Pamuk Prens | bxb

Por malfoyunyesilelmasi

152K 11.9K 5.8K

[Tamamlandı] Ateş: Bugün öyle arkadaşlarınla iddiaya falan mı girdiniz? Derin: Ha sen etekle okula gelmemden... Más

[1]
[2]
[3]
[4]
[5]
[6]
[7]
[8]
[9]
[10]
[11]
[12]
[13]
[14]
[15]
[16]
[17]
[18]
[19]
[20]
[21]
[22]
[23]
[24]
[25]
[26]
[27]
[28]
[29]
[30]
[31]
[32]
[33]
[34]
[35]
[36]
[37]
[38]
[39]
[40]
[41]
[42]
[43]
[45]
[46]
[47]
[48]
[49]
[50]
[51]
[52]
[53]
[54]
[55]
[56]
[57]
[58]
[60] - önce sonraki bölümü okuyun
[59]
[61]
[62]
[63]
[64]
[65]
Final

[44]

1.3K 100 100
Por malfoyunyesilelmasi

51K olmuşuzz, hayırlı uğurlu olsun bebikler 🎉🎉

Bunun şerefinee upuzuuuun bir smut bölümü yazdım. HEM DE ATEŞ'İN AĞZINDAN. İçinde fantezi falan var biraz. Başladığı ve bittiği yeri "°° °°" işaretiyle belirttim. Okumak istemeyenler orayı atlayarak okuyabilirler.

Ateş

"Bana karşı ilgini mi kaybettin? Benimle hiç ilgilenmiyorsun." Derin'in tripli sesiyle telefonumdan kafamı kaldırıp dolabının önünde dikilen bedenine baktım.

"İşim var sadece."

Yanıtımı verdikten sonra telefon ekranıma geri döndüm. Sohbete tıklayıp gelecek olan mesajı beklemeye başlarken banyo kapısının açılıp kapandığını duysam da önemsemedim. Muhtemelen Derin duş almaya gitmişti.

Odayı dolduran bildirim sesiyle telefonumun sonda olan sesini kıstım.

Gönderen: F.A.

Gelecek misin bu gece?

Mesajı birkaç kez içimden tekrarlayıp derin bir nefes alarak klavyede gezdirdim parmaklarımı.

Gönderilen: F.A.

Evet, 12'de oradayım.

Birkaç dakika daha sohbette beklesem de yanıt gelmedi. Banyo kapısının açılıp kapanma sesiyle telefon ekranını kilitleyip yatağın yanındaki masaya bıraktım. Derin triplendiği için onunla ilgilenecektim.

Kafamı kaldırıp Derin'e baktığımda nefes alamadım bir an. O... o çok farklı olmuştu.

Siyah, kalın aşkları olan askılı bir tişört; altına da bundan iki hafta kadar önce beğenip giymesini istediğim siyah, mini etek vardı. Yanaklarını adını bilmediğim bir makyaj malzemesi ile pembe yapmış, dudaklarına yine çilekli lip balm sürmüştü. Kafasında da siyah bir kedi tacı vardı bir de.

Yutkunup öylece karşımda duran bedenini süzmeye devam ettim sadece. Herhangi bir şey söylemiyordum. Derin karşımda bu şekilde dururken mantıklı bir cümle kurmam da pek imkanlı değildi zaten.

Mermer gibi beyaz teni pencereden sızan öğle güneşinin altında parlıyordu resmen. Sadece onu izleyerek tüm günümü geçirebilirdim.

Sırtını yasladığı duvardan çekip küçük adımlarla yatağa doğru yürümeye başladı. Kucağıma oturacağını bildiğimden yatakta sırtımı, başlığa dayalı, yastığa yasladım.

Derin yatağa gelip dizlerinin üzerinde yükseldi. Bir dizini iki bacağımın arasına yerleştirip iki elini de belimin iki yanından yatağa dayadı.

Üzerime köpek pozisyonunda eğilmişti. Vücudu, hiçbir şekilde bana temas etmediği halde kanat çırpmış uçan gönlüme bir şey yapamadım.

Sanırım aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, sadece Derin'i görmek bile bana adımı unutturacaktı.

Yüzünü bana yaklaştırdığında ağzım karşılık vermek için ihtiyaçla aralandı. Dolgun dudakları, benimkiler üzerinde durduğunda bir elimi beline sarıp yumuşak başlattığı öpücüğü devam ettirdim.

Derin dudaklarını benden ayırıp tekrar dizlerinde yükseldi. Bir bacağını sağ tarafıma doğru uzatıp kucağıma yerleşti. Belini sıkıca tuttum. Sanki ona tutunmasam bayılacakmışım gibi hissediyordum.

°° °°
Dudaklarımızı tekrar birleştirdiğimde iki elini de omzuma yerleştirip üst dudağımı kavradı.

Kalp atışlarım son ses kulağıma yansırken bunu duymaması için varlığından emin olmadığım Tanrı'ya dua ettim.

Ne yapayım? Hissettiğim bu yoğun sevda fazla geliyordu bana. Ona istediğim gibi dokunacağım düşüncesi hâlâ bir hayal gibi geliyordu.

Dudaklarımın arasındaki dolgun eti dişlerimle kıstırıp boğuk bir inleme kazandım. İnleyişi midemde bir çalkantıya sebep olurken dilimi yolladım inlediği için aralanan dudaklarının arasından.

Dilim diline temas ettiğinde melodik iniltisi doldu kulaklarıma. Kalçasını ufak hareketlerle ileri-geri yapıp üzerine oturduğu aletime sürtünmeye başladı. Belini daha sıkı kavrayıp onu kendime daha çok bastırdım.

Dudaklarımızı ayırıp derin solukları ciğerine çekerken kafasını kaldırıp gözlerini tavana dikti. Aynı zamanda da aletime daha hızlı hareketlerle sürtünüyordu. Ben de belindeki ellerimi kalçasına indirmiş, onu yönlendiriyordum.

Bir anda kucağımdan kalkıp uzanmamı eliyle işaret etti. Sanırım onun da benim gibi konuşamayacak kadar aklı uçmuştu.

İsteğini geri çevirmeyip kendimi ileri doğru ittirerek uzandım yatakta. Üzerime demin yaptığı gibi köpek pozisyonunda eğildi: Bir dizini iki bacağımın arasına yerleştirip, iki elini de belimin yanından yatağa koymuştu.

Üzerimdeki kısa kollu tişörtün eteklerinden tutup çıkardı bir çırpıda. Kıyafetimi yere fırlatıp üzerime eğildi yeniden.

Dudakları önce dudağımın kenarını buldu. Ardından çenemi, çenemin hemen altındaki bölgeyi, adem elmasımı... Her bir bölgeme ayrı ayrı öpücüğünü yerleştirerek boynuma kadar geldi.

Hissettiğim ince sızıyla ağzım aralandı. Hemen ardından dilini ve öpücüklerini sırlayınca dudağımı ısırdım. Boynundaki işlemi sayısız kez tekrarlarken bir elini de aşağıya indirmiş pantolonumun üzerinden aletimi okşamaya başlamıştı.

Tekrar üzerimden kalkıp dizlerinin üzerinde yükseldi. Elini kemerime atıp hızlı hareketler ile açtıktan sonra düğmemi de açıp pantolonu çıkardı üzerimden.

Yatakta iyice geriye doğru kayıp yüzünü aletimin hizasına getirdi. Yüzüne yerleştirdiği garip bir tebessümle bana baktı. Ardından bana bakmaya devam ederken aletime dişlerini geçirdi boxerın üzerinden.

"Siktir." Ağzımdan istemsiz kaçan küfürle beraber kafamı geriye atarak inledim.

Her ne kadar bedeni üzerinde derin bir hâkimiyet kurmak istesem de ipleri eline almasına izin vermiştim şimdilik.

Elini boxerımın içine atıp aletimi dışarı çıkardı. Aletimin ucunu sıcak ağzına alması ile titrek bir nefes aldım.

Her şey o kadar fazla geliyordu ki... Delirecek gibiydim. Aletimin her bir bölgesine dokunan yumuşak dili, ağzına alamadığı yerleri eliyle çekişi... Beni gerçekten delirtiyordu.

Ağzındaki aletimi yanağına doğru vurup beni iyice kontrolden çıkardı. Salyası üzerime akarken, aletimi lolipop emer gibi emmeye devam ediyordu.

Daha fazla kendimi dizginleyemezken elim istemsiz siyah saçına gitti. Saçını sıkıca kavrayıp kafasını sertçe yukarı-aşağı hareket ettirerek aletimin tamamını ağzına almasını sağladım. Boğazına kadar uzanan aletim yüzünden gözü dolsa sesini etmedi. Ben de önümdeki zevk yıldızları yüzünden fark edememiştim.

Sona yaklaştığımı bacaklarımın titremesinden anlarken ağzına boşalmamak için geleceğim an Derin'in kafasını aletimden uzaklaştırdım. Derin dudağının kenarına akan salyasını silerken şaşkınca bana bakıyordu.

Sönmüş aletimle içime büyük soluklar alırken yatağın köşesine oturmuş Derin'e baktım. Elinden tuttuğum gibi onu yatağa uzandırıp üzerine eğildim.

"Bu kadar oyun yeter. Asıl kuralımızı unutma, bebeğim. Bana ve kendine dokunman yasak."

"Babacık da diyeyim mi?" Alaylı sesiyle kıkırdadım.

"Olur." dedikten sonra çenesini dişlerimin arasına aldığımda kısıkça inledi.

Derin'in askılı tişörtünü bir çırpıda üzerinden çıkartıp bembeyaz tenine baktım. Sol meme ucunun altında iki, göbek deliğinin ve omzunun üzerinde ise bir tane beni vardı. Belinin iki yanında duran bel gamzelerinden bahsetmiyorum bile. Benim tamamiyle aklımı uçuruyordu bu iki çukur.

"Çok güzelsin." diye mırıldandım parmak ucumu çıplak göğsünde gezdirirken. Herhangi bir yanıt vermesine fırsat kalmadan yatağın yanına doğru eğilip, buraya gelirken aldığım açık bira şişesini aldım elime.

Şişeyi eğip bir miktar birayı Derin'in çıplak gövdesine döktüm. Biranın soğukluğu ile ürperse de sesini çıkarmadı.

Hemen sonra birayı döktüğüm yerleri yalamaya ve öpmeye başladım. Böylece birayı Derin'in üzerinden içiyordum. Göğüs ucunu dişlerime hapsettiğimde büyükçe inledi. Her bir bölgesini dişlerime hapsedip üzerindeki birayı dilimle temizlerken kendinden geçmiş gibi inliyordu sadece.

Üzerinde iyice aşağıya eğilerek bacağına kadar geldim. Sol bacağını ayak bileğinden kavrayıp havaya kaldırdım ve dizine dişlerimi geçirdim. Dişlediğim yeri öptükten sonra öpücüklerimi yukarı doğru çıkarak devam ettirdim. Boşta olan elimle de pürüzsüz olan sağ bacağını okşuyordum. Boxerının oraya kadar geldiğimde bacağını bırakıp eteğinin altındaki boxerı çıkardım üzerinden.

Eli çıkarmak için eteğine gittiğinde bileğinden kavrayarak durdurdum onu. "Etek kalsın."

Zaten dolgun olan dudakları öpüşmemizin etkisiyle iyice dolgun olmuştu. Üzerine eğilip dilime dudaklarının üzerinde gezdirdim. Ağzıma gelen çilekli lip balmın tadı beni daha da tahrik ediyordu.

Dudağından ayrılıp Derin'in parke zemine attığı pantolonumu aldım elime. Pantolonumdaki uzun, siyah kemeri çıkardım. Pantolonu geri yere atıp Derin'e döndüm.

Kemerin ucunu Derin'in mükemmel ötesi beyaz teninde gezdirdim. Derin'in hızla inip kalkan göğsünden nefes alış verişlerinin hızlandığını anladığımdan sırıttım hafifçe.

"Ellerini uzat."

Verdiğim emirle ikiletlemden iki elini de uzattı. Kemeri ellerinden geçirdim ve kemerin ucunu da yatak başlığına sıkıca bağladım. Böylece ellerini havadan bağlamıştım.

Kendi boxerımı da üzerimden çıkardım. "Çekmecenin içinde kayganlaştırıcı var." Derin'in yalvarır gibi çıkan sesiyle omuz silktim. Bayağı zor durumda olduğu belli oluyordu.

"Bu sefer kayganlaştırıcı kullanmayacağım."

Yere bıraktığım bira şişesini kapıp biraz parmaklarıma döktüm. Bira ile ıslattığım parmaklarımı siyah eteğin altından deliğine değdirdim. Soğuklukla ürperirken elleri havadan bağlı olduğu için bir şey yapamıyordu. Üç parmağımı da aynı anda içine ittirdiğimde kısık çığlığı doldurdu odayı. Açıkçası yataktayken onun acı dolu çığlığını duymak bile sadistçe bir istekle hoşuma gidiyordu.

Alışmasını beklemeden parmaklarımı içinde hareket ettirdim. Yeteri kadar genişlendiğini düşündüğümde elimi çekip büyük aletimi dar deliğine gönderdim. Tek hamlede yarısına kadar içine koyduğumdan tiz çığlığı kulağımı doldurdu.

Her ne kadar devam etmek istesem de kendimi zorlayarak öylece durup alışmasını bekledim. Atacağı acı dolu çığlıklarını duymak isteyen tarafımı bastırmak için tüm irademi kullanmam gerekti.

Öylece durduğum birkaç dakika sonrasında devam etmemi ister gibi kalçasını hareket ettirince aletimin tamamını içine gönderdim. Tekrar çığlığıyla beraber duraksadım. Derin bir nefesle içimi doldurup kendimi dizginlemeye çalıştım ama kafamda bir sürü ses varken bu pek mümkün olmuyordu.

Sebepsizce onun canını yakmak istiyordum.

Gözlerimi kapatıp kafamdaki sesleri dinlememeye çalıştım.

"D-devam et." Derin'in titrek sesini duyduğumda bile açmadım gözlerimi. Kendimi dizginleyebilmem için biraz daha hareket etmeden bekledim.

Ancak içinde git-gel yapmaya başlayıp gözlerimi açtığımda hareketlerimi ben yönetmiyordum sanki.

Sertçe duvarlarını zorlarken bir elimi de boynuna atmıştım. Hafifçe sıkıp nefesini kestiğimde bile zevk dolu iniltileri kesilmiyordu.

Kendimi geriye çekip tekrar içine yolladığımda hayranı olduğum iniltisi doldu kulaklarıma. Onu inletmek hoşuma gidiyordu. İçinde iyice hızlanırken bira şişesini aldım yeniden. Kafama dikerken hareketlerim yavaşlasa da hâlâ devam ediyordu.

Ağzımdan çektiğim bira şişesini yere bıraktım. Hareketlerim yeniden hızlanırken vurduğum nokta ile Derin'in büyük bir çığlık atıp bedenini kaldırdığını fark ettim. Zevk noktasını bulmanın verdiği hazla aynı yere daha sert girmeye başladım.

Derin'in ellerini kurtarmak ister gibi çekiştirmesinden istediğini anlayarak elimi aletine sarıp çekmeye başladım. Bir yandan da kafamı geriye atıp darbelerimi sertleştirmiştim.

Kısa bir süre sonra Derin büyük bir inilti ile elime, ben de Derin'in içine boşaldım.

Boşalmanın etkisi ile dizlerim titrerken kendimi Derin'in üzerine bıraktım. Birkaç dakika soluklandıktan sonra kulağımı doldurup rahatımı bozan zil sesiyle Derin'in üzerinden kalkıp, boxerı es geçerek, pantolon ve tişörtümü geçirdim üzerime.

"Ellerimi çöz." Tam kapıdan çıkacakken Derin'in sesiyle sırıttım.

"Hayır."

Cevap vermesine fırsat kalmadan odadan çıkıp kapıyı da kapattım ardımdan. Hızlıca dış kapıya ilerleyip kapıyı açtım. Karşımda saçları üçe vurulmuş, uzun boylu ama zayıf bir çocuğun şaşkın bakışları beni buldu.

"Derin Çekici?" diye sordu kendini toparlayıp.

"Uyuyor şuan. Ben arkadaşıyım. Ne vardı?"

Elindeki kutunun üzerindeki kağıdı işaret etti. Kağıdın üzerindeki kalemi kapıp imza attım. Kağıdı alıp kutuyu bana uzattı. Büyük sayılabilecek kutuyu elime alıp karşımdaki adama gülümsedim şirince. "Tam vaktinde getirdiniz." 

Yukarı kata çıkıp Derin'in odasına girdim. Kutuyu yatağa bırakıp tepkisine bakmak için yüzüne odaklandım.

"Bu ne?" dedi kaşlarını çatarak.

Hevesle yerimde kıpırdanıp kutuyu açtım. Çok heyecanlıydım!

Tabii bu hevesli halim Derin'in kutunun içindekilere baktığında gözlerini yuvalarından çıkacakmış gibi irileştirmesiyle bir balon gibi söndü.

"Bunları sen mi sipariş ettin?"

Kafamı sallayarak onayladım. İçinde bir sürü seks oyuncağı vardı. Bu tarz şeyler benim hoşuma gidiyordu ama onun istemeyeceğini düşünmemiştim hiç.

Odayı kaplayan sessizlikten sonra yüzündeki kararsız ifadeye bakıp kutuyu yataktan indirdim.

"İstemiyorsan sorun değil, gerçekten. Kendini zorundaymışsın gibi hissetme."

"Hayır, hayır, istiyorum. Denemek isterim yani bazılarını. Her şeyin ilki vardır. Hem senin hoşuna gidiyorsa benim de gider." Hızlıca konuşmasıyla sırıtıp burnuna küçük bir öpücük kondurdum.

"Emin misin?" Gözlerini devirdi. "Eminim ama artık ellerimi çöz."

"Bir tur daha dayanamaz mısın?" dedim dudaklarına yaklaşırken. Kısık sesle kıkırdadı.

"Bir tur daha mı? Başla bakalım babacık." Aldığım cevapla hevesle dudaklarına uzandım. Oyuncakları üzerinde denemek için sabırsızlanıyordum ama onu ürkütmek istemediğimden sadece birkaç tanesiyle işimi görecektim. Canını yakmamam lazımdı.

Dudaklarıma anında karşılık verirken kısa ama sert öpücüğün sonunda boynuna ilerledim. Dudaklarımı değdirdiğim her yerden sonra Derin'den kısık bir inleme kazanıyordum.

Boynunda fazla oyalanmadan dikleşmiş göğüs uçlarına geldim. Boynunu zaten yeterince sömürmüştüm, yarına büyük morluklarla uyanacaktı muhtemelen. Göğüs uçunu dişlediğimde Derin inleyerek kalçasını kaldırarak aletini aletime değdirdi. Bu hareketiyle ben de inlemiştim.

İşaret ve orta parmağımı Derin'in ağzına doğru tuttum. Direkt ağzına alıp parmaklarımı emmeye başladığında bayılacak gibi hissettim. Parmaklarımın üzerinde gezinen yumuşak dili beni deli etmeye yetmişti.

Parmaklarımı ağzından çekip eteğinin altından deliğine gönderdim. Gözlerini yumup belli belirsiz inledi. Sağ elimin iki parmağı ile onu genişletip öbürüyle de kutuya erişip içinden vibratörü aldım.

Parmaklarımı içinden çekip vibratörü deliğine koydum. Ayarını düşük moduna alıp başlattım. Derin inleyip kalçasını hareket ettirirken yataktan kalkıp tişörtü ve pantolonu çıkardım üzerimden. Aynadaki yansımama baktığımda saçlarımın normalden bile fazla dağıldığını gördüm. Kafamı duvardan duvara vurmuşum gibi görünüyordu. Eh, bu da kargocunun şaşkın bakışlarının sebebini açıklıyordu.

"H-hızlandırsana." Derin'in inleyerek kurduğu cümleyle yatağa gelip vibratörün ayarını hızlandırdım biraz. Derin kafasını geriye atıp inlerken önümdeki muhteşem manzaraya baktım sadece.

Siyah tutamları olabildiğince dağılmış, yastığın üzerine serpilmişti. Mavi gözlerini kapatarak saklamıştı. Mermer gibi beyaz vücudunun belli yerlerinde kızarıklıklar mevcuttu ve sürekli inleyip kulaklarımı bayram ettiriyordu.

Sadece Derin'in görüntüsü ve iniltileriyle büyümeye başlıp, beni zorlayan aletime kısa bir bakış attım. Elimi vibratöre atıp içinde biraz hareket ettirdim. Derin'in inlemeleri artarken kendime daha fazla hâkim olamayıp, vibratörü çıkarmadan, içine girdim aniden.

İkimiz de büyükçe inlerken içinde hareket etmeye başladım. Aletimi sıkıca saran duvarları öyle çok aklımı başımdan alıyordu ki, kendimi daha fazlasını isterken buluyordum.

Vibratörü biraz daha hızlandırıp kendimi geriye çekip yeniden girdim içine. Derin tekrar büyükçe inlerken benim hareketlerim de hızlanmıştı.

İçine birkaç sert vuruş daha yaptığımda Derin'in aletindeki seyirme dikkatimi çekti. Henüz boşalması için erken olduğundan vibratör ile beraber içinden çıkıp dolabını aramaya başladım.

"N-ne yapıyorsun?" Derin'in zar zor konuşmasıyla kısık sesle kıkırdadım.

"Devam etmemi istiyor musun?"

"Evet, lütfen devam et."

"Çok istekli misin emin olamadım. Ne kadar istediğini göster bana."

Bu sırada dolapta bulduğum siyah kravatı alıp sıkıca aletine bağladım. 

"Ateş, ne yapmak istiyorsan yap ama lütfen devam et."

Verdiği cevapla tatmin olarak elimi kutuya attım. Çıkardığım tasmayı Derin'e gösterdim. Kafasını onaylarcasına salladığında tasmayı boynuna geçirdim. Derin'in arkasını döndürüp dizlerinin üzerinde doggy pozisyonunda durmasını sağlarken vibratörü içine yerleştirip önceki ayarına aldım. Ardından ben de içine girdiğimde odayı tekrardan Derin'in iniltisi doldurmuştu.

Tasmanın ucunu kendime doğru çekip Derin'in birkaç saniye nefessiz kalmasını sağladım. Sırtına öpücüklerimi yerkeştirirken artık gözlerim kararmaya başlamıştı zevkten.

Vibratörün ayarını iyice yükseltip tekrar sert darbelerle içine girmeye başladım. Zevk noktasına ardı ardına vurunca ikimizin iniltisi de dolmuştu odaya.

"A-ateş, lütfen izin ver. Acıyor."

Ben de sona yakın olduğumdan elimi aletine atıp kravatı çıkardım. Bir elimi bel gamzesine koyup, öbürünü de, tasmanın ucunu bırakmadan, saçına yerleştirdim sıkıca. Saçından tutup kafasını başlığa dayadım. Üzerinde kurduğum hâkimeiyetle daha sert darbelerle, daha derinine girmeye başladım.

Yanaklarından süzülen yaşı görmemle sırıttım. Derin'i zevkten ağlatmıştım resmen. Hissettiğim hazla daha da hızlanırken aldığım zevkten bacaklarım titremeye başlamıştı.

"A-ateş!"

"D-derin!"

İkimiz de aynı anda isimlerimizi söyleyerek inlediğimizde boşalmıştık.

°° °°
İçinden çıkıp yorgunlukla kendimi yatağa attım. Uzanır pozisyona gelmeden Derin'in boynundaki tasmayı, bileğine sarılı olan kemeri ve içindeki vibratörü çıkardım. Uzun süre bağlı kalmaktan kızaran bileğini tutup bir öpücük kondurdum.

"Canını çok acıttım mı?"

Kafasını iki yana sallayıp kafasını göğsüme koydu. "Zevkten ağladım resmen. Ne ağrısından bahsediyorsun?" Kıkırdayarak verdiği cevapla ben de güldüm. Elimi siyah saçlarına atıp okşamaya başladım.

"Duş aldırayım mı sana?" diye sordum mayıştığını fark ederek. Kafasını onaylarcasına salladığında yataktan kalkıp hafif yapılı bedenini kucağıma aldım. Banyoya ilerleyip üzerindeki son parçası olan eteğini çıkardım üzerinden. Suyu açıp Derin'i kibarca suyun içine koydum.

Sıcak suyla uyuşurken şampuanını alıp elime döktüm. Saçını köpürtmeye başladığımda gözlerini kapatmıştı. Saçını ve çıplak bedenini durulayıp dolaptan bornozunu çıkardım. Bebek mavisi tonlarında fazlasıyla şirin olan bornozunu üzerine geçirip kucağıma aldım.

Dolabın önüne geldiğimizde kucağımdan indirip pamuk şekerli pijama takımını ve iç çamaşırını çıkardım. Bornozu üzerinden çıkartıp açığa çıkan boynuna sıkı bir öpücük kondurdum.

"Çok güzel kokuyorsun. Çilek gibi." diye mırıldandım boynuna kafamı gömüp tapılası kokusunu içime çekerken.

Kısık sesle gülünce daha fazla üşümemesi için ayrılıp önce boxerını ardından pijama takımını giydirdim üzerine. Kirlenen yatak çarşafını alıp banyodaki kirli sepete attım. Yeni çarşaf çıkartıp yatağa serdiğimde işim bitmişti. Hava da kararmıştı zaten.

Çalışma masanının önündeki sandalyeden kalkıp yatağa uzandı. "Gitme." Mırıldanışına kaşlarımı çatarak baktım.

"Gitmem gerek. İşim var."

İç çekti. "Biraz daha kalamaz mısın?"

Saate baktım. 22:32. Geceye henüz var diye kafamı sallayarak onayladım. Hâlâ çıplak ve pis olduğumdan kalkıp kısa bir duş aldım. Geri Derin'in yanına geldiğimde önüne düşen nemli saçlarını geriye taradım.

Gözlerini aralayıp mavilerini üzerimde gezdirdi. Yatakta sağ tarafa kayıp beni de yatağa çekti. Yanına uzandığımda kafasını da boynuma yerleştirdi.

Birkaç kez yutkunduğunu işittim. "Benden ayrılmak istemenin asıl sebebi neydi?"

Kafasını boynumdan çekmek için kıpırdansam da rahatını bozmadı. Pes edip birkaç kez ağzımı açıp bir şey demeden kapattım. Verecek cevabım olmadığından değil, nasıl söyleyeceğimi bilemiyordum. Ayrıca söylemek istediğimden de emin değildim.

"Sadece kafam karışıktı." dedim sonunda. Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Mavi gözlerinden geçen hiçbir anlamı çözemiyordum.

"Yalan söylüyorsun."

Derin bir nefes aldım. "Sinan benden bıkıp beni bırakacağını anlattı. Sonra sen gerçekten de benden soğumuş gibiydin. Üzerine beni meşgule attığında beni bırakmandan çok korktum."

"Ve sende terk edileceğime terk edeyim dedin?" Oturur pozisyona gelmişti artık. Ben de doğrulup oturdum.

"Mantıklı düşünemedim o an. Hem kimse bana katlanamıyor ki. Bazen senin bana nasıl katlandığını sorguluyorum." Bedenini kollarımın arasına alıp sardım sıkıca. Bu sefer yüzümü gizlemek için boynuna gömen taraf bendim.

"Sana anlatamıyorum veya yeterince belli edemiyorum ama yemin ederim seni çok seviyorum. Her şey çok karışık bende. Zihnimin içinde dönen karmaşıklığı ben bile çözümleyemiyorum ki sana anlatabileyim. Sadece bazen her şeu ve herkes bana çok yabancı geliyor. Kendimi buraya ait hissetmiyorum."

Daha söylemek istediğim tonla ley olmasına rağmen sustum. Zaten her şey çok karışıktı. Ben sustum ve Derin devam etmem için beni zorlamadı. Sadece bir elini saçıma çıkartıp saçımı okşadı. O an anlamıştım hiçbir güç beni Derin'den ayırmaya yetmezdi. Kendi kafamın içindeki sesler bile.

Derin'le geçirdiğim zamanlar bir şiirin en sevdiğim mısraları, mutlu sonlu bir kitabın en sevdiğim bölümü gibiydi benim için.

*
Nasıldı, nasıldı? Ben beğendim sanki.

Geçen bölümlerde, Derin ve Ateş'in beraber yemeğe çıktığı bölümden bahsediyorum, bir okuyucum Derin'in taktığı kravat için; Ateş'in o kravatı Derin boşalamasın diye aletine sardığını da görür müyüz, diye bir şey demişti. GÖRDÜK BHGHBSSJSNBSHSJ.

Sırf istendi diye ekledim orayı. Tabii benim de aklıma yattı orası ayrı ghshhsbs.

Sağlıcakla kalın,

Yeşil.

Seguir leyendo

También te gustarán

1.6K 128 4
Futbolcularla ilgili bxb one shotlar 🪐
186K 10.8K 25
Ekin yeme bozukluğu olan asosyal bir çocuk, Deniz ise basketbol takımındaki popüler çocuktu.
164K 12.5K 24
Tamamlandı. +Beni neden kovmuyorsun? -Çünkü seni seviyorum?