26. Bölüm

854 22 2
                                    

       O gece aslı ferhata sımsıkı sarılarak kokusunu içine çeke çeke uydu. Sanki dışarıda kar kıyamet kopuyor da Ferhat bir dağ misali onu koruyormuş misali sığınmıştı ona. Ferhat aslıya her ne kadar kızgın olsa da onun saçını okşayıp göğsünde yatırmıştı. Onun bu savunmasız, korunmaya muhtaç halini anlamış ona yaslanıcak bir dağ olmuştu. Çünkü aslının canının çok yandığını biliyordu. Yoksa aslı söylediği onca söze rağmen kendisini çağırmazdı, gururluydu. Ama bu gece aslının acısı gururunu ele geçirmişti. Ferhat uyandığında aslı gene ahtapot gibi sarmıştı kendisini. Ferhat küçük bir tebessüm etti. Özlemişti aslının böyle ahtapot gibi sarılmasına. Ferhat aslının yukarı çıkan tişörtünden gözüken karnını okşadı. Aslı bunu hissetmiş olacak ki yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. Aslı "Ferhat kaşı" diyerek sırtını döndü. Ferhat yarı uyanık aslının bu haline gülerek sırtını kaşımaya başladı. Ferhat "Yeter mi bu kadar" dedi. Aslı ferhata dönerek kafasını salladı. Ferhat aslının gözünün içine imalı imalı baktı. Aslı ferhatın soracağı soruyu anlamış olacak ki hemen kaçmaya yeltenip yataktan kalktı. Ferhat aslının kolunu tutup yatağa geri çekti. Aslı "Ferhat nolur bişey sorma!" dedi yalvarır gibi. Ferhat "Aslı!" dedi uyarır gibi. Aslı "Ya Ferhat lütfen. Hem bizim ufaklık acıktı hadi bişey yiyelim." dedi karnını okşayarak. Ferhat aslıya imalı imalı bakıp "Kaçmak için bahane arama" dedi. Aslı yüzünü düşürüp yatağa ferhatın yanına oturdu. Kısık bir sesle "Ferhat... Lütfen şimdi bişey sormasan." dedi gözleri dolu bir şekilde. Ferhat aslının çenesini tutup "Tamam hadi dolmasın  o gözler." dedi. Aslı, tebessüm ederek yataktan kalktı ve banyoya gitti. Ferhat fırsattan istifade hemen aşağı kata indi. Oda dün gece bıraktığı gibi darma dumandı. Hemen sandığı aramaya başladı. Sandık masanın üstündeydi. Yanında bir mektup ve bir sürü parçalamış fotoğraf vardı. Hiç vakit kaybetmeden mektubu okuma başladı. Mektubu okuduktan sonra sinirle kağıdı  buruşturup masanın üstüne atarak küfür etti. Hemen aslının yanına gitti. Tam içeri giricekken aslının konuşmalarını duydu "Evet onur bey haklısınız. Ama dediğim gibi ben bu süreçte ikimizinde yıpranamsını istemiyorum bu yüzden ferhatı anlaşmalı boşanmaya ikna etmeye çalışıcam." dedi. Tam arkasını döndüğü sırada ferhatla göz göze geldi. Ferhat aslının gözünün içine bakıp daha sonra hiç bir şey demeden kapıya doğru yürümeye başladı. Aslı" Onur bey ben sizi daha sonra aricağım "diyip telefonu kapattı ve ferhatın arkasından gitti" Ferhat dur bi dinle. '' diye seslendi. Ama Ferhat cevap vermeden evden çıktı. Aslı arkasından "Ferhat dinler misin lütfen?" dedi. Ferhat sinirle aslıya döndü "Boşanmayı bu kadar Çok mu istiyorsun doktor ... PEKİ senin istediğin olsun boşanalım." dedi. Aslı ferhatın omzunu tutup "Ferhat bak ben bö..." Aslı sözünü bitirmeden Ferhat aslının sözünü  kesti "Uzatma. Boşanmak istiyorsun boşanalım. Neye imza atıcaksak dilsizle gönder!" diyip sinirle arabaya binip tozu dumana katarak gözden kayboldu.

         Ferhat sinirle ofise gitti. Abidini çağırıp "Şu yeni sevkiyat ne zaman?" diye sordu. Abidin "Teyzemin oğlu hani bırakmıştın." diye sordu. Ferhat "Adamlar ensemizde oğlum ne bırakması. Bu işler öyle ha diyince olmuyor." dedi. Abidin "Tamam tamam da sende başka bir şey var!" dedi. Ferhat sinirle "Uzatma oğlum şu sevkiyat ne zaman sen onu söyle" diye bağırdı. Abidin "Tamam sinirlenme  teyzem oğlu ben toplantı ayarliyim o zaman." diyip odadan çıktı.

        Aslı ferhatı çok kırdığını farkındaydı. Dün gece onu çağırması çok yanlış olmuştu. Sonuçta onlar Boşanmak üzerelerdi ve bu yakınlaşma  ferhatı darma duman etmişti. Aslı derin bir Of çekip kendini koltuğa bıraktı. Gene her şey üst üste gelmişti ve aslı gene yaptığı gibi uyuyarak tüm dertlerinden kurtulmaya çalıştı.

       Ferhat sinirle toplantıdan çıktı. Adamlar çok ağır oynuyordu. Ferhat bu sevkiyattan sonra artık aradan çekileceğini söylemişti. Ama adamlar bundan memnun olmadığı için işi yokuşa sürmüşlerdi. Ferhatı aslı ve ailesi ile ilgili göz dağı  vermişlerdi. Ferhatta sinirle toplantıyı terk etmişti. Bu gün daha fazla çalışamayacağını anladığı için kendini aslı ile gitti sahil kenarına attı. Aslıda ne yaptıysa da uyuyamamıştı. Aklındaki düşünceler hep dönüp duruyordu. Nefesi daralmaya başlığında ise sahile gitmeye karar verdi. Sahile geldiğinde ferhatla oturduğu banka oturup denizi izlemeye başladı. Kafası çok doluydu. Abisinin kendisi yüzünden öldüğü gerçeği, annesinin mektubu ve ferhatla  boşanmaları.... Hayatında her şeyi kaybediyordu. Aslı bunları düşündü. Gözünden yaşlar süzülmeye başaldı. Nasıl olurda 1 hafta öncesine kadar mutluyken şimdi bu hale gelmişti. Aslı yerinden kalkıp denize doğru yürümeye başladı. Bir yandan ağlıyor bir yandan da denize doğru yürüyordu. Herkes aslıya bakıyordu ama aslı bunun farkında değidi. Aslı denize daha çok yaklaştı ve taşların üstüne çıktı. Olduğu yere oturup ayaklarını sallandırdı. Gelen geçen aslıya hayretle bakıyordu. Resmen uçurumun kenarına oturmuştu. Sinirle kendi kendine konuşup ağlamaya devam etti. Tekrar ayağa kalkıp uçurumun kenarında yürümeye başaldı. Dengesi bozulsa direk düşecekti resmen. Denize dönüp iki elini de açarak kafasını göğe kaldırdı. Gözyaşları gözünden boynuna doruğu akıyordu. Herkes aslıyı işaret ederek aralarında konuşuyordu. Tam o sırada Ferhat geldi. İki adamın aslıyı işaret edip konuştuğunu görünce "Napıyonuz lan!" dedi. Adamlardan biri "Hiç sorma abi kız intihar edicek galiba. Geldiğinden belli ağlıyor uçurumun yanında dolaşıyor. Yazık gencecik kız." dedi Ferhat şok içinde aslıya tekrara baktı. Gerçekten çok yakındı neredeyse düşecekti. Diyer adam "Abi ben polisi aradım gelir birazdan. Yazık  bişey olmasa bari. Hamile zaten kızcağız" dedi. Ferhat şaşkınlıkla aslıya baktı. Aslı her şeyini kaybettiğini düşünüyordu. Ya ordan atlamaya kalkarsa. Aslı tam o sırada bir ayağını boşluğa bırakmıştı. Herkez korku içinde aslıyı izliyordu. Ferhat aslının ayağını sallandırdığını görünce "AASSSSLLLLLIIIIIII" diye bağırıp aslının yanına koştu. Aslı sesin geldiği yöne bakarken dengesini kaybetti ve tam düşüyorken etraftan bağırış çağırışlar yükseldi. Ferhat tam zamanında aslı düşerken belinden tutup kendine çekti. Ferahtın çekmesiyle aslı çığlık atarak ferhatın üstüne düştü. Herkez birden sevinç çığlıkları atarak alkışlamaya başladı. Aslı şok içindeydi. Ne oludupunu farkında değildi. Ferhat düştükleri yerden doğrularak aslıyı kendine çevirdi. Aslının yüzüne düşen saçlarını geriye atıp yüzünü iki elinin arasına aldı "İyi misin?" dedi endişeyle. Aslı şok içinde "Ne oluyor Ferhat?" diyip etrafına baktı "Neyi alkışlıyorsunuz?" dedi. Ferhat aslının göz yaşlarını silerek aslıya sarıldı.....

siyah beyaz aşk - Var mı eksiğim Where stories live. Discover now