13- ÇAKI

84K 5.6K 5.5K
                                    

Hayal kırıklığı...

Onun gözlerinde ilk defa bunu görüyordum, bana bakarken mutluluk saçan gözleri bana hayal kırıklığı ile bakıyordu. Kapının önünde öylece durmuştu, ne kadar süredir orda olduğunu bilmiyordum.

Ben ona şaşkınlıkla bakarken, bize doğru adım attı. Ben yavaşça ayağa kalkarken, Ecevit'de benim baktığım yere yani ona bakınca kaşlarını çatarak ayağa kalktı. İkimiz ayakta durduğumuz da bize yaklaşır yaklaşmaz yumruğunu kaldırıp saniyeler içinde Ecevit'e yumruk attı.

Ecevit'in kafası yana doğru düştü. O kadar sert vurmuştu ki sesi kulağıma kadar gelmişti. Deliye dönmüş gibiydi.  Yakasından çekip bir kez daha vurdu aynı yere. İki vuruşta yüzünü kırmızı kanlar kaplamıştı. Korkarak atladım kollarına, benimle birlikte üç kişi de tutuyordu onu. Ama o avını yakalamış aslan gibi korkunç gözleri ile ona bakıyordu.

"Bırakın lan!" diye kükredi. Bir kişi korkudan kolunu bırakırken bizden büyük olan abi ve ben halen tutuyordum kolunu. Biliyordum çünkü, bırakırsam öldüreceğini biliyordum. Yapardı bunu.

"Sinan..." dedim onu tutarken zorlanan sesimle. Nefes nefese kalmıştı ve zangır zangır titriyordu. Gözlerini bana çevirdiğinde acıyla kısıldı gözleri. Bileğimden tutup beni sürükler gibi dışarı çıkardı. İlk defa canımı bu derece yakıyordu. Tutuşu oldukça sıkıydı. Nereye gideceğini bilmiyor gibiydi ama soluk seslerini duyuyordum.

"Sinan..." dedim ama beni duymadı, halen beni de peşinden sürükleyip yürüyordu. Bir ara sokağa girdiğimizde yanında benim olduğumu bile unuttuğunu düşünmüştüm.

"Sinan!" diye bağırdım en sonunda, adımları dondu ve acı çeken gözleri bana döndü. Bileğimi halen bırakmamıştı, aynı sertlik ile tutuyordu. Yüzünde ki o ifade kalbimi öyle acıtmıştı ki şok içinde baktım yüzüne.

"Hap mı içiyorsun?" dedi gözlerinden bir damla yaş akarken. Ağlıyordu, sinirliydi ama daha çok acı çekiyordu. Ve ilk sorduğu şey ona neden ihanet ettiğim değildi. Hayretle ona baktım.

"Sinan farkında mısın? Seni sattım. Yalan söyledim sana ve sen benim halen hap içip içmemi mi umursuyorsun?" dedim kızar bir tonda. Nasıl seçebilirdi bir insan bir insanı bu kadar anlamıyordum. Dudağını yaladı ama gözlerinden yaşlar akıyordu.

"Nolur içme bir daha..." dedi yalvarır bir tonda. Alayla sırıtırken bileğimi kendime çektim ve hızlı bir hamle ile elinden kurtuldum. Bileğimde beş parmağının izi çıkmıştı.

"Ya oğlum sen salak mısın? Sana ihanet ettim ben. " dediğimde elini saçlarının arasına attı ve yavaş bir şekilde kafasını salladı.

"Yanlışlık olmuştur, sen yapmazsın." dedi masallar alemindeyken. Hayretle yeniden sırıttım. O kadar çaresiz görünüyordu ki bu sinirlerimi bozuyordu.

"Yaptım işte, yaptım." dedim sinirle. Gözlerimin içine baktı ve yüzü acıyla buruştu.

"Yapma be..." dedi ağlamaya yakın bir tonda. Yıkılmıştı. Yutkundum.

"Neden?" dedi gözlerime acıyla bakarken. Neden öldürdün beni? der gibiydi bu neden kelimesi. Yüreğimi sızlatmıştı.

"Çünkü artık beni kontrol etmenden sıkıldım. Yanlış yapacaksam ben yapacağım, ben artık adımlarımı sana göre ayarlamak istemiyorum." dediğimde hiçbir şey demeden gözlerimin içine baktı.

"Sürekli sen ne istiyorsan o oldu Sinan." 

"Ben sadece senin iyiliğini düşündüm Karan." dediğinde gözlerimi sonuna kadar açıp yüzüne baktım.

"Yav düşünme!" diye bağırdım ve boş sokakta sesim yankılandı. Elimi kaldırıp sinirle aşağı indirdim "Düşünme!" dedik yeniden tüm sinirimle.

Gözlerinde ki hayal kırıklığını görebiliyordum. Ama bakışları dikleşmişti.

"Beni artık özgür bırak!" dedim her kelimeyi bastırarak.

Gözlerimin içine birkaç saniye baktı ve ardından gözlerinde ki yaşı sildi. Şimdi kaşları kaşları çatıktı. Karşımda dik bir şekilde duruyordu. Ona ihanet etmeme rağmen bende dik bir şekilde bakıyordum yüzüne.

"Tamam..." dedi ağlamaktan çatallaşmış sesi ile. Ardından cebinden bir çakı çıkarıp elime uzattığında şok ile yüzüne baktım. Çakıyı avucumun üzerine koydu. Ne yani? Kalbim acıyordu.

"Seni özgür bırakıyorum." dedi ve gözlerimin içine bir saniye bile bakmadan arkasını dönüp yürümeye devam etti.

Elimde ki çakıya gözlerimi indirdim. Sinan'ın en sevdiği insanlardan ayrılırken yaptığı bir şeydi bu. Sevdiği  insanlar eğer ona ihanet etmişse, onların avucuna bir çakı bırakırdı. Bunun anlamı, bir daha asla görüşmeyeceğiz demekti. Kendine verdiği bir yeminde bu Sinan'ın.

Şimdi, benimde elimde bir çakı vardı.

ZAAF Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin