66. Bölüm

411 8 6
                                    

      Ferhat mesaj bildirimini yana kaydırarak aslının gözlerinin içine baktı "Benden ne saklıyorsun aslı?" diye sordu sinirden dişlerini sıkarak. Aslı okuduğu mesajla adeta beyninden vurulmuşa dönmüştü. Telefon ıstemsizce elinden kayıp yere düştü. Ferhat hala sinirle aslıya bakıyordu. Aslı gözleri dolarak "Özge..." dedi sadece . Ferhat anlamayan gözlerle aslıya baktı. Aslı ayakta durmakta güçlük çekiyordu. Tam o sırada ferhatın telefonu çaldı. Ferhat telefonu açmasıyla kapatması bir olmuştu. Aslıya bakarak "Bu iş burda bitmedi doktor " diyip koşar adım odadan çıkıp evden ayrıldı. Aslı zar zor kendini yatağa bıraktı. Sinirden gözleri yaşlarla dolmuştu. Sevda içeri girerek "Noldu ferhat apar topar çıktı evde-" dediği sırada aslının iyi olmadığını fark etti. Merakla "Noldu ? Ferhat bisey mi dedi ?" diye sordu. Aslı basını hayır der gibi sallayabildi sadece . Sevda yere düşmüş olan telefonu fark ederek "Aslı korkutma beni " diye mırıldandı. Aslı basını iki yana sallayarak "Özge.... Ferhatın kızı değil " dedi tek nefeste. Sevda sinirle "Şaka mı bu ?" diye söylendi. Aslı "Nasıl bu kadar ileri gidebilmişler?" dedi gözyaşları içinde. O sırada yiğit içeri girdi "Aslı abim nereye gitti biliyor musun ?" diye sordu. Aslı başını hayır der gibi sallayarak "Mesaj geldi ve gitti. " dedi . Yiğit yine aralarında bisey olduğunu anlamıştı. Aslının üstüne fazla gitmek istemediğinden lafı uzatmayıp salona döndü. Sevda da aslı kadar şoktaydı. Sinirle saçlarını kaşıyarak "Şimdi nolucak? " diye sordu. Aslı bilmiyorum der gibi dudağını büzdü ve ayağa kalktı.  Sevda kolundan tutarak "Nereye ?" diye sordu. Aslı cevap veremden salona geçti. Hepsi kendi hâlinde takılıyordu. Aslı usulca gülsümün yanına geçip oturdu. Yeterin gözü ise aslının üstündeydi. Bir terslik olduğunu anlamıştı. Gülsüm aslının yerinde huzursuzca kıpırdandığını görünce noldu der gibi gözlerinin içine baktı. Aslı Ne yapacağını bilmiyordu tam bir çıkmazın içindeydi. Mutfağı işaret ederek gel der gibi göz kırptı. Gülsümde yeter kadar endişelenmişti. Ikiside ortalarda bişeylerin döndüğünü anlamıştı. Gülsümün arkasından yeter de kalkarak mutfağa gitti. Aslının stresten eli ayağa titriyordu. Gülsüm merakla "Aslı noldu ne bu halin ruh görmüş gibisin " dedi . Aslı iç çekerek "Zaten bir göremediğim onla gün yüzü kaldı " diye mırıldandı. Yeter de hemen arkalarına gelmişti. Aslı o kadar streslenmişti ki stresten tırnaklarını yiyordu. Yeter "Aslı korkutma bizi bisey mi oldu ?" diye sordu. Aslı "Ben artık köşeye sıkıştım ne yapıcağımı bilmiyorumm " dedi . Yeter "Kızım sen önce bir sakin ol bak bebeğe bişey olucak " dedi . Aslı başını hayır der gibi sallayarak "Anlamıyorsunuz beni ben artık kaldıramıyorum" dedi . Konuşurken sesi o kadar çaresiz geliyordu ki yeterin içi gidiyordu. Yeter aslıyı kolundan tutarak sandalyeye oturtmaya çalıştı  "Hadi kızım gel otur söyle sakin ol bi " dedi . Aslı hayır der gibi basını sallayıp kolunu çekti "Ben yoruldum artık yeter hanım taşıyamıyorum bu yükleri." dedi gözleri dolu dolu . Bir umut kendisini anlayacaklarını düşünüyordu. Gülsüm "Aslı  nolur söyle noldu ?" diye sordu. Aslı derin bir nefes alarak "Necdetle özge kardeş ama ben bunu ferhata söyleyemiyorum" dedi . Gülsüm birden dondu kaldı. Ne diyeceğini bilmiyordu. Yeterin ondan kalır bir yanı da yoktu . Gülsüm sendeleyerek tezgahtan destek aldı "Ne .... Aslı Sen ne dediğinin farkında mısın? " diye sordu. Aslı " Üstelik ferhat kendisinden bisey sakladığımı biliyor " dedi yeterin gözünün içine bakarak. Yeterin gözleri kararmaya başlamıştı bile . Gülsüm korkuyla "Vildan başından belli yalan mı söylemiş?" diye sordu.  Aslı basını evet der gibi salladı. Gülsüm panikle "Aslı abime bisey demiceksin değil mi? Bak bu sefer beni affetmez " dedi gözleri dolarak . Aslı sinirle basını tutarak "Bilmiyorum gülsüm bilmiyorum ! Öyle bir çıkmazın içindeyim ki ne yapacağımı bilmiyorum. " diyerek yetere döndü "Bana artık inanmıyor ondan biseyler sakladığımın farkında . Ben artık susmak istemiyorum çok yoruldum . Ferhat bu işin peşini bırakmicak yeter hanım. Burda söz konusu gülsüm değil siz ne dediğimi çok iyi biliyorsunuz. Ferhatın namığı yakalaması an meselesi . Ya gereçleri ondan öğrenirse? " dedi . Gülsüm aslının ne dediğini anlamaya çalışıyordu ama anlayamıyordu. Yeter gülürmü tuttuğu gibi soru sormasına izin vermeden mutfaktan çıkardı. Aslı "Yeter hanım ben yapamıyorum artık dayanamıyorum. Ferhat artık gereçleri öğrenmek zorunda daha falza saklayamayız. Yoksa beni affetmicek" diyerek ayakta zor durduğu için sandalyeye oturdu" Beni affetmicek ama ben tekrardan ailemi kaybetmeyi göze alamam " dedi gözyaşları içinde. Yeter de gözyaşlarını hakim olamıyordu. Aslı gözlerinin içine bakarak sözlerine devam etti "Ferhat gelince ona her şeyi anlatmanızı istiyorum yoksa ben yapmak zorunda kalıcam " dedi . Yeter "Oğlum bunu öğrenirse yıkılır " dedi . Aslı "Beni hala anlamıyorsunuz ferhat zaten er yada geç öğrenicek bunun kaçışı yok ama benim demek istediğim daha fazla geç olmadan doğruları öğrenmesi. Aslında benim bunu en başta yapmam gerekiyordu. " dedi . Yeter cevap veremden öylece durdu.  Ferhatın yüzüne nasıl bakacağını bilmiyordu. Yerinden kalkarak "Sen zaten kararını çoktan vermişsin " diyip salona doğru yürümeye başladı. Aslıda gözyaşlarını silip arkasından gitti. Yeter "Konağa dönüyoru-..." demeye kalmadan sendelemeye başladı. Yiğit endişeyle kolundan tutup koltuğa yatırdı. Yeterin gözleri kayıyor başı dönüyordü . Kalbini tutarak derin nefes almaya çalıştı. Herkes birden paniklemeye başladı. Yiğit  "Anne iyi misin ? Korkutma bizi " dedi endişeyle. Gülsüm "Annecim doktor çağıralım mı ister misin ?" dediğinde hepsi yuh der gibi gülsüme baktı. Gülsüm " Aslı kusura bakma ben endişeden ağzımdan kaçtı öyle " dedi . Aslı "Sorun değil. " diyerek sunaya döndü. Suna çoktan tansiyon aletini getirmişti. Aslı yanına oturarak tansiyonunu ölçtü. Gülsüm endişeyle "Aslı ciddi bisey yok değil mi? " diye sordu. Yeter de ısrarla ayağa kalkmaya çalışıyordu. Aslı "Tansiyonu düşmüş o kadar " diyip sunaya döndü "Sana zahmet bir limonlu su getirir misin biraz toparlasın kendini " dedi . Suna koşar adım mutfağa giderek hazırlamaya başladı. Yiğit "Aslı noluyor size böyle? Hepinizin yüzü sirke gibi " dedi . Aslı derin bir çekerek yiğitin kulağına yaklaşıp "Ferhat bombanın pimini çekti heran patlayabilir " dedi . Yiğitte diyerleri gibi endişelenmeye başladı. Aslının kulağına yaklaşarak "Yoksa az önce namıktan haber mi aldı? " diye sordu. Aslı bilmiyorum der gibi dudağını büzdü. Gediz "Ben bi arıyayım onu " diyerek telefonu eline aldı. Aslı "Açmaz ki " diye karışlık verdi . Sevda "Tamam şimdi bi sakin olalım elbet gelir . " diyerek balona çıktı. Aslı tansiyon aletini masaya bırakarak "Düşmezse hastaneye gideriz" diyip balkona sevdanın yanına çıktı. Sevda aslıyı görünce Noldu der gibi baktı. Aslı dün ferhata her ne kadar bi işin peşini bırakacağını da söylese yinede içine sinmiyordu " Senden bisey isticem ama aramızda kalıcak " dedi . Sevda merakla aslıya bakıp basını tamam der gibi salladı.  Aslı "Ben birini arıyorum ve onu bulmam lazım. Nasıl olucak o " diye sordu. Sevda "Neyin peşindesin aslı? " diye çıkıştı. Aslı "Orasına karışma bulabilir misin bulamaz mısın? " diye sordu. Sevda "Ferhatın haberi var mı bundan ?" diyerek aslıyı kuşkuyla süzdü. Aslı derin bir of çekerek "Sence ?" diye karışlık verdi. Sevda çok arafta kalmıştı ne diyeceğini bilmiyordu. Aslı sevdanın gönülsüz olduğunu görünce "Neyse bende seninkine sorayım belki yardımcı olabilir " diyerek bıyık altından güldü. Sevda sinirle "Ne seninki falan yok öyle bisey " diye çıkıştı. Aslı "Ben gördüğümü söylüyorum " dedi. Sevda kızarmıştı birden "Yok bisey sen hiçbir şey görmedin " dedi. Aslı "Tabi gördüklerimi görmemiş de olabilirim" dedi imali imali . Sevda oflayarak "Bana şuan şantaj yapıyorsun farkında mısın?" diye çıkıştı. Aslı "Sadece yardım istiyorum ama başka şekilde de sorunumu çözebilirim" dedi . Sevda oflayarak "Of tamam ya ! Gidiyorum ben sende bildiklerini mesaj at " dedi . Aslı "Çok hızlı olman lazım " dedi . Sevda "O zaman beni lafa tutma " diyerek yanından ayrıldı. Aslı ise salona geçerek beklemeye başladı. Herkesin üstünde bir gerginlik vardı ama kimse kimseye yansıtmamaya çalışıyordu. Yaklaşık 30-40 dk sonra sevda aradı. Aslı heycanla mutfağa geçip konuştu. Sevda adam hakkında birkaç bisey bulmuş şimdide telefon sinyalinden kadıköy tarafida bir yerde olduğunu tesbit etmişti. Biraz daha üstüne düşünce eski bir otele gittiğini bulmuştu. Aslı hemen telefonu kapatıp düşünemeye başladı. Belki de bunları ferhata söylemesi gerekiyordu. Tereddüt ederek onu aradı ama açmadı. 2. aramada ise telefonu kapattığını fark etti . Sinirle yumruğunu sıkıp düşünemeye başladı. Bu böyle olmaz diye düşündü neyle karşılaşacak olursa olsun oraya gidecekti. Belki adamdan biseyler öğrenebilirdi. Sessizce mutfaktan çıkıp kapıya doğru yöneldi. Anahtarlıkdaki yiğidin arabasının anahtarını fark etti . Bunu yapması gerekiyordu. Sessizce anahtarını alıp  kabanını giyerek evden çıktı. Çok geçmeden sevdanın söylediği otelin önüne gelmişti. Eski pis bir yere benziyordu . Arabadan inerek etrafa bakındı. Buraya gelmekle kötü mü ettim acaba diye düşünmeye başladı. Başına bisey gelse kimsenin ruhu bile duymazdı burda . Kırık dökük camlar, boyası soyulmuş binalar . Neredeyse her evden bağırış çağırış sesleri geliyor köşe başında ise genclerin bisey çektiğine emindi . Hepsi garip garip aslıya bakıyordu. Buranın yabancısı olduğu çok belliydi . Üzerine dikilen bakışlardan rahatsız olarak kabanının yakasını kaldırarak pis kokan ve ürkütücü gözüken pansiyona yavaşça girdi. Girişte bir adam ters ters ona bakıyordu. Oda fark etmişti buralara yabancı olduğunu gerçi fark etmemesi mümkün değildi. Dik dik aslıya bakınca aslı kendinden emin bir şekilde "Merhaba Onur Demiri arıyorum hangi odada kendisi?" diye sordu. Adam aslıyı baştan aşağıya süzerek"Burası kuaför salonu değil! Uğraştırma beni bas git" dedi sert bir şekilde. Aslı derin bir iç çekerek çantasından bir zarf çıkartıp adama uzatarak "Bir daha düşün istersen " dedi . Buraya gelirken böyle bisey yaşayacağını düşündüğü için önceden hazırlıklı gelmişti. Adam zarfın içindeki parayı görünce basını sallayıp "209 numara " dedi . Aslı basını tamam diye sallayarak arkasını döndüğü sırada adam arkasından "Ulan be insan metresini buraya mı çağırır. Neyse para peşin olsa yeter " diye mırıldandı. Aslı sinirlenerek "Pislik herif" diye söylendi. Ardından merdivenleri çıkmaya başladı. O kadar ürkütücü bir yerde ki bastığı her adımda tahta zemin  tuhaf sesler çıkarıyordu. Neredeyse bütün kapıların önü  bira şiseleri ile doluydu . Etraf leş gibi kokuyor çoğu odalardan bağırış kavga sesleri bazı odalardan da inleme sesleri geliyordu . Ne işim var burda diye söylenerek yürümeye devam etti. Oda numaralarına bakılacak olursa yaklaşmıştı. İçindeki korku gittikçe artıyordu ama yinede geri adım atmıyordu. Bu kadar endişe doluyken nasıl bu kadar cesur olabiliyordu bir türlü aklı almıyordu . 209 numaralı odanın önüne gelince durdu. Kapısı hafif açıktı. Girip girmeme konusunda kararsızken birden cesaretini toplayıp tam içeri gireceği sırada içerden tanıdık bir bağırtı sesi duydu . Kendi kendine nasıl ya diye mırıldanarak içeri girdi . Içeri girdiğinde şok içinde kalmıştı. Vildan ve ferhat içerdeydi. Aslı kadar vildan ve ferhatta şaşırmıştı. Ferhat aslının bisey deemsine fırsat vermeden " Ne işin var senin burda? " diye bağırdı. Ama asli ferhatı duymuyor gibiydi. Tıpkı avına kilitlenmiş aslan gibi kilitlenmişti vildana. Vildan ise ürkek bakışlarla ferhata bakıyordu . Aslı bir hışımla " Senin ne işin var burda !" diye bağırarak üstüne atlicagı sırada ferhat havada belinden tuttu. Aslı " Sen nasıl bir insansın! " diye bağırmaya devam ediyordu. Ferhat aslıyı zabdetmeye  çalışarak sıkı sıkıya tutuyordu "Aslı! " diye bağırınca aslı dolu gözlerle ferhata baktı. Ferhat "Çık burdan !" dedi sinirle dişlerini sıkarak. Aslı belini tutan ellerinden kurulmaya çalışarak "Asla!" diye karışlık verdi . Ferhat " Sana son kez söylüyorum. " dedi . Aslı " Bırak beni! " dedi . Ferhat "Bırakayım da vildanı parçalamanı mı izleyeyim " dedi . Aslı hüsrana uğramış gibi bakarak "Onu mu koruyorsun?" diye sordu. Ferhat "Yok öyle bisey şimdi çık dışarı!" dedi sabrı git gide tükeniyordu. Aslı "Bu kadın bebeğimi öldürmeye çalıştı! Beni diri diri toprağa gömdüler ferhat sen bide geçmiş karşıma onu savunuyorsun" dedi göz yaşlarına hakim olamayarak. Vildan "Hepsini ailem için yaptım " dedi . Aslı sinirle vildana dönerek "Ne ailesi neyden bahsediyosun sen ?" diye bağırdı. Vildan "Hepsini kızım için yaptım. Kızım babasız kalmasın diye sen hep kızımı babasından ayırmaya çalıştın! Hep aramıza girdin sen olmasaydın bir aile olabildik ama sen buna engel oldun ! " diye bağırdı. Artık kimse kendini kontrol edemiyordu. Aslı sinirle gülerek "Aile mi ? Gerçketen mi ? Bizi diri diri toprağa gömecek kadar mı gözün döndü? Hem sen ne bekliyordun ben gidince ferhatın seninle aile kuracağını  falan mı ? Bunu mu düşündük gerçketen? " diye bağırdı.   Vildan "Evet! Kızımın babasıyla büyümesi için yaptım. " dedi . Aslı sinirle kendini tutan ferhatı iterek "Kendini kandırmayı bırak artık! Yalan söylemekten utanmadın mı ? " diye bağırdı. Vildan biran durdu . Şüpheyle aslıyı baştan aşağıya süzdü. Ferhat " Ne yalanı? " diye sordu. Vildanın birden rengi değişmişti. Aslı kendinden emin bir şekilde "Bunu sen açıklamak ister misin vildan? " diye sordu. Vildan cevap vermeden öylece aslıya bakıyordu. Ferhat sinirle "Benim asabımı bozmayın söyleyin noldu ?" dedi sinirden yumruğunu sıkıyordu. Vildan "Bisey olduğu yok asli ne uyduracağını bilmiyor işte. O baştan belli seni sen olmaktan çıkarmaya çalışıyor anlamıyor musun ? " diye bağırdı. Aslı sinirle "Yeteer! Kes sesini artık konuştukça daha da iğrençlesiyorsun! Sen baştan belli kızını kullanmaya çalıştın, küçücük çocuğu oyunlarına âlet ettin . Hiç düşünmeden hemde " dedi artık gözyaşları içinde . Ferhat ise aslının söyleyeceği gerçeği merak ediyordu. Aslı ferhata dönerek "Özge senin kızın değil. Bastan belli hepsi yalanmış . Biz koskoca bir yalanın içinde kendimizi kaybetmişiz " dedi. O an ferhatın başından aşağıya kaynar sular döküldü. Ateş püsküren gözlere vildana baktı. Vildan korkudan gözlerinin içine bile bakamıyordu. Onur ise bir köşede onları izliyor araya bile girmiyordu. Ferhat yumruğunu sıkarak "Doğru mu bu ?" diye sordu. Vildan cevap veremiyordu. Aslı " Tabi ki doğru! " diyerek telefonu ferhata verdi. Ferhat test sonucunu görünce öfkeden alev topuna dönmüştü  "Nasıl yaptın bunu !" diye bağırarak üstüne yürüdü. Vildan korku dolu gözlerle  ferhata baktı. Vildan "Başka çarem yoktu " dedi . Aslı sinirle gülmeye başladı. Sinirlerine hakim olamıyordu . Ferhat sinirle "Çık git gözüm görmesin seni ! Defol elimden bir kaza çıkacak " diye bağırdığında vildan koşar adım odadan cıktı . Aslı Nasıl der gibi baktığında ferhat "Dilsiz aşağıda " diye açıklama yapıp adamı da arkasından gönderdi . Aslının git gide kasıklarına sancı girmeye başlıyordu. Ferhat "Sende yürü seninle evde konuşucaz" diyerek kolundan tutup sürüklemeye başladı. Aslı sinirle "Benim ne suçum var acaba ?" diye sordu. Ferhat "Benim arkamdan iş çeviriyorsun. Benden habersiz geldiğin yere bak ! Ya ben burda olmasaydım " diye bağırdı. Aslı " Bana bağırma. Eğer benden bisey saklamıyor olsaydın gelmezdim tek başıma. " dediği sırada odalardan birinde silah patladı. Aslı korkuyla çığlık atıp yerinden zıplamıştı. Ferhat aslının elini tutarak "Tek başına geldiğin yere dönde bir bak " diyerek aşağıya indirdi. Bir yandan da kasığını tuttuğu gözünden kaçmamıştı. Aşağıya indiklerinde ferhat aslının elini bırakıp "Arabaya geç " diyerek dilsizin yanına gitti "Bu ikisini çiftliğe götür ben gelene kadar göz kulak ol aslıyı eve bırakıp gelicem." diyip arabaya yöneldi. Aslının acıyla kıvrandığını görünce yanına gidip kapısını açtı "Sancın mı var ?" diye sordu. Aslı basını evet der gibi sallayarak " Senin yüzünden stres küpü olarak doğucak çocuk " dedi . Ferhat sabır çekerek gibi kapısını kapatıp arabaya geçti "Nasıl buldun burayı? " diye sordu. Aslı kasığını tutarak "Konuşturma beni canım yanıyor zaten " dedi. Bir yandan da ferhatın sorularından kaçmaya çalışıyordu. Ferhat sabır çekerek " Hastanye gidelim bir baksınlar " dedi . Aslı "Gerek yok eve götür beni. Sitresten çocuk napsın " dedi. Ferhat "Öyle herşeye atlarsan çocuk sitres olur tabi " diye söylendi. Aslı "Herşeye atlamaktan kastın gerçekleri öğrenmek mi ?" dedi. Ferhat sinirle "Aslı dönde bir bak geldiğin yere . Ya ben burda olmasaydım başına bisey gelseydi nolucaktı? Burası senin sandığın gibi bir yer değil burda adamı harcarlar kimsenin tuhu bile duymaz . Sana en baştan belli diyorum arkamdan iş çevirme diye . Şurda biri seni köşeye çekse napıcaksın?  Sen beni katil mi yapmak istiyorsun " diye çıkıştı. Aslı "Sende benden biseyler saklamayı bırak. Seni arardım ama açmadın açsaydın eğer tek başıma gelmek yerine sana söylicektim" dedi . Ferhar "Dimi tıpkı senin benden bisey sakladığın gibi bende senden bisey saklıyorum " dedi imali bir şekilde. Aslı acı içinde kasığını tutarak "Ahhh konuşturma beni canım yanıyor zaten " dedi inleyerek. Ferhat "Uyu aslı uyu ! Benim asabımı bozma eve gidene kadar uyu " diye çıkıştı. Eve geldiklerinde ikisi de sinir topuydu . Aslı "Çocuklara söyle yiğitin arabasını da bıraksınlar " dedi . Ferhat "Bide araba çalmak ha ?" diye söylendi. Aslı cevap dahi vermeden içeri girdi . Kendini üçlü koltuğa atıp ayaklarını uzattı. Ferhat "Senin ilacın falan yok mu ?" diye sordu. Aslı sinirle "Hamileyim ben hasta değil. " diye çıkıştı. Ferhat "iyi ortada dolanma o zaman da sancın artmasın " dedi imali bir şekilde. Aslı "Ortada dolanmakla olmuyor o işte. Sinirden oluyor, stresten oluyor Ikiside bende eksik olmadığı için " dedi . Ferhat sabır çeker gibi nefes alıp "Bu sefer sözümü dinle evden çıkma. Evden çıkmazsan sinirlenmezsin de " dedi . Aslı "Benim sinirlenmem için evden çıkmam gerekmiyor zaten . Sen beni zaten çok güzel sınır ediyorsun" diyerek bir hışımla ayağa kalktı "Bana bak ferhat o kadını bir daha değil görmek gölgesini bile istemiyorum! Bize yaptıkları yeter artık. Hapishanelerde mi sürünür naparsa yapsın ama onun adını bile duymak istemiyorum !" dedi. Ferhat "O zaman sözümü dinleyip evde oturacak mısın? " diye sordu. Aslı meydan okur gibi "Arkamdan iş çevirmediğin sürece kabul " dedi . Ferhat aslıya yaklaşarak sıkıca kolunu tuttu "Kim kimin arkasından iş çeviriyor onu gelince konuşucaz " diyerek bir hışımla evden çıktı. Şimdi vildanı konuşturup namığın yerini bulması lazımdı. Ferhat çiftliğe gittiğinde vildan bir köşede oturmuş dilsizde basında bekliyordu. Ferhati görünce panikle ayağa kalktı. Ferhat dilsize dönüp "Yanlız bırak bizi " diyip kapıyı gösterdi. Vildan "Bırak beni gideyim " dedi yalvarır gibi . Ferhat kaşlarını çatarak "Onca şeyden sonra seni öylece bırakacağımı mı sandın? Ben senin yüzünden karımı diri diri toprağın altından çıkardım! Senin yüzünden o küçücük kızın hayatı alt üst oldu , karımın hayatı alt üst oldu söylediğin yalan yüzünden. Bunların hepsinin hesabını vermicek misin ?" diye sordu. Vildan "Seni sevdim niye anlamıyorsun" dedi gözyaşları içinde. Ferhat "Vildan ! Asabımı bozma benim. Şimdi canını yakmadan söyle namık emirhan nerde ? " diye sordu. Sinirden tüm damarları belirginleşmişti. Buda vildanın daha da çok korkmasına sebep oluyordu. Vildan cevap vermeyince sinirle cam masaya yumruk attı. Masa vurmasıyla birlikte tuzla buz olurken  vildan korkudan titriyordu. Ferhat "Vildan bak sana olan sabrım azalıyor benim canımı sıkma. Ya bana konuşursun ya savcıya. Ama istersen seni aslının eline de verebilirim. Seni aslının eline versem ne yapar biliyor musun ? Ben bilmiyorum mesela asliyi hiç bu kadar öfkeli nefret dolu görmedim ben . Üstüne nasıl atladı gördün dimi . Peki aslının ne yaşadığı hakkında bir fikrin var mı? o kız karnında bebeğiyle neler yaşadı biliyor musun ? " diye bağırdı. Vildan gözyaşları içinde "Namığın yerini bilmiyorum ama karşına çıkması uzun sürmez " dedi . Ferhat nasıl der gibi baktı kanayan eline aldırmadan. Vildan "Kendini affettirmeyi düşünüyor . " dedi . Ferhat "O Daha çok bekler de sen söyle bakayım kızı niye gönderdin aklından ne geciyordu ? Dur tahmin edeyim sende kendini affettirmek için o kızı kullanıcaktın !" dedi . Vildan cevap vermeden yere bakmaya devam etti . Ferhat "iyi madem konuşmican...." diyerek dilsize seslendi . Dilsiz yanına gelince "Eve git yengeni getir. Bakalım vildan hanımın konuşmasına yardımcı olacak mı?" diyince vildanın gözleri fal taşı gibi açıldı. Aslı "Sırf bebeğine zarar gelmesin diye can aldı biliyorsun değil mi ? Tahmin et bakalım buna sebep olan kişiye ne yapar ?" diye sordu. Vildan panikle "Ferhat gerçekten bilmiyorum . Ben özgeyi görmek istemişim o yüzden geldim başka hiçbir şey bilmiyorum " dedi . Ferhat sabrı tükenmiş gibi "Iyi ben gidip alayım o zaman aslıyı senin konuşacağın yok ." diyerek odadan çıktı. Dilsiz arkasından gelerek "Abi ben getireyim mi yengeyi?" diye sordu. Ferhat "Yok be oğlum gözü korksun diye öyle dedim. Kızın zaten canı burnunda aklım çıkıyor bebeğe bisey olacak diye . Aklım onda kaldı ben eve geçiyorum bi sıkıntı olursa ararsın ben yarın gelirim " diyerek arabasına atladı . Eve gittiğinde saat gece yarısına geliyordu . Salonda girdiğinde aslının koltukta uyuyakaldığını gördü. Sessizce yayına gidip usulca kucağına aldı. Aynı bir kedi gibi sokulmuştu kucağına. Bu hâline gülümseyerek yatak odasına çıkardı. Yatağın üstüne bıraktığında saçları gelişi güzel yayılıvermisti yatağa. Istemsizce eli saçlarına gidip usulca okşadı. Şu çivisi çıkmış dünyada hayatındaki en güzel şeydi. Bunun farkındaydı da. Ne kadar acı çekse de hep masum kalmayı başarabiliyordu . Arada bir de içinden acaba ben seni hakedecek ne yaptım diye de geçirmiyor değildi. Böyle karanlık bir adamın nasıl olurda hep bir tarafını aydınlık tutabiliyordu? Yanağını okşayarak ufak bir öpücük kondurup ayakkabılarını çıkardı. Üstünü örtmek için eğildiğinde ise pantolonun düğmesinin açık olduğunu fark etti . Yine sabah kilo aldım diye söylenmeye başlıcaktı. Bunları düşündükçe gülümsemeden edemedi. Yavaşça yanağına yaklaşıp usulca okşayarak "Aslı... hadi kalk üstünü değiştir uyma böyle " dedi sessiz bir şekilde . Aslı mırıldansa da tepki vermedi. Ferhat tekrardan "Yatma böyle hadi " diyerek eline gelen ilk pijamayı aslıya uzattı. Aslı mızmızlanarak da olsa gözlerini açmadan doğrulmaya çalışıp pantolunu çıkarmak için uğraştı. Beceremeyince de ferhata dönerek "Ferhat şunu çeksene. Kilo aldım zaten " diye söylendi. Ferhat ah ah der gibi bakarak pantolonu çıkarmasına yardım etti . Tam kalkacağı sırada ferhat omzundan tutup "Nereye? " diye sordu. Aslı uykulu gözlerle "Özgeye bakıcam " diye mırıldandı. Abidinler konağa geçmeden özgeyi buraya bırakmışlardı. Ferhat "Tamam uyu sen ben bakarım " diyerek aslının üstünü örtüp özgenin odasına geçti. Özge ise mışıl mışıl uyuyordu. Şimdiye kadar özgeye hiç yakın olamamıştı. Özgenin bir kere bile baba dediğini duymamıştı. Vildan elinden geleni yapsada ikisi bir türlü yakın olamamıştı. "Bu hikâyede yanan sen oldun ufaklık " diyerek özgeye baktı. Içlerinde en masum oyken en çok canı yanıcak olan da oydu. Ama aklında bir sürü soru vardı. Aslı gerçeği nasıl öğrenmişti, ne zaman öğrenmişti? Kendisinden sakladığı gerçek bu muydu? Yine kafası allak bullak olmuştu. Kafasını dağıtmak için odaya çıkıp duşa girdi. Duşta uzun bir süre kalarak kafasını toplamaya çalıştı. Artık  Herşeyi yoluna koyma zamanı gelmişti.  Duştan çıktıktan sonra asli hala uyuyordu. Usulca yanına geçip uzandı. Aslı ferhatın geldiğini anlayınca ona doğru dönüp yanına kıvrıldı. Hâlâ kasığını tutması gözünden kaçmamıştı. Kasığını tutan elini tutarak "Geçmedi mi daha ?" diye sordu. Aslı basını hayır der gibi sallayarak "Biraz geçti... senin yüzünden stres topu olarak doğacak yavrum " diye mırıldandı. Ferhat  bu hâline gülmeden edemedi. Bugün o pansiyona geldiği için çok öfkeliydi ona ama kızamıyordu da . Onu kızdıran şey başına bisey gelecek olmasıydı. Onu herkesten herşeyden korumaya çalışdıkça hep tahmin etmediği yerde buluyordu onu . Aslı onun dünyasına çok yabancıydı. Herkesin kendi kadar masum olmadığını hala öğrenememişti bu yüzden di bütün korkusu . Kendini bu dünyaya karşı nasıl savunacağını bilmiyordu. Kendi dünyasıyla onun dünyası çok farklıydı. Kendi dünyasında hayatta kalmayı, kendini korumayı biliyordu ama onun dünyasında herkes çok kötüydü bu yüzden sevdiği kadını korumak onun göreviydi .

siyah beyaz aşk - Var mı eksiğim Where stories live. Discover now