40. Bölüm

826 11 23
                                    

     Aslı aylar sonra sevdiği adamın dudaklarında hayat bulmuştu. Ama yinede bu yaptığı doğru değildi kendine göre. Aslı ferhatı göğsünden iterek dudaklarını çekti "Ferhat sarhoşun ne yaptığını bilmiyorsun." dedi. Ferhat aslının gözünün içine bakıp yerinden kalktı. Mutfağa doruğu giderken Aslı arkasından seslendi "Ferhat nereye?" diye sorsa da Ferhat cevap vermeden mutfağa gitti. Çok geçmeden elinde içki şişeleriyle geldi. Aslı anlına vurarak "Ahhhh ahhhh" diye içinden geçirdi. Ferhat elindekilerden birini aslıya uzatarak "İçer misin?" diye sordu. Aslı ferhata kaçamak bir bakış atıp gülerek elindeki şişeyi aldı. İkiside uzun süre konuşmayıp sadece içtiler. Konuşacak o kadar çok şey varken onlar yine susmayı tercih etmişlerdi. Aslı ferhata bakıp "Fazla hızlı gidiyorsun." dedi. Ferhat çapkınca gülümseyerek "Senin kadar hızlı gitmesekte gidiyoruz işte." dedi. Aslı sinirle elindeki şişeyi sertçe masaya bırakarak "Şunu kesicek misin artık." dedi. Ferhat "Doğrular canını mı sıkıyor doktor." diye sordu. Aslı derin bir iç çekerek "Beni hiç anlamıyorsun, anlamicaksın da." diyip yerinden kalkıp banyoya gitti. İçeri geri geldiğinde Ferhat tişörtünü çıkarmış koltukta yatıyordu. Aslı yanına doğru yürüyüp elindeki şişeyi masaya bıraktı. Ardından yanına oturarak uzun uzun yüzünü izledi. Eli yavaşca saçlarına kaydı. Tereddüt ederek usulca okşadı saçlarını. Ne ara bu hale gelmişlerdi aklı bir türlü almıyordu. Gözleri yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Daha fazla dayanamayıp ferhatın üstünü örterek yatak odasına gitti. Ama aklı allak bullak olmuştu. Ferhat onca şey söyledikten sonra neden içip içip evine gelmişti. Neden kendisi görmek istemişti. Üstelik kendisini neden öpmüştü. İstemsizce eli dudaklarına gitti. Kalbi yeniden deli gibi atmaya başlamıştı. Aylardır bekledi o öpücüğü almıştı sonunda. Ama yinede kendisini iyi hissetmiyordu. Sonuçta Ferhat sarhoştu ve ne yaptığını bilmiyordu. Aslı derin bir Of çekerek kafasını yastığa koydu ve gözlerini kapattı....
Gece saat 4 gibi Aslı yine gözyaşları içinde uyandı. Yine bitmek tükenmek bilmeyen kabuslarından birini görmüştü. Yerinden doğrularak saçlarını geriye attı. Elleri ayakları titriyordu. Elleriyle karnını sımsıkı kavradı. Beyninin içinde bebek ağlama sesleri yankılanıyordu. Aslı kalbini tutarak kendini balkona attı. Ama hala nefes almakta güçlük çekiyordu. Biraz balkonda oturup sakinleşmeyi bekledi. Bir süre sakinleştiren sonra yavaş adımlarla aşağıya indi. Ferhat hala koltukta yatıyordu. Aslı biraz tereddüt etsede daha fazla kendisine engel olamayarak pikeyi kaldırıp ferhatın göğsüne sokuldu. Ellerini göğsünde birleştirerek kafasını boyuna sokup kokusunu doya doya içine çekti. Aslı pikeyi üstüne çekerek iyice ferhatın kucağına yerleşti. Ferhat ise aslıyı belinden kavrayıp bedenine hapsetti. Aslı kendini uzun zamandır böyle rahat, böyle güvende ve böyle huzurlu hissetmemişti. Ferhat onun yaşam kaynağıydı. Her ne olursa olsun o ferhatsız yapamıyordu. Uzun zamandır aradığı o huzuru Ferhatın kollarında bulmuştu. Evet biliyordu Ferhat ona yarın çok kızıcaktı ama aslı hiç bir şeye aldırmadan sevdiği adamın kokusunu içine çekerek koynunda uykuya dalıp o anın tadını çıkardı.....

    Ferhat sabah gözünü açtığında Aslı üstünde uyuyordu. Sinirle yerinde kıpırdanıp "Şşşş noluyor." diye bağırdı. Aslı uyku mahmuru gözlerle ferhata bakıp bir eliyle ferhatın göğsünü tutarken bir eliyle de gözlerini ovuşturuyordu "Offf başımmmm.. Bağırma nolur." diye yalvardı. Ferhat bir hışımla üstünde yatan aslıya aldırmadan yerinden kalktı "Hayırdır doktor  çökmüşsün üstüme!" diye sordu. Aslı "Ne çökmesi Ferhat ne diyorsun Allah aşkına. Dün işte kıvrıldım şuraya içim geçmiş işte." dedi. Ferhat "Fırsattan istifade diyorsun yani." dedi. Aslı "Ne alaka Ferhat içip içip evime gelen sensin." dedi. Ferhat "Ben buraya kendi isteğimle gelmedim bunu aklına sok." dedi. Aslı "Hıı aynen aynen. Sen zaten hiç bir şeyi kendi isteğinle yapmıyorsun zaten." dedi. Ferhat "Bana bak doktor!" dedi bağırarak. Aslı "Bakıyorum zaten sana. Ama gün ve gün gördüğüm şeyden ciddi ciddi korkmaya başladım. Senin içip içip evime sızmanın hesabını da mı ben vercem." diye bağırdı. Ferhat "Yok yok senin hesap vermene gerek yok. Ama bundan bir anlam çıkarma yeter." dedi. Aslı iki adım gerileyerek "Ne... Ne gibi yani." diye sordu şaşkınca. Ferhat "Öyle işte bir anlam çıkarma. Sen ve ben biz olamayız artık onu diyorum." dedi. Aslı donup kaldı bu söz karşısında "Peki sen bu söylediğine inanıyor musun?" diye sordu. Ferhat "Benim tek inandığım şey bu Aslı. Anladın mı? Artık dağ dağ kavuşur ama senle ben aslaaaa. Sen benim için bitmiş bir kitabın ölmüş bir karakterisin.... Daha fazlası yok." dedi. Aslı gözleri dolu dolu baktı ferhata. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Duydukları bir hançer misali saplanıyordu göğsüne. Aslı ferhata bir adım atarak daha da çok yaklaşıp gözlerinin içine baktı" Peki demek öyle... O zaman dün gece... " diyip durakladı. Cümleleri boğazına düğümleniyordu "Dün gece... Niye öptün beni? Niye o sözleri söyledin 'Yok çok güzelsin bilemem ne falan' dedin." diye sordu. Ferhat aslıya doğru yaklaştı her zamanki gibi bileğinden sıkıca tutup kendine çekerek "Beni bilirsin Aslı... Kadınlar hoşuma gider, güzel kadınlar daha çok hoşuma gider." dedi çapkınca gülümseyerek. Aslı bileğinin acısıyla inleyip "Beni sevmiyorsun yani sadece hoşuna gidiyorum öyle mi?" diye sordu. Ferhat çapkınca aslıyı süzüp "Aynen öyle. Seni sevmiyorum.. Sana aşık Ferhat yok artık." dedi. Gözleri hiç olmadığı kadar soğuk, kibir doluydu. Aslı "Sana inanmıyorum... Dün gece beni öpen adam gerçekti. Şuan yalan söylüyorsun." dedi kalbini göstererek. Ferhat "Bak bakayım bana... Bak bak. Sence bana inanıp inanmamanı önemsiyor gibi duruyor muyum?" diye sordu. Aslı yaş dolu gözlerini ferhata dikip "Amacın ne? Amacın benim canımı yakmak mı?" diye sordu. Ferhat "Ne o hemen ağlicak mısın? Ama böyle hiç zevkli olmuyor doktor. Ağlicaksan söyle" dedi tiksinir gibi bakarak. Aslı "Yapma..." dedi acı çeker bir tonda. Ferhat aslının kolunu daha çok sıkarak "Masal bitti... Güzelle çirkin buraya kadarmış. Bu masal kafasından çık artık." dedi. Aslı kolunun acısıyla yüzünü buruşturup "O kadar kolay mı çirkini unutmak... Sen güzeli unutabildin mi?" diye sordu. Ferhat "Güzel mi?...." diyip aslının kolunu bırakarak masanın üstündeki çiçeklerden bir tanesini eline aldı. Çiçeği aslıya göstererek acımasızca eliyle parçalayıp bir hışımla yere atarak ayağıyla ezdi. Ardından aslıya dönüp "İşte böyle söküp attım içimden" dedi. Aslı hayır der gibi kafasını salladı. Ferhat "Şimdi gerisini güzel düşünsün." dedi. Aslı ne diyeceğini bilmiyordu. Öylece kalakaldı. Göz yaşları yanaklarına doruğu süzülüyordu. Ferhat son bir kez aslının gözüne acımasızca bakıp  arkasını dönerek  kapıya doğru yürüdü. Aslı bir sürü şey söylemek istiyordur ama kelimeler bir türlü ağzından çıkmıyordu. Kaskatı kesilmişti. Sanki biri elini ağzını bağlamış mıh gibi oraya çakmıştı. Ferhat tam kapıyı açmış gidiyordu ki Aslı tüm gücünü toparlayarak "FERHATTTT GİTTMEEEEE!" diyebildi sadece. Ferhat hiç bir şey demeden olduğu yerde kaldı. Aslı "Gidersen her şey biter. Ben biterim, biz biteriz.... Nefesim kesilir." dedi gözyaşları içinde. Ferhatında gözleri dolmuştu ama çaktırmadan sözlerine devam etti "Her şey 10 ay önce bitti zaten Aslı. Biz bittik... Ben bittim şimdi sıra sende... Ha bu arada insan nefes almadan yaşamaya zamanla alışıyor sıkıntı yapma." dedi ve kapıyı sert bir şekilde kapıyı kapatarak evden çıktı. Aslı ferhatın ardından koşarak kapıyı açıp seslendi" Yapma nolur... Canım çok yanıyor "diyerek olduğu yere çöktü. Ferhat aslıya aldırmadan arkasını bile dönmeyip yoluna devam etti" sakın arkana bakma.. Sakın "diye mırıldandı. Gözyaşlarına engel olamıyordu. Aslının sesini duydukça kendi çaresizliği geliyordu aklına. Daha bebeğinin öldüğünü kabullenemeden aslının gidişini öğrenmişti. Üstelik Aslı kendini daha gözünü açmadan yoğum bakımda terk etmişti. O geçen 10 ayı hatırlamak bile istemiyordu. Öyle çaresizdi ki... Uykusuz geçen geceleri, nefessiz kaldığı anları, acıdan kıvrandığı günleri hatırladıkça daha da çok öfkeleniyor, içini  intikam duygusu bürüyordu. "Benim de canım çok yandı. Çok nefessiz kaldım.. Sıra sende doktor. Ben nasıl yarım kaldıysam sıra sende." dedi acımasızca. Aslı ferhatın ardından öylece yığılıp kaldı kapı eşiğine. Dizlerini karnına çekerek ağlamaya devam etti. Canı haddinden fazla yanıyordu" Kalbimi yerinden sökdeydin keşke... Keşke.. " diye mırıldandı. Aslı biraz daha olduğu yerde ağladıktan sonra kendini toparlayarak ayağa kalktı. Salona gidince ferhatın dün gece çıkardığı tişörtünü giymeden gittiğini gördü. Yavaş adımlarla koltuğa oturup tişörtü eline alarak kokusunu doya doya içine çekti. Burnunu direği sızlıyordu. Aslı derin bir nefes alarak başının ağrımasını umursamadan ağlamaya devam etti. Çok geçmeden  çalan telefonuyla gözyaşlarını silip telefonu açtı "Efendim hocam.... Peki sonuçlar ne.... Yapmayın hocam söyleyin işte.... Tamam tamam geliyorum." diyip telefonu kapatarak hastaneye gitmek üzere yerinden kalktı.

siyah beyaz aşk - Var mı eksiğim Where stories live. Discover now