69. Bölüm

534 10 8
                                    

Aslı yanlarından geçtikleri ağaçlara bakarak "Ferhat .... o kar elması mı ?" diye sordu. Konuşurken ağzının suyu akıyordu adeta . Ferhat " Noldu canın mı çekti? " diye sordu. Aslı başını evet der gibi sallayarak " Yaa eveeet. Baksana ne güzel duruyor kütür kütür " dedi . Ferhat " Iyi dur bakayım sen burda ben cengiz amcaya bir bakayım." diyerek Aslının yanından ayrıldı ama bahçenin sahibini bulamadı. Geri aslının yanına döndüğünde aslı üzülerek " Noldu bulamadın mı sahibini? " diye sordu . Ferhat " Yok hiç bir yerde " diye karışlık verdi. Aslı " Yaa cidden mi ? Of canım çok istemişti ama"diye mırıldandı . Ferhat bir aslıya bir ağaca bakıp ah ah der gibi ağaca tırmanmaya başladı. Aslı şaşırarak "Ferhat napıyorsun? Dur biri görücek şimdi " diye seslendi. Ferhat "Çok konuşuyorsun doktor çok " diye tırmanmaya devam etti. Aslı "Tamam bak fazla yukarı çıkma düşüceksin sonra " diye mırıldandı. Ferhat eline geçen ilk elmayı (kar elması) aslıya atıp "Sana şimdi 1 tane yetmez " diyerek gülmeye başladı. Tam o sırada aslı bir ses duyarak ilkildi. Panikle ferhata dönüp "Ferhat biri geliyor biri geliyor " diye seslendi . Tam o sırada yaşlı bir adam "Kim var orda ? Aaa bu ne yol geçen hanımı " diye söylenerek kendilerini doğru geliyordu. Aslıyı görünce olduğu yerde durup baştan aşağıya süzerek " Sen de kimsin ? Yabancısı mısın buranın? " diye sordu. Aslı çekinerek "Ee şey biraz öyle... Kusura bakmayın öyle girdik ama eee etrafa bakındı kimseyi göremedik yoksa izin alacaktik yani " dedi . Adam "He hepte aynı tantana " diye çıkıştı. 65-70yaşlarında olduğu belliydi . O konuşurken aslı gülmemek için kendini zor tutuyordu . Ferhat pat diye adamın önüne atlayınca adam korkuyla yerinden sıçradı. Aslı gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. Adam "Len sende kimsin ne işin var ağacın tepesinde! " diye çıkıştı. Ferhat "Cengiz amca benim ya tanımadın mı beni ?" diye sordu. Adam gözlerini çıkarıp ferhatı yakından süzünce "Yooo kimsin sen?" diye sordu verdi. Ferhat "Ferhat ben ferhat " diye tekrarladı. Adam kısa bir düşünüp " Haaa bizim şu berber necdetin oğlu olan mı" diye sordu. Ferhat evet der gibi başını sallayınca adam ensesine şaka yapar gibi vurarak "Ulan hergele hadi eskiden şu kadarcık çocuktun söz geçiremiyorduk şimdi eşşek kadar adam olmuşsun hala ağaç tepelerindesin !" diye kızıştı. Aslı kendini tutamayıp kahkahayı patlamıştı sonunda. Ferhat " Yani şimdi öyle diyince bir garip oldu " diye mırıldandı. Adam "Ulan ne olacaktı ya . Yalan mı?" diye çıkıştı. Ferhat " Yok cengiz amca sen yanlış anladın. Etrafta göremeyince ne yapayım çıktım işte. Benim hanım hamilede istediği olmayınca böyle bi sinirleri geriliyor " dedi. Aslı " Bak ya !" diye mırıldandı gözlerini devirerek. Adam bir aslıya bir ferhata bakarak "Senin hanım mı bu ?" diye sordu. Ferhat evet der gibi başını salladı. Adam "Pek kibar pek hanım hanımcık..." diyip ferhatı şüpheyle baştan aşağıya süzüp "Ulan yoksa zorla mı evlendin gızla. Yanı senin gibi haylaz adamı napsın? " diye çıkıştı. Aslı gülerek "Evet " diye cevap verdi . Adam " Bak sen şuna! Doğru mu söylüyor? " diye sordu. Ferhat aslıya ah ah der gibi bakarak "Orası biraz karışık sen takma bunu kafana da ... Bak iki elmanı aldık hakkını helal et " dedi. Adam ferhata cevap vermeden "Yürü bakem benimle" diyip yürümeye başladı. Ferhat "Nereye ?" diye sorunca "Çok soru sorma len ! Yürü diyorsam yürü " diyip yürümeye devam etti. Içerdeki kulübeye girip elinde bir sepetle geri çıktı. Sepeti aslıya uzatarak "Al bakem şunu. Madem canın çekmiş " dedi. Aslı " Yaa çok saolun çok naziksiniz ama bu çok 1 tane yeterdi aslında " dedi. Adam "Aaa bak kızdırma beni al diyorsam al . Benzeme şu kocana " diye kızıştı. Aslı gülerek elindeki sepeti aldı. Adam "Söyle bakem nirelerdesin yıllardır? Niye birden çıkıp geldin ?" diye sordu. Ferhat "Öyle gerekti " diye cevap verdi . Ardından aslıya dönerek "Sende ver şunu ağırlık yapmasın " diyerek elinden sepeti aldı. Adam "Rahmetlinin mezarından mı geliyon? " diye sordu. Ferhat evet der gibi basını sallayınca adam içli içli düşünüp " Sen beni az bekleyiver burda . Gelicem şimdi " diyerek yanlarından ayrıldı. Aslı ve ferhat merakla adamı bekliyordu. Kısa bir süre sonra adam elinde bir sandıkla ve bir anahtarla geldi . Aslı küçük sandığı görünce şaşırmıştı. Ne bu der gibi bakarak ferhata döndü. Adam"Önce de bakem bana o dayın olacak namıktan gerçekleri öğrendin mi?" diye sordu. Ferhat şaşırarak "Sen nerden biliyorsun? " diye sordu. Aslıda ferhat kadar şaşırmıştı. Adam "Bişey bildiğimden değil. Bu emaneti baban rahmetli olmadan verdiydi bana . Olurda birgün bana bisey olursa ferhata bu soruyu sor gerçekleri öğrendiyse sandığını ona ver dedi. Yıllardır bekledim gelmeni. Allah yukarda merak etmedim değil. Al bakem artık şu emanetini " diyip sandığı ferhata uzattı. Ardından elindeki anahtarı da uzatarak "Bu dükkanın anahtarı. Dükkanda köşede 3 çekmecede bir anahtar varmış. Hah işte sandığın anahtarı da onun içindeymiş " dedi. Ferhat zar zor yutkunarak aslıya baktı. Ne diyeceğini bilmiyordu . Yıllar sonra babasından bir emanet kalmıştı kendine . Tereddüt ederek anahtarı elinden alıp "Saol cengiz amca . Senden başkasına bu kadar güvenmezdi zaten " dedi. Adam " Ne demek oğlum. Rahmetlinin az iyiliği dokunmadı bize ." diyerek aslıya dönüp " Ah kızım bir tanışaydın ne çok severdin. Yeterki birinin biseye ihtiyacı olsun koşar gelirdi hızır gibi yetişirdi. Allah mekanını cennet eylesin bir daha onun gibi kimse tanıyamadım " dedi. Aslınında ferhatın da gözleri dolmuştu. Aslı çaktırmadan gözyaşlarını silerek başını salladı. Adam "Amma o namık varya o namık.... Ahh az çektirmedi o namık " diye söylendi. Ferhat namığın ismini duymasıyla sinirle yumruğunu sıktı. Aslı yumruğunu sıkan elini tutarak naifce okşadı. Ferhat "Saol cengiz amca sanada zahmet verdik " diye vedalaşarak yanından ayrıldılar. Ferhat " Hadi dışarısı iyice soğudu seni eve bırakayım " diye mırıldandı. Aslı başını hayır der gibi sallayarak "Yapma ferhat seni yanlız bırakacağımı mı düşündün? " diye sordu. Ferhat "Aslı hadii" diye mırıldandı. Aslı " Yapma böyle... Ne konuştuk seninle " diye mırıldanarak kolunu okşadı. Ferhat daha fazla üstlemeyerek yoluna devam etti. Dükkanın olduğu sokağa girince sanki o gün tekrar canlanmıştı gözünün önünde. O kurşun sesi , babasının yere yıkılışı.... Hiç gitmiyordu gözünün önünden. Aslı ne hissettiğini anlamış olacak ki elini tutup usulca okşadı. Yıllar sonra ilk defa babasından kalan o berbere girecekti. Anahtarı sokup çevirerek kilidi açtı. Sanki biri onun girmesine engel oluyor gibiydi. Ordan kaçıp gitmek istiyordu adeta . Aslı " Hadi geldik o kadar burdan dönemezsin " diyip kapıyı itti. Kapı açılınca o tüm küf kokusu ciğerlerine dolmuştu adeta. Yıllardır hava alamadığı belliydi. Içeri sızan cılız güneş ışıklarından bile tozlu olduğu anlaşılıyordu. Ferhat derin bir nefes alarak içeri girdi. Ardından aslı. Sanki tüm anıları tek tek canlanmıştı gözlerinin önünde. Babasının sesi , gülümseyişi ilk gün ki gibi aklınydaydı. Aslı ciğerlerine dolan tozlara ve küf kokusuna dayanamayarak öksürmeye başlamıştı. O sırada ise köşedeki çekmeceden bahsedilen anahtarı arıyordu. Sonunda bularak ferhata uzatıp "Sanırım bu " diye mırıldandı. Ferhat anahtarı eline alıp uzun uzun dükkanı inceledi . Her yeri ayrı bir anı kokuyordu edata . Aslının ise gözü baş köşede aslı duran fotoğrafa kaydı. Bir yanında ferhat bir yanında yiğit ortada da berber necdet. Uzun uzun baktı fotoğrafa. Arkasından ferhat gelip elini omzuna koyarak oda uzun uzun baktı resme . Aslı daha fazla dayanamayarak asılı olan fotoğrafı alıp "Belki götürmek istersin " dedi gülümseyerek. Ferhat başını evet der gibi sallayıp kapıya doğru yürüdü. Ardından uzun uzun baktı dükkana son kez . Her ayrıntısını hafızasına kazımak ister gibi. Sonunda derin bir iç çekerek çıkmak üzere kapıya döndüğü sırada kapının yanında aslı tesbih gözüne çarptı. Eline alıp uzun uzun baktı. Ardından aslının elinden tutarak dükkandan çıktı. Aslı "Hic dokunmamışsınız dükkana " diye mırıldandı. Ferhat "Kimsenin eli değsin istemedik. Bırakalım anıları yaşasın" diye mırıldandı. Ardından gözüne köşedi salepci takıldı. Oraya doğru yürüyerek sokakta karla oynayan çocukları yanında çağırdı. Hepsine birer salep alıp bir tanesini de aslıya uzattı. Aslı gülümseyerek alıp kokusunu içine çekti. Mis gibi kokuyordu. Ferhat cebinden para çıkarak adama uzatıp "Bugün bütün salepler benden dağatmadığın kimse kalmasın. " dedi . Adam "Sen merak etme ferhat abi" diye karışlık verdi. "Tahmin edeyim baban salep içmeyi çok seviyordu" diye mırıldandı. Ferhat bisey demeden basını evet der gibi salladı. Aslı derin bir iç çekerek koluna girip elindeki salebi içmesi için ferhata uzattı. Ferhat itiraz etmeden bir yudum alıp yollarına devam ettiler. Eve geldiklerinde aslı kendini direk sobanın yanına attı. Yine buz gibi olmuştu. Ferhat elinde battaniyeyle yanına gelip oturdu. Aslı hicbir şey demeden battaniyeyi üstüne alıp ferhata sıkıca sarıldı. Ferhat aslının kızaran burnunu fark edince burnunun ucuna buse kondurarak "Sen dinlen biraz benim işim var" diyip tam yanından kalkacağı sırada aslı elinden tutup "Sandığı açacağını biliyorum...." diyip derin bir nefes alarak "Bu sefer yanlız kalmak istiyorsan anlarım. Söz sesimi çıkarmicam belki babanla başbaşa kalmak iyi gelebilir " diye mırıldandı. Ferhat aslının bu anlayışlı haline hayran kalmıştı. Bisey söylemeden yerinden kalkıp odasına gitti. Yatağına oturarak sandığını açtı . Içinde bir not vardı. Zaman kaybetmeden notu alıp okudu. Gerçekleri birde babasından dinledi . Gerçekleri ondan duymak daha çok yakmıştı canını. Notu okuduktan sonra sandığın içine koyarak sandığı yatağın altına itti. Daha sonra tekrar aynı yere oturup düşünmeye başladı. Bunca zaman nasıl anlamadığını, nasıl bu kadar kör olduğunu. Düşündükçe sinirleri iyice geriliyordu .Içinde bir türlü dindiremediği bir öfke vardı kendisine karşı. Öyle ne kadar oturup düşündüğünü bilmiyordu. Taki aslı gelip dizine yatana kadar . Sesini çıkarmadan dizine uzanmasına izin verip saçlarını okşamaya başladı. Bir tek o yanındayken yaşadığını anlıyabiliyordu. Sanki bir tek onun yanında nefes alabiliyordu . dizine dağılan saçlarını okşayarak yüzünün her ayrıntısını ezberlemeye devam etti. Hiç birşey yapmadan , söylemeden varlığıyla bile huzur veriyordu kendine .

siyah beyaz aşk - Var mı eksiğim Where stories live. Discover now