"Karan sizin bütler ne zaman başlıyor?" Onur çayından içerken geriye doğru yaslanmıştı. Telefonundan bir müzik açıp kenara koydu. Müzik kısık bir sesle çalarken dudaklarım ince bir çizgi halini aldı.

"İşte finaller geçen haftaydı, bu haftada bütler başlar." dedim sıkıntılı bir sesle. Derslerden nefret ediyorum.

"Yani bu hafta Karan'ı göremeyeceğiz." Sinan sehpaya uzanıp sigara paketini aldı ve koltuğun kenarında duran çakmak ile yaktı.

"Hayır, bu sefer öyle yapmayacağım Sinan. Sıkılıyorum yemin ederim ya." kaşlarım çatık bir şekilde konuşurken o çok umursuyormuş gibi görünmüyordu.

Eğer vize ya da finallerim kötü geçerse diğer sınavda, bitene kadar beni evden dışarı çıkarmıyordu. Kendisi bile beni görmüyordu. Tabi görmüyor dediysem, muhtemelen iki saatte bir dayanamayıp kapının önüne geliyordu ve bir beş dakika beni öpüp koklayıp yeniden dersin başına yolluyordu.

"Alttan dersin olmamalı Karan." otoriter bir sesle konuştu. Okumama çok önem veriyordu, elbette ben de önem veriyordum ama o bir artık şartlamıştı bunu kendine.

"Of Sinan ya." dedim geriye yaslanırken. Elbette o bir kere yok dediyse, o iş olmazdı.

"Lan..." Burak'ın neşeli bağırış sesi ile irkilerek ona döndük. O ekrana bakıyordu. "Refik kaza yapmış."

O kahkaha atarken Sinan anında sırtını dikleştirip endişe ile baktı. Ben de panik yapmıştım.

"Niye gülüyorsun orospu çocuğu?" dedi Sinan sinirle. Daha sonra ayağa kalkmak için bir hamle yaptı.

"Otur abi otur..." dedi Burak gülerek. Sinan kaşları çatık, anlamayan bir ifade ile ona bakıyordu.

"Mal neye gülüyorsun, iyi mi çocuk? Nerede?" dediğimde gülüşü yeni durmuşken telefonu bize çevirdi.

Gözlerimi kısıp ekrana baktığımda Refik'in kaza yaptığı aracın önünde Kuzey Tekinoğlu'nun otobüs beklerkenki oturuşu gibi oturduğunu görünce dudaklarımın kenarı kıvrıldı. Onur kahkaha atmaya başlamışken, ben de dayanamayıp güldüm.

"Diyor ki babam ağzıma sıçacak." Burak o kadar gülüyordu ki zorla konuşuyordu. "Bir de bu fotoğrafın altına o mesajı atınca.. ayh" karnını tutuyordu artık.

"Herkes manyak amına koyim." dedi Sinan gülerken arkaya yaslandı ve sigarayı dudaklarının arasına alıp bir duman çekti.

"Görüntülü ara şunu, biraz da yüzüne gülelim." Onur yerinden kalkıp Burak'ın yanına giderken.

Onlar kahkahalar ile telefonun ekranına bakarken ben Sinan'a döndüm. O gözlerini kısmış bir şekilde sigarasından derin bir nefes daha çekiyordu. Yanakları çökmüştü. Bakışları bana döndüğünde kafası ile içeriyi işaret etti.

Yutkunup kafamı salladım ve çayı sehpaya koyup ayağa kalktım. Sinan'da ayağa kalkıp sigaradan ardı ardına çekip küllüğe bastırdı. Yürümeye başladığımda arkamdan geliyordu.

Banyoya geçtiğimde o da hemen arkamdan gelmişti. Kapıyı kapattığı anda beni kendine çekip banyonun kapısına dayadı.

"Beni mi sınıyorsun sen?" dediğinde kafamı yavaşça aşağı yukarı salladım.

Dişlerini sıkıp ensemden tuttu ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Alt dudağımı diliyle ezerken, bende aynı işlemi üst dudağına uyguluyordum. Bir elimi saçlarının arasına daldırıp, belinden tutup kendime çektim.

O bu hareketim ile iyice kendini kaybetmiş gibiydi. Dudaklarını boynuma indirip sert sert emip öptü. Elini aletime atıp okşadığında dudaklarımı omzuna bastırıp inlememi tenine gömdüm.

O aletimi okşarken, ben de elimi sertleşmiş erkekliğine atıp okşamaya başladım. İkimizin nefes sesleri birbirine karışmıştı. Öyle ki, nefeslerimiz bile uyumluydu.

En sonunda dayanamayıp sırtımı kapıdan ayırdı ve öpüp koklayarak arkamı çevirdi. Avuç içlerimi kapıya dayarken, o çoktan benim pantolonumu indirmişti.

Öpücüklerini arka bölgemde hissettiğimde, dudaklarımı yalayıp kafamı geriye doğru attım. Dili devreye girince ise göğüs kafesim hızla inip kalkıyordu. İnlememek için kendimi sıkıyordum.

"Güzelim biraz acıyabilir." dediğinde kafamı salladım. Burası Burak'ın evi olduğu için hazırlıksızdık.

Aletini ıslatıp, girişime dayadı. Kafasını direkt boynuma gömerken saniyeler sonra içime girmişti. Ben gözlerimi kapatıp acının zevke dönüşmesini beklerken o gelgit yapmaya başlamıştı.

Bir süre sonra alışınca, acı yerini zevke bırakmıştı. Onun gelmeye yakın olduğunu anlamıştım, çünkü ne zaman öyle olsa daha hızlı ve sert giriyordu. Elimi aletime atıp kendimi çekmeye başladım.

"Karan.." diye boğuk sesiyle inledi. Kafamı arkaya çevirip dudağından öpmeye başladım.

O içime geldiğinde, dakikalar sonra ben de elime boşalmıştım. Bir süre öylece durduk, ardından ben direkt olarak gidip elini yıkadım.

İkimizde üstümüzü çekip balkona gitmeden önce birkaç dakika daha öpüştük. Ne olursa olsun Sinan'a doyamıyordum.

Balkona geçtiğimizde ikimizde kuş gibi hafiflemiştik. O koltuğa uzanıp beni kendine çekti. Kollarımı ona dolayıp hafif esen rüzgar ile huzurlu bir şekilde gözlerimi kapattım.

ZAAF Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin