KARANLIK SIRLAR (KİTAP OLDU!)

By Nisasyx

763K 47K 16K

Kendisini tamamen dansa adamış bir kız Sima Kaya... Okulun popüler çocuğu kızların dilinden düşmeyen Uzay Kes... More

~1~
~2~
~3~
~4~
~5~
~6~
~7~
~8~
~9~
~10~
~11~
~12~
~13~
~14~
~15~
~16~
~17~
~18~
~19~
~20~
~21~
~22~
~23~
~24~
~25~
~26~
~27~
~28~
~29~
~30~
~31~
~32~
~33~
~34~
~35~
~36~
~37~
~38~
~39~
~40~
~41~
~42~
~43~
~44~
~45~
~46~
~47~
~48~
~49~
~50~
~51~
~52~
~53~
~54~
~55~
~56~
~57~
~58~
~59~
~60~
~61~
~62~
~63~
~64~
~65~
~66~
~67~
~69~
~70~
~71~
~72~
~73~
~74~
~75~
~76~
~77~
~78~
~79~
~80~
~81~
~82~
~83~
~84~
~85~
~86~
~87~
~88~
~89~
~90~
~91~
~92~
~93~
~94~
~95~
~96~
~97~ (FİNAL)

~68~

3.4K 208 29
By Nisasyx

Çocuk gibi kızmasına gülüp elimi karnına sardım.

"Çiçekler dolu bir ormanda yapıyoruz düğünümüzü. Nare Erkam ile her zaman ki gibi kavga ediyor. Lina ve Lavin hep yaptıkları gibi kafamı karıştırarak aynı elbisenin farklı renklerini giyiniyorlar."

"Sen onları karıştırıyor musun?"

"Biraz, hem konuşup şu anı bölme."

"Tamam devam et."

"O insan müsveddesi Uzay ve sevgilisi Asu da varlar tabi kendilerine ayrılmış sandalyelere oturmuş sohbet ediyorlar. Cadı teyze Evrim ile gelenleri ağırlıyorlar tabi o anda ben Burkan'ın çenesine daha fazla dayanamayıp gitmesi için işaret ediyorum. Omuz silkip minik beyaz evin merdiven başını gösteriyor. Başımı bir kaldırıyorum bembeyaz gelinliğin içinde kızıl saçlarınla parlıyorsun. Nutkum tutuluyor, gelinliğin kolları düşük dalgalı saçlarına takılı olan duvağın gelinliğin uzunluğu kadar..."

Hayran kalmış gibi derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti.

"O kadar güzelsin ki nefesimi tutmuş etrafa ışık saçan güzelliğine donmuş şekilde bakıyorum. Bana doğru merdivenlerden ilk adımını atıyorsun sen indikçe benim kalbim yerinden çıkacakmış gibi ağzımda atıyor. Son basamağı inip aşık olduğum o gülümsemeni yüzüne yayıyorsun ve bana bakıyorsun. Ben hala donuk bir halde sana hayranklıkla bakarken konuşuyorsun ' Nasıl olmuşum?' diyorsun. İşte o an kendime geliyorum, seni bir kez daha boydan süzüyorum ve cevap veriyorum. 'Nefes kesecek kadar güzel.' Diyorum."

Hayali bile o kadar güzeldi ki kim bilir gerçekte nasıl olacaktı. Mırıldanarak başımı oynattım.

"Sonra?"

"Sonrası evleniyoruz bu kadar."

Gözlerimi açıp şaşkınlık ve kızgınlık arası kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Son anda batırdığının farkında mısın?"

Omuz silkerek başımı tekrar göğsüne yerleştirdi.

"Son an diye bir şey yok güzelim o anın sonu olmayacak. Sen benim eşim olacaksın ve sonsuza kadar seninle olacağım."

Kızgınlığım bir anda tuzla buz olmuştu. Gülümseyerek başımı tekrar kaldırmış ve gözlerine bakmıştım ben güldükçe o da gülüyordu. Başını aniden kaldırıp dudaklarımla bütünleşince gözlerimi kapattım sağ elini usulca yüzüne yerleştirip okşarken dudaklarını dudaklarımdan ayırmadan beni altına aldı. Başımı indirip dudaklarından ayrıldığımda nefes nefese dudaklarıma bakarak gülümsedi.

"Kim kazandı?"

"Ne?"

"Yarışı kim kazandı diyorum. Öpücüğüm seni çok mu etkiledi?"

Omzuna vurup gülerken tamamen aydınlanan gökyüzüne bakarak derin bir nefes aldım.

"Berabere..."

"Güzel ikimiz de ödülümüzü alabileceğiz."

"Zaten sende kazansan bende kazansam aynı şey olacaktı ne ödülünden bahsediyorsun?" dedim gülerek.

"Hayır aynı değildi küçük kızıl. Sen kazanırsan benimle uyuyacaktın ben kazanısam benimle yatacaktın."

Daha yeni aklıma dank etmişti Karan üstümde pis pis sırıtırken kaşlarımı çatıp yavaşça vurdum.

"Hey! Mızıkçılık yaptın!"

"İstemiyorsan yatmazsın güzelim zorlamıyorum seni."

Seninle bütünleşmek istiyorum derken bunu kastetmişti. Sırıtmasına karşı kaşlarımı düzeltip güldüm.

"İstemediğimi kim söyledi?"


Lavin'in Ağzıdan...

Uyku sersemi yanımdaki bebeğin ağlama sesine uyanmıştım. Gözlerimi ovuşturup bebeği kucağıma alarak pışpışlaya pışpışlaya odadan çıktım.

"Acıktın mı?"

Ağlaması daha da artınca kaşlarım çatıldı bir bebek neden bu kadar ağlardı ki? Umut amcanın hala yeniden doğup şu an kucağımda olmasına inanamıyordum çünkü benim bildiğim bilgilere göre doğaüstü olan hiçbir varlık yeniden doğamazdı bu doğaya aykırıydı. Merdivenlere doğru yaklaştığımda kolumdan sertçe tutulup durdurulmuştum. Bakışlarımı bebekten çekip kolumu tutan kişiye yönlendirdim.

"Bir adım daha atarsan bebek ile birlikte yeri boylayacaktınız."

Uygar'a boş boş bakarken söylediklerini anlamaya çalışarak önüme döndüm merdivenlere bu kadar yaklaştığımın farkında değildim.

"Pardon dikkat etmemişim."

"Lavin sen iyi misin?"

"İyiyim neden ki?"

"Bebek geldiğinden beri bir saniye bile yanından ayırmıyorsun ve hareketlerin de çok değişti."

Kaşlarımı gülerek kaldırdım çok mu belli etmiştim ki, cevap vermek için dudaklarımı araladığımda merdivenlerin sonunda bize bağıran Erkam engel olmuştu.

"Aha! Umut amca uyanmış." Derken merdivenleri üçer beşer çıkarak bebeği kucağımdan aldı.

"Dikkatli ol Erkam."

"Tamam tamam."

Burkan elinde tabakla çıkınca kaşlarım daha da çatılmıştı.

"Ona yemek hazırladım getir de yedirelim."

Erkam da ona onay verince şaşkınlığım daha da artmıştı. Kolundan tutup Erkam'a engel olurken tabağın içindeki yemeğe bakmaya çalışarak sorgulayıcı sesimle ikisine de baktım.

"Bir saniye o tabakta ne var?"

"Makarna."dedi Burkan.

Gözlerimi sonuna kadar açarak ikisine de baktım. Küçücük bebeğe makarna yedirebileceklerini düşünmeleri delilikti.

"Saçmalamayın! Bebeği mi öldüreceksiniz!"

Burkan elindeki tabağa bakıp anlamaya çalışarak tekrar bana döndü.

"Neden bebekler makarna yiyemez mi?"

Sinirlerim tepemde oynarken Uygar sonunda olayın içine dahil olmuş ve bebeği Erkam'ın elinden almıştı

"Manyak mısınız oğlum siz? Hayatınızda ilk defa mı bebeğe bakıyorsunuz!"

Erkam Uygar'ın tepkisinden korkarak ellerini teslim olurcasına kaldırmış ve Burkan'ın yanına usul usul inmişti. Uygar bu kadar kızıyordu da kendisi daha önce bir bebeğe bakmış mıydı ki? Bebek hala ağlarken bunu düşünemiyordum Uygar bebek ile birlikte aşağıya inerken olduğum yerde durmayı bırakıp arkasından koşar adımlarla indim.

"Burkan sen süt ısıt, Erkam sende marketten bez al da gel."

İkisi de hemen onaylayıp gittiklerinde burnuma gelen koku ile neden ağladığını yeni fark etmiştim. Geldiğinden beri hiç altını açmamıştım. Saçlarını geriye atıp sıkıntıyla ofladım uzun zamandan sonra ilk defa bir bebeğe bakıyordum. Bunu nasıl unutabilmiştim?

Uygar bebeği koltuğa bırakıp ağlamaması için oyalarken kendimi daha fazla tutamamıştım.

"B-Ben bir banyoya girsem iyi olacak."

"Bir dakika."

Kolumdan tutup beni durdurduğunda yorgun gözlerle ona baktım.

"Neyin var Lavin? Yüzün soluk görünüyor."

"Bir şeyim yok sadece bebek gece boyunca uyutmadı."

"Başka bir şey var."

"Hayır yok dedim ya Uygar."

"Bunu daha sonra konuşacağız."

Geçiştirmek için başımı sallayıp yukarıya merdivenlere yöneldim. Bu kadar belli etmem iyi değildi Lina görse çok kızardı.

Sahi Lina neredeydi? Sima'nın odasına girip kapıyı ardımdan usulca kapattım. Dünden beri ne Sima'dan haber vardı ne de Karan'dan, ikisi de yemekten önce kaçıp gitmişlerdi. Cebimden telefonu çıkartıp Lina'yı aradım benden habersiz hiçbir yere gitmezdi.

"Efendim Lavin?"

"Neredesin? Bana da haber vermedin."

"Nare'yi almaya gitmiştim bir sorun mu var?"

"Hayır sadece merak ettim."

"Uyuyorsun diye haber vermedim ama gelirim bir saate."

"Tamam dikkatli ol."

Telefonu kapatıp ellerimi saçlarımdan geçirdim kendimi bir an önce toparlamam gerekiyordu. Yoksa her şeyi ortaya dökecektim yüreğimin yangını hala o günkü gibi yanıyordu ve bunu öğreneceklerdi. Yeterince dertleri yokmuş gibi bir de benimle uğraşmalarını istemiyordum. Aynanın karşısına geçip bitkin bedenime baktım Umut amca yeniden doğmuş ve reenkarnasyona karışmıştı bu yüzden hiçbir şey hatırlamıyordu. Doğa üstü olan hiçbir varlık reenkarnasyona uğrayamazdı fakat cadının o tehlikeli büyüyü yaptığını öğrendikten sonra biraz da olsa şüphem silinmişti. Ama tam emin değildim.

Umut amcayı sanki o değil de kendi bebeğim olarak görüyordum. Oysa geleli henüz bir gün olmuştu. Sima'nın geleceğini son dakika öğrendiğimiz için acele ile ve gelmiştik bu yüzden giyinecek bir şeyim yoktu. Sima'nın bıraktığı kıyafetlerden bir kaçını çıkartıp yatağa indirdim.

Banyoya girip kendimi ılık duşun altına bıraktığımda tenime değen su birikintileri sanki bir alev gibi bedenimi yakıyordu.

"Hayır..."

Kucağımda mosmor olmuş kundaktaki kızıma göz yaşları içerisinde bakıyordum.

"Lütfen... Lütfen beni bırakma kızım."

Bir annenin en çaresiz anıydı kucağında evladının ölümünü görmek. Yüreğime inen o alev tou kalbimi küle çevirirken göz yaşlarım bebeğimin üstüne damlıyordu. Lina elindeki adamı bir kenara fırlatıp bana baktığında göz yaşları içerisinde başımı ona çevirdim. Elleri ve yüzü kan içinde uzaktan bizi izliyordu.

"Lavin..."

Hıçkırıklarımın arasında başımı iki yana sallayarak kızımı göğsüme bastırdım.

"Esilya..."

Uzaktan bizi izlemeyi bırakıp korkak adımlarla karşımda çökmüştü. Ellerini omzuma koyup titreyen sesiyle kulağıma doğru eğilip fısıldadı.

"Üzülme demeyeceğim. Üzülmeye hakkın var Lavin verecek bir tesellim de yok. Bu yüzden ağla bağıra çağıra ağla ki yarına güçlü uyan ve bunu ona yapanlardan intikamını al."

İçimde tuttuğum o alev topunu Lina'nın sözleriyle birlikte çığlığımla gökyüzüne verirken kızıma sarılabildiğim kadar sıkıca sarıldım.

Üstümü giyinmiş saçlarımı kurularken gözlerimin dolduğunu aynadaki yansımamdan görmüştüm. Başımı hafif yukarıya kaldırıp akmak üzere olan göz yaşlarımı engellemeye çalıştım. Ben kızıma bir söz vermiştim ve o sözümü yerine getirecektim.

Kapı tıklanınca hemen dolu gözlerimi silerek kendime çeki düzen verdim. Ardından oturduğum yerden kalkıp yüzüme bir gülümseme yerleştirdim.

"Girebilir miyim?"

"Tabi gel."

Uygar usulca kapıyı açıp girerken yataktaki bornozu alıp hiçbir şey olmamış gibi etrafı toparlamaya devam ettim.

"Bir sorun mu var?" dedim masanın üstündeki tokamı bileğime geçirirken.

"Hayır ben sadece seni merak ettim."

"Ben iyiyim Uygar sadece yorgunum dedim ya."

Havluyu banyodaki sepete atıp Uygar'a döndüm kaşlarını hafif çatmış beni izliyordu.

"Anlatmak ister misin?"

"Anlatılacak bir şey yok ki."

"Lavin neyin var? Bebeğe karşı neden bu kadar ilgi duyuyorsun?"

"Tek sorun bu mu? O sadece bir bebek değil Uygar benim dostumun en değer verdiği kişi ve bende üstüme düşeni yapıp bize emanet ettiği şeye sahip çıkıyorum."

"Başka bir şey yok yani?"

Omuz silkerek gülümsedim.

"Hayır yok."

"Tamam... Asıl konuya geçmek istiyorum."

Onunla göz göze gelmemek için Sima'nın valizini yerleştirmeye geçmiştim bu sefer ama ellerimi tutup aramızda bir adım bıraktığında kaçmak istediğim o bakışlara hemen yakalanmıştım.

"Bi senedir benden kaçıyorsun Lavin. Sana olan hislerimin karşılıklı olduğunu bildiğin halde kaçıyorsun. Nedenini bilmiyorum ama öğrenmek istiyorum seni beni biz yapmamıza engel olan şey ne?"

Ellerimi ellerinin arasından çekip derin bir nefes aldım. İstemiyordum, kimseyle birlikte olmak istemiyordum bunun nedenini de aynı şekilde söylemek istemiyordum.

"Hislerimizin karşılıklı olduğunu düşünmüyorum Uygar. Eğer karşılıklı olsaydı senden kaçmazdım ya da bunca zaman beklemezdim."

"Yalan söylediğin gözlerinden ve kalp atışlarından belli oluyor Lavin."

"Yalan söylemiyorum duyduğun o kalp ritmi seni kırmaktan korktuğum için. Unutma ki vampirler ve kurtlar hala düşman ve ben düşmanım olan kimse ile birlikte olmak istemiyorum. Bu konuyu bir daha açma lütfen biz Sima için birleştik ve her ne kadar düşman olsak da o kadar savaşa ve engele rağmen dost olmayı başardık. Bundan ötesi yok."

Omzuna dokunup gülümsedim bu konuşmanın daha fazla sürmesini istemediğim için işimi yarıda bırakıp kapıya yöneldim. Aynı saniyede kolumdan tutup beni sertçe kendine çevirdi kapı ile kendi arasına aldığında kaşlarımı çatarak ona baktım. Gözleri söylediklerimden sonra hırs ile rengini değiştirmişti.

"Uygar-"

Dudaklarıma sert bir biçimde yapışınca donakalmıştım. Gözlerimi açabildiğim kadar açtım engel olmak için omuzlarına dokunduğumda bileklerimi tutup kapıya yasladı. O kadar güçlüydü ki bir kurt ile vampirin güçleri asla bir tutulamazdı.

Sonunda nefesi tükenmiş dudaklarımdan ayrılmıştı soğuk nefesi boynuma doğru ilerlerken zar zor yutkunabilmiştim.

"Ben sevdiğim kadının dostu olmam Lavin."

"Bu olayı ne kadar zorlaştırdığının farkında mısın?"

"Farkındayım ve umrumda da değil."

Boynuma dudaklarını sürterken ellerimi kurtarmak için çabalamaya başladım. Ama boşunaydı o da bende buna engel olamayacağımı biliyorduk. Sonunda başını boynumdan kaldırıp gözlerime bakmıştı.

"Kaçma artık benden Lavin kaçma..."

Bir hırsla ellerimi kurtarıp sertçe tokat attım. Bağı sağa doğru giderken omuzlarından itip nefesimi toparlamaya çalıştım.

"Güzel dil ile anlatmam seni daha da arsızlaştırıyorsa bende anladığın dilden konuşurum Uygar! Ben seni sevmiyorum hiçbir zaman da sevmeyeceğim! Bir kan emici ile birlikte olacağıma ölürüm daha iyi!"

Bir anda başını bana çevirip öfke ve kırgınlıkla gözlerimin içine baktı.

"Bir daha bana sakın yaklaşma! Yoksa Sima için birleştiğimiz bu grubu saniyesinde dağıtırım!"

BÖLÜM SONU

İnstagram adresi; nisaxyr

Karanlık Sırlar'ı ayrıca kitap olarak da satın alabilirsiniz, tüm internet sitelerinde mevcuttur. Daha fazla bilgi için instagram adresine göz atabilirsiniz.

Keyifli okumalar...

Continue Reading

You'll Also Like

23.6M 1.4M 78
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
760K 17.6K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...
7.5M 341K 65
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
2.7K 240 24
Bir gün yeni taşınmış olduğum semti gezmek için geç bir saatte dışarı çıkarım. İlk kez gördüğüm bir mahalleye girerim ve dar sokaklarda dolanmaya baş...