1⋆2

181 18 59
                                    

Medya¬ Vera

Onunla olan yazışmamızdan sonra derste gözüm ikide bir saate kayıyordu. Bir yandan hemen dakikalar geçsin ve onunla saçma sapan da olsa bir muhabbete gireyim istiyordum bir yandan ise saçmalamam gibi bir ihtimal olduğu için istemiyordum.

Son 5 dakika hem çok hızlı hem çok yavaş geçiyordu. Nasıl olduğu hakkında en ufak bir bilgim yoktu. Aslında her şey olması gerektiği gibi oluyor: Sınıftakiler, öğretmen, arkadaşlarım, zaman... Hepsi her zamanki rayında ilerliyordu lakin ben, ben şu an farklı hissediyordum. Sanırım bulmuştum: ters düşen bendim.

Son anda aklıma gelen fikirle hemen telefonumda Rüzgar'ın adını değiştirdim. Bir şekilde telefonumdan bir şeyi göstermem gerekebilirdi ve kendi adını görürse her şeyi anlardı. O yüzden yazdığı mesajları da sildim ve o sırada yazarsa diye engelledim de. Üstte adı gözükecekti fakat engellediğim için mesaj atsa da belli olmayacaktı.

Bunun şimdi aklıma gelmesi ile derin bir nefesi çektim içime. Telefonu elimde tutup kaydettiğim şekile baktım.

Bedreddiniye

Onca isimden neden bunun aklıma geldiğini sorgulamayacaktım tabii ki de.

Zil çalınca gayet doğal durmak için Sevde ile Batu'nun yanına geçtim. Camın etrafında doluşup dışarıyı izliyorduk. Bir yandan bacaklarımı ısıtan kalorifer beni mayıştırırken bir yandan da aklımda Rüzgar'ın gelecek olması vardı.

"Vera." adımı onun sesiyle duyduğumda bir anlığına vücuduma titreme gelirken sınıf çok sesli olduğu için duymuyormuş gibi yaptım. Omzumda bir el hissedince arkamı döndüm. Sınıfımızdaki bir çocuk ona dönünce başıyla kapıyı işaret ettiğinde kapıda bana bakan Rüzgar ile göz göze geldim. Ne olduğunu anlamıyormuş gibi davranıyorum. Meraklı bir tavır takınıp yanına gittim.

"Vera müsait isen bi' konuşabilir miyiz?" kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

"Rüzgardı değil mi?" bu bilmiyormuş gibi yaptığım tavrımla dumura uğramış gibi yüzüme bakarken başını salladı hafifçe. O yürümeye başladığında ben de onun yanında yürüdüm. Her şey gayet normal gidiyordu şu anda. Asansöre doğru ilerlediğinde korkuyla ona baktım. Kapısı açık olan asansöre bindi.

Beni test ediyordu. Anoniminden öğrendiği şeyin doğru olup olmadığını kontrol ediyordu ama asıl anlamadığım Vera'yı mı kontrol ediyordu, anonim'i mi?

"Benim klostrofobim var." yüzüne şu anki durumumuza uymayan bir tebessüm yerleştiğinde nedenini anlamaya çalışıyordum. Kapısını tutmuş olduğu asansörden çıkıp yanıma geldi.

"Pekala birlikte inelim o zaman merdivenlerden." başımı hafifçe sallayıp merdivenlere yöneldim. Muhtemelen kantine gidiyorduk.

En son kantine geçip bir masaya oturduk lakin uzun bir süredir konuşmuyordu. Sanırsam nerden konuya gireceğini veya ne diyeceğini düşünüyordu. Ona yardımcı olmak adına ben girdim konuya.

"Ne konuşacağız?" sorumla derin bir nefes alarak ellerini önünde birleştirip yüzüme baktı.

"Açıkçası söyleyeceğim şeye nasıl gireceğimi bilmiyorum." başımı salladım devam etmesi için. "Sen beni tanıyor musun ya da benimle bir derdin veya sorunun var mı?" kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

"Seninle tek iletişimim şu andan ibaret iken nasıl bir derdim veya sorunum olabilir? Seni tanımıyorum bile." öyle bir konuşuyordum ki neredeyse ben bile ikna olacaktım böyle olduğuna.

"Evet haklısın. O zaman tek bir şey daha soracağım." başımı salladığımda cebinden telefonunu çıkarıp ekrana birkaç defa dokunduktan sonra ekranı bana gösterdi. Ali Eren'in attığı resimlere bakıyordum. O kadar saçma sapan yazışmalar vardı ki.

Vera: Şu Rüzgar denen çocuktan nefret ediyorum

Siz: A a neden ki?

Vera: Bilmiyorum aşırı sinirimi bozuyor.

Siz: Hayır bence gayet iyi bir çocuk Rüzgar.

Vera: Nesi iyi be?

Vera: İdil yaptıklarında o kadar haklı ki

Siz: Hayır kesinlikle haklı değil

Vera: Ne biliyorsun da konuşuyorsun

Vera: Bu çocuğa bir saniye katlanılmaz

Siz: Katlanılmayacak birisi olması aldatılmasını gerektirmez

Vera: Neyse ne

Yazışmalar burada bitiyordu. Benim yazı dilim bile böyle değildi. Ekran görüntülerini yana kaydırırken daha inandırıcı olsun diye profili de ss aldığını farkettim Ali Eren'in. Alaycıl bir gülümsemeyi yüzüme yerleştirip telefonumu çıkardım ve profil fotoğrafımı gösterdim.

"Benim profil fotoğrafım bu." sonrasında ise WhatsApp durumunu gösterdim.

"Sana resmi atılan durumun altındaki tarihe bak. 3 Aralık 2019. Benim durumunun som değiştirme tarihine bak. 25 Kasım 2019." utanmış ve sinirli bir şekilde bir bana bir de ekrana bakıyordu.

"Son olarak bu ekran görüntüsündeki numaranın son dört rakamı 59 36 benim numaramın son dört rakamı ise 20 04." utançtan ve sinirden yüzü kızarırken nazikçe aldı telefonu elimden.

"Çok özür dilerim. İyi ki onu dinleyip yargısız infaz yapmadım." başımı 'anlıyorum' dercesine salladım. Masadan kalktığımızda başını sallayıp giderken arkasından seslenip durdurdum onu.

"Sana bunu kimin attığını öğrenebilir miyim? Sonuçta bana da bir iftira atılıyor, bunu sormak ve öğrenmek en doğal hakkım." başını sallayıp yanıma geldi ve koluma dokundu.

Hayır, hayır, hayır. Sakin ol sadece kolunu tutuyor. Sakın titreme. Gayet normal ve doğal bir durumdasın.

Hayır değilim.

İstemsiz bir şekilde titrediğimde yüzüme baktı anlamak istercesine.

"Sinirlenince oluyor bazen bende." başını anladım dercesine sallarken ben de salladım.

"Önce benim konuşmam gerekiyor bu kişiyle sonra sana da söylerim." kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

"Ne münasebet? Onunla konuşacağın zaman lütfen bana da haber ver. Dediğim gibi bunu sormam lazım." derin bir soluğu içine çekip seslice dışarı bıraktı. Etrafa baktıktan sonra gözleri bir noktada takılı kaldığında ben de o tarafa baktım. Ali Eren üst kattaki üstümüzde yer alan boşluktan bize bakıyordu gülerek. Ben yüzüme alaycıl ve kendinden emin bir sırıtış koyduğumda az yok tahmin etmiş olacak ki onun yüzündeki tebessüm silinmişti.

"Ali Eren miydi bu resimleri sana atan." yukarıda olan gözleri benim gözlerime değdiğinde merakla baktı yüzüme.

"Tanıyor musun?" başımı salladım.

"Keşke tanımasam."

Heellooo

Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızdan ve miniminnacık vote bizden mahrum etmeyin beni sksösjsms

Çift Taraflı | yarı textingWhere stories live. Discover now