Kayıp Güneş

Por Lydiaa666

55.4K 5.9K 6.4K

TAMAMLANDI "Bill... Sanırım hayatımın kayıp güneşiymişsin... Seni seviyorum" Başlangıç: 22 Nisan 2021 Perşemb... Mais

<1>
<2>
<3>
<4>
<5>
<6>
<7>
<8>
<9>
<10>
<11>
<12>
<13>
<14>
<15>
<16>
<17>
<18>
<19>
<20>
<22>
<23>
<24>
<25>
<26>
<27>
<28>
<29>
<30>
<31>
<32>
<33>
<34>
<35>
<36>
♥*♡∞:。.。FİNAL。.。:∞♡*♥ 

<21>

1.4K 171 117
Por Lydiaa666

Gece, çok amaçlı bir zaman dilimiydi.

Uyurdun, bedenini dinlendirirdin, sessizlik ile kafanı dinlerdin, yıldızların tadını çıkarırdın ve düşünürdün.

Düşünüyordum. Bu hoş gecenin bugünlük amacı düşünmekti.

Soluma dönerek sırtımı duvara verdim. Bakışlarım camdan gözüken ay ve yıldızlar ile süslü gökteydi. Uykum vardı. Hatta biran önce uyumak için bedenim zihnimle uğraş içindeydi. Ancak beynimdeki minimal düşünce seli buna engeldi.

Gözlerimi kısarak hoş gökyüzünü izlemeye başladım.

Her zaman yenilenmeye, yeni başlangıçlara inan biriydim. İnsanların değişebileceğine ihtimal veren biriydim. Bir kişinin kirlenmiş kalıplarını yıkarak arınabileceğinin farkındaydım. Bill'in değiştiğini kabullenmiştim. Ve bir kez daha, yeni öğrendiklerim ile  onun kat ettiği yolun hiçte az olmadığını fark ediyordum. Kendimizi, kişiliğimizi değiştirmek zordur. Yaşamımızı şekillendiren duvarları yıkmak hayli zordur. Ancak daha zoru da varsa doğrularımız için bulunduğumuz topluma karşı  gelmektir. Ve birçok insan topluma karşı gelmekten korkar. Körü körüne doğrularını savunmaktan, daha düne kadar içinde bulunduğu kitleyi karşısına almaktan korkar. Bu korkuları yüzünden ise birçok kişi kendi doğrularını unutur.

Gözlerimi kırpıştırarak gözüken manzaraya gülümsedim. Bill kendi doğrularını savunmuştu. O iyi biri olmayı seçmişti. Yada öyle umuyordum. Ancak hareketlerinde hiçbir sahtelik göremiyordum.

Aklım  doluydu, uykum haddinden fazlaydı. Heyecan, sevinç, uyuma hissi ve bir sürü hisle doluydum. İçimden iyiki ona bir şans verdim diye geçirdim.

Şimdi düşünüyordum da eğer kestirip atsaydım çok pişman olurdum. Onu ilk gördüğümde korkudan çok şaşkınlık vardı. Kaçışımın büyük sebebi ne yapacağımı bilemememden ötürüydü. O gece sanırım mantığım daha uyanmamıştı. Ancak sonuç yine de iyiydi.

Hoş gözleri ve hoş bedeni olan çocuğa bir şans verebilmiştim.

Esneyerekten sırt  üstü döndüm ve gülümseyerek gözlerimi kapadım. Kimbilir şuan ne yapıyordu.

-

Güzel oğlan sonunda uykuya dalmıştı.

Hayranlıkla iç çekti. Hafif hafif süzülerek oğlanın yatağına yaklaştı. Dipper'ın güzel kokusu burnuna dolarken kendini inlememek için zor tutuyordu.

Bu koku çok iyiydi.

Kaç boyut gezmiş kaç koku duyumsamıştı fakat inanıyorduki bu çocuğun kokusu gibi doğal ve hoş bir koku görmemişti.

Oğlanın yanına yaklaştı ve sol elini güzel çocuğun yanağına uzattı.

Aslında kendine bir söz vermişti, bu çocuğa onun haberi olmadan dokunmayacaktı. Fakat bu çocuk kendine verdiği sözleri bozmasına sebep oluyordu. Her seferinde dokunmayacağım, uyuyor, kızar dese de illa ya öpüyor yada yanağına - saçına dokunuyordu.

İşaret ve orta parmağının dışını yumuşak tende, sanki eşi benzeri olmayan bir kumaşa dokunurcasına ince ince gezdirdi.

Neyseki ne onu hissedebilir, ne de duyabilirdi. Derin bir nefes aldı ve sırtını yatak başlığına yaslarken  kalçasını hafifçe yatağa yerleştirdi. gözleri sevgili çam ağacında, bir eli minik ve tombik yanakta kendi kendine konuşmaya başladı.

"Sana deliriyorum, sana neredeyse benliğimi teslim edeceğim  çocuk."

Elinin altındaki teni avucu içine aldı.

"Bana bir şans verdin ya sanki dünyalar benim oldu. Sanki milyar evrenin de sahibi benim... Öyle korkmuştum ki bir şans vermeyeceksin  diye fakat sen bana beklediğimden iyi davrandın."

Varla yok arası dudaklarını oynattı ve acı bir şekilde gülümsedi, sonradan ise bu gülümseme gerçek canlılığına döndü.

"Evimden, ailemden, herşeyimden oldum belki. Ama bir önemi yok. Senin uğurunda bunlar gözüme gözükmüyor bile..."

Derin bir iç çekti ve bakışlarını aya çevirdi.

"Aah, bana aşık olsan artık... evet hissediyorum. Ruhunda o küçük ve sıcak filizi, bana karşı oluşan o minik tomurcuğu hissediyorum.. inanıyorum sevgilim, seveceksin beni... hemde ben gibi..."

Ellerini yumuşacık yanaklardan hoş saçlara çıkardı. Minik alnını ve ona özgü olan doğum lekesini çevreleyen buklelerden bir tanesini parmaklarına doladı.

Gidecek hiçbir yeri neredeyse yoktu. Kendi anormal boyutundan atılmıştı. Bu Dünya'da da ne  yapacağını tam olarak bilmiyordu. Yine yaptığı gibi, iki yıldır olduğu gibi Dipper nerede o orada olacaktı. Açıkcası bundan pek muzdarip değildi. Ne kadar Dipper o kadar mutluluktu onun için. Bir nevi yaşam felsefesi buydu.

Bir süre onu izledi ve çam ağacına hoş rüyalar gördürmek için gözlerini kapattı.

İki yılda fark etmişti ki, Dipper eğer iyi ve güzel rüyalar görürse gün içinde daha mutlu ve enerjik oluyordu. Bill ise bunu kolaylıkla yapabilecek kapasitedeydi. Dipper için bir rüya kılmak onun içinde zevkliydi.

Aklındaki ile dudakları muzipçe kıvrılırken bunu fiile geçirip geçirmemekte kararsızdı.

Onu bir kere rüyasında öpse bir sorun olmazdı değil mi?

Dişlerini dudaklarına geçirerek sırıtmasını durdurmaya çalışıyordu. Bu fikir niye daha önce aklına gelmemişti ki?

Alt tarafı bir rüya değil mi? Bir öpücüğün önemi mi olur?

Derin bir  nefes aldı ve kendini çam ağacının rüya alemine bıraktı. Birkaç saniye sonra o sihirli evrende açacaktı gözlerini.

Gözlerini açtığında bedenen ve ruhen rüya alemindeydi. Önce çevresine baktı. Ardından havada süzülerek gezmeye başladı.

Mavi ve yeşil karması gökyüzü, sıradan topraklar ve hoş  çimlerle kaplı yeryüzü, büyük hatta dev denecek çam ve türlü türlü ağaç ile burası Dipper'ın bilinç altının başlangıcıydı.

Rüya alemi bir pastanın katları gibidir. Bir rüyaya sahip olmak için bu tabakaları geçmeli ve merkeze ulaşmalıydınız.

Zaman kaybetmeden rüya aleminde bir dakikaya gerçeklikte 6 saniyeye tekabül eden i süre ile başlangıç bölümünü 2-3 dakikada geçti. Ardından ikinci tabaka, rüya diyarına geçmek için ulaşılan bilincin az çok uykuya daldığı bölümü geçti. Birkaç katman daha geçtiğinde on dakika kadar bir süre sonra bu evrenin merkezinde, yatağında uyuyan Dipper'ın yanı başındaydı.

Havada bağdaş kurarak oturdu. Ellerini silkeleyerek derin bir nefes aldı.

Bu rüyanın konseptini  gökyüzü yapacaktı.

Parmaklarını şıklatarak heryeri yavaş yavaş değiştirmeye başladı. Rüya evrenini başlangıç  olarak simsiyah yaptı. Hemen sonra da kocaman mavi bir ay ekledi. Sürüsüyle -kuyruklu, kayan, parlak, ölü- yıldızı da gelişi güzel bu siyahlığı aydınlatması için serpiştirdi.

Herşeyin tastamam oluşundan emin olduğunda Dipper'a döndü. Koca yatakta mini minnacık bedene hayranlıkla gülümsemeye başladı.

Artık uyuyan oğlanı uyandırabilirdi. Uyanmasını dileyerek hafif bir rüzgarı ona yönlendirdi. Hafif rüzgar minik bedeni gıdıklarken bağdaş olan bacaklarını çözdü ve güzel gökyüzünde ona doğru süzüldü.

Genç çocuk yavaş yavaş gözlerini açtı ve kaybolan yatak ile çevresine bakınmaya başladı.

Hafif  bilinci açık, ne olduğunu - nerede olduğunu çözmeye çalışıyordu. Bakışları güzel gökyüzünden karşısındaki oğlana döndüğünde şaşkınca ona bakmaya başladı.

"Bill?"

Konuşmak istiyordu ancak konuşursa herşey bozulabilirdi. Hafif bir nefes aldı ve şaşkınca ona bakan çocuğa ilerledi.

Dipper ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Bill yavaş yavaş oğlana yaklaştı. İşte şimdi oğlandan yayılan o yoğun aurayı damarlarına kadar hissediyordu. Bu yoğunluk onu etkilerken gizliden yutkundu.

Hafif kendini bulanıklaştırarak gökte öylesine duran çocuğun belini kavradı.

Parlak Ay'ın aydınlattığı minik buruna ilk öpücüğünü kondurdu. Ardından Dipper'ın birşey demesine bile izin vermeden dudaklarını birleştirdi.

Yaklaşık otuz saniyesi vardı. Eğer otuz saniye sonra temas devam ederse dipper herşeyin farkına varırdı.

Yumuşacık dudakları usul usul, karşılıksızca öptü. Yumuşacık ve sıcacık olan alt dudakta dilini gezdirerek oğlandan ayrıldı.

Hareketsiz ve rüya da olmalarına rağmen kızarmış yanakları olan oğlana gülümsedi. Bu öpücük cidden çok iyi gelmişti.

Birkaç saniye sonra herşey solmaya başladığında gitme zamanı geldiğinin farkındaydı. Dipper uyanıyordu.

El sallayarak silinen evren ile oradan ayrıldı.

Gözlerini aralarken vakit kaybetmeden kendine geldi.

Yüzünde hatrı sayılır manalar taşıyan gülümsemesi ile uyanmak üzere bedene odaklandı.

Bir kaç saniye sonra minik beden korku ve şaşkınlıkla yatağından doğruldu. Nefesini düzene sokmaya çalışarak sırtını yatak başlığına rasladı. Hala o dolgun dudakları dudaklarının üzerinde hissediyordu.Bir elini kalbine, diğerini dudaklarına çıkarttı ve soluk soluğa gözlerini kapattı.

Eli dudaklarının üzerinde sakinleşmeye çalışıyordu. O ne kadar gerçekçi bir rüyaydı diye geçirdi içinden.

Bill ise ona hayranlıkla bakıyordu. Aklı hala o minik dudaklardaydı.

Parlak yıldızlar ve duygu dolu bakışlarla iç çekti ve oğlanı izlemeye devam etti.

Her gece, her an olduğu gibi....

Selam selam selammmmm
Hehehhe yani sevdiğini rüyasında öpmeyen, hoş rüyalar gördürmeyende seviyorum demesin :D

Anlayacağınız gibi Bill genellikle Dipper için birçok rüya yapmış hehehehehhehehehh ;P

Yazım hataları için affınıza sığınıyorum :*

Umuyorum ve inanıyorum ki güzel bir bölüm oldu.

21. Bölüm adına da lütfen bana kitap hakkında fikirlerinizi söyleyin.

• On üzerinden kaç veriyorsunuz mesela?
• Saçma detaylar, gereksiz cümleler var mı?
• Okurken kitabı bırakmak istediğiniz en saçma bölüm hangisiydi?
• Pekala en önemli soru... Sizleri seviyorum bunu bilmeyen var mı? :D <3<3333

Continuar a ler

Também vai Gostar

340K 31.5K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
39.2K 3.7K 18
eren bazen kelimelerin yerlerini karıştırıyor
71.9K 4.1K 20
Üç senedir evlilerdi ancak birbirlerini biraz bile olsun tanımıyorlardı. Tanıma gereği de duymuyorlardı. İkisi de birbirinden nefret ediyordu. Aynı e...
64.2K 4.6K 75
🕯️ "söndürmeye kıyamam." Zor bir dönemden geçen Cem, ağabeyinin arkadaşı Fatih ile fark etmeden yakın olmaya başlıyor. Aralarında geçmişten gelen tu...