NEREDEYSE YARIM SAATTİR SHAWN'IN CAMİLA'YI YANAĞINDAN ÖPTÜĞÜ RESİM ARIYORUM ÇOCUK ANCA KIZI DUDAKTAN VAKUMLUYOR KRİZ GEÇİRDİM
Herneyse bölüme geçin siz
İyi okumalar
Boynuna dolamış olduğum kollarımı çektikten sonra yine az önceki gibi yan yana yürümeye başlamıştık. Biraz daha sakindim şu an.
Bir şekilde öğrendiği küçük kardeşimden yola çıkarak beni buraya götürmesi çok inceydi gerçekten.
Helin.. Benim meleğim. Onu hep meleğim diye severken gerçekten melek olması çok ağırdı.
Verda'ya çok benziyordu ya da Verda ona çok benziyordu. Yüzleri gibi davranışları ve başlarına gelen bu hastalıkta aynıydı. Tek duam sonlarının aynı olmamasıydı.
Kolumdaki teke düşmüş bilekliklere baktım. Helin'in hastalığının daha da ağırlaştığı dönemde almıştım bu bilekliği ona. Ona ait olan bende duruyordu o melek olduktan sonra. İçim acıyordu, belki de onu bana her saniye hatırlatacak bu bilekliği takmamam gerekiyordu ama onu unutmak istediğim de pek söylenemezdi.
Atlatmak pek kolay olmamıştı ki atlattığım da pek söylenemezdi. Uzunca bir süre psikologlardan ayrılamamıştım. Bu durum için biraz kızgındım kendime. Ailem zaten onun gidişiyle yıkılmıştı bir de o halleri ile benimle uğraşmak zorunda kalmışlardı.
Rüzgar bilerek mi buraya getirmişti bilmiyorum lakin Helin'i getirdiğimiz bu lösemili çocuklar için olan hastaneyi seçmesi bana pek tesadüf işi gibi gelmiyordu.
Öylesine yürürken başımı ona doğru çevirip yüzünü inceledim. İstemsizce gülümserken bir süre sonra fark etmesi ile onun da başı bana dönmüştü. Benim gibi o da gülünce utanarak önüme döndüm. Zaten böyle salak gibi birbirimize bakarak yolda yürürsek ya bir yere çarpacaktık ya da takılıp düşecektik.
Neden bilmiyordum lakin yürüdüğümüz sokak bi' hayli sessizdi ve tek tük insan görüyorduk
Öylece ilerlerken bir anda Rüzgar beni kolumdan tutarak kendine çevirdi. Elleri kurumaya yüz tutmuş gözyaşlarımın olduğu yanaklarımı nazikçe okşadıktan sonra gözlerimin içine bakıyordu.
Bir anda gelişen ve hiç beklemediğim bu durum nefesimi keserken nedense ben onun gözlerine bakamıyordum. Benim planım dışında olan şeyler heyecanlandırıp korkutuyordu beni.
Özellikle Helin'in ölümünden sonra oluşmaya başlayan içimdeki bu hissi sonradan psikiyatrist'e gidince öğrenmiştim.
Obsesif Kompulsif Bozukluk
Aşırı ağır ve ileri düzeyde değildi. Hep bir plan dahilinde yaşamıyordum hayatımı fakat belli başlı şeyler için de plan yapmadan duramıyordum. Üstüne yaptığım plan bozulunca midem bulanır başım dönerdi.
Fakat bunları düşünerek bu anı bozmak en azından hatırlayamamak istemiyordum. Onun dışında her yere bakan gözlerimi ona çevirdim. Gülümseyince benim de yüzümde küçük bir tebessüm oluşmuştu.
"Vera benim sana bir şey demem gerekiyor" merakla kaşlarımı kaldırıp ona baktım. "Aslına bakarsan bunun ne olduğu hakkında bir fikrim yok. Sadece tek bildiğim daha önceye kadar hiç böyle hissetmediğim. Yani bu bilmediğim hissi hissederken bin bir türlü şey yaşıyorum içimde ve bu çok güzel" söylediklerinden hiçbir şey anlamazken yüzüne bakmayı sürdürdüm.
O da artık hiçbir şey demezken yüzü benim yüzüme yaklaşıyordu. Ya anın heyecanı ile şaşı oluyordum ve yaklaşıyor gibi görüyordum ya da gerçekten yaklaşıyordu.
Yanağımda hafif bir sıcaklık hissettiğimde tüm vücudumdan bir elektrik geçmişti sanki. Ve bu his bana yaklaştığını ve hatta öptüğünü doğruluyordu.
Şu anda öpüyordu fakat dudakları hala yanağımdaydı. Yanağımın şu anda bir kor gibi sımsıcak olduğuna yemin edebilirdim sanırım. Ayrılmasından sonra tüm sıcaklık gidip sert bir rüzgarın esmesi ile kendime gelmiştim.
"Vera ben senden hoşlanıyorum"
YOU ARE READING
Çift Taraflı | yarı texting
Fanfiction°TAMAMLANDI° Siz: Seni ilk gördüğüm gün, onu nasıl sevdiğini fark ettiğimde kalbim o kadar kırılmıştı ki.. Siz: Oysaki senin sevdiğin gibi kimse sevmemişti beni, kullanılmıştım ben. Gerçekten sevilmek nasıl oluyor, nasıl bir his bilmiyordum. Sadec...