4⋆1

69 9 25
                                    

Uzun bir süreden sonra gelmiş bulunmaktayımm

Diğer kitabım olan Carmen'ı bitirdim bu sırada o yüzden bu kitabın bölümleri aksadı. Ona da bakmanızı öneririm, 13 bölümlük bir kitap zaten.

Sizi seviyorum, votelemeyi ve satır arası yorum bırakmayı unutmayın❤️

"Hadi gir üşüteceksin." el salladıktan sonra elimdeki anahtar ile kapıyı açıp son kez ona döndüm. Kapıyı kapatırken de aralıktan bakarak kapatmıştım. Tamamı ile kapattıktan sonra derin bir nefes alarak arkama dönmüştüm fakat nefesim kursağımda kalmıştı.

Kollarını birbirine dolamış babamı görünce bir adım geriye gittim. Yüzünde hem kızgın hem de kırılmış bir ifade vardı.

"Baba?" ona doğru bir adım attığımda içeri doğru adımlayarak merdivenlerden ilerledi.

Babamdan trip yiyordum şu an.

Derin bir nefesi dışarı verdikten sonra montumu çıkarıp kapının yanındaki vestiyere astım. Hemen yanına Rüzgar'ın başıma geçirdiği bereyi de astıktan sonra gülümseyecek olmuştum lakin aklıma trip atan babam geldiğinde gülememiştim. Koşarak merdivenlerden çıkıp babamın çalışma odasına çıktığımda kapıya vurdum birkaç defa. Gelebileceğim ile ilgili birkaç kelimeyi duyduktan sonra açıp içeri girdim.

Sandalyesinde oturan babamın yanına gittiğimde bana dönmemişti. Biraz zorlanarak sandalyesinin kolunu ittirip kendime çevirdim. Kollarımı boynuna doladığımda aramızdaki birleştirmiş olduğu kollarını da ayırıp belime doladım.

"Baba" sesimi yumuşak çıkarmaya çalışıp son harfi uzattığımda biraz daha sıktım kollarımı. 'hm' diye bir ses çıkardığında gülümsedim.

"Yemin ederim anlatacaktım." başını olumsuz bir şekilde sallayıp konuştu: "Eminim anlatacaksındır." kinaye yaparak konuştuğunda gülmemek için kendimi tutuyordum.

"Biraz yeni, gerçekten. Başka şeylerle uğraştım anlatmaya bir türlü sıra gelmedi. Yoksa senden saklar mıyım ben?" beni biraz geriye çekip yüzüme baktı teyit etmek maksadıyla.

"Senin anlına ne oldu?" sakıncalı soru geldiğinde gözlerimi kaçırarak dudaklarımı ısırdım. Yalan söyleme topuna girmeli miydim? Hayır hemen anlardı yalan söylediğimi. Doğruyu söylersem de Ali Eren'i öldürme olasılığı (ki bu gerçekten büyük bir olasılık) yüksekti.

"Hangi yalanı veya yalan söyleme konusunu kafanda tartmaya sakın çalışma." dudaklarımı büzerek ofladım.

"Kavgaya girdim ama kim olduğunu söylemek istemiyorum, bir şey yapmayacağın konusunda güvenemem çünkü." saçlarımı okşadıktan sonra gülümsedi.

"Çok iyi niyetlisin kızım. Bunun seni kötü etkilemesinden korkuyorum." başımı olumsuz anlamda salladım.

"Bunun iyi niyetle alakası yok baba. Hiç kimse ölmeyi hak etmez. İnsanlara verilen canı bizim veya başka birinin almasının hiçbir şekilde açıklaması olamaz. Evet bazı konular var belki o konularda olabilir ama bu konuda emin ol olmaz. Ve ben biliyorum ki sen öldürmezsen bile öldürmekten beter yapacaksın. Şu eli kolu uzun olma muhabbetinden. Ama ben bunu istemiyorum." ne konuşmuştum be.

Babam gurur duyar gibi bana baktığında gülümsedim. O da gülümsemişti sonra yeniden bozulmuştu gülümseyişi. Kesin yine aklına Rüzgar gelmişti.

"Delikanlının adı ne?" kullandığı sıfata gülmemek için ağzımın içini ısırdım.

"Rüzgar." utana sıkıla adını söylediğimde yüzüne bakamadım. Her ne kadar babamla bu konuları konuşabilsem bile utanıyordum.

Çift Taraflı | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin