18- GÜVENLİ

99.5K 6K 4.2K
                                    

Sabah uyandığımda yatakta tek başıma olduğumu anladım, gözlerimi açıp yatağa baktığımda dudaklarım kendiliğinden büzülmüştü. Gitmişti işte, kalamazdı ki. Ben onu çok üzmüştüm. İhaneti asla ama asla kabul etmezdi ve ben ona ihanet etmiştim.

Gözlerim dolup, boğazımdan bir hıçkırık kaçınca yatağa sarılıp ağlamaya başladım. İçeri geçmeye bile yüzüm yoktu, annem dün ben içeri girerken o kadar beter görünüyordu ki yüzü aklıma gelince daha çok ağlamaya başladım. Üst üste hıçkırırken yastığımı sıktım. Bir kapı açılınca korkuyla kafamı kapıya çevirdim. Kapının önünde duran Sinan'ı beklemiyordum. Yüzümü görünce kaşları çatıldı.

"Niye ağlıyorsun sen?" dediğinde yatağımdan doğruldum afallayarak, bu sefer de yeniden mutluluktan ağlıyordum. İyice ağlak bir insan dönmüştüm!

"Beni bırakıp gittin sandım." dedim çocuk gibi çıkan sesimle. Derin bir nefes aldı ve elini beline koydu.

"Hadi kalk yataktan, gidiyoruz." dediğinde anlamayarak ona baktım.

"Nereye gidiyoruz?" dediğimde odanın ortasında duran spor çantayı yeni fark etmiştim. Bu benim spor çantamdı.

"Benim evime geleceksin birkaç günlüğüne." sevinçle gözlerinin içine baktım ama daha sonra gözlerime bir karabulut çöktü.

"Peki ya annem?" dedim suçluca.

"Onunla konuştuk." dedi ifadesizce. Birkaç saniye yüzüne bakınca kalkmam gerektiğini anlamıştım. Üzerimin değiştirilmiş olduğunu gördüm. Altımda gri bir eşofman, üstümde de beyaz tişört vardı. Ayağa kalktım ve yanına gittim. Gözlerinin içine bakıp odadan çıktım. O da spor çantamı alıp öyle peşimden geldi. Annem bana bakıyordu ama ben utandığım için başımı yere eğmiştim. Hiçbir şey diyemedim. Ayakkabımı aldım ve kendimi dışarı attım. Annemin çaresiz ses tonu geldi dışarı.

"Sinan evladım, sana emanet..." dedi.

"Merak etme sen annem." dedi en güven verici sesle. Sinan ve ben annelerimize bazen annem diye seslenirdik. Çünkü anne yerine koymuştuk. Ayakkabımı giyindiğimde Sinan dışarı çıkmıştı, o da ayakkabısını giyip yürümeye başladı. Apartmandan çıktığımızda uzanıp elimi tuttu önüne bakarken. Kalbim hızla atarken tutuşuna sıkıca karşılık verdim. Belli etmese de halen beni kendinden bile çok seven Sinan'ın olduğuna inanıyorum, ya da inanmak istiyordum.

"Bizim eve gidip üstümüzü giyinelim, okulda tost yeriz." dediğinde kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

"Ne okulu Sinan? Ben gitmek istemiyorum." dediğimde bana aldırmıyordu.

"Ooo Sinan, Karan.. Barışmışsınız." dedi dükkanı yeni açmaya başlayan Remzi abi. İkimizin de bakışları oraya döndü.

"Selamün aleyküm abi." dedi kafasını eğip selam verirken. Remzi abi kafasıyla selamını alırken biz çoktan Sinanların evinin önüne gelmiştik. Sinan apartmandan içeri girerken elimi bırakmamıştı, birinci katta oturuyorlardı. Zili çaldığında Mehtap teyze kapıyı birkaç saniye sonra üzgün gözlerle açınca anlamıştım onun da bildiğini. Anında utanıp kafamı yere eğdim.

"Hoşgeldiniz oğlum." dedi bizi içeri girerken. Ama cevap vermemiştim.Sinan elimden tutup beni odasına doğru götürdü ve spor çantamı kenara bıraktı. Kapıyı kapatırken konuşmadan tişörtünü bir çırpıda çıkarınca, ben halen ona bakıyordum. Yatağının üzerinde ki okul gömleğini alıp giyindi. İlk iki düğmesini kapattıktan sonra bende bir hareketlilik olmayınca kafasını kaldırıp bana baktı.

"Hadi Karan üzerini giyin." dedi sabırsız bir şekilde. Oflayarak spor çantama gittim. En başında olul kıyafetlerim duruyordu. Onları alıp ayağa kalktım ve tişörtümü çıkardım. Gömleğimi giyip düğmeleri kapattım. Ardından pantolonumu giyindim. O da bana bakıyordu. İkimiz de hazırlanınca kapıdan çıktı, bende onunla beraber çıktım ve Mehtap teyzeye bakmamaya özen göstererek dışarı çıktım. Telefonla konuşuyordu, muhtemelen annemle. Sinan benden daha yavaş hareket ediyordu. Ayakkabısını giyinip beraber aşağı inince bizimkilerin kapının önünde beklediğini gördüm. Sıkıntıyla ofladım.

ZAAF Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin