Mafyanın Bakıcısı -41

En başından başla
                                    

Hayır hayır şimdi değil hayır! 

Başımın içinde stres topu gibi şeyler tik tak tik tak şekilde birbirine vuruyordu yüzümü buluşturdum başımın içi zonkluyordu durmaksızın!

Kayış koptu işte şimdi...

Kıkırdayarak gözlerimi açtım. Sağ duvara gözlerim kaymıştı Hüseyin'le çırpınmayı kesip Defnenin gözleri beni bulmuştu.

" Ömer (!) " Demesiyle onu sabit tutmaya çalışan Hüseyin'in de başını bana döndürmüştü. Defneyi sabit tutmayı bırakmış öylece bana bakıyordu başı dönük bana bakarken bedeni Defneye dönüktü. Defne de zaten bana bakıyordu sabit bir şekilde.

" Abi?"  sesi korku endişeli geliyordu.

" DEFNE' Yİ DOLABIN ARKASINA SAKLA ÇABUK SENDE ONUNLA BİRLİKTE SAKLAN HADİ!"

" Defne abla hadi." Kolunu tutup peşinden sürüklerken , Defnenin bakışları bendeydi yüzü korku içinde nefesleri sık sıktı. Göğsü inip kalkıyordu

Hüseyin dolabın arkasını açarken tüm gücüyle iki yandan tutmuş göğsüne kendine doğru çekiyordu.

Defnenin başı bana dönüktü  sol omzundan bana bakıyordu " NE BAKIYORSUN NE! NE!! DÖN ÖNÜNE DEDİĞİMİ YAP!"

" Baş üstüne emredersin!"  Bakışıyorduk ta ki Hüseyin kolundan tutup kendileri için açtığı duvar arkasına kadar, kızdı sanırım bana mimikleri de bir garipti.

Hüseyin ile Defne duvar arkasına yerleştikten sonra az ileriye koyduğu dolabı kendilerine çekene kadar;

Defneyi buldu gözlerim kızgın mı değil mi? Bilemiyorum ama sol ayağa titreşime geçmişti.

Hüseyin kendilerine çekene kadar dolabı Defne bakışlarını ne çekti benden ne de ben çektim bakışlarımı  ondan.

Tamamen dolap duvarla bir olduğunda, Hüseyin nefes alacak dudak payı bırakmıştı kendilerine.

Ve o anda beklenen büyük iş adamı Berat İplikçi odaya giriş yaptı! Teşekkürler Türkiye teşekkürler!...

--------

" Oooo! Berat İplikçi  nerede kaldın ya gözlerim yollarda kaldı. Neredesin sen gözlerim hep seni arıyor neredesin sennnn?!" Gülerek söyledim şarkı nakaratına karşın bütün heybeti ile karşımda duruyordu o kaskatı duvar gibi suratı pala bıyıkları ile.

Omuzlarının üstüne kadife kahverengi ceketini atmış iç kısmı ile yün pamuk doluydu. Sol elinde ise bir tesbih parmakların arasında ise tesbihin boncukları vardı çekip duruyordu çek babam çek  tesbih' te  kahverengiydi ha.

Orta iri boncuklara gelince gözlerim tesbih' e kaydı ister istemez bir kenarı kahverengi tondan açık sarı renge geçiş yapmıştı sararmış rengi açık sarıya dönmüştü. Bir kısmı ise koyu kahverengi büyük iri boncuklar böyleyken diğer boncuklar koyu kahverengiydi sanırım özel tasarım bir tesbihti.

Kolunu havaya kaldırdı hafifçe. O da tesbihine bakmıştı demek ki bakışlarımı takip etmiş.

" Tesbihin sararmış la koskoca Berat İplikçi bir saraluk tesbih' e kalmış." Gözlerim ile tesbih işaret ederken " Olacak iş değil (!)" Dedim kaşlarımı havaya kaldırarak gözlerimi de büyütmüştüm.

" Sen nereden bilesin özel tasarım bu la. " Aynı anda tesbih' i çekmeye devam ediyordu bana bakarak.

Bakışları iğneciydi tepeden tırnağa gözleri üzerimde geziyordu. Sol kolunu hafifçe havaya kaldırarak beni gösterdikten sonra tesbih çekmeye devam etti.

Mafyanın Bakıcısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin