Defne' den
'' Aşkım, Defne'mm! ' diyen Ömer'e korkuyla bana seslenişine cevap vermiştim zira kendisi mutfağa gitmiş çocuklarla konuşuyordu.
" Efendim Aşk'ım?!"
Oysa ki bana ne güzel ' Aşk'ım, Defne'mm!' demişti ona bile sevinememiştim.
" AY KOŞMASINA PEŞİMDEN BE! ÖMERRR! SEVGİLİM! YUNAN HEYKELİ TAŞ BEBEĞİM! KURTAL BENİ! YA GELME PEŞİMDEN GELME! ÖMERRR!"
Elimde bana benzeyen bezbekle koşuyordum Arkamdan ise Müdür koşuyordu beni yakalamak için.
Yatağın üzerine oradan da Ömer'i görmem ile ona doğru koştum ve arkasına saklandım.
" Ne oluyor ne! Evimizi başımıza yıkacaksınız Müdür Defne!"
Omzundan öpüp, göz ucuyla Müdür' e bakarken " hiçç sadece oyun oynuyorduk Ömer."
Omzunun üstünden bana baktığında elimdeki bezbebeği gördü.
" Eeeh be Defne'm." Bana dönerek elimi tuttu diğer elimle de sımsıkı bezbebeği tutuyordum.
"Oyuncağını almışsın tabi koşar bu kadar peşinden hadi ver bana onu bu koşturmaca da bitsin."
Elini uzatmıştı bezbebeği alacaktı benden kendimi geri çekerek omzumu silktim alt dudağımı büzüştürerek.
" Banane ya vermicem ben bunu çok sevdim bu artık benim."
Bir yandan Müdür havlıyordu bir yandan Ömer gülümseyerek benimle konuşuyordu dudaklarını yaladı.
' Hııı... aşık oldum adam bi alt dudiş verrr bi alt dudiş verrr!'
" Hayır aşkım o senin değildi o hep Müdür'ündü ver hadi bana onu ben sana yenisini yaparım zaten onu da ben yaptım."
Kendimi geri çektim göğüsüme bastırarak " ya hayır!"
" Söz ben sana daha güzelini yaparım." Elini uzattı alacaktı onu benden.
" Defne'mm hadi ama." Öyle bir baktı ki kuzu kuzu vazgeçtim herşeyden.
' İşte geldim kuzu kuzu! Tarkan çık içimden!'
Uzattığı avuç içine bezbebeğe bıraktım.
" Offf! Al işte." Benden aldığı gibi Müdürün hizasına çöktü elinde sallayarak " oğlumm!" Demesiyle eline doğru fırladı Müdür ve ağızına aldığı gibi hırladı.
Bana doğru döndüğünde konuşmasına bile fırsat vermeden sımsıkı sarıldım, başımı göğsüne koyar koymaz kokusu çalındı burnuma.
Çektim o kokuyu doya doya teni zaten yumoş yumoştu bebeğimin.
" Bana da yapacak mısın ondan?"
"Hemde en güzelini en özelini yapacağım güzelim sana." Başımı kaldırıp yüzüne baktım.
" Bana ondan yapma." Kaşlarını çattı.
' Bu adam her koşulda yakışıklı olmak zorunda mı ya?!'
" Bana sana benzeyen bezbebek yap olur mu? " Güldü gülüşünü sevdiğim, hem de öyle bir güldü ki kendi gülüşünü görse aşık olur o derece.
" Olur yaparım." Başımı göğsüne koyar koymaz cümlesinin sonunda ' - da ' ekini ekledi.
" Olur yaparım da kaslı yapmam benim gibisi zor." Gülümsemiştim dediğine, Ömer ne zaman benimle konuşsa içimde ona dair birşeyler filizleniyordu.
" Ömer?"
" Hı?" Yüzüne baktım gözleri dudaklarımdaydı.
" Elinden geldikçe yap birşeyler yabancı değiliz usta." Dememle bütün dikkati dağıldı kahkaların eşeğinde işaret parmağıyla tenimi seviyordu.
" Ne yapacaz acaba senin bu sokak konuşmaları?"
" Sizde boş değilsiniz Ömer bey sizi de biliyoruz."
Kaşlarını havaya kalktı birden işte o anda gözüme perde indi gözlerim kalp kalp oldu.
' Awwww!'
" Diyorsun? " Sorusuna karşılık ben ona başka bir soru sordum aklım başka içim başka alemdeydi Ömer'e karşı.
" Eve gidelim mi sevgilim? Üşümüşsün sen? " Bir elim göğüsüme yerleşirken diğer elimle beline sımsıkı sarılıyordum.
" Ne güzel sevgilim diyorsun sen öyle?" Gülüşü genişledi.
Başını boynuma gömerek öpmeye başladı beni, öpücükleri boynumda yeni keşifler yapmaya başlamıştı bile.
" Sen bana böyle yakın oldukça- "öpücükleri ard arda çoğalıyordu. " Ben sana yeniden bağlanıyorum. Aşk seninle daha da güzelmiş Defne."
Kıkır kıkır kıkırdıyordum boynumdan çok gıdıklanıyordum ben ve sonunda altıma kaçırıyordum.
" Dur dur Ömer!" Elimle göğüsünden itmeye çalışıyordum ama imkansızdı ama öpücükleri de baştan çıkarıcıydı ya!
" Aşkım dur!"
" Söyle aşkım! Söyle bitanem söyle?!" Aniden başını kaldırmasıyla derin bir nefes aldım, gerçekten biraz da devam etseydi yeniden onun olacaktım.
Gerçekten çok zordu Ömer'in öpücüklerine dayanmak! Dolgun dudakların tende hareket etmesi, sıcak nefesinin tenimde çarpışma olayı birde sakalların tenimde batışı sürtünme olayı var tabi.
" Gerçekten üşümüşsün sen Ömer gidelim mi artık, ya da dur ben tişörtünü vereyim senin üşüme." Demiş tişörtü çıkarmak için harekete geçmiştim ki.
" Dur dur!" Diyerek beni yeniden kendine doğru çekmişti çünkü ondan bir milim uzaklaşmıştım.
Ellerimi kollarının üzerine yerleştirdim.
" Ama üşümüşsün?"
" İyiyim ben merak etme güzelim, hem de çok iyiyim."
' Yalancı üşümüşsün işte.'
Bir kez daha inanmayan gözlerle baktım Ömer'im'e çünkü teni inanılmaz derecede buz gibiydi.
" Ömer?"
" Defne'mm?"
" Gidelim." Başını sallayarak. " Tamam gideriz madem bu kadar istiyorsun? Ama gitmeden önce sana anlatmam daha doğrusu göstermem gereken birşeyler var.
" Ne ki?"
" Sen geç yatağa Müdürle ben geliyorum şimdi." Yanağımı öptü ve benden ayrıldı mutfağa gitmek için, arkasından baktım öylece.
Ama bana söyleyecekleri aklıma geldiğinde merakıma yenik düşüp önüme döndüm. Dört ayağın üstüne doğrulmuş öylece bana bakan Müdür'e.
" Geçşene oğlum ne bakıyon?" Demiş Müdür'ü beklemeden yatağa geçmiştim. Müdür ise hala dört ayağının üstünde doğrulmuş mutfağa doğru bakıyordu.
" İyi be gelmezsen gelme bir de seninle uğraşamacam yani."
" Ömer bunlar ne? " Gelir gelmez bağdaş kurmuş önüme sıralanmıştı bazı araç gereçleri.
Araçlar gereçler ise şunlardı : Telefon ve onun yanında sim ve batarya , küçük bir çakı, kolye, bileklik.
Uzandı ve ilk olarak eline küçük siyah renkli telefonu aldı.
" Bak Defne bu telefon acil durumlar için hani başın sıkışır zor durumda kalırsın diye, herhangi bir duşa basman yeterli sevgilim etrafında bir sürü insan olacak seni korumak için.
" Niye bana bunları anlatıyorsun ki? " Dedim içime birdenbire korku düşmüştü.
" Anlatma istemiyorum!" Diye tersledim Ömer'i
Bağdaş kurduğum yataktan kalktım.
" Nereye?" Bileğimden tutmasıyla ona bakmak zorunda kaldım.
" Ormana ormanda yürüyüş yapacağım biraz." Bileğimden tutarak beni kendine çekti öyle bir çekti ki ten çarpışmalarımızı duydum kendi adıma.
" Bu haldeyken mi? " Ses tonu çok etkileyiciydi ses tonundan daha nasibimi almamak için yüzüne bakmamaya çalıştım.
" Ne varmış halimde ki?
" Ne yok ki? Fiziğin, bacakların, güzel pamuk tenin, güzel bal rengi gözlerin,kızıl saçların sıcak nefesin. " Yanağıma sokularak öpmeye başladı.
" Güzel kokun " Ellerimi göğüsüne koydum beni öpücüklere boğarken.
" Ben sana kızgınım ama."
" O niye la?" Kaşları çatılmıştı hemen.
" Sen niye hep gidecekmişsin gibi davranıyorsun Ömer? " Gülümsedi ama gülüşüne de inanmadım.
" O nereden çıktı?" Gözlerimle yatağın üzerindeki araç gereçleri gösterdiğinde bakışları masumlaştı.
" Onlar kendini korumak için be Defne'mm, çocuklara da öğretim ben bunları."
" Çocuklar kendini koruyacaksa ben kendimi korucaksam? Peki sen ne olacaksın? Seni kim koruyacak sevgilim? Bırakma bizi bırakma beni ne olursun? " Anlıma dudaklarını bastırdı.
" Ben sizi çok seviyorum seni daha çok seviyorum güzelim."
" Bana birşey anlatma birşeyde öğretme istemiyorum hiç birşey senden başka." Omzuna başımı yasladım içimde bir korku vardı bu korku Ömer'e daidi.
" Çocuklar aradı yarın Müdür bey eğitme gidecekmiş unutmuştum ben onu.
" Ha evet çocuklar aramıştı ne diyor?" Gözlerimi sımsıkı kapatmış huzura kendimi bırakmıştım Ömer'in kolları arasındaydım.
"Aşkım gel yatağa girelim artık." Gözümü açıp elinden tuttum.
" Girelim bakalım yatağa belki yaramazlık yaparız?" Kıkırdadım dediğine;
Yatağa doğru giderken yatağın üstüne kurulmuş keyif yapan Müdür'e kaydı gözlerim partilerin üzerine yatmış gözlerini kapatmıştı.
" Aşkım söyler misin yatağın üzerinden gitsin ben söyleyince hiç bir bok yapmıyor!"
" Defne!"
" Ama yapmıyor." Arkamdan sürükledim Ömer'in elini sıkı sıkı tuttum.
"Müdür!" Deyişiyle yatan kalktı.
" Ooo paşam adaletin bu mu Dünya." Arkasından söyleye söyleye yatağın pikesini açtım.
İlk önce Ömer'i yatağın kenarına oturduğum beni izliyordu gülerek, elleri üzerimde olan tişörtünü alt yakalarına gitti.
Omuzundan yatağa doğru itiklememle yatağa doğru uzandı sırıtıyordu pis pis, ayağınıda yatağa doğru uzattımda yan tarafına doğru geçtim.
" Eeee nerede yaramazlık? " Yastığın üstüne direğinme dayadım, saç kenarında biriken tek tük saç tellerine takıldı gözlerim.
Parmak uçlarımla sevmeye başladım kıvır kıvır olmuştu kulak arkasında olan saç telleri.
" Sen de alıştın bakıyorum yaramazlığa."
" Hiç sorma la çok alıştım, hazır yataktayken gel bir yaramazlık daha yapalım neredesin?" Dudaklarını yalayıp yutkundu.
Şimdi o gözlerimin takıldığı dolgun dudaklar sulu suluydu oyşşş!.
" Yapma şunu yiaaa!"
" Neyi bunu mu? " Diyerek ikinci kez dudaklarını yalayıp yutkundu.
" Çok kötüsün ama sen." Farkına varmadan dudaklarına yapışıp geri çekildim ve kendimi geri doğru attım.
" Eee anlat bakalım şimdi Ömer bey? Deyip sarıldım başımı da karın bölgesine yerleştirmiştim amacım onu sıcacık yapmaktı.
" Ne anlatayım ki hain kadın, beni öpüp geri kaçtığını mı? " Kahkaha attım birden.
" Gülme!"
Karın kaslarına başımı yerleştirdim iyice çok rahattı vallah.
" Ama bebeğim çok fazla üşürmüşsün sen seni sıcacık yapmam lazım."
" Tamam işte sıcacık yap beni yaramazlık yapalım."
" Uyumanda lazım o ne olacak peki?"
" Senin sıcaklığın beni uyutur işte." Karın kaslarından başlayarak yukarı doğru ilerlemeye başladım.
Yüz yüze geldiğimizde beni göğüsüne çekerek sımsıkı sarıldı.
" Yarın gidince sıcak banyo yapalım sen güzel bir duş sonra ben sana lale limon yapayım hasta olacaksın diye korkuyorum Ömer tenin çok soğuk buz gibi.
Elim göğüsünde daireler çiziyordum ufacık ufacık.
" Müdür benimle konuşmuyor hiç ilgilenmiyor lütfen birşey yap ben bütün gücümü seni geri kazanmak için harcadım."
" Tamam konuşurum." Güldüğünü hissedebiliyordum başımı kaldırıp Ömer'e baktım.
" Seni çok seviyorum."
" Çok mu?"
" Seni çok, çok, çok seviyorum." Yüzüne yükselip güzel yüzünün her bir santimini öpmeye başladım.
Öyle bir öpüyordum ki kendisi beni öpemiyor kahkaha atıyordu.
Yatağın diğer tarafına kendimi atıp avuç içime başımı yaslamış dirseğimi de yastığa bastırmıştım.
" Ömerrr? " Parmak uçlarımla daireler çizmeye başladım yeniden.
" Hani demiştin ya mimarlık okucaktım diye? Hala okumak ister misin, ya liseden sonra ne yaptın ben çok merak ediyorum!" Cümlemin sonunda derin bir nefes almıştım derin bir ' oh ' çekmiştim.
Acayip merak ediyordum yani.
Güldü gülüşünü genişlemişti, benim derin nefeslerimin karşında.
" Ben lise' den sonra, mimarlık bölümü onun yanında okulun müzik konserlerine çıkıp şarkılar söyleyen, arada sırada tiyatro bölümünde oyunculuk eğitimi alan bir kişiydim, boş vakitlerimde bunları yaparken spor' da yapıyordum ayrıca Defne'mm."
Ağızım açık kalmıştı.
" Oha oha oha! Oha! Sen ne yapıyorsun ya!" Surat ifadesi ' ne la' diye çatılmıştı.
" Hem Oyunculuk, hem Mimarlık, hem Müzik, hem Spor düşünebiliyor musun Ömer? Ben söylerken yoruldum da o yüzden şaşırdım yani.
'Yarım ağız gülüşünle beni kalbimden vuramazsın ama...'
" Peki arkadaş çevren?"
" Engin Öztürk, Burak Yörük, Salih Bademci gibi isimler var arkadaşım aklıma gelenler bunlar şimdilik. Sınıf arkadaşlarım Tolga vardı. Lakabı Gaz Kaçırandı of çok özledim şerefsizi."
'Biliyorum Ömer Kağan söylemişti.'
Söylerken bile gül yüzü gülüyordu bebeğimin ya! Anlaşılan çevresi baya genişti.
Göğüsüne başımı koydum.
" Peki onlarla görüşüyor musunuz?
" Evet hepsiyle görüşüyorum bir tek Tolga' yı bulamıyorum."
" Ne oldu ki ona?"
" Bir gün bana mesaj attı " Ev çok gaz kokuyor kardeşim tüpü mü açık mı bıraktın ne ettin? Şaka şaka kendi osuruma dayanamadım evi ilaçlaç bir yarım saatte geliyorum." Dedi ve gitti.
Dediği anda Ömer' le birlikte kahkaları atmıştık.
" Peki hiç bulmayı denemedin mi?"
" Bulamıyorum ki Defne'mm dedim ya."
İçimden bir ses : ' İnanma yalan söylüyor ' diyordu ama hadi bakalım.
Aklıma gelen fikirle kaşlarım çatıldı aniden başımı kaldırıp baktım göğüsünden destek alarak.
" Lan! Sen bana erkek arkadaşlarını anlatıyorsun! Senin hiç mi kız arkadaş veya arkadaşların olmadı?!"
" Sıçtık (!)" Dedi birden.
" NEYY?!"
Yatakta toparlandım hızlıca.
" Defne sevgilim (!)"
" Tabi ya oyunculuk, arkadaşlık çevresi büsbütün üst model yakışıklılık ve sen? Dökül Ömer dökül!"
" Defnemm, sevgilim!" Anından terler boncuk boncuk akmaya başlayıp anlı tomurcuk tomurcuk olmuştu ama niye ki?
" Olmadı." Anlı tomurcuk tomurcuk devam ediyordu.
" Ömer! "
" Tamam lan oldu! Fazlaca oldu hemde!" Sırıtıyordu, ama benim ilgimi çeken çok ilginç bir şekilde anlındaki terleme bir anda durmuştu.
Gözlerimi kıstım.
" Şimdi seni öldürcem!" Yanımdaki yastığı alıp yüzüne bastırdım.
"SÖYLE LAN! HANGİSİ DAHA GÜZELDİ!" Elleri yastığı yüksekte bırakıyordu illah direncekti bana.
" SUSMA SÖYLE, YETER Kİ SESİNİ DUYAYIM!! SÖYLE! "
" Kız dur deli!"
" SÖYLE KİM O SAKALLI ADAM ÖMER!" Kahkahaları durdu, yastığa dirilen o güçlü kolları durdu, yastığın kenarını tutan upuzun güzel mi güzel biçimli parmakları gevşedi.
" Ömer..." Yastığa güç uygulamadan vazgeçtim o anda, yatık öyle bir fırladı ki Müdür'ün kaçış rüzgarını bedenim de hissettim.
" KİM LAN O SAKALLI! " Deyişiyle dudaklarına yapıştım ellerim sakallarında yerini alırken parmuk parmuktu sakalları okşamaya başladım hepte okşayacaktım o esmer bebek tende pamuk sakalları.
" Sensin sevgilim, sensin Ömer'im."
Dudaklarını öpüp yüzüne doğru konuştuğumda ise masumlaştı, gözleri bakışları.
" Uyut beni, uykum geldi." Gülümsedim yanağın kenarını baş parmağımla okşarken.
" Tamam uyutalım bebeğimizi. " Kendimi Ömer'in üzerinden yan tarafa attım."
Kolumu açıp onu kendime doğru davet ettiğimde yastıkta kayarak boyun girintime yerleşti.
" Saçlarımı okşa."
" Tamam olurrr!" Elimi Ömer'in saçlarına attım ve dediğini yap kendi hür irademle sevmeye başladım saçlarını.
Diğer elimde bir yandan vücudunu sarmaya çalışıyordum hala vücudu buz gibiydi, boynumu öptü.
" Seni seviyorum."
' Allah sonumu hayır etsin ama vallah bende çok seviyorum seni Ömer.'
' Bende seni çok seviyorum bebeğim.' Başını öpüp saçlarını öpe- okşaya uyuttum bebeğimi.
Bu yaşadıklarıma inanamıyorum sanki kırk yıllık sever gibiydim Ömer'i sanki o değilde ben beklemişsim Ömer'i, konuşması ayrı gülüşü ayrı nefes alışı ayrı kalbimin atışını hızlandırıyordu.
Alışıyordu bana gerçekten alışıyordu eskisine bakarak öpüyor, kokluyor, dokunuyor, gülüyor, güzel güzel kelimeler söylüyordu.
Başını öpüp dudaklarımı beklettim saçlarının kokusu çok hoşuma gidiyordu.
" Allah'ım lütfen beni öyle bir sevsin ki benim gibi kendini tanıyamazsın yanımda çünkü ben kendimi tanıyamıyorum." Son bir öpücük kondurup derin nefes aldım.
Saçlarını severken gözlerim vücuduna kaydı sarabildim kadar vücudunu sardım tek elimle.
" İnşallah hasta olmazsın Ömer ya." Kendimi geri çekip boynuma vuran sıcak nefese baktım , içimi bi mutluluk, bi yağ gibi erime kaplamıştı.
'' Yiaaa ama ağızı açık uyumuş buuu (!) " Gülümsemedim dudaklarına bakarak. " Öpsem uyanır mı acaba?" Dedim, sonra gözlerim yüz hatlarına, göz kapaklarında kaydı.
" Şşşt (!) Ömer çipili çipili şak şak şak (!) Uyudun mu la?" Deyip uyuduğundan bir kez daha emin olduktan sonra yaklaşıp alt dudağını ağızımın içine aldım.
Küçük küçük öptüm uyanmaması için, alt dudağa o kadar dolgundu ki yiyip bitirsem fark etmezdi bile.
" Oyşşş! Bebek bebek." Boynuma kafasını bastırdım.
Yatağa doğru gelen Müdür' le göz teması kurup.
" Senin bu baban var ya kuzu kuzuuuu." Dememle yatağın üzerine atlamış patilerin üzerine uzandıktan sonra gözlerini kapatmıştı...
" Eee uyanın ama canım sıkıldı benim!" Demiş gözlerimle hem Ömer'i, hem Müdür'ü takip ettim.
Kaç saattir uyuyorlardı babalı - oğlu yağmurda başlamıştı, çıkardığı sesten belliydi şadır şadır bardaktan boşalıp boşalıp yağmur yağıyordu.
Ama benimde yağmurlu havalarda hep uykum geliyordu ya seviyordum yağmurlu havalarda uyumayı.
Of ya Ömer'im keşke uyansaydın?
Havanın kararması, yağmurun sesi derken göz kapaklarım kapanmıştım ki Ömer'in telefondan bir kadın sesi işittim.
" Ömer aşkım yarın 14: 00 ' da buluşalım!"