İLK KARŞILAŞMA

70.8K 4.1K 2K
                                    

*Sinan ve Karan'ın ilk karşılaşması*

Sinan;

"Sinan, yakında liseye başlayacaksınız he?" diye sordu Fikret abi, pet bardakta ki kolayı kafama diktim.

"Normalde Sinan'ın ikinci sınıfa başlaması gerekiyordu." dedi Onur piç bir şekilde sırıtıp.

"İnsan ortaokulda nasıl sınıfta kalır ya, resmen sınıfta kalmasın diye tek çabalayan kişi matematikci Seval hocaydı." dedi Burak elinde ki bir avuç çekirdeği çitlerken. Yanımda ki kola kutusunu alıp Burak'a attım.

"Sikerim ecdadını ha!" dedim sinirle. Fikret abi ve Tevfik abi bize kahkaha ile gülerken sinirle kaşlarımı çattım. İkisi de lise okumamış, benden büyük insanlardı. Onlara karşı bir şey diyemezdim. Ama bizim iki andavalı döve döve öldürebilirdim.

Mahallenin bir köşesine çekilmiş, çekirdek kola yapıyorduk. Onur ve Burak benim sayemde abilerin yanında oturabiliyorlardı. Çünkü yaşım küçük olsa da mahallede bir ağırlığım vardı. O ikisi çocuk gibiyken ben daha ağır bir kişiliktim.

Fikret ve Tevfik abi, iş yapmak için yanımızdan ayrılırken biz de sohbet etmeye devam ettik. Hava kararmaya yakındı ve biz geceye kadar ya mahallede ya da sokaklardaydık.

"VERMİYORUM LAN!" bir bağırma sesi gelince kaşlarımı çatıp sesin geldiği yöne baktım. Mahalleden Tayfun elinde bir çakı ile bir çocuğun önünü kesmişti.

"Bağırma sikerim belanı, çıkar o parayı." dedi Tayfun.

"Bu salak Tayfun mahalleyi başına toplayacak, gideyim de şu bağıran sikiği halledeyim." dedim ayağa kalkarken. Pantolonumu düzeltip sırtımı dikleştirdim. Baş parmağımı dudağımın kenarına sürüp yürümeye başladım. Tabi ki bizimkiler de arkamdan gelmişti.

"Bak benim on tane abim var, dövdürürüm seni!" yalan olduğu aşırı belliydi. Yanlarına yaklaşırken dilimi köpek dişimde gezdirdim.

"Hayırdır?" diye sordum Tayfun'a dönüp. Tayfun beni baktı ardından çenesi ile karşısındakini gösterdi.

"Bu bebe halen benim ciddiyetimi anlamadı, cebinde ki parayı vermemekte ısrar ediyor." dediğinde yalancı bir şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım.

"Demek yürek yemiş..." dedim onun cesaretini överken.

"Siktirin gidin lan!" diye bağırdı, yüzümü buruşturup ona dönünce yüzüm anında normale dönmüştü.

Geldiğimden beri ilk defa bakmıştım yüzüne, daha doğru mükemmel suratına. Gözlerini sinirle açmış bize doğru bakerken, yüzü pürüzsüz görünüyordu. Dudakları, burnu her şeyi mükemmel duruyordu. Boynu...

Boynu o kadar beyaz duruyordu ki, cildi yutkunmamı sağlamıştı. Homofobik olmasaydım ondan etkileneceğimi düşünecektim. Ama farklı bir şey vardı. Çocuğa bakınca ağlamam gelmişti. Gözleriyle büyü falan mı yapmıştı bu!

"Neden bağırıyorsun?" diye sordum sakince, sesim o kadar sakin çıkmıştı ki bizimkiler dönüp bana baktı. Çocukda alayla gülümsedi.

"Ya kusura bakma ama , mahallenin kekoları gelip benden para isteyip bıçak çektiği için BAĞIRMIŞ OLABİLİR MİYİM!"  alayla başlayıp, bağırarak bitirdiği cümleyle yeniden yüzümü buruşturdum.

"Bağırma." dedim sakince, bizimkiler masa tenisi izlermiş gibi bir ona bir bana bakıyorlardı. Ve şok olmuşlardı çünkü ben ikinci bağırışına kalmadan sesini sonsuza kadar keser, parasını alırdım.

Çocukta bana garip bir şekilde baktı. Gözlerini benden ayırıp rahatsızca az önce kendisine bıçak çekmiş olan çocuğa baktı ama boş bakıyordu çünkü onu rahatsız etmiştim sanırım.

"Tayfun, bırak gitsin." dedim yumuşak bir sesle, Tayfun bana dönmüştü.

"Ha?"

"Ne?"

"Oha?"

Üçü de şaşkın şaşkın refleks ile konuşurken, onlara dönüp sinirle baktım. Dişlerimi sıkınca beni anlamışlardı. Tayfun çakıyı kapatırken halen şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Çocuğa döndüğümde o da şok içinde bakıyordu. Hadi ama! Şimdi onu vursam daha mı iyiydi.

"Hadi fikrimi değişmeden git." atar yapmaya çalışmıştım ama olmadı. Çocuk birkaç saniye daha bana baktı, ardından bizimkilerle. Daha sonra kaşlarını çatıp hızla yanımızdan ayrıldı. Dilimi tekrar köpek dişlerimde gezdirirken arkasından bakıyordum.

"Sinan ne oluyor lan? Gerçekten on tane abisi yok onun." dedi Tayfun, sanki abisinden korkmuşum gibi. Gözlerimi devirdim.

"Neden bıraktın abi?" diye sordu Burak.

"Çocuğun kendine hayrı yok, garibandan haraç mı keseceğiz?" diye sordum, kendim bile inanmamıştım.

"Lan daha dün yoldan geçen çocuk sana baktı diye dövüp parasını aldın?" diye sordu Onur.

"Eeh yeter,  uzatmayın sikecem ha." diye kükredim, az önce çocuğa miyavlarken.

Çocuk gözden kaybolunca eski yerime döndüm ama aklım halen çocuktaydı, yerime otururken Tayfun'da peşimden gelmişti.

"Sen nereden biliyorsun on tane abisi olmadığını?" diye sordum Tayfun'a.

"Ulan yalan söylediği yüz kilometre uzaktan bile belli oluyor." dedi. Doğru, belli oluyordu.

"Mahalleye yeni taşındılar, adı Karan. Annesi bağırırken duydum." dedi ardından bir kola koyarken kendine.

Demek adı Karan...


Sinan'a sövmeyin çünkü gerçekten o gay değil! ahdhdhdh

ZAAF Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ