1⋆8

147 17 30
                                    

Dün Rüya abla ile çekildiğimiz fotoğraflara bakarken sonradan fark ettim ki eldiven takmamıştım. Beni tanır diye korkuyordum fakat bayağı uzun bir zaman geçmişti ve hala anladığına dair en ufak bir belirti yoktu.

Derin bir nefes alarak okulun bahçesine girdim. Etrafta çaktırmamaya çalışarak Rüzgar'ı ararken göz göze gelince her ne kadar afallasam da belli etmemiştim. Onu arkamda bırakırken onun da yürüdüğünü hissedebiliyordum.

Merdivenlerden çıkarken bir adım sesi daha vardı bizim kafa geleceğim sırada bileğimi kavrayan sıcak bir el ile sola doğru çekilince ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

İrkildiğim için yumduğum gözlerimi açtığımda merdivenlerdeki kapıdan geçilen yangın merdivenlerinin olduğu bölümde bulunduğumuzu fark ettim. Kapının kapanma sesi geldiğinde arkamı dönünce gördüğüm yüz beni şaşırtmıştı.

"Rüzgar?" soru dolu ses tonumla adı ağzımdan çıkınca yerinde kıpırdanıp gözlerini kaçırdı.

Şu anda utanıyordu biliyordum çünkü utanınca hep aynı hareketi yapardı lakin anlam veremediğim benden utanacak neyi olduğu veyahutta neden burada olduğumuzdu.

Elini cebine sokup bir şeyi çıkardıktan sonra bana doğru uzatınca merakla eline baktım. Elinin içindeki yüzüğü görünce kaynar sular başımdan aşağıya dökülmüşe dönmüştüm.

Çok tanıdık olan en sevdiğim yüzüğümü onun elinde görmeyi beklemiyordum. Ve ikimizin de aklını aynı düşünceler talan ediyordu.

Anlamıştı işte anonim olduğumu.

Yüz ifadesini anlamak için yüzüne bakmak istiyordum fakat sonrasında utanmamla ve ani gelen heyecan ile arkasında bulunan kapıyı açtığım gibi çıkmıştım. Beni durdurmak için elimi kavramıştı fakat çok hafif tutmuş olduğu için kurtarmıştım elimi.

Bir çırpıda sınıfa gittiğimde Batu ve Sevde'nin benim nefes nefese kalmış olduğum halime attığı bakışlarla kaldım.

Merdiven çıktım sayılmazdı, çok yorulmuş sayılmazdım o kadar farklı bir durumdu ki bu. Tırnak uçlarıma kadar adrenalin ile dolmuştum. Bir şekilde sırama doğru yürüdüğümde bitik bir şekilde attım kendimi sıraya.

"Öğrendi" önce bana sonra birbirlerine baktıklarında birbirlerine kaş göz yaptıklarını anlayabiliyordum.

"Dur, ne, nasıl?" Batu olayın şokuyla sorularını sıralarken Sevde ise Batu'nun kolunu cimcikleyip vurmuştu.

"Vaveyla çıkartma zaten ne olduğu, olacağı belli değil." fısıldayarak konuştuğunu sanıyordu sanırım ama hiç öyle değildi.

"Ya ben ne yapacağım? Çocuktan kaçamam. Akla gelen ilk şey evet ama nereye kadar, nasıl kaçacağım? Bir şekilde illaki karşılaşacağım. Sınıftan çıkmasam sınıfa gelir. Yapmamalıydım işte ya!" ben durumumdan yakınırken Sevde ile Batu iki yanıma oturmuş bana bakıyorlardı.

"Hemen telaşeye kapılmasana. Ne bekliyordun ki? En sonunda bir gün demeyecek miydin zaten? Böyle olması gerekiyordu belki."  Sevde gayet haklı olduğunu belli eder bir tonda konuşurken Batu ise onu onaylıyordu. Bir anda özgüven her bir yanımı sarınca eğmiş olduğum vücudumu dikleştirdim.

"Doğru zaten eninde sonunda söyleyecektim. Öğrenmiş oldu işte bir şekilde. Nasıl davranacağını bilmiyorum sadece." çantamdaki suyu çıkarıp büyük bir yudum aldım.

"Akışına bırak." Batu sakince konuşup 'ben senin yanındayım' tebessümünü bana yollarken ben de güldüm.

"Hem sen hep demez miydin? 'Her şey anını bekler' diye. Olması gereken an buymuş demek ki." beni, benim lafım ile vurunca daha da yayılmıştı yüzüme gülümsemem.

Tam anlamı ile aklımda her şeyi planlayıp ve kesinleştirip öyle çıkmam gerekiyordu karşısına ya da en azından öyle konuşmam gerekiyordu.

Birkaç bildirim gelince onun atmış olduğunu hissediyordum. Telefonu elime alıp, açıp bakmak ile bakmamak arasında kalırken hocanın gelmesi ile sonraya bıraktım.


Çift Taraflı | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin