5⋆0

66 8 68
                                    

Nihat İlhan- Kalpte Duran Kalpçe Üzen (şarkının adı çok manidar değil mi..)

"Birinin seni anlamasını istiyorsun
Ve karşına biri çıkıyor
Seni anlayamadığımı görüyorsun
Bırakalım istersen diyorsun
Hayır diyor, bir yola çıktık
Sonra sevdiğine tereddütsüz yaklaştığında

Seni orada bırakıyor"

Nereye, nasıl olduğunu bilmediğim bu yolda öylece yürürken dilimde bir şarkıyla mırıldanıyordum. Gittikçe olduğumuz yerden uzaklaşmama rağmen bunu pek umursadığım söylenemezdi. 

"Çok zor geçti
Ayı kan bürüdü
Göğü lal bürüdü
Beni sen bürüdü
Geçti, geçmedi...
"

Belki beni rahatlatır diye söylediğim şarkının rahatlatmaktan çok beni kaçtığım düşüncelere daha çok iteklediğini yeni anlasam da bırakamıyordum. Düşünsem ne olacaktı ki sanki? Kendimi üzmekten başka bir şeye yarayacak mıydı? Ki sakındığım başka bir şey de vardı, ona olan sevgimden ötürü affetmek için bir sebep arayacaktım bulamayınca daha da kötü olacaktım. Asıl kaçtığım şey tam olarak buydu.

"Bana biraz müsaade et
Sonra bütün dünyan olacağım
Açmakta zorlanırım insanlara kalbimi
Kırgınım, ben bu değilim
Ardımda kuş sesleri var
En çok sana anlatmak isterdim
Sen duymadın
"

Gözümden bir damla yaş yavaşça süzülürken buna izin vermeyerek sildim hızlıca. Bir anda tüm duygusallığım yerini sinire bırakmıştı. Ve ben biliyordum ki böyle olursa onu affetmem daha da zorlaşacaktı. Peki affetmeyi istiyor muydum? Kesinlikle hayır! Lakin saçma sapan duygularımdan da korkuyordum. Tamamen mantığımdan dolayı affetmek istemiyorken duygularım bastırırsa affedebilirdim.

"Yağmur yağsın
Sesinde boyansın
Kurduğum o düşte
Kalbinde uyansın
 

Yağmur yağsın
Sesimden utansın
Kurduğum o düşte
Siyahlar boyansın
"

"Siyahlar boyansın" son cümleyi tekrar ettiğimde derin bir nefes aldım.  Kaçıp gidecek olan veya düşünceleri arasında kaybolup siyahlara boyanacak olan ben değildim. Bütün bunlar beni sinir etmekten başka hiçbir şey yapmıyordu. 

Hastalığım atak yapıp midemi bulandırdığında yüzümü buruşturdum. Kesinlikle şu an sırası değildi. Umursamamaya çalışarak hızla arkamı döndüğümde arkamdaki beden duraksamıştı. Eğdiği başından dolayı yüzünü görmediğimden dolayı birkaç adım geriledim.

"Özür dilerim." Tanıdık ses kulaklarıma dolduğunda kaşlarımı çattım.

"Hep aynı şey oluyor, sence akıllanmamış mıyımdır?" eğmiş olduğu başını kaldırıp gözlerimin içine baktı, gerçekten üzgün duruyordu.

"Çok şey yaptım seni üzecek biliyorum ama şu an en samimi halim ile özür diliyorum senden Vera. Hayatında karşına bir daha çıkmayacağım sadece bana kırgın kalmanı istemem." Emin olarak benden özür dileyen gözlere baktım.

"Nasıl güvenebilirim ki?" başını yeniden eğdi ve kısa süre sonra kaldırdı.

"Bilmiyorum. Belki etrafında olmayacak olmam, tüm bu olanlardan sonra doktora gitmiş olmam biraz daha samimi olduğumu kanıtlar sana." Sinirle çatılmış olan kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkmıştı.  Bu kadar sürede onu az çok tanıdıysam şu an gerçekten samimiydi.

Sonradan aklına gelmiş gibi hızla montunun cebinden katlanmış beyaz bir kağıdı elleri titreyerek bana uzattı, çok üşüyordu sanırım. Merakla elinden aldıktan sonra kağıda baktım.

"Senin gittiğin psikiyatriste gittim ben de. Hatta bak aynı ilaçları verdi bana." Kendini düzeltmek için gösterdiği çabayı kanıtlıyordu bana.

Çift Taraflı | yarı textingWhere stories live. Discover now