“Hayır, Fatih’i indirtmedim bile. Sizi bekledim. Her şey, güvenliğin onu bulduğu şekilde duruyor.”

İçeri girdiklerinde Zeynep, sürekli ölümle yüz yüze gelen insanların rahatlığıyla durumdan etkilenmemiş görünse de Kerem’in yüzündeki üzüntüyü ve acıyı okumuştu. 

Adam, yatak odasıyla giyinme odasını ayıran bölmeye asmıştı kendini. Giyinme odasının girişinde devrilmiş bir puf duruyordu, yatak odası tarafında da girişin yanında bir şifonyer bulunuyordu. Zeynep’in profesyonel gözleri, etrafta bir dağınıklık ve olağanüstülük aradı ama her şey normal görünüyordu. 

Muhif’e dönerek “İntihar notu?” diye sordu. Muhif, omzunu silkerek “Etrafa şöyle bir baktım ama göremedim. Parmak izi kalmasın diye de kurcalamadım.” dedi. Görünürde intihar notunun olmaması tuhaftı. Zeynep, çoğu intihar vakasında ölüme gidenin ardında bir şeyler bırakmaya çalıştığını bilirdi. Olay yeri inceleme gelmeden hiçbir yere dokunmak istemediği için o da gözleriyle etrafı aradı ama görünürlerde not yoktu.

Kerem’e bakarak “Bu, tuhaf!” dedi. Kerem anladığını belirtircesine başını salladı. O sırada Erol Başkomiser; Esra, Çağatay ve Harun’la içeri girdi. Daha ne olup bittiğini sorarken de olay yeri inceleme ekibiyle Zeliha geldiler. 

Zeynep, diğerleri gibi olay yeri incelemeden birer eldiven alarak etrafı kontrole girişti. Bu sırada cesedin fotoğrafları çekilmiş ve Zeliha’nın izniyle Fatih Hekimoğlu, asılı olduğu yerden indirilmişti. 

Kerem, Muhif’le birlikte kenara çekilmiş ve işi profesyonellere bırakmışlardı. Bu arada ekibin yeni üyesi ikisinin de dikkatini çekmiş, özellikle Harun’dan haberi olmayan Muhif, kaşlarını çatıp onu takibe almıştı.

Harun, Zeynep’e “Burada bir tuhaflık yok mu?” diye sordu.

“Her şey fazlasıyla düzenli.”

“ Geç onu bu adam kendini oraya nasıl astı? Hadi astı diyelim, ayağının altında iteceği bir şey olması gerekmez mi?” diye sordu. Esra yandaki pufu işaret edince Harun “olmaz” anlamında başını sallayıp “Fazla uzak! Adam, onu ayağının altından itse o açıyla oraya kadar sürüklenmez. Bu işte bir gariplik var!” dedi.

Zeynep de içeri girdiğinden beri bunu düşünüyordu. Pufun açısı ve durduğu yer yanlıştı. Üstelik eğer adam, pufun üstüne çıkıp kendini astıysa o zaman onu buldukları konum da hatalıydı. Yan dönmüş olarak bulunması lazımdı. Şifonyere basarak oraya çıktıysa o zaman da şifonyerin üstü dağılmış olmalıydı. 

Kerem’e doğru yürüdü ve sadece onun duyabileceği bir sesle “İntihar olduğunu sanmıyorum, ben!” dedi. Kerem de fısıltıyla “Ben de…” cevabını verdi.

Çağatay ve Esra adamın laptopunu ve telefonunu almışlar son aramaları ve bilgisayardaki son kayıtları inceliyorlardı. Olay yeri inceleme de Erol Başkomiser refakatinde işlerini bitirmek üzereydi.

Zeliha, kurban üzerindeki ilk incelemeyi yaparak çömeldiği yerden doğruldu. “Ölüm saatinin 19.00- 19.30 arası olduğunu tahmin ediyorum. Otopsiden sonra kesin söylerim. Görünür bir travma izi yok, boyundaki izlere ve dış saptamalara göre boğulma sonucu ölüm diyebilirim. Bu da ası yoluyla intiharla uyuşuyor gibi ancak otopsiyi tamamlamadan daha fazla detay veremem.”

Olay yeri incelemedeki çocuklara cesedi kaldırabilecekleri talimatını verdikten sonra Zeynep’e ve Erol Başkomiser’e dönüp “Yarın sabah ilk iş otopsiyi yaparım!” dedi. Erol Başkomiser başıyla onaylayıp Kerem’e döndü. “Evlat, buradaki işimiz bitti.” dedi. Kerem, “Muhif güvenlik kayıtlarını size ulaştıracak, yarın güvenlik görevlisinin ve Fatih’in asistanının da emniyete gelmelerini sağlarım.” diye cevapladı. 

ARAFTA İKİ KİŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin