SEVGİ VE AŞK

By boncugum

562K 34.6K 1.1K

More

SEVGİ VE AŞK
SEVGİ VE AŞK - 1
SEVGİ VE AŞK - 2
SEVGİ VE AŞK - 3
SEVGİ VE AŞK - 4
SEVGİ VE AŞK - 6
Teşekkürler
SEVGİ VE AŞK - 7
SEVGİ VE AŞK - 8
SEVGİ VE AŞK - 9
SEVGİ VE AŞK - 10
SEVGİ VE AŞK - 11
SEVGİ VE AŞK - 12
SEVGİ VE AŞK - 13
SEVGİ VE AŞK - 14
SEVGİ VE AŞK - 15
SEVGİ VE AŞK - 16
SEVGİ VE AŞK - 17
SEVGİ VE AŞK - 18
SEVGİ VE AŞK - 19
SEVGİ VE AŞK - 20
SEVGİ VE AŞK - 21
SEVGİ VE AŞK - 22
SEVGİ VE AŞK - 23
SEVGİ VE AŞK - 24
SEVGİ VE AŞK - 25
SEVGİ VE AŞK - 26
SEVGİ VE AŞK - 27
SEVGİ VE AŞK - 28
SEVGİ VE AŞK - 29
SEVGİ VE AŞK - 30
Önemli
SEVGİ VE AŞK - 31
SEVGİ VE AŞK - 32
SEVGİ VE AŞK - 33
SEVGİ VE AŞK - 34
SEVGİ VE AŞK - 35 (SON)
Özel Bölüm

SEVGİ VE AŞK - 5

15.1K 904 22
By boncugum

Acar otoparktaki arabasına binerek yola koyuldu. Bu gün biraz geç çıkmıştı yarın nasılsa tatil diye. Arabayı biraz sürmüştü ki kaldırımdan giden Arzum' u gördü. Hemen durarak camı açtı.

"Araba gelmeden bin hadi." Diye seslendi.

Ve Arzum da hemen arabaya bindi. "Teşekkür ederim. Geç mi çıktın bu gün?"

"Öyle oldu. Eve gidiyorsun değil mi?"

"Bu saatte başka nereye gidebilirim ki? Eve gittikten yirmi dakika sonra falan ağabeylerim toplanmaya başlar."

Genç adam gülerek sola döndü. Onun ağabeylerinin oluşuna bazen sinirlense de bazı durumlarda da çok seviyordu. Kız kardeşlerini korumak için hazır bekliyorlardı. Nişanın bozulma olayında bile payları olduğunu biliyordu ama sorunun ne olduğu konusunda hiçbir fikri yoktu. Sadece nişanın atılmasına vesile olan dört ağabeye teşekkür ediyordu.

"Ağabeylerin hangi işlerde çalışıyordu."

"En büyüğü polis sonra iki öğretmen var diğeri ise güvenlik görevlisi hani şu kapıda duran korumalardan."

Hadi iki öğretmeni es geçeyim dese karşısında bir polis ve bir koruma vardı ki sanırım şu koruma pek de cılız değildir diye tahmin ediyordu. "Ve sana tapıyorlar."

Arzum kocaman bir gülümseme ile döndü ona. "Ben de onları çok seviyorum ama beni biraz sıkmaktan vazgeçseler ne güzel olurdu."

"Mesela."

"Örneğin ağabeyim durmadan bana erkekler konusunda dikkatli olmamı, ıssız sokaklardan geçmememi, kalabalıkta olmamı tembihleyip duruyor. Bak kadın taciz şu kadar arttı, bak tecavüz oranları ne kadar yükseldi falan filan işte."

"Ama haklı. İkisi de baya bir çoğaldı."

Kendisi de onaylıyordu bu oranları ama yine de biraz özgürlük istiyordu. "Biliyorum ama adamlar salak mı o kadar güzel kız varken beni seçsin. Hem ben pek de ufak tefek bir şey değilim. Adamlar tutabilecekleri birini seçerler."

Bu kızın şu iriliği konusunda takıntısı gerçekten kötüydü. Allahtan şişman değildi o zaman ne olurdu bilemiyordu. Sadece boyu biraz uzundu, kemik yapısı da kalın ama şuna bak ki kız kendini dev falan zannediyordu.

Acar kızgın bir şekilde "Sen kendini nasıl görüyorsun emin değilim ama uzun boylu olman senin güzel ve alımlı olduğun gerçeğini değiştirmiyor. Üstüne üstlük gecenin bir vakti dışarıda olursan karşına çıkacak adam büyük ihtimal kafayı bulmuş olur ve onun içinde önemli olan senin sadece kadın olmandır." Söylendi.

Arzum sadece güzel ve alımlı dediği kısma takılmıştı. Onun tarafından bu şekilde görünmek içine sevinç çığlıkları atmasına neden olacak kadar neşe getirmişti. "Beni güzel ve alımlı mı buluyorsun?"

Ona baktı. "Tüm söylediğimden sadece orasını mı dinledin Allah aşkına?"

"Hayır ama oraya takıldım."

Acar ağzından kaçırdıklarını nasıl toparlayacağını düşünürken vazgeçti ve battı balık yan gider diyerek devam etti. "Evet, seni güzel, alımlı, seksi buluyorum." Dedi. "Ben bir erkeğim sen de bir kadınsın ki ne kadar arkadaş olursak olalım bu gerçeği es geçemeyiz ve sen de benim gözümde gerçekten de hoş bir güzelliktesin."

Her an baygınlık geçirebilirdi. Hep birbirlerine yakın olmuşlardı, dürüst olmuşlardı ama bu her daim bir arkadaşlık çerçevesinde olmuş hiç kadın erkek olarak bir sohbet kurmamışlardı. Onun kendisini bazen bir kadın olarak görüp görmediği zamanlar bile olmuş, dertlenip odasında kendini depresyona vermişti. Çok nadir ağlamıştı hayatı boyunca ama onun için çok çabuk, her daim gözyaşları aşağı yuvarlanmaya hazır gibi hemen akmaya başlamış, onunla ilgili kurduğu hayallerde kendine arkadaşlık etmişti.

İmdi bunca zamandan sonra ilk kez onun gözünde gerçekten bir kadın gibi hissediyordu kendini. İçi içine sığmıyordu. Görünmez bir duvara taşlamak istemiyordu bu kadar sevincin, ferahlığın ardından ama yine de içinde ihtimaller, amalar vardı.

Sormayacağım diyerek içinden tekrarlarken sonunda merakına içinde yanan ateşe yenildi. Yanakları kızararak "Peki beni öpmek ister miydin?" diye sordu zar zor cesareti kaybetmeden. Onun vereceği cevap çok önemliydi. Hem de hayatı, yaşamış kadar önemliydi. Bu yüzden sorusunun ardından alacağı cavını beklerken nefesini tutmuştu. Sanki nefes almaz ise olumlu cevap alacaktı.

Acar bu kızın neyi var diye içinden geçirdi. Hiç mi aynaya bakmıyordu bu kız? İnsanın kendine olan güveni önemliydi. Acaba hiç bu güvene sahip olamamış mıydı yoksa bir herif yüzünden yitirmiş miydi? "Şaka mı yapıyorsun Arzum? Şu anda araba kullanıyorum ve beş dakika sonra evinizin önüne geleceğiz inan hiç hoş bir şaka değil."

Yeniden nefes almaya başladı, kalbinin ritmini göğüs kafesinde hissederken ona döndü. Sadece başını değil gerçek anlamda kendini ona döndürdü emniyet kemerinin izin verdiği ölçüde. Ona bakmak, gözlerinin içine bakmak, onun da kendisine bakarak ne kadar ciddi olduğunu anlamak istiyordu. Çünkü bu şaka değil hayatının en önemli sualiydi ve karşılığını henüz alamamıştı.

"Tabi ki şaka değil. Açık açık soruyorum ve cevap istiyorum."

Acar ise cevap vermedi ve genç kızın beş katlı bir apartmanın birinci katında olan evinin önünde durdu en sonunda. "Evine geldik."

"Acar, lütfen." Yan dönüşünü tamamladı emniyet kemerini çıkararak. "Benim gibi bir kızı kollarına alıp öpmeyi ister miydin?"

İçinden de cevap ver sevgilim diye yalvarıyordu. Cevap ver bana, beni iste, beni sevme ihtimalin olduğunu bileyim. Daha fazla işkence yapma bana, seninle hayallerimde kurduğum yuvamın bir gün gerçekleşe bilme ihtimali olabileceğini senin ağzından, benim dudaklarıma hiç değmeyen o dudaklarının arasından duyabileyim.

Kendisi de emniyet kemerini açtı boğuluyormuş gibi hissederek. Çelişkiler içinde kavruluyordu. Adım atmakla geri çekilmek ya da durduğu yerde durmak arasından seçim yapmaya çalışıyordu. Hayatının en büyük cevabını vermeden önce karar vermeye çalışıyordu. Vereceği olumlu cevabında etkisi büyük olacaktı olumsuz cevabında.

Elleri ile çoktan durduğu arabasının direksiyonuna dayalı olan ellerini soktu. Direksiyonu elleri altında parçalamak, kırmak ister gibi sert ve haşindi balyoz misali yumruk haline gelen elleri. "Senin gibi kızdan kastın ne Arzum?"

Neden bu kadar zor Acar? Neden sadece evet ya da hayır diyemiyorsun? Neden Acar? Neden? Sadece bir cevap istiyorum senden, bir kelimelik, küçücük bir cevap. Senin için küçük benim okyanuslar kadar büyük ve derin olacak bir yanıt.

"Biliyorsun işte. Uzun, iri, pek işveli olmayan....."

Dileri arasından bir küfür savurarak ona döndü. "Arkadaşlığını, seni kaybetmeyi istemiyorum Arzum."

"Neden kaybedesin?" derken onun cevabını olumsuz olarak tahmin etti. "Çünkü istemiyorsun, bunu benim yüzüme vurmak da zor geliyor. Bu yüzden cevap vermemek için bu kadar çabalıyorsun."

Sinirle bir anda harekete geçti. "Bu kadarı yeter Arzum. Neden bu kadar güvensizsin anlayamıyorum ama emin ol hiçbir şey zor gelmedi." Sonra ise durulur gibi oldu. Ona bakışları daha yumuşak, sevecen hale geldi biraz önceki öfkesini geride bırakmayı başardığı anda. "Sadece benden uzaklaşmanı istemedim çünkü lanet olasına cevabım olumlu yönde duydun mu beni Arzum, olumlu yönde." Şaşkınlıkla irileşen gözlere baktı. "Seni şu anda bile kollarıma alıp dudaklarına yapışabilecek kadar çok istiyorum..." camdan apartmanı işaret etti. "... ama evinizin önünde olduğum gerçeği ile senin arkadaşım olduğun gerçeğini unutmuyorum."

Arzum ona baktı ve gülümsedi. Gökyüzünden aşağı doğru rengarenk gökkuşağı sadece kendisi için uzanıyor gibi sevinçle, heyecanla, umutla ışıldadı gözleri. Dudaklarını onun için kıvrıldı, küçük bir tebessüm değil harika bir gülüş için aralandı yaşadığı mutluluk ile.

Beklediği cevap buydu. Onun tarafından az bile olsa bir kadın olarak görülmek, beğenilmekti, işte şimdi kendi ağzıyla itiraf etmişti. Gözlerine bakarak, tek bir kelimesinde bile bakışlarını bakışlarından ayırmadan itiraf etmişti. Tereddüt etmemiş tek nefeste söylemişti. Tek bir soru ve tek bir cevap ile tanıştıkları andan beri ilk defa bu yakınlaşmışlar, aralarındaki ilişki ilk defa bu kadar derinleşmişti okyanusun sularına gömülmüş hiçbir yol yokmuşcasına.

Allah'ım keşke başka bir şey dileseydim diyordu içinden. Belki o zaman daha da ileri gitmiş olurlar hatta evlenirlerdi bile. Onun karısı olmayı bu hayatta her şeyden çok istiyordu. Kendi aşkı ikisine de yeterdi nasıl olsa. Sadece biraz onun tarafından arzulanılan kadın olmak bile yeterdi kendisi için. Gerisini kendi duyguları tamamlardı. O küçücük bir alevi başlatır kendisi yangını şiddetlendirir, büyütür ve onunla tamam olurdu.

Şu anda onun kollarına atılmamak için kendini zor tutuyordu ama onun da söylediği gibi gerçeklere sırtlarını dönemezlerdi. Evinin önünde duruyorlardı, her an anne babası ya da ağabeylerinden biri tarafından yakalanabilirlerdi. Ağabeylerinin ona bir şey yapmalarına dayanamazdı. Yüzüğü attığı nişanlısı hiç umurunda olmamıştı fakat şimdi her şey farklıydı çünkü karşısındaki adamı seviyordu, hem de tüm kalbiyle.

Bu yüzden "Doğruyu söylediğin için teşekkür ederim Acar." Diyerek arabadan indi.

Acar da dişleri arasından sessiz bir şekilde küfür savurdu sonrada dışarı attı kendini hızla ona ulaşabilmek için. "Arzum, bekle."

"Evet."

Ona bakıyordu. Ne diyecekti şimdi? Beni artık görmeyi istemeyecek misin mi diyecekti? Seni kırdım mı, arkadaşlığımıza ihanet ettim mi diyecekti? Hangisi?

Ama onun konuşmasına gerek kalmadı. Apartmanın kapısını açmış olarak tam karşısında duran dairenin zilini çalmadan önce arkasına bakarak durmuştu Arzum. Ve onun sessizliğini yılların verdiği deneyim ile anlamıştı. "Korkma Acar. Biz hala aynı iki kişiyiz ve sözlerin beni mutlu etti."

"Emin misin? Yani ben....."

"Eminim. Yarın sabah yine sana çay getireceğim."

İşte o zaman genç adam gülerek rahatladı. İki yıl evli kaldığı karısının bile kendisine küsebileceği ihtimali ile dehşete düşmemişti. Onun kendisine sırt çevirişi hiç yüreğine bir korkunun çöreklenmesine neden olmamıştı. Ama onun arkasını dönüp gidişi içinde bir şeyleri durdurmuş ya da harekete geçirmişti.

Acar tam konuşacaktı ki karşı dairenin kapısı açıldı. Eline küçük bir cüzdan almış hafif tombik bir kadın çıktı, "Kızım geldin mi sen?" dedi Arzum' a bakarak.

"Geldim anne. Şimdi zili çalacaktım zaten." Genç adamın yanına geçip "Bu hastaneden arkadaşım Acar anne. Hani sana bahsederdim ya doktor arkadaşım."

Semiha hanım onlara doğru geldi. "Tabi hatırladım, senin şu harika yakışıklı, başarılı doktorun."

Acar şaşkınlıkla genç kıza ve annesine bakarken Arzum yüzü utançtan yanarak genç adamdan ayrıldı. "Anneeee."

"Ne var bunda şimdi. Arkadaşını bize iyice anlatmaya çalışıyordun hem böyle bir delikanlının yakışıklılığını anlatmasan ayıp olurdu." Genç adama baktı. "Hoş geldin oğlum. Bizim kızı eve bıraktığın için sağ ol ama sakın bir yere ayrılma ben ekmek alıp hemen geleceğim. Akşam yemeğini birlikte yeriz. Bol bol yemek yaptım"

Hala üzerindeki şaşkınlığı atamamışken şimdi de eve akşam yemeğine davet ediliyordu. "Çok teşekkür ederim efendim ama izin verirseniz ben gideyim. Sizi rahatsız etmeyeyim. Belki başka bir akşam gelirim."

"Duymamış olayım onu ne rahatsızlığı. Burada kalıyorsun. Başımızın üstünde yerin var." Genç adamın kolundan tuttu. "Yoksa birisi ile mi buluşacaktın, işine mi karışıyorum?"

"Hayır. Eve gidecektim, başka bir şey yok."

"Güzel." Genç adamı evi kapısına doğru yönlendirdi bile. "Siz geçin ben hemen ekmek alır gelirim. Çocuklar daha toplanmadı zaten."

Arzum "Anne sen geç ben hemen alır gelirim." Dedi.

Aynı anda Acar da "Ben gidebilirim." Demişti

Semiha Hanım çocukların düşünceli tavrı ile sevindi ama gitmeye karar vermişti bir kere. "Siz geçin dediysem geçin içeri. Market biraz ileri de altı üstü. Hem ayaklarım açılır, bütün gün evdeydim. Kireçlenme ile başım derde girecek sonra." Diyerek kapıya yöneldi. "Acar evladım sakın ben gelinceye kadar kaçma çok kızarım sonra."

Acar mecburen biraz da anın güldürücü tavrı ile "Kesinlikle buradayım." Dedi.

Semiha Hanımın gitmesi ile genç kız "Gitmek istersen gidebilirsin ben annem ile ilgilenirim." Dedi ama genç adamın yüzüne bakamıyordu annesinin ağzından kaçırdıklarından sonra.

"Gitmemi mi istiyorsun?"

"Neden laflarımı çarpıtıyorsun? Gitmek istersen, burada bizimle kalmak istemezsen diyorum sana değil mi?"

"Bana bakmadığın için belki de yanlış anladım."

"Acar?"

"Evet."

"Annemin sözlerini duymamış gibi yapabilir misin?"

Acar gülerek başını iki yana salladı. "Benim yakışıklılığım, başarım konusunda olan taraf mı yoksa senin doktorun olduğum taraf mı?"

"Dalga geçme benimle, sana yakışmıyor." Şimdi yüzüne bakmaya başlamıştı. "Unutacak mısın?"

"Sen benim arabada söylediklerimi unutacak mısın?"

"Neden unutayım, benim hoşuma gitti onlar."

"Benim de senin yakışıklı doktorun olmak hoşuna gitti belki de."

Arzum artık utangaçlığı geride bırakmıştı bu gün neler oluyordu böyle. Kaç yıldır ilk defa bu kadar yakın ve samimiydiler. Bir anda çok fazla yol kat etmişlerdi sanki. Adımlar atmamışlar neredeyse bir uçurumun üzerinden atlayıp karşıdaki kayanın üzerinde yan yana, el ele durmuşlardı. Yapamadıkları kadar dürüst olmuşlardı birbirlerine ve ikisinin de hoşuna gidiyordu bu durum.

"Gitti mi?"

"Kesinlikle."

Genç kız bu anında bozulmasını istemediği için bir süre onun gözlerine, yüzüne, dudaklarına baktıktan sonra evin kapısını açtı içeri girdi. Genç adamla gelmiş değil de o kendisine gelmişte onu karşılıyormuş gibi kapının yanında durdu.

"Hoş geldin Acar." Diyerek hemen evde olan büyük ev terliklerinden birini kapının önüne koydu.

Genç adamda memnuniyetle içeri geçip ayakkabılarını çıkardı, önünde duran terlikleri giydi.

"Babam evdedir kesin. Hadi gel seni onunla tanıştırayım sonra çok kısa bir an sizi yalnız bırakıp üstümü değiştireceğim." İçeri yönelmeden önce kolunu tuttu. "Söz veriyorum çabuk geleceğim ve şu üstündeki ceketi de versen iyi olur. Yemek yerken rahat edemezsin."

Acar onun gözlerine baktıkça yanıyordu zaten bu yüzden üzerindeki ceketin verdiği ısıyı çoktan unutmuştu. Çıkarak onun eline verdi ve o verdiği ceketini asarken onu izledi.

"Hadi girelim." Bir yandan da "Baba?" diye seslendi.

"Salondayım kızım, televizyon izliyorum."

Babasının olduğu yere genç adamı götürdü. "Baba arkadaşım beni eve kadar getirdi kapıda da annem onu bizimle yemeğe davet etti." Diyerek giriş yaptı konuşmasına. "Arkadaşım hastanenin doktorlarından."

İleri giderek koltuğundan kalkmış olan adama elini uzattı. "Acar Songur tanıştığımıza sevindim efendim."

"Aktan, geç otur karşıma." Dedi yüzündeki gözlükleri düzelten adam ve yerine oturur oturmaz televizyonu kapadı. "Kızımı getirdiğin için sağ ol evlat."

"Önemli bir şey yapmadım ki. Altı üstü evime giderken arabama kızınızı da davet ettim. Boşu boşuna her an yağmur yağacak gibi duran bu serin havada otobüs beklenmesine gerek yoktu."

Arzum babasının pek de sinirli ya da bu durumdan memnun olmayan bir tavır takınmadığını anlayınca. "Siz oturun ben beş dakika sonra gelirim baba. Üstümü çıkarıp hemen geleceğim zaten annem de şimdi gelir."

"Tamam kızım git, biz arkadaşınla oturuyoruz."

Continue Reading

You'll Also Like

1.4M 43K 38
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...
9M 544K 62
Sosyal medya hesabı üzerinden futbol yorumculuğu yapan ve hayli popüler olan Dila Aral, kullandığı rumuz dolayısıyla herkes tarafından erkek zannedil...
389K 1.7K 4
YENİDEN YAZILIYOR 🍷⛓️🌓 Enemies to lovers... ⛓️ ~mafya İyi kalpli ama yaşadığı ilişkiler yüzünden kırık olan Ahu ablası evlenince onunla aynı evde...
580K 24.3K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...