0⋆7

201 21 62
                                    


Medya¬ Vera

Ali Eren: Vera

Ali Eren: Biliyorum suçluyum ama lütfen dinle beni

Ali Eren: Değiştim ben artık

Ali Eren: Eskisi gibi değilim

Ali Eren: İnan bana

Siz: Sen hep değiştin nedense Ali Eren

Siz: Ama nedense ben bunu hiç göremedim

Siz: Onca şeyden sonra gelip seni affetmemi bekleme lütfen

Siz: Bırak her şeyi kendime olan saygımı yitireceğim bu gidişle

Siz: Zamanında senin yüzünden yitirdiğim gibi

Ali Eren: Veraa :'

Siz: BENİMLE OYUNCAKLA OYNAR GİBİ OYNADIN ALİ EREN

Siz: BENİMLE, DUYGULARIMLA, HİSLERİMLE

Siz: ne kadar çok acıtıyor bu insanın canını biliyor musun?

Siz: Bilemezsin!

Siz: Çünkü sana kimse bunu yaşamadı. En azından ben yaşatmadım.

Siz: Ama sen her defasında yaşattırdın bunu bana. Bir değil iki değil üç değil

Siz: Beni kırmaktan, üzmekten başka bir şey yapmadın ki sen.

Siz: Şimdi eğer az da olsa yüzün varsa benimle konuşmazsın, beni daha da üzmezsin Ali Eren.

Gözümden düşen bir damla telefonumun ekranında klavyeye düştüğünde telefonun hassas ekranı bunu hissetti. Tam da 'R' harfinin üstüne düşmüştü gözyaşım. R harfinde önerilen kelimelerde en ortada ise 'Rüzgar' yazıyordu. Buruk bir gülümseme ile önce telefonun ekranını sildim sonrasında ise ıslak yüzümü sildim beceriksizce. Bu sırada ise Ali Eren'i adının altında bir süre 'yazıyor.. ' ibaresi oluyordu sonrasında ise yeniden 'çevrimiçi' yazıyordu. Umursamayarak çıktım konuşmadan.

Şu okulda en sevdiğim yer müzik sınıfı iken ben oraya adım bile atamıyordum.

Batu'ya halimi beli etmeden düzelttim hemen yüzümü sağa döndüğümde ise çoktan yakalandığımı fark etmiştim. Ama Sevde'ye. Hemen yanıma gelip beni kaldırdıktan sonra koluma girdi.

"Lavaboya gidelim mi az?" Batu anlamasın diye belli etmeden açıklama yaptığında çıktık sınıftan.

"Ne oldu anlat hemen?" meraklı haliyle tam karşımda duruyorken onun tam tersi, ruhsuzmuşçasına telefondan konuşmalara girip uzattım ona. Bazı yerlerde üzüldüğünü belli etmek istemiyormuşçasına yüzünü buruşturuyordu, bazı yerlerde ise sinirleniyordu fakat bunu belli etmekten ise gocunmuyordu. Konuşmayı bitirdiğinde önce yüzüme bakıp sonrasında beni kendine çekip sıkıca sarıldı bana. Ben de aynı şekilde karşılık verirken derin bir nefes aldım.

"Sakin ol tamam mı? At gibi giden it gibi döner en büyük kanıtı şu an o. Ama her şey bitti artık. Sen benim güçlü kızımsın sakın ağladığını bu konu için ufacık da olsa üzüldüğünü görmeyeyim, hissetmeyeyim." anaç bir tavırla beni tembihlerken burukça gülümsedim yüzüne.

"Biliyorum onun için üzülmüyorsun boşa giden, oynanan hislerine üzülüyorsun çok iyi anlıyorum fakat o, o zaman olan bir şeydi. Sen artık çok değiştin. O kadar güçlüsün ki benden bile güçlüsün. O yüzden kendine haksızlık ederek üzülme." saçlarımı okşadı bir süre ve geri ayrılarak yüzüme bakıp gülümsedi.

Bir süre sohbet ettiğimizde onu hoca çağırmıştı. Sonrasında ben de gelmeyeceğini anladığımda dalgınca merdivene doğru yürürken bir anda belimden tutulup arkaya doğru çekildim. Ne olduğunu anlamaz bir şekilde etrafıma bakarken arkama döndüm.

"Duvara çarpacaktın az kalsın."

Çift Taraflı | yarı textingWhere stories live. Discover now