1⋆7

156 18 59
                                    

Okula gitmeden bir saat önce aynı onunla buluştuğum gibi giyinip evlerine gittim. Bahçeye geçtiğimde Rüzgar ile karşılaşıp hiçbir şey demeden Freud'u kucağına bırakıp gidecekken son kez dönüp ona bakmak istedim. Arkasında bir hareketlilik görünce merakla arka tarafa baktım. Rüya Ablanın bize geldiğini gördüğümde her ne kadar beni tanımayacak olsa da koşarak ona gidip sarıldım. Anlasın diye konuşamıyordum da. Ama neden ise onun hiç şaşırmış gibi bir hali yoktu.

Gören de her gün böyle giyinen kim olduğunu bilmediği kişiler ona koşarak sarılıyor sanır.

Benden ayrılıp elleriyle yüzümü tutup bana baktı. Yüzündeki gülümseme daha da büyüdüğünde önce Rüzgar'a bakarak dikkat ettikten sonra atkıyı hafif indirip güneş gözlüğünü de kaldırdığında kahkaha atarak uzaklaştı ve beni süzdü.

"Allah aşkına bu hal ne?" o benim görünüşüme kahkaha atarken ben ise gülüyordum. Hızlıca atkıyı ve gözlüğü düzelttikten sonra Rüzgar'a döndüm. Uzaylı görmüş gibi bakıyordu bize.

Bileğimdeki saate kontrol amaçlı baktığımda gözlerim fal taşı gibi açıldı. Hızlıca eve gidip kıyafetlerimi değiştirmem gerekiyordu ve sadece beş dakika kalmıştı zilin çalmasına.

Hemen Rüya Ablanın kulanı aşırı sessiz bir şekilde durumu anlattıktan sonra eve doğru koşarak gittim. Okul üniformalarını hızlıca üstüme geçirip uğraşmamak için kıvırcık saçlarımı dağınık şekilde tepemden topuz olacak şekilde toplayıp hazırladığım çantamı omuzuma takıp koşarak okula geçtim. Bahçeye geldiğimde bir dakika kalmıştı ve ben daha merdiven çıkacaktım. Basamakları ikişer ikişer çıkarken bir yandan da hocaya ne diyeceğimi düşünüyordum.

Koridorun sonuna doğru sınıfımıza giden hocayı gördüğümde koşuşumu hızlandırmıştım. Gözüm sola kaydığında şaşkın ve bir o kadar meraklı bana bakan Rüzgar'ı görmüştüm. Kesin anlamıştı.

Bir şekilde hocayı durdurup niye geç kaldığımı sorunca biraz sesli bir şekilde konuşup Rüzgar'ın duymasını sağladım.

"Hocam annem rahatsızlanmıştı da sabah çorba yapıp başında durmam gerekti bir süre kusura bakmayın." hocaya bakmadan konuşuyordum çünkü bakarsam kesinlikle kekeler yalan söylediğimi belli ederdim. Ama bakmadığım için ve nefes nefese olduğum için bir çırpıda söyleyince inandırıcı olmuştum. Hoca beni içeri alırken göz ucuyla Rüzgara bakmıştım kendi kendine konuşuyordu.

"Tamam Vera olmadığına emin oldum sanırım" onun bu haline gülerek geçtim sınıfa.

°°°

Okul çıkışında uzun bir süre Rüzgar ile konuşmuştuk. En son dayanamayıp yine aynı yerde buluşmak istemiştim onunla. Her defasında beni şaşırtarak kabul ediyordu. Aynı kombini yeniden giyindikten sonra telefonumu alıp ilk başta bildirimlere baktım.

verasayell: rüzgarçakır sizi takip etmek istiyor

Heyecandan gözlerimi olabildiğince açıp ekrana baktım. İsteği atalı beş dakika olmuştu. Meraklı durmamak için birkaç dakika daha bekleyecek, öyle kabul edecektim isteği.

Güle oynaya parka geçip bir kenarda oturup bekledim onu.

Sözleştiğimiz saati neredeyse on dakika geçiyordu fakat etrafta görünmüyordu hala. Gelmeyeceğini düşünerek eve doğru yürüdüm. Yolda Rüzgarı görünce indirdiğim atkıyı geri yerleştirdim yüzüme.

Onun yanına yaklaştıkça kızarmış gözleri ve yorgun hali belli oluyordu. Sanki ufak bir rüzgar esse devrilecek gibiydi o uzun boyuna ve vücuduna rağmen.

Hızlıca yanına gidip kolunu tuttum. Şu an niye böyle olduğunu düşünmeliydim kolunu tuttuğumu değil. Gözlerini bana çevirip baktığında ufak bir tebessüm oluşmuştu yüzünde. Ben de her ne kadar görmeyeceğini bilsem de gülümsemiştim. Yakındaki bir banka oturtup yanına geçtim ben de. Hızlıca telefonu elime almıştım.

Çift Taraflı | yarı textingWhere stories live. Discover now