19- UTANGAÇ

105K 5.5K 4.6K
                                    

Birine zaafınızın olması ona aşık olmanız anlamına gelmezdi. Aşk daha farklı bir kavramdı bana göre. Ya da ortada olan duruma göre. Sinan'ın bana zaafı vardı ve benim de ona.

Özellikle kültürümüz ve yaşama şeklimiz olarak bu durum pek mümkün değildi. İlk zamanlar kardeşi olarak sevgi gösteriyor dense de zamanla aşk dedikodularına döndü. Ve bu durum hiç iyi tepkiler toplamamıştı. Ama o Sinan'dı, kendinden o kadar emin bir insandı ki herkesi ikna etmişti öyle bir şey olmadığına. Hem de sözsüz.

Sevgisi her şeyden fazlaydı ve bu durum deliceydi. Bir insan bir insanı nasıl bu kadar sevebilirdi aklım almıyordu. Sinan o kadar sert ve acımasız biriydi ki bir tek bana kıyamıyordu. Beni o kadar seviyordu ki, sevmek kelimesi yanında sıradan kalıyordu. Onun bana olan sevgisine yeni bir kelime bulmak lazımdı.

Uzun süredir kendimi engellesem ve hislerimi görmezden gelsem de, ben Sinan'a zaafım olmadığını biliyordum. Ona zaafım yoktu, bunu anlamıştım bu zamanlarda. İhtiyacım vardı, onu sevmeye ve sevilmeye ihtiyacım vardı. Onu çok seviyorum ve bu durumun aşk olduğunu kendime yeni yeni itiraf etmiştim.

Kendime itiraf ettikten bir süre sonra, dün ona da itiraf etmiştim. Ve sabah kalktığımda artık yeni bir hayata uyanmış gibiydim. Bunun en büyük farkındalığı, yüzüne bakamamaktı. Kapının önünde bizimkilere beklerken kafamı yere eğmiş göz göze gelmekten kaçınıyordum.

Duvara yaşlanmış benden daha rahat davranarak sigarasını içiyordu. Karnımın böyle sancılanması ve heycanlanmam normal miydi? Bence değildi.

Bizimkiler uzaktan görününce kafamı sonunda kaldırmıştım. Göz ucuyla Sinan'a baktığımda sigarasından bir duman daha çektiğini gördüm. Bizimiler konuşa konuşa yanımıza gelince hepsi başıyla selam verdi.

"Bugün okuldan sonra mahallede oturalım diyoruz, eski günlerde ki gibi..." dedi Burak ikimize hitaben. Kafamı ona çevirdim ve gülümsedim.

"Olur." dediğimde Sinan sesini çıkarmamıştı. Rahat görünse de belki de o da ne yapacağını bilemiyordu. Dediğim gibi bu olaylar farklıydı.

Okula geldiğimizde direkt sınıfa geçtik, Ecevit yine yoktu. Sırama geçtiğimde Sinan'da yanıma oturmuştu. Sabahtan beri olağan şeyler dışında tek kelime etmemiştik. Kafamı pencereye çevirip etrafı izledim.

Bir el beni kendine çevirince bunun Sinan olduğunu anladım. Kafamı çevirip gözlerinin içine bakarken eğilip dudağımdan öptü. Sanırım beni cesaretlendirmek istiyordu. Heyecandan ölecektim. O da bunu hissetmiş olacaktı ki dudakları kıvrıldı.

Heycanlanarak yerimde biraz doğruldum ve ona yanaştım. Dudaklarına yaklaşıp öperken önceden hissetmediğim heyecanı hissediyordum. O da yavaş yavaş kırılmamdan korkarmış gibi öpüyordu. Hoca gelince güzel dudakları yavaşça ayrıldı, dudaklarını yalayıp önüne döndü.

Nefes nefese kalmıştım ve ter basmıştı. Keşke ne kendime, ne de ona itiraf etseydim. Ne güzel geçinip gidiyorduk. Nereden çıktı bu aşk meşk!

---

Okuldan sonra bizimkilerin de dediği gibi mahalleye geçtik. Köprünün başında oturmuş bira içiyorduk. Sinan'dan zorla da olsa bunun iznini almıştım. Bugün daha az aklıma gelmişti, ama bazen elim titriyordu sebepsizce. Şimdi de olduğu gibi. Sinan yanımda oturuyordu, Burak ve Onur karşımda, Refik'de yan tarafta. Biraz nefesim hızlandı. Sinan bunu farketmiş olacak ki bana yaklaştı ve dudaklarımdan öptü.

"Sakin ol." diye fısıldadı dudağıma doğru. Aklıma getirince istiyordum işte, bir de Sinan'ın yanımda yayvan bir şekilde oturuşu daha da dikkatimi dağıtıyordu.

"Yarın maça gidiyor muyuz?" diye sordu Burak büyük bir hevesle. Tek odağı Sinan'dı. Çünkü bir tek Beşiktaşlı o vardı. Sinan koyu Beşiktaşlıydı, tek bir maçını bile kaçırmazdı. Stadyuma doluşup destekler verirdi. Tribünün de abisiydi.

"Herhalde oğlum, Galatasaray'ı sikilirken görmek bana büyük bir zevk verecek." işte Sinan konu Beşiktaş olunca deliriyordu, hiç kimseyi gözü görmüyordu.

"Karan'da gelecek." dediğinde kaşlarım çatıldı, benim neden haberim yoktu?

"Karan Fenerbahçeli değil mi oğlum?" diye sordu Burak şaşırarak. Sinan birasından bir yudum alarak güldü.

"Artık Beşiktaşlı." dedi kendin emin bir sesle. O kadar emindi ki psikolojik olarak bende Beşiktaşlı olmuştum. Bizimklere döndüm.

"Evet, kara kartal oldum." dedim yapmacık bir şekilde gülümseyerek. Sinan'ın keyfi yerine gelmişti, beni ensemden tuttuğu gibi boynuma bir öpücük kondurdu.

"Kara kartalım benim." dediğinde sahiplenme ekiyle kalbim durmuştu. Tamam Sinan her zaman böyleydi ama işte şimdi olayda aşk vardı ve Sinan'ın buna karşı geleceğini düşünüyordum. Belki ben Karan olmasaydım şuan bir köşede dayak yemiş bedenim mahalleli tarafından bulunabilirdi.

"Refik'de muhtemelen karşı stadyumda olur. Ağlamak için." diye güldü Burak, Refik hareket çekti.

"Siktir, görürüz kimin kazandığını." dedi kendinden emin bir tonda.

Sinan ona alayla sırıtırken telefonuna bir mesaj geldi, cebinden çıkarıp mesaja baktı ve bir şeyler yazıp gönderdi. Gözlerim telefonuna kaymıştı.

"Kim?" dedim sakin tutmaya çalıştığım merak kokan sesimle. Sinan'ın gözleri bana çevrildi, afalladığı belliydi çünkü bu zamana kadar hiç onu bu konuda sorguya tutmamıştım.

"Kuzenim, Sedat." dediğinde açıklama yapan ağzını ısırma isteğiyle dolsam da kafamı sallayıp ilgilenmiyormuş gibi yaparak önüme döndüm. Dudaklarını ısırdığını gördüm, gülmemek için zor tutuyordu kendini.

Biraz daha içip evlere dağıldık, ben halen Sinan'ın evindeydim. Şimdilik o ataklarım geçmiş gibiydi ama bir anda ortaya çıkıyordu ve ben engel olamıyordum. O anlarda yanımda Sinan'ın olması bana çok yardımcı oluyordu.

Eve girdiğimizde annesinin ve babasının yatmış olduğunu görüp odaya ilerledik. Kalbimi dövmek istiyordum, yine hızlı hızlı atıyordu. Salak Karan kendine gel ilk defa onunla beraber uyumayacaksın, hatta ilk defa onunla öpüşmedin!

Odaya girince direkt altında ki pantolonu çıkarıp dolabına yöneldi. Bende hemen arkamı dönüp o bakmadan giyinmeye başladım. İnsan kankası olarak görünce daha bir rahat ediyordu. Arkamı döndüğümde beni izlediğini gördüm, yine utanmıştım. Yüzüne araba farı görmüş tavşan gibi bakıyordum. Dudakları kıvrıldı.

"Yatağa geçecek misin, rahat etmeyeceksen başka yerde yatarım." dediğinde neyi ima ettiğini anlamıştım.

"Deme öyle." deyip yatağa ilerledim. Çok utanıyordum lanet olsun! Yatağa girdiğimde o da sırıtıp yanıma geldi ve çarşafı açıp içine girdi. Hemen bana doğru döndü ve dudağımı öpmeye başladı. Bende ona karşılık veriyordum.

"Sana olan sevgimden içimde ki diğer duygulara yer kalmıyor..." dedi dudağını ayırıp sıcak nefesini dudağıma verirken. Sanki denizden boğulmaktan kurtulmuş, derin derin nefesler alıyor gibiydim.

"Her hücremle seviyorum seni.Çok seviyorum..." dediğinde kalbimin durduğunu hissettim.

"Bende seni çok seviyorum, çok."

ZAAF Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin