MAHALLE

57.7K 3.8K 3.3K
                                    

Karan'dan;

Evden dışarı çıkıp telefonumu cebime koydum. Derslerden yeni başımı kaldırabilmiştim ve Sinan'ın dışarı ısrar ile çağırmasından dolayı mahalleye çıkıyordum. Normalde mahallede çıkıp oturmayı sevmezdim ama onun için mecburen çıkacaktım.

Sürekli bana seni özledim diyordu ve bende sevgiline git deyince gülüyordu. Ne zaman sevgilisinden bahsetsem pis pis sırıtıyordu. Ağzının üzerine bir tane çakmak istesemde korkumdan yapamıyorum. Ne kadar dövemez desemde, pis anına hiç denk gelmemiştim. Belki de vururdu.

Sürekli onların oturduğu sokağa döndüğümde üçünün ve birkaç tanede tanımadığım abinin oturduğunu gördüm. İşte şimdiden çekinmeye başlamıştım. Ben tanımadığım insanların yanında rahat olamazdım..

Ama Sinan beni sokağın başında görünce anında gülümseyerek bakmaya başladı. Kaçıp gitsem muhtemelen arkamdan gelip zorla oturtturdu ve bu daha can sıkıcı bir durumdu.

Yanlarına vardığımda bana öyle gülüyordu ki, sevgilisine bir kere bile böyle baktığını görmemiştim. Bu sebepsiz bir şekilde hoşuma gidiyordu.

"Selamün aleyküm." dedim onların dilinde. Aslında bizim dilimizde de böyleydi, stresten saçmalıyordum yine.

"Aleyküm selam." dedi Sinan gülümseyerek. Oturduğu zeminde bana yer açtı. Tüm bakışlar bana dönmüştü, beni inceliyorlardı. Rahatsızca kıpırdandım.

"Geç yavrum, otur." dediğinde kalbim hızlanmıştı.

Kafamı sallayıp diğerlerine bakmadan Sinan'ın yanına oturdum. O bana gülümseyerek bakıyordu ama millet ters ters bakıyordu.

"Naber Karan?" Burak normal bir arkadaş gibi konuştuğunda gülümsedim.

"İyi Burak, senden?"

"İyi, sınavlara falan çalışıyor musun?"

"Evet, konular biraz fazla ama yarısı bitti. Ezber yapıyorum ama daha çok okuyorum. Test çözersem bir de daha çok pekiştiriyorum..." tam anlatmaya devam edecektim ki, yeniden garip bakışlar altında ezildim. Sanırım Burak bana laf olsun diye sormuştu.

Sinan sesli bir şekilde güldü. Her hareketim onu eğlendiriyor gibiydi. Ona kaşlarım çatık bir şekilde baktığımda daha fazla gülümsedi ama birkaç saniye sonra bakışları değişti.

"Kurban olurum ben sana." dedi sevfi dolu bakışlarıyla.

Birden söyleyince nefesim boğazımda kalmış gibi hissettim. Yutkunurken ortam sessizlemişti. Ama o hâlâ gülüyordu, kimseye aldırmıyordu.

Uzanıp yanağıma bir öpücük kondurdu, anında elimi koluna attım. Birden böyle hareketler yapmamalıydı, daha doğrusu mahallenin önünde.

"Hayırdır Sinan?" diye sordu çarprazımızda oturan bizden büyük bir abi. Kaşları çatık, değişik bakışlar atıyordu.

"Ne hayırdır abi?" diye sordu Sinan. Tam elimi kolundan çekmiştim ki bana bir bakış atıp elimi yeniden elimi koluna koydu. Sanki rest çekiyordu.

"İyi misin diye soruyorum." imalı bir şekilde. Yüzümün kızardığını hissediyordum.

"Karan geldi, daha iyi oldum." şoke olmuş bir şekilde ona döndüm. Sanırım kendini öldürmek istiyordu.

"Tövbe estağfurullaaah!" dedi diğer tesbihli abi, son kısmı sinirle uzatırken.

Sinan umursamaz bir şekilde baktı, böyle bir durumda kaldığım için kötü hissediyordum. Onur ve Burak biraz daha alıştıkları için seslerini çıkarmıyorlardı.

"Ne oldu abi? Kardeşimi öpemez miyim?" diye sordu alayla.

"Yani kardeş durduk yere de öpülmez, bak ben mesela Tevfik'i durduk yere öpüyor muyum?" diye sorduğunda Sinan sırıttı.

"Canının istiyorsa öp, benim için bir sakıncası yok." dediğinde, iki abi sinirli sinirli baktılar. Gülmemek için dudaklarımı dişledim.

Sinan benim gülüşüme bakıp daha mutlu olurken, ben kafamı hafifçe eğdim. Şimdi güldüğümü görürlerse muhtemelen takarlardı bana. Ama Sinan varken bir şey yapamazlardı.

"Neyse, biz sahanın oraya gidiyoruz. Sizde akşam geç kalmayın." Tevfik olduğunu öğrendiğim adam ayağa kalktığında, diğeride onu takip etti.

İki birden ters ters bakışlar atarak ilerlediğinde, arkalarından baktım. Mahalle abileri aşırı ciddi oluyordu. Tek tanıdığım goygoycu mahalle abisi, öteki sokaktaki Aydın abiydi. Kavga ediyordu ama gülerek ediyordu sanki.

Ben onların arkasından bakarken boynuma konulan bir öpücük ile irkildim. Sinan dudaklarını boynuma bastırmıştı. Saçları yanağıma değerken, huylanmıştım.

"Çok güzel kokuyorsun..." dedi sesli ve derin bir nefes alırken.

Mayışmış bir şekilde öylece durdum, ama dilini boynumda hissedince nefesim hızlanırken kolunu sıkı sıkı tuttum.

"Sinan.." diye fısıldadım.

"Hmm.."

Öpmeye devam ediyordu, elini karnıma atıp okşamaya başladı. Elimi saçlarına atıp bastırmamak için kendimi zor tutarken, Burak ve Onur bize kaçamak bakışlar atıyorlardı.

Sanırım eskisi gibi umursamıyorlardı, bir uyarıda almış olabilirlerdi. Sinan'ın öpüşü hızlanırken, tutuşuda sertleşmişti.

Boynumun acıdığını hissediyordum artık, ama diğer yandanda hoşuma gidiyordu. Etrafa baktığımda mahallede kimsenin olmadığını görünce biraz daha rahat etmiştim.

Kafamı Sinan'a çevirdim, boynumdan ayrılıp koyulaşmış gözleriyle suratıma baktı sarhoş olmuş gibi. Ağzımı açtığım anda bu sefer çeneme bir öpücük kondurdu.

"Git sevgilini öpsene, ne beni öpüyorsun..." biraz sakinleşmek istemiştim, ama biraz trip atar gibi durmuştum.

Dudakları çenemdeyken gülümsedi, bir kez daha öpüp kenara, ardından dişlerini yanağıma takıp ısırdı. Çok hafif acımıştı, yanağımı çekiştirirken kaslarım çatıldı.

"Bırak." dedim huysuzca, birkaç saniye daha öylece durup bıraktı. Ve ısırdığı yeri öptü.

"Sen benim her şeyimsin. Hem sevgilim, hem arkadaşım." dediğinde yine anında karnıma kramp girmişti. Öylece yüzüne baktım.

"B-benim ders çalışmam lazım..." itiraz etmesine izin vermeden ayağa kalktım. O bana gülümseyerek bakıyordu.

"Görüşürüz..." dedim gözlerinin içine bakmazken.

Hızlı hızlı yürürken arkamdan bana bakan gözleri umursamadım. Kalbim hızlı hızlı atıyordu. Nefesimin kesildiğini hissediyordum.

Onun sevgisi, benim nefesimi kesiyordu...

****
Kısa oldu ama, özlem gidermek amaçlı bir bölüm...

ZAAF Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin