GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜ...

By GozdeAltay94

181K 12.4K 44.8K

Aşka inanmayan genç liseli bir kız. Dağılan bir aile. Ve yeniden evlenen bir baba. Değişik bir kız kardeş. Ai... More

Karakter Tanıtımı
ÖNSÖZ
1.BÖLÜM BÜYÜLÜ BAKIŞLAR-1.KISIM
1.BÖLÜM BÜYÜLÜ BAKIŞLAR-2.KISIM
2.BÖLÜM YENİ GÜN-1.KISIM
2.BÖLÜM YENİ GÜN-2.KISIM
3.BÖLÜM MİSAFİR AKINI-1.KISIM
3.BÖLÜM MİSAFİR AKINI-2.KISIM
4.BÖLÜM KÖTÜ OLAY -1.KISIM
4.BÖLÜM KÖTÜ OLAY-2.KISIM
5.BÖLÜM SORULAR-1.KISIM
5.BÖLÜM SORULAR-2.KISIM
6.BÖLÜM KABUS MUSUN GERÇEK MİSİN?-1.KISIM
6.BÖLÜM KABUS MUSUN GERÇEK MİSİN? 2.KISIM
7.BÖLÜM GELİN GİBİ SÜZÜLÜYORDU KIZ KULESİ
8.BÖLÜM İPEK BÖCEĞİNİN TATLI TELAŞLARI
9.BÖLÜM PARANOYAK AŞK KIRINTILARI
MİNİK BİR DUYURU!
10.BÖLÜM KIRIK MİNİK YUVAM VE AŞK ÇIKMAZIM
11.BÖLÜM SIRLARLA BEZELİ KADERİMİZİN AKIBETİ
12.BÖLÜM VARDI BİR HAYAT SENARYOSU.YAZILIYDI BENLİKTE!
13.BÖLÜM HAYAT TİYATROSUNDAKİ MASKELİ YÜZLER
14.BÖLÜM KARLAR ÜLKESİNDE ÇİKOLATA KOKULU ÇOCUKLUK ANILARIM
15.BÖLÜM KAR TANELİ YILLARIN ŞERBETİ
16.BÖLÜM GÖNÜLLERİN SUSKUN NEFESLERİ
17.BÖLÜM HAYATIN SÜRPRİZ RİTMİK ADIMLARI-1.KISIM
17.BÖLÜM HAYATIN SÜRPRİZ RİTMİK ADIMLARI-2.KISIM
18.BÖLÜM GÖNLÜMÜN KIRIK DÜŞLER YUVASI
19.BÖLÜM HASTANE KOKULU HAYAT DAMARLARI
20.BÖLÜM ŞAŞKIN SİMA, MAZLUM DÜNYA
21.BÖLÜM BÜYÜLEYİCİ EVRENE HÜKMEDEN HAYAT HİKAYELERİMİZ
22.BÖLÜM HAYALLER YUVARLANDI, SIR PERDESİ AÇILDI-1.KISIM
22.BÖLÜM HAYALLER YUVARLANDI, SIR PERDESİ AÇILDI-2.KISIM
23.BÖLÜM-YENİ SIRLAR VE GÜNLÜK
24.BÖLÜM KAZA ANIYDI, TANIKLIK EDİYORDU BİR ÇİFT GÖZ
25.BÖLÜM ACI GERÇEKLER SESSİZLİĞİNİ FISILDIYORDU KIZ KULESİ'NDE
26.BÖLÜM ANILARIM DÜŞÜYORDU ISLAK KİRPİKLERİME
27.BÖLÜM YENİ AİLE TABLOSU ÇİZİLDİ, İTİRAFLAR EDİLDİ-1.KISIM
27.BÖLÜM YENİ AİLE TABLOSU ÇİZİLDİ, İTİRAFLAR EDİLDİ-2.KISIM
28.BÖLÜM GEÇMİŞTEN GELEN FIRTINA DOLU SIRLAR
29.BÖLÜM AYRI KALPLERİN KAVUŞMA VAKTİ
30.BÖLÜM "SÖZ VER BANA, GİTME KALBİMİN ŞEHRİNDEN ANINDA."
31.BÖLÜM KIZ KULESİNDE DÜĞÜN"SÖYLESENE, GELDİN Mİ ZÜMRÜDÜM?"-FİNAL-
SON SÖZ/YAZAR'DAN TEŞEKKÜR
MÜREKKEBİN VURGUN TONLARI
YAZMA GÜNLERİ BİRİNCİSİ-YİTİK BENLİ GEÇMİŞİN İZLERİ
ZİHNİN SERZENİŞ DÖKÜMLERİ
2.KİTAP||YILDIZ DÖKÜMÜ|| 'ÖNSÖZ'
2.0 TANITIM
2.1.1.KISIM "BİR DİLEK YAKALADIM, KAYIP YILDIZLAR ALTINDA."
2.1.2.KISIM "BİR DİLEK YAKALADIM, KAYIP YILDIZLAR ALTINDA."
💜Bilgilendirme♥Bayram🍭
2.2 "EYVAH! BİZ ŞİMDİ 2+1 MİYİZ?"
2.3 "NURTOPU GİBİ BİR BENDENİZ DAHA GİRDİ DÜNYAMIZA."
2.4 "GİTME! KAL, ÇOCUKLUK ŞEHRİMİZDE."
2.5 "SİL BAŞTAN YAZDIK, ÇİZDİK BU HAYATI."
2.6 "ÜVEY BABA VE ANNE AŞKINA! HAYATIMI İSTİLA ETMEYE Mİ NİYETLİSİNİZ?"
2.7.1 "OSCARLIK OYUNCULAR BAHŞEDİLMİŞ DÜNYAMA."
2.7.2 "OSCARLIK OYUNCULAR BAHŞEDİLMİŞ DÜNYAMA."
1.Yaş 1 Ay 8.Gün Kutlama🐣🌺
2.8 "AY ÇÖREĞİ TADINDA GÜLÜYORSUN. GÜL BUSESİ."
2.9 "MAVİ SALINCAĞIMIN YILDIZ BEKÇİSİ"
2.10 "BİLİNMEYEN PANDORA KÜPÜ"
2.11.1.KISIM"YILDIZLI GECELERİN GÖK DÖKÜMÜ"
2.11.2.KISIM "YILDIZLI GECELERİN GÖK DÖKÜMÜ"
DUYURU🌸
2.12.1.KISIM "YANLIŞ TEKERLEME"
2.12.2.KISIM "YANLIŞ TEKERLEME"
2.13. "YILDIZ TOZUM MUSUN KATMERLİ BÖREĞİM?"
2.14. "BENİM MÜZİĞİM SENSİN."
2.15.2.KISIM "GELECEKTE BİZ NEREDEYİZ?"

2.15.1.KISIM "GELECEKTE BİZ NEREDEYİZ?"

786 31 2
By GozdeAltay94

Sabahın ilk ışıklarını hapseden mavi gökyüzünün kanatları altında bisikletimin pedallarına asılmış, günün keyfini çıkararak kat ediyordum yolları. Aleyna zır delisi arkamdan yetişmeye çalışıyordu ancak soluk soluğa kalmıştı. Benim kadar bisiklet sürmeye alışkın olmadığı aşikardı.   

"Heyooo!!! Canım çıktı be kızım bir dur hele! Ölüyorum alooo!"

Miskince sırıttım. Omuz hizamdan on numara bakışımı fırlatıp alaycı ifadeyle tek kaşımı kaldırdım. "Can çıkmayınca huy da çıkmazmış tatlış. Emin adımlarla marş marş." diyerek bisikletimin zil sesini çaldım. Eskiden ona hüptirik derdim, alakasız isimler koymayı severdim sevdiğim nesnelere. Şimdilerde ise "Küçük Mel." diyordum sadece. Benim bir parçamdı neticede.

Kardeşimi beklemek için duraksadım yavaşça. Kot ceketimin düğmelerini gevşettim, okul çantamın askılarına asıldım. Bir ayağım pedalda diğer ayağım kaldırımın kenarında Aleyna'nın yetişmesini beklerken bulutların arasına saklanan güneşi görme umuduyla gökyüzünün kanatlarına doğru uzattım parmaklarımı. Ağaçlar çiçek açmış, toprak ana uyanmış mart ayı gidişlerini hınzırca hazırlıyordu. Pembe çiçekler  kiraz ağacımın da dallarına konmuş, doğa huzurca esnemişti. Koca gövdeli yaşlı ağaçlara ilişti gözüm. Okula gidip geldiğim bu zamanları ve yolları delicesine özleyecek miydim ileride acaba? Mezuniyet telaşı derken gelecek kaygısı da ürpertiyordu bedenimi. Sevdiğim insanla hayallerimiz kısmen farklı da olsa aslında ortak noktada buluşuyorduk neticede. Sadece uzak mesafe ilişkisi gözümü korkutmaya başlatmıştı son zamanlarda. Üniversitede farklı şehirlerde olmayı göze alamıyordum.

Arka tekerleğime gelen sarsıntıyla beraber hayallerimden ve düşüncelerimden uyanıvermiştim. Gökyüzünün uçsuz bucaksız sonsuzluğuna, baharın cıvıltılarına öylesine dalmıştım ki Aleyna'nın hızla nasıl gelip çarptığını da fark edememiştim. Anında ikimizde gümbürtü koparırcasına kaldırım taşlarında bulmuştuk kendimizi.

"Ah, bileğim!" diyerek inledim acıyla. Hüptirik Mel yanımda yatıyordu öylecesine. Gümbürtücü Aleyna ise kendi bisikletinin altında kalmış, çaresizce benden yardım dileniyordu.

"Kahretsin! Çek şunu bacağımdan yaa Mel!! Neredesin! Lanet olası fren tutmadı, of!"

Acıyla buruşturdum suratımı. Yerden destek alarak zoraki bir şekilde kalkmıştım. Cep telefonum titriyordu, Emre'den mesaj gelmişti.

'Biz evden çıktık. Yakınlardaysanız sizi alalım.'

Bisikletle okula geleceğimi söylesem de telaşlıydı bu konuda. Geçen sene bisikletimle kaybolduğumdan bu yana annem kadar o da bisiklet sürmemi istemiyordu. Görmezden gelmeye çalıştım mesajı. Aleyna'nın bisikletini üstünden alırken bir kere daha haykırdı. Homurdandım istemsizce.  "Niye bu kadar dikkatsizsin ki? Kendi başına gitmeliydin okula. Peşime takılmayacaktın."

Elimden tutup doğrulmaya çalışırken hâlâ inliyordu. "Seni emniyetsiz bir yere salmaz kızım annem artık biliyorsun. Ben de meraklı değildim bu şeyi sürmeye herhalde."

Acıyarak yerde yatan zincirleri kopmuş sepetli bisikletine bakınıyordu. Gözlerimi devirdim, üstümü silkelemeye başladım. Telefonum tekrar titredi. Anlaşılan bay meraklı sabırsızlıkla inatlaşmaya niyetliydi.

"Emre mi o? Söylesene alsın enişte bizi. Bu bisikletlerle okula gidemeyiz Mel. Destek çağır, hemen!" diyerek sağlam ayağıyla yere vurdu sabırsızlıkla. Kaşlarımı çattım. "Tedirgin olacak şimdi bayan sakat emniyet pimim. En iyisi taksi çağırmak."

Saçlarını hızla geriye savurdu ve bir hışım elimden telefonu kapmıştı. Ne oluyor demeden çoktan mesajı göndermişti bile zümrüt göze. "Akşam için bence sen tedirginsin Mel. Alt tarafı bir aile yemeği olacak. Sizin geleceğiniz, bizim mezuniyet de masaya yatırılacak elbet. Ayrıca müzik yarışmasını ve senin birinci olduğun yarışmayı konuşmak da gurur verici olsa gerek. Neden bu kadar takıyorsun ki?"

Derin bir nefes alıp verdim, telefonu salisede almıştım elinden. Emre, beklememizi belirten ünlem dolu bir mesaj yollamıştı. Aslında Aleyna haklıydı. Geçen aylar boyunca kötü şeyler yaşadığım söylenemezdi, Manolya ve Zeynep'in oyunları dışında. Gökhan'a yazdığım mektup birinci seçilmiş, okul dergisinde yayımlanmıştı. Mecburen konuşma da yapmak zorunda kalmıştım. Emre, beni her ne kadar desteklese de başkasına yazdığım yazıdan rahatsız olduğu belliydi. Ve bu süreçte müzik öğretmenimiz Sarp Beyle ve edebiyat hocamız Alev Hanım'la beraber müzik yarışmasına sıkı hazırlık içerisindeydik. Nisan ayının gelişi, bizim okullar arası müzik yarışında sahne alacağımız günlerin habercisiydi. Her şeyden öte Emre'nin ailesi benim de gözümün içine bakıyordu artık. Her okul çıkışında onlarda olmam, pek çok şeyi paylaşmamız beni kızı gibi benimsemelerine neden olmuştu.

"Bak minik, ben sadece..." dedim tereddüt edercesine. Yutkundum, kelimeleri bulmakta güçlük çekiyordum. "Mezuniyet, yarışmalar, üniversite sınavlarına hazırlık peşinde koşarken epey yorulduğumu  hissediyorum. Ve düşünüyorum ki zümrüt ile ben gelecekte biz neredeyiz?"

Aleyna, sendeleyerek yaklaştı yanıma. Sıcak gözbebeklerini değdirmişti bulutlanan gözlerime. "Olmanız gereken yerde olacaksınız, Mel. Sevmeye devam ettiğiniz müddetçe her şeyin üstesinden geleceksiniz. Bu kadar düşünüp yorma kendini lütfen."

Başımı salladım yavaşça. Çok geçmeden Emre ile Gökşin cipleriyle beraber gelmişlerdi. Aceleyle yanıma gelen Emre oldukça telaşlı ve kızgın görünüyordu. Beni tozlu bir halde görünce sımsıkı sarıldı. Öptü usulca saçlarımdan. Gökşin de Aleyna'ya yardım etme çabasındaydı, bağırış çağırış içerisindeydiler.

"Bence sen bir daha bisiklet sürme tatlım. Bu halin ne?" diyordu Gökşin sorgu sual edercesine. Bisikletleri kaldırıp bagaja koyarken Emre'ye de yardım ediyordu. "Hoş, Melis de senden farksız." dedi benden yana bakarken. Devirdim gözlerimi. "O çarptı bana." dedim kendimi savunurcasına.

İlk dersimiz Kimya idi ve Emre'lerin sınıfla ortak işlediğimiz için laboratuarın yolunu tutmuştuk. Neyseki derse vaktinde yetişmiştik. Bilge'nin korku dolu gözleriyle karşılaşınca sorma dercesine kaçırdım bakışlarımı. Laboratuar masamıza geçtiğimizde tabureye henüz yerleşiyordum ki bir beden önüme birkaç afiş bırakmıştı. Afişleri bırakan kişi Manolya'ydı. Diğer taraftan da afişleri dağıtan kişi Zeynep'ti ve Emre'nin önüne birkaç afiş bırakır bırakmaz masanın üstüne oturdu. Sinirden köpürmeme ramak kalmıştı neredeyse.

"Siz aşıklar hangi üniversiteyi düşünüyorsunuz?" dedi Manolya dikkati kendinde toplama çabası içerisinde. Bu sene sınıf başkanı seçilmişti ve pek çok başarısıyla hocaların göz bebeği haline gelmişti. Lakin kurnazlıkları, yapmacık tavırlarından hiçbir zaman ödün vermiyordu.

Afişlere hızla göz attım. İstanbuldaki birkaç okulun gezisine aitti çoğu. Boğaziçi Üniversitesi dikkatimi çekmişti. Kırpıştırdım gözlerimi. "Biz düşünüyoruz daha ancak bu seni alakadar etmez ki Mani." dedim dalga geçercesine.

"Yapma Melisciğim." diyen Zeynep'in sesi kulağımı tırmalamıştı. En son yaşanan olaydan sonra babamın eviyle bizim ev arasında gidip geliyordu. Haftasonları genelde babamdaydı ancak bizim evden de ayrılamamıştı. "Annem İstanbul'daki üniversiteleri ne kadar istediğini belirtmedi mi akşam? Yıldız Teknik Üniversitesi ile Boğaziçi Üniversitesi dahil olmak üzere bu ay planlanan okul gezilerine katılmamazlık etmeyeceğini düşünüyorum."

"Muhtemelen Türkçe ya da Edebiyat seçersin herhalde." dedi gevşekçe sırıtan Manolya. Fön çektirdiği sarımsı saçlarını önüme doğru savurdu ve ufak kahkaha patlattı. "Gökhan'a yazıp seçilen mektubundan sonra öyle düşünüyor da herkes."

"Peki ya sen Emre?" dedi taburede oturmakta olan Emre ile göz kontağı kurma çabası içerisindeyken Zeynep. Zümrüt göz elini yumruk yapmıştı, kitaplarını masanın üstüne koyamıyordu onun yüzünden. "Bursadaki Müzik Akademisi mi yurtdışı hayalleri mi yoksa Melis'in olduğu yeri mi tercih edeceksin?"

Sinirlenmeye başladığını hissedebiliyordum. Yumruk yaptığı elini masaya vurdu ve tabureden kzıgınlıkla kalkıverdi. Sınıfta sessizlik hakimdi şimdi. Tüm gözler bizim üzerimizdeydi. Bilge, Gökşin telaşla ayaklanmıştı ancak oturmalarını işaret etmiştim. Cüneyt ile Barış da pür dikkat Emre'nin tepkilerini izliyordu arkamızdan. Cüneyt, olay çıkmaması adına Emre'nin yanına doğru ilerlerken Emre gelmemesi gerektiğini belirten işaretini yolladı. Sonra, Zeynep'in kahvemsi gözlerine doğru eğildi. Neredeyse kafa kafaya gelecek pozisyondaydılar. Cadının renkten renge girdiğini gözlemlemiştim ancak duruşundan ve konuşmalarından memnun vaziyetteydi.

"Sevgilimle beraber kurduğum hayallerden sana ve arkadaşlarına bahsedecek olsaydım çoktan haberin olurdu. Sevdiğim kızın kardeşi olduğu için saygı gösteriyorum ama benden bu kadar Zeynep. Masamdan kalk ve bir daha benim hayatımı sorgulama." dedi. Masaya hızla vurunca Zeynep irkilerek sıçradı. Emre, onu bileğinden tutmasa belki de yeri boylayacaktı. Kızaran yanaklarını saklama çabası içerisindeydi. Fısıltı dolu konuşmaları tüm sınıfta yankılanıyordu.

"Eski sevgilimin ikizimin sevgilisi olması her ne kadar tuhaf olsa da beni onda daha çok arayacaksın ve bulamayacaksın." Sitemle mırıldanmıştı kelimelerini. Artık daha fazla yerimde duramazdım. Tabureden fırlamıştım, Manolya'nın kıkırdamalarına Serra ile Sırma da yetişmişti ama durum ciddileşmişti. İkisi dışında eğlenen yoktu artık.

"Zeynep, yeter artık!" diyerek haykırdım son gücümle. Emre, hâlâ Zeynep'in bileğini tutuyordu ne kadar sıktığının farkına varamamıştı. Karşındaki kişi ise canı her ne kadar yansa da fırlattığı kelime avlarıyla kırması gereken kalpleri kırmanın ferahlığını yaşıyordu.

"Emre, bırak onu." dedim yanına yavaşça gittiğimde. Uykusuz gözleri kan çanağına dönmüş bir halde bana baktı. Sonra sınıfı fark edince çantasını aldığı gibi aramızdan sıyrıldı. Dersin başlamasına bir dakika kalmıştı ve Lokman Bey sınıfa girmişti bile. Ancak zümrüt göz kural tanımazdı ve o halde sakince ders dinleyebilecek durumda değildi.

Lokman Bey'in tüm ikazlarına rağmen sınıftan dışarı fırlamış, kapıyı sertçe çarpmıştı. Lokman Bey, arkasından "Serseri seni!" diye bağrınıyordu. Onu yalnız bırakamazdım, kızların bana destek olmak için yanıma gelmeleri bir anlam ifade etmiyordu, Emre'nin peşinden çantamı aldığım gibi sınıfı terk ettim. Koridorda sesim yankılanmasına rağmen ondan iz yoktu. Telefonunu çaldırdım ama açmıyordu. Soluğu bahçede almıştım, fazla uzaklaşamazdı. Tahmin ettiğim gibi maç sahasında onu bulmuştum. Tellere vuruyordu çantasını kızgınlıkla. Yere çömelmiş, başını dizlerinin arasına gömmüştü.

"Cancazığım!" diye fısıldayarak koştum yanına. Bir yerlere vurmaktan şişen eli kanıyordu. Başını yukarı kaldırdığında dolu gözleriyle bir müddet süzdü beni. Şişen elini usulca öptüm. Geri çekilerek ayağa kalkmıştı. "Emre, nereye gidiyorsun?" diye haykırdım son gücümle.

Çantasını fırlattı ve geriye doğru döndü. Bana yaklaştığında tellere yaslamıştı bedenimi. Belimi kavradı ve titrek kelimeleriyle mırıldandı. "Gelecekte nerede olduğumuz umurumda değil Melis. O ikizin de umurumda değil, eski sevgilim olduğu gerçeği ve oyunları da. Ailemin planları da buna dahil. Önemli olan şu an, biz ve sevgimiz, anlıyor musun? Sadece biz!"

Bizimle ilgili olan korkularını gerçekçi bir şekilde hissetmiştim. Gözyaşlarımı daha fazla tutamayacaktım, yanaklarım ıslanmaya başlamıştı. "Biliyorum, benim tatlı geleceğim." diyerek saçlarına doğru uzandı ellerim.

Okşadım nazlıca. Lakin beni durdurmuştu. Bu sabah çok farklıydı davranışları. Belimi iyice sıkarak bedenini bedenime yasladı. Artık çenemin altına kadar uzayan saçlarımı da kavradı ve beni kendine yapıştırırcasına çekti. Zümrüt akışkan gözbebekleri tutkulu, ihtiraslı ve oldukça da arzuluydu. Dolgun dudakları dudaklarıma ilişmişti. Elimi kalbine dayadım. Benim kalbim kadar onunki de patlayacak gibiydi. Başını eğdi ve dudakları dudaklarımı buldu. Lakin belimdeki eli de yavaşça okşamalaa başlamıştı. Boşta kalan elimi boynuna doladım ve ayaklarımın ucunda hafiften yükseldim.

Şehvetle öpücüklere boğmuştu beni. Islaktı ve istekliydi. Dudakları dudaklarımda güzergahını çizmiş, usulca yol alıyordu. Uçurtma nasıl gökyüzünde yükseliyorsa biz de tek beden olmuş, ayaklarımız yerden kesilmişti. Volkan gibiydi, sıcak lavları dudaklarımdan kalbime ve oradan da bedenimin her hücresine ulaşıyordu. Hormonlarım, filizlenen tomurcuk ve bahar çiçekleri açan ağaçlar gibi uyanmıştı. Yeniden doğmuştum adeta. Hafifçe kemirdim alt dudağını. Dudağını ayırdı dudağımdan. Soluk soluğa kalmıştık ikimiz de. Gözlerime şehvetle bakarken yanağıma tatlılıkla öpücüklerini kondurdu. Oradan da boynuma ulaşmıştı. Orası son noktaydı işte.

Kendimden geçmiştim adeta. Sabah uykumdan uyandıran bir serçe gibi cıvıltıları kalbimi şenlendiriyordu. Bir yandan da eli sırtımı sıvazlıyordu, göğüslerim bedenine yaslanmıştı ve aramızdaki tüm duvarları yıkmıştık adeta.  Kelimelerini kulağıma fısıldayınca istemsizce irkilivermiştim. "Gidelim bu hücreden, sevdiğim."

Ve son kez ıslak dudaklarını dudaklarıma kondurduğunda busesi beni bir kere daha titretti. Elimi sımsıkı kavradığında artık bizi kimse durduramazdı, bundan emindim. O an, olması gereken ne varsa olurdu ve olan anlara müdahale edemezdiniz, sadece ayak uydururdunuz. Akıp giden bir hayat misali gibiydi aşk. Ama sevgi... O, çok başkaydı işte. Aşkı tanımlasanız da sevgiyi tüm kalbinizle hissederdiniz. Zümrüdün bana hissettirdiği gibi...

Bölüm sonu!

Melis ile Emre'yi gelecekte neler bekliyor sizce?

Zeynep ile Manolya'nın davranışlarına ne diyorsunuz?

Bu kitapla karakterlerimize veda edeceğiz. Onlara bir son çizmeden yarıda bırakmayacağım. 2.Kısımda görüşmek üzere!

Continue Reading

You'll Also Like

176K 10.6K 14
Altı üstü babamın beni sattığı adamla evlenmemek için düğünden kaçıp yıllardır görmediğim asker abimin yanına gidecem en fazla ne olabilir ki? Binbaş...
AYZEM By gece

Teen Fiction

2.9K 209 8
Her zaman ki gibi bir sabaha uyandığını sanan kadının, hayatının bir kaza sonucu tepe taklak olduğuna kim inanırdı ki. Geçmişte ne kadar acı çekmiş o...
703 64 8
hızla gözlerini ayşegül'e kaydırdı yıldız gibi parlayan gözler, bu gözlerden tek dileği her zaman böyle bakmasını ve hep parlaması. ayşegül yiğidin d...
46.5K 2.3K 16
Avukat olan Kumru Aşkın, acelesi olduğu için en yakın taksi durağının numarasını tuşlar.Bir kaç aramasına rağmen açan olmaz ,son defa aradığında te...