3⋆1

122 16 27
                                    

Kapanmaya ramak kalan gözleri tamamen kapandığında bulanan mideme küfrederek daha da rahat hale getirmeye çalıştım başını.

O pisliğin ağzına sıçacaktım ve nasıl yapacağımı çok iyi biliyordum. Sadece beklemesi gerekiyordu. Sırf Rüzgar için.

Dudaklarımı içim titreyerek alnına değdirip derin bir nefes aldım.

Ambulansa küfredeceğim sırada gözüme vuran mavi-kırmızı ışıklarla mutlu oldum. Sedyeye yatırıp aracın içine soktuklarında çaktırmadan arabanın içine sıvışıp bir kenara sindim.

"Yanındaki kız ne olduğunu bilebilirdi çocuğa alsaydık keşke yanımıza" endişeli bir şekilde olduğum yerden başımı çıkardım.

"Buradayım" zoraki bir gülümseme ile yüzlerine bakıp Rüzgar'a döndüm.

"Bir çocukla kavga etti. O çocuk kafasını duvara vurdu Rüzgar'ın. Neredeyse yarım saate yakın süredir size ulaşmaya çalıştık fakat hat meşgul çaldı." sonlara doğru sesimden belli olan sinirim ortaya çıktığında derin bir nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. İki hemşire Rüzgarın yüzünü temizlerken incelemeye başladım.

"İnsanlar sırf telefonlarının şifresini unuttukları için acil arama yerlerinden bizi arayıp dururlarsa olacağı budur" kadın arkadaşıyla sinirli bir şekilde konuşurken içimden onaylıyordum bende.

Ya daha ağır olsaydı Rüzgar'ın durumu? Ki bu sadece Rüzgar için geçerli de değildi o sırada ölmek üzere olan bir kişi için o hat aranırken meşgul olması nasıl bir acıydı. O an saniyeler hatta saliseler çok önemli iken sonrasında tüm önemini yitiriyordu.

Zaten bozulmuş olan moralimi daha bozmaya çalışmak gibi saçma bir eylem içerisindeyken silkelendim olduğum yerde.

Saçma sapan ağlayıp güçsüzlük yapacağım bir durumda değildim şu an. Sadece midemin bu kadar bulanmaması gerekiyordu, en azından yok saymam lazımdı.

Hastaneye gittikten sonra hızlı vurduğu için bilincinin kapandığını ve kan kaybı yaşadığını söylemişlerdi.

Kanı enjekte etmek üzere serumu taktıktan sonra başındaki yarayı temizleyip birkaç ilaç sürdükten sonra çıkmıştı hemşire.

Ayakta bir süre dikildikten sonra Rüzgar'ın yanındaki yere kırıldım.

Bir elimi başıma destek olarak kullanıyorken diğer elimi yüzünde gezdiriyordum. Sabahki tutuşlarımda acı varken şu an ise buruk bir mutluluk vardı içimde.

Yüzüne doğru biraz daha yaklaşıp sargı bezinin üstünden baskı yapmadan yarasını sonrasında da elmacık kemiklerini öptüm.

Sonrasında aklıma gelen şey ile İnstagramdan sadece takibe takip yaptığım Derin ile Alihan'a mesaj attım. Arkadaşlarına haber vermem gerektiğini düşünüyordum.

"Öpsen ya yine beni" duyduğum yorgun sesle başımı telefondan kaldırıp şaşkınca Rüzgar'a baktım.

"Lan neden 'ben aslında kızım' demişim gibi bakıyorsun?" söylediği benzetme ile güldüm.

"Bilmem ki. Sanırım alışamadım" tek kaşını kaldırıp baktı.

"Neye?" bilerek yapıyordu kesin

"Şeye işte" hafif güldü.

"Neye işte" ben de sırıtarak yüzüne baktım.

"kız olmana" ben kahkaha atarken yüzüme 'komik mi şimdi bu?' der gibi bakıyordu.

"Komik mi şimdi bu?" e oha ama

"Her neyse sen nasıl hissediyorsun?" gözlerim kan dolu serumla döndüğünde tamamen bitmiş olması ile şaşkınca bir seruma bir Rüzgar'a baktım.

"Kesin kanı sen verdin değil mi?" dediği şeye gülerek göz devirdim.

"Aynen ben verdim. Yaz romantik-komedi dizisi çekiyoruz ya zaten." ikimiz de gülerken onun gülmesi solmuştu. Benim de gülümsemem duygu barındırmayan bir şekilde yüzümde kalınca ne olduğunu anlamaya çalıştım.

"Vera, miden bulanıyor mu?" bu yersiz soru ile kaşlarımı çattım. "Ve ellerin titriyor mu?" ne demeye çalışıyordu bu çocuk?

"Hayır?" gözleri yüzümü talan ederken bir süre kapattı ve derin nefes aldı. Sonrasında açtığında tam olarak gözleri, gözlerime değiyordu.

"İşte şimdi olacak" ne yaptığını anlamasam da bir televizyon programındaki '+Benim hiç küfrettiğimi duydunuz mu?  - Hayır.   - İşte şimdi duyacaksınız.' diyaloğa atıfta bulunduğunu anlamıştım.

"Vera sana karşı hissettiklerim hoşlanmanın da ötesinde" dediği gibi beklemediğimden ve heyecandan midem bulanmaya başlarken bana yaklaşıyordu. Yüzü her yaklaştığında karnımda ağrıdan veya bulanmadan çok daha farklı bir hissiyat oluşuyordu.

Dudakları göz çukuruma değdikten sonra gözlerimi kapattım.

Ben de sanmıştım ki..

Tamam kabul ediyorum ben fesattım ama kim olsa öyle zannederdi.

"Tamam hastaya bakalım. Eğer iyi bir durumdaysa çıkış yapabilir." dışarıdan birkaç ses geliyordu fakat biz hala aynı şekildeydik. Saniyeler sonra kapı açıldığında refleksle kendimi geri çektim.

Doktor sinsice bize bakıp güldükten sonra yanındaki hemşireye doğru konuştu.

"Hasta maşallah turp gibi hemşire hanım çıkışını alabiliriz." doktorun söyledikleriyle utanınca yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Doğrulmuş olduğum yataktan kalkıp üstümü düzelttim.

"Kahkaha şelalesinden bir yudum almış" Rüzgar kendi kendine söylenip anlamsız bakışlar atarken sessizce söylediği ama benim duyduğum şeye güldüm.

"Arıtılmış mı arıtılmamış mı?" bana bakıp göz devirince ben de aynı şekilde göz devirdim.

Biz şimdi neyiz?

Ehe  kutsal soru sjmsbs



Çift Taraflı | yarı textingWhere stories live. Discover now