SARHOŞ

65.5K 3.8K 2.1K
                                    

Karan'dan;

"Çok acıktım..." dedim ellerimi masanın üzerine koyarken. Ufuk elinde ki listeyle uğraşırken meşgul bir şekilde mırıldandı.

"Git alsana oğlum bir şeyler."

"Kantin sırasına baksa, dolu. Beni eziyorlar orda." on ikinci sınıflar sanki şirinler köyüne girmiş dev gibi davranıyorlardı. Boyum çok kısa olmamasına rağmen insanoğlunun başkalaşmış bir versiyonu olan mezun olmaya yakın on ikinci sınıfları, kollarını öyle bir uzatıyorlar ve eziyorlardı ki nefes bile alamıyordum.

"Kimseye ezilmeyeceksin bu devirde!" dedi Ufuk kafasını kaldırıp, Karan söylediğine pişman olmuştu çünkü yine başlamıştı nutuklarına. "Sana üstten bakana se- OHA" lafını büyük bir şaşkınlık ile bitirdiğinde kaşlarımı çattım, bakışlarımı onun suratından çekip baktığı çevirdim kafamı.

Kantinin kapısından el ele giren Sinan ve kısa mini eteği ile oldukça dikkat çeken kızı gördüğümde kaşlarımı çattım. Sinan başı dik, kimseyle göz teması kurmadan yürürken neredeyse tüm kantinin bakışları onlara dönmüştü.

"On ikilerden Esin değil mi?" Ufuk onu onaylamamı beklermiş gibi konuştuğunda kafamı aşağı yukarı salladım ve Sinan bir masaya oturana kadar onu takip ettim.

"Sinan'a bak sen, on ikilerin en popüler kızıyla manita olmuş." dedi yeniden Ufuk.

Normalde sadece dedikodu açısından onları izlemem gerekiyordu ama şimdi karnımda bir hareketlenme olmuştu. Kaşlarım da otomatik olarak çatılmıştı zaten. Sanırım normalde olsa Sinan yanıma gelip, benimle konuşurken şimdi hiç görmeden bir masaya oturduğu için sinir olmuştum.

"Karan, tamam ulan bakma o kadar. Şimdi manitama ne bakıyorsun deyip gelip seni dövecek."

"Dövemez." dedim kendimden emin bir şekilde. Ama bir anda içine kurt düşmüştü, ya artık beni hiç görmezse? Bu düşünce hiç hoşuma gitmemişti.

"Doğru gerçi bir sana bir şey demiyor." dedi beni onaylayıp. Ufuk bile öyle diyorsa, öyleydi. Masaya yerleştiklerinde Sinan gözüyle kantini taradı. Saniyeler sonra gözlerimiz buluşunca aniden gözlerimi çevirdim. Şu an kendime tokat atasım vardı, kıskançlık mı yapıyordum yani...

"Karan, buraya geliyor." dediğinde kalbim hızlanmıştı. İşte o kızı benim kadar umursamıyordu demek ki. Yine de o gelene kadar bakmadım. Ta ki masanın önüne geldiğinde elini masaya koyup hafifçe bana doğru eğildi.

"Kahvaltı yaptın mı?" diye sordu tam dibime girerken. Kafamı çevirip yüzüne baktığımda nefesini yüzümde hissettim, yutkundum. Ama yine de karnım da ki o sancı beni yönlendiriyor gibiydi.

"Yedim." dedim.

"Hani sen açtın?" diye sordu Ufuk. Dişlerimi sıkıp ona yandan bir bakış attım. Gerizekalı çocuk. Sinan hafifçe gülümsedi.

"Bir şeyler alıp geleyim, gitme bir yere." dedi ve birkaç saniye sonra bedenini kaldırıp elini cebine koyup kantine doğru ilerledi. Onun arkasından bakarken, sevgilisine döndüğümde kaşları çatık bir şekilde Sinan'a bakıyordu.

"Ne güzel seninle abin gibi ilgileniyor, sen hâlâ gıcık davranıyorsun çocuğa." dedi Ufuk yeniden kamp listesine bakmaya başlarken. Ona cevap vermeyip sinirli sinirli baktım.

Sinan kantinden benim aksime ezilmeden, asil bir şekilde tost ve meyve suyu alıp dakikalar içinde yanıma geldiğinde önüme yavaşça bıraktı.

"Gireceğim, hepsini yiyeceksin." dedi yeniden gözlerimin içine bakarken. Çatık kaşlarım ile kafamı salladım ve göz teması kurmamaya çalıştım.

ZAAF Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin