bir çocuğun olmayacağını bu yüzdende ben kendimi kötü hissettiğimi ve senden boşanmak istediğimi söyleyebiliriz! Mükemmel bir fikir değil mi?" diye açıklama da bulundu.

Genç adam şaşkınlıkla karısına bakıyordu. Tanrım! Bu kadınlardan gerçekten korkulurdu! "Her kadın gibi aklın fitne fesata baya iyi çalışıyor boncuk göz" dedi homurdanarak. Gerçi fena fikir değildi ama genede pek akla yatkın değildi "Ama yine de olmaz. Ben söylemekten yanayım."

Genç kızın dudakları düz bir çizgi halini aldı. "Ona hayır buna hayır. Çok iyi bir fikir neden hayır diyorsun anlamıyorum."

"Ne yani bana karısı kısır diye onu terk etti demelerini mi istiyorsun?" Adamın sesi biraz alayla sert çıkmıştı.

"Sanki olmayan şey! Bizim oralarda sırf bu yüzden karısının üzerine kuma getiren adamlar var!"

"Fessubanallah!" Ömer derin bir nefes almıştı, çatılı kaşlarının altında ki sert gözlerinde küçük kıvılcımlar belirmişti "Sence ben öyle birimiyim? Çocuğu olmuyor diye karısını yüz üstü bırakacak adi birine mi benziyorum?! Eğer senle gerçek bir evliliğimiz olsaydı ve sen ömür boyu bana çocuk veremesen bile seni boşamaz ya da üzerine kuma getirmezdim! Benim prensiplerime aykırı. Sevdiğim kadına ben iyi günde kötü günde yanındayım diye yemin ettim. Benim sözlerim dilimde değil yüreğimdedir boncuk göz! Şimdi unut bu aklındaki saçma fikiri!"

Genç kız bocalayarak adama bakıyordu. Sözleri bir ok gibi kalbine isabet etmişti. Gerçek bir evlilikleri olsaydı ve gerçekten kısır olsaydı onu asla bırakmayacağını söylemişti. Bu nedense kalbinin titremesine neden olmuştu.

"Affedersin ben seni sözlerimle kırmak istememiştim... Elbette (!) elbette adi bir herif değilsin! Sen iyi bir insansın hatta hayatımda gördüğüm en iyi insanlardansın" Hatice sözlerini toparlamaya çalışıyordu. Böyle ayak üstü konuşmak onu rahatsız ediyordu. Sessizce yatağın kenarına oturdu "Peki o zaman ne öneriyorsun. Ben sadece yardım etmek istedim. Bu bataklığa bizi sokan benim sonuçta... Kendimi suçlu hissediyorum."

"Önce şu balayı olayını açıklığa kavuşturalım. Benimle baş başa (!) balayına gelmeye hevesin yoktur her halde?"

"Yok canım! Hayır elbette!" Genç kız başını kaldırmıştı. Nedense onunla tek başına, baş başa balayında olmak tabii ki de istemezdi! Tanrım! Onunla baş başa bir otel odasında! Hayır hayır katiyen olmaz! Neden bütün bedeni gerilmişti bir anda. "Ben sadece o an durumu kurtarmak için aklıma gelen ilk şeyi söyledim..."

"İyi halt yedin o zaman."

"Niye bu kadar kabasın!"

"Kaba değilim."

"Tabii canım hiç kaba değilsin! Bir kadınla konuşmayı öğrenmelisin bence. Yoksa bu boyun posun bir işe yaramaz benden söylemesi."

"Allah'ım Ya sabır! Hayatımda şu an bir kadın var o da sensin. Seninde derdin tasan bana baya yetiyor güzelim. Fazlasına lüzum yok."

Genç kız bir şey demek istedi ama konuşamadı. Aklı güzelim kelimesine takılı kalmıştı. Ona güzelim demişti. Bunun farkındaydı mı acaba?

"Ee şimdi ne öneriyorsun?"

"Nasıl?" Hatice afallamış bir vaziyette kocasına bakıyordu.

"Bu balayı işini diyorum Hatice. Hani az önce çorap örer gibi başımıza ördün ya?"

Genç kız homurdanarak dudak büktü. Ömer de ne problemci adammış. Kabul et işte. Tam cevap verecekti ki kapı çalındı.

"Gel!" dedi Ömer kapıya bakarak.

İçeriye Melike girmişti. Yüzünde ki gülümsemesiyle "Rahatsız etmiyorum değil mi?" diye nazikçe sordu.

"Hayır etmiyorsun Melike. Bir şey mi istemiştin?" Genç adamın sesi her zaman ki gibi durgun ve sakin çıkmıştı.

"Az önce İzmir'de ki oteli aradım. Mehmet Beyle görüştüm. Sizin için harika bir suit oda ayırttım! Balayı çiftleri için özel! Sen şimdi iş dersin falan dersin pek uzaklaşmak istemeyeceğini tahmin ettim. Bu yüzden İzmir'den size yer ayırttım. Her şeyi ben hazırlayacağım sizin için! Tamam mı abi lütfen!"

Ömer biraz sıkıntıyla ofladı. Yan gözle karısına baktı. O da en az onun sıkıntılı olduğu kadar şaşkındı. Söylemişti ona. Bu balayı fikrini açmayacaktı. Şimdi durdur durdurabilirsen ailesini.

"Aslına bakarsan Melike biz..."

"Abi lütfen! Benim için bu güne kadar onca şey yaptın! Bunu yapmama izin ver ne olur? Ha Hatice kırmayın beni? Sonra yıl sonu gene tatile çıkarsınız. Bu kez istediğiniz yere!"

"Melike canım kardeşim... Biz Hatice'yle..."

"Tamam Melike sen nasıl istersin. Bizim için sorun değil."

Ömer Ali şaşkın bakışlarını karısına çevirdi. Ne halt ediyordu bu kız yine. Allah'ım bu gün derdi bitmeyecekti mi onun?

"Ay canım benim teşekkürler! O zaman rezervasyonunuz hazır şimdiden! Akşama da biletlerinizi alırım! Hadi hazırlanın çifte kumrular!" Melike heyecanla odadan çıkmıştı. Tabi o gider gitmez Ömer Ali karısının karşına geçip "Bana bir açıklama yapacaksın her halde?" dedi.

Genç kız kaçamak bir bakış attı kocasına. Tanrım! Baş ucunda ayak üstü durunca ne kadarda uzundu adam. Kendisini daha da küçük ve güçsüz hissetmişti Hatice.

"Özür dilerim ama çok sevinçliydi kardeşin. Onu kırmak istemedim."

"Yaptığın bu aptallık yüzünden on gün boyunca güllerle kaplı bir odada benimle tek başına kalmak zorunda kalacaksın!" Genç adamın sesi yeterince soğuktu. Bu soğukluk genç kızın hoşuna gitmemişti. Niye bu adam ondan uzakta durmaya bu kadar hevesliydi. Sanki bulaşıcı bir hastalıkmış gibi davranıyordu.

"Sorun değil. Zaten burada da durum aynı. Aynı odada kalıyoruz. Ha orada kaldık ha burada kaldık ne fark eder."

Ömer Ali derin bir nefes alıp verdi "İzmir'de ki otelin yönetici Mehmet Beyin günün 24 saati bizi gözetleyecek. Beraber yaptığımız ya da yapacağımız her aktiviteyi sevgili anneme söylecek. Benimle çıplak bir halde havuza girmek istemezsin her halde."

"Ne? Çı-çıplak mı? Tabii ki de çıplak halde havuza girmem!"

"Benimle balayına gelirsen bu saçma şeylere katlanmak zorunda kalacağının farkında değil misin sen?"

Genç kıza nedense bir sıcaklık basmaya başlamıştı. Zaten çıplak dediğinden beri kocasının çıplak vücudu belirmişti hayalinde. Tanrım! İlk defa bir erkek bedenini çıplak halde hayal etmişti! Ve... Ve hiç tiksinmemişti! Neler oluyor ona böyle?

"Otel yöneticisi niye senin hayatına bu kadar burnunu sokuyor ki?" diyebildi zar zor "Otel sahibine söylersin işten atılır. İnsanların kişisel hayatına burnunu sokmak yanlış."

"Babamın en eski arkadaşını işten mi çıkarma mı öneriyorsun? Sırf beni anneme ispiyonladı diye mi?"

Hatice biraz şaşkınlıkla "Oteliniz mi var?" diye sordu.

"Önemli mi?"

"Nasıl?"

"Otelimin ya da otellerimin olup olmaması önemli mi?" Adamın sesi ilgisiz çıkmıştı. Canının sıkıldığı her halinden belliydi.

"Yok tabii ki de önemli değil! Sadece... madem bu kadar zenginsin... Neden benimle evlenirken bir sözleşme imzalatmadın? Ona şaşırdım."

Genç adam kaşlarını çattı "Nasıl bir sözleşmeymiş bu?"

"Ne bileyim..." omuzlarını gelişi güzel silkmişti genç kız "Boşanacağımız vakit senden hiç bir şekilde bir istekte bulunmayacağıma dair bir söz... Beni tanımıyorsun bile. Nasıl bana güvenebilirsin ki?"

"Beni soyup soğana mı çevirmek istiyorsun?" diye sordu alayla.

"Düşüncesi bile korkunç! Ben öyle bir insan değilim!"

"O zaman sorun yok. Güzel insanların kötü olabileceğini sanmıyorum."

"Püh!" Genç kız oturduğu yerden kalkmıştı "Sırf güzel olduğum için mi iyi insan tanımını verdin."

Adam derin bir bakışla kıza baktı. Gözleri birleşmişti. Yavaşça "Gözlerin," dedi. Genç kız anlamamıştı. Kaşlarını çattı. Tam gözlerim mi diyecekken "Gözler ruhun aynasıdır boncuk göz. Ve bu gözler kötü bir insana ait olamayacak kadar masum bakıyorlar," dedi.

Continue Reading

You'll Also Like

102K 5.8K 18
Ailesinden ayrı büyüyen Günce, o gün hırsızlık yapmak için abisini seçtiğini nerden bilebilirdi? ••• 6 Ağustos 2001. Bahçeden gelen kuş cıvıltılarıy...
203K 14.9K 26
"Bu bir emirdir binbaşı! Sen ve Şüheda yarın akşam eve geliyorsunuz!" Eğer samimiyetimiz olsaydı şurada kahkaha atmaktan bayılırdım. Ama samimiyetimi...
7.1K 464 9
Ağır başlı, törelere ve geleneklerine bağlı bir Aşirete, kan davası yüzünden gelin giden deli-dolu çatlak bir kızdı Meryem.
127K 542 9
(+18 cinsellik içerir rahatsız olacaklar ve yaşı tutmayanlar okumasın sonra linç yemiyelim )