BELA

By khaleessiiii

6.2M 618K 427K

[TAMAMLANDI] Askeri bir kurgudur. More

TANITIM
1- BOZKURT
2- KOMUTAN
3- ASKER OCAĞI
4- YANIK
5- KOMUTAN ODASI
6- EĞİTİM
7- SİNİR
8- MERHAMET
9- YABANİ HAYVAN
10- NAZ VE KORUMASI
11- MİCKEY
12- UYURGEZER ASKER
13- ÖFKELİ YEŞİLLER, ÜZGÜN KAHVELER
14- HİSLER
15- AŞK?
16- TESADÜF
17- SARI
18-AGRESİF VE BEBE
19- ŞİİR
20- HESAP SORMAK
21- CEHENNEM SICAĞI
22- EĞLENCE
23- HASTA SARI
24- ERKEK ERKEĞE
25- KABULLENME VE ACI
26- SOĞUK NEVALE
27- ÖMER VE SARI BEBESİ
28- CEZALAR
29- YUMRUK
30- SERT
31- KONUŞMAK
32- EV
33- ÖFKELİ BOZKURT
35- SEVGİLİ
36- HERKES BANA MI AŞIK?
37- TATBİKAT
38- KISKANÇ BOZKURT
39- KOMUTANIN ANNESİ
40- KAPI
41- SİNİRLİ SOLCU
42- HEDİYE
43- GÖKHAN KOMUTAN
44- ÖMER'İN NİŞANLISI
45- YAZICI
46- SONUNDA
47- TAVIR
48- GARİP GÜLÜŞ
49- KORKAK
50- HAKLI HAKSIZ
51- KAR SAVAŞI
52- İÇKİ
53- MERAK
54- DERİN UYKU
55- KAYBETMEK
56- DÜŞMAN
57- YABANCI
58- DEĞERSİZ
59- KİMSESİZ
60- YALNIZLIK
61- NEDEN?
62- ÖM*R
YABANCI -57
63- DENİZ KENARI
64- SOLCU GECESİ
65- ATA
66- DUA
67- SİVASLI
68- YEŞİLLER YANGIN YERİ
69- GERÇEK ÖMER
70- SOKAK LAMBASI
71- ÜLKÜCÜ VE SOLCU
72- YANGIN OLDUM, YANDIM
73- PERİŞAN
74- SEVGİLİ KAVGASI
75- HAYSİYETSİZ
76- KAVGA
77- AYRILMA KARARI
78- ÜLKÜCÜLER
79- ESMER KIZ
80- SARI HUYSUZ
81- DUŞ
82- İKİ ÜLKÜCÜ BİR SOLCU
83- HAİN
84- ATA'NIN SİLAHI
85- YARALAR
86- DÖNÜŞ
87- HUZURSUZ
88- ERZİNCALI
89- MİSAFİRLER
90- SABAH ÖPÜCÜĞÜ
91- KAHVALTI
92- ÖMER ÖZLEMİ
93- FLÖRT?
94- BİR SİVASLI UĞRUNA
95- MUTFAK ARALARI
96- SİVASLININ BEBEĞİ
97- AHLAKSIZ?
98- ASKERİYE
99- ARZU VE ZEVK
100- YENİ İŞ
101- İDEOLOJİ
102- AİLE
103- YOLDAŞ
104- İŞ ÇIKIŞI
105- MELİH
106- BOZKURT'UN ZEVKİ
107- UTANGAÇ
108- KAHROLSUN FAŞİZM?
109- ÖMER'İN MERHAMETİ?
110- BENZER
111- KISKANÇ
112- MELİH'İN ÖMER SEVDASI?
113- DENGESİZ
114- ÖLDÜR BENİ ÖMER
115- MELİH'İN YAVŞAMALARI
116- KAYBETMEKTEN KORKMAK
117- GÜVENME ERDAL
118- SON SEVİŞME
119- MELİH ÇAĞIRIYOR
120- ÖMER'İN İHANETİ?
121- AŞKINI, SEVGİNİ SORGULADIM
122- HELALLİK
123- AKİF'İN ÖFKESİ
124- BEKLEMEK
FİNAL
İKİNCİ KİTAP

34- TELEFON

63.2K 5.7K 3.7K
By khaleessiiii

Akşam saatine kadar bütün gün yüzüm asık, öfkeli gezmiştim.

Ömer eğitimde gözümün içine bakıyordu ama ona aldırmıyordum. Durduk yere beni azarlaması sonra da göndermesi sinirlerimi bozmuştu. Tüm günümün kötü geçmesine sebep olmuştu.

Şimdi ise onun emriyle yine odasına gelmiştim, komutan emri olmasaydı asla gelmezdim zaten çok durmayı da planlamıyordum. Normalde olsa döverdim, şerefsize kıyamadığım için onu da yapamıyordum.

Kapıyı tıklattım, saniyeler sonra komutunu alınca içeri girdim ve kapıyı arkamdan kapattım.

Ömer misafir koltuğuna oturmuş, sehpanın üzerinde duran poşetleri açıyordu. Poşetin içinden bir paket çıkarıp kafasını kaldırıp bana baktı.

"Gel, otur." dediğinde kafamı eğip olumsuz anlamda salladım.

"Aç değilim." dediğini yerine getirip akşam yemeği yememiştim ama iştahım olmadığından.

"Erdal..."

"Ömer, azarlayacaksan gideceğim." dedim yeşillerine bakıp.

Sinirli ifadesi anında saniyeler içinde yumuşadı, derin bir nefes aldı ve poşetleri bırakıp ayağa kalktı. Yanıma geldiğinde yine bakışlarımı kaçırdım, o yaklaştıkça aklım dağılıyordu.

"Canım..." dediğinde ilk defa ağzından güzel bir hitap duyduğum için irkildim.

Küfürler ve adım dışında başka şekilde seslenmiyordu öncesinde.

Yanıma gelip saçıma sıkıca bir öpücük kondurdu, kollarını bedenime sardı. Hâlâ tavırlı olduğum için kollarımı iki yana sarkıttım ve karşılık vermedim. Ama gözlerim sıkı sıkı kapanmıştı, kafamı omzuna yasladı.

"Özür dilerim, biraz sert çıktım." dedi boynuma bir öpücük daha bırakırken. "Ama anısı olan bir şeydi. Yenisini yazsan da o anki çocuk gibi uğraşıp güzel güzel yazdığın yazının yerini tutmayacaktı."

Yutkundum, buna ihtimal vermiştim ama Ömer öküzünün bu kadar ince düşüneceğini tahmin etmediğim için romantik hayaller kurma diye hemen def etmiştim bu düşünceyi.

"Öyle çok belli edemem ama değer veriyorum böyle şeylere, düşün bir de siktiğimin solcu şiirini arada açıp okuyorum. O derece değer veriyorum, bu yüzden sinirlendim."

"İyi de o anıyı yaratan benim zaten, neden benim kalbimi kırıyorsun." dedim ama sarılmayı ihmal etmedim. Sırtımı okşadı, bir daha öptü boynumdan.

"Çocuk gibisin, kaşların çatılıp bana karşı inat ettiğinde bazen sinirleniyorum. Ve sözüm dinlenmezse."

"Ben senin askerin değilim Ömer, sevgilinim." sesli söylemek daha farklı hissettirmişti, Ömer'le sevgiliydik.

Bozkurtla sevgiliydik.

"Erdal böyle deyince de tuhaf oldum," dedi benden ayrılıp, gözlerimi açtım. Yeşilleri kahvelerime değdi. "Sevgilim misin harbiden?"

"Odaya girmeden önce ayrılmıştık, ben aşk acısı çekmeye başlamıştım bile. Ama şimdi öyleyiz sanırım, eğer beni sinirlendirmezsen."

Güldü, yıllardır bana altıncı defa gülmüştü.

"Tamam sarı bebe, sinirlendirmeyeceğim." dedi uzanıp burnumdan öperken.

"İyi edersin." dedim ters ters, çenesinden tutup çok hafif büzülmüs dudağına sıkıca bir öpücük kondurdum.

"Barıştıysan otur yemeğini ye." dedi, çenesini bıraktım.

"Olur, kurt gibi açım zaten." onu bırakıp sehpaya ilerledim.

"Bak yavaş yavaş ülkücü oluyorsun, ne güzel."

O sırada kapı çaldığında eliyle beni durdurdu, oturmamam için.

"Söyle," diye seslendi, herhalde komutanlardan biriyse içeri alacağı için oturtmamıştı.

"Komutanım ne zaman çıkacaksınız?"

"İki saat sonra." diye yanıtladı Ömer, kafasıyla otur anlamında bir işaret yaptı.

"Emredersiniz komutanım!"

Nöbetçi giderken oturmadan ona baktım.

"Nöbetçi değil misin?"

"Hayır." deri koltuğa oturdu. Kafamı salladım, çok durmayacaktım yine. Koltuğa oturdum sıkıntıyla.

Yemeğe başlamamı söylediğinde hiç itiraz etmeden dediğine uydum, ikimiz beraber yemeği yerken arada bir konuşuyorduk ama o çoğunlukla beni izliyordu. Sert duruşunun altında, yumuşak gözlerle bakıyordu.

Doyup, sehpayı toparladığımda temizlememe izin verdi. Bacaklarını aralamış sehpaya damlattığım yemekleri silmemi izliyordu. Baştan aşağı süzüyordu pezevenk.

"Ömer, ne bakıyorsun lan öyle?" dedim havlu kağıdın tersini çevirip bir kez daha silerken. Gözüm sürekli ona kayıyordu.

"Vücudun çok güzel." dedi düşünceli, boğuk bir sesle.

"Eyvallah." peçeteyi çöp poşetine attım. Öyle bakıyordu ki gerilmiştim.

"Üniversitede fark etmemiştim hiç." dedi çenesini kaşırken. Elimi belime koyup gergince ona baktım, niye süzüyordu lan şimdi beni?

"Niye bakasın zaten aslan parçası?" dedim sanki yolda geçen biri bana laf atmış gibi, sevgilimdi lan o benim.

Ama erkek sevgilim, yani önünde tehlikeli bir şeyi vardı. Korkuyla daha da gerildim, olayın bu kısmını hiç düşünmemiştim.

Dudağını yalayıp cevap vermeden eliyle masanın üzerindeki telefonunu gösterdi. "Telefonumu getir."

Konu değiştiği için emir cümlesini siktir edip masaya eğildim ve telefonunu aldım. Arkadaşlarımla konuşma zamanım gelmişti sanırım.

"Ver şifresini gireyim." dedi elini uzatıp.

"Söyle, ben yazarım." diye mırıldandım.

Sıkıntılı bir nefes aldı ve Ülkücü bir şehitin ölüm yıldönümünü tarihini yazdırdı. Menüde Türk bayrağı vardı, rehber kısmını açıp kendi arkadaşlarımın adını buldum.

"Çok uzun konuşma." dedi, kafamı salladım.

İlk başta Baran'ı aradım, ikinci çalıştan sonra açtı.

"Alo?" sesini duyunca gülümsedim.

"Sana alo zırto, benim Erdal." Kürtçe konuştuğumda karşımdaki beni izleyen adamın kaşları çatıldı, işaret parmağını yan yatırıp ileri sarar gibi yapıp 'türkçe' diye büyükçe belirtti.

"Lan Erdal, sonunda lan senden telefon bekliyorum ne zamandır."

"Burada telefona pek izin vermiyorlar, bi şerefsiz komutan var burnumuzdan getiriyor." dedim, hem dediğini yapıp hem de sinirle onu gömmüştüm.

Ömer'in kaşları havalandı, oyunuma ayak uydurup aniden eğildi ve kolumdan tutup beni kendine çekti. Baran arkadan konuşunca gülecek gibi oldum, dengemi zor sağlarken üzerine uzanır gibi durdum aniden. Kalçama sert bir tokat attı.

Kaşlarımı çatıp karnına hafif bir yumruk atıp üzerinden kalktım, hoşuna gitmiş olacaktı ki yine dudakları kıvrıldı. Yedi olmuştu.

Ona el hareketi çekip, yine de uzaklaşmak istemediğimden sehpanın üzerine oturdum. Geriye yaslanıp ben konuşurken beni izlemeye başladı.

Baran'ı kapatıp bir diğer kişiyi ararken, uzanıp dudağımı öptü.

Ortalama yarım saatlik konuşmanın, yirmi dakikalık öpüşmenin, koklaşmanın ardından sarhoş gibi koğuşa döndüm.

Ranzama geçerken herkes heyecanla birbirlerine bir şeyler anlatıyordu.

"Noldu lan?" diye sordum, direkt yatağa geçip. Dudaklarım şiş olduğu için yüzümü pek göstermek istemiyordum.

"Bizimkilerle konuştum, eşim hamileymiş." dedi Karslı. Kaşlarım havaya kalktı.

"Telefon izni mi vardı?"

"Evet, Ömer Komutan tüm kışlaya kırk dakikalık ailelerle konuşmak için zaman tanımış. Hem de normal günümüzde de konuşabilecekmişiz, yani fazladan vermiş oldu."

Gülümsedim, kafamı salladım. Ben konuştuğum için diğer askerlere de aynı avantajı tanımıştı.

"Sen konuştun mu?" diye sordu Erzincanlı. "Arkadaşlarınla?"

"Yok, ben normal günümde konuşurum." diye açıkladım, konuştum dersem nerede konuştuğumu soracaklardı.

"Bu arada Allah analı babalı büyütsün Yüksel." dedim gözlerimi kapatıp.

"Sağ ol Sarı komutan."

Continue Reading

You'll Also Like

3M 152K 64
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
19.3M 1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
OĞLANCI | BXB By Lord

General Fiction

2.9M 215K 51
{Tamamlandı} {texting-düz metin} Ablasına asıldığını düşündüğü adama atar mesajı atan liseli bir çocuk en fazla ne kadar absürt fakat bir o kadar da...
2.8M 193K 38
[Tamamlandı] Tüm mahallelinin sevdiği tek kişiydi, onun sevdiği tek kişiyse bendim.