62. BÖLÜM

15.2K 733 72
                                    

Zeynep ve Zeliha, huzurevine geldiklerinde önce yöneticiyle görüşmek istediler. Huzurevinin müdürü 'Zeynep Sayer' adını duyar duymaz onları bekletmeden kabul etmişti. Orta yaşlı, zarif bir hanım olan müdür onlara kibarca yer gösterip geliş sebeplerini sordu. Zeynep, asıl geliş sebeplerini anlattı. Kadın biraz düşündükten sonra

"Zeynep Hanım, aslında ben konuyu biliyorum. Daha önce Kerem Bey ve Oktay Bey, Melek Hanım'la görüştüler ancak sonuç alamadılar."

"Biliyorum ama bir kez de ben şansımı denemek istiyorum."

Kadın bir süre daha düşündükten sonra

"Bakın, Kerem Bey'in hem kuruma hem de huzurevimize çok büyük katkıları var. Ben samimi olarak yardımcı olmayı istiyorum. Melek Hanım, resim konusunda fazlasıyla inatçı. Eğer siz doğrudan bu konuyla karşısına çıkarsanız daha önceki görüşmelerden farklı bir durum oluşmayacak. Benim bir fikrim var."

"Dinliyorum."

"Siz ve hanımefendi, Kerem Bey'in büyük bağışlar yaptığı huzurevini ziyaret ve kontrol etmek amacıyla buraya gelmiş olun. "

"Ama böyle bir uygulamanın olduğunu sanmıyorum."

"Doğru, yok! Ancak buradaki misafirlerimiz bunu elbette bilmiyorlar. Yönetim kurulunun ve bağışçıların burayı denetliyor olması onlar için sorun oluşturmaz aksine bundan hoşlanırlar. Az sonra buradaki misafirlerimizin büyük bölümü, Melek Hanım da dâhil olmak üzere çay salonuna inecekler. Bu rutin bir toplanma. Genellikle buradaki misafirlerimiz akşamüstü çayını birlikte alırlar. Böylece daha sosyal olmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Melek Hanım, burada pek yakın dostluklar kurmasa da eğer kendini iyi hissediyorsa genellikle çay salonuna iner. Siz de misafirlerimizle çay içmek ve söyleşmek amacıyla orada bulunursunuz. Ben sizi misafirlerimize takdim ederim, sizler de onlarla küçük sohbetler edersiniz. Bu sırada Melek Hanım'la daha rahat konuşma fırsatınız doğabilir. "

Zeliha bu fikri çok beğenmişti. "Bu, çok mantıklı Zeynep! Böylece kadını da tedirgin etmemiş oluruz." dedi. Müdür "Ben aynı fikri Oktay Bey'e de sunmuştum ama o fazla vakit olmadığını söylemiş ve doğrudan Melek Hanım'la görüşmek istemişti."

Zeynep, Oktay'ın soğuk ve kendini beğenmiş tavrının kadını rahatsız ettiğini düşündü. Efsun'u gerçekten sevmesine karşın bu adama bir türlü kanı ısınmıyordu işte. Muhif'ten henüz ses çıkmamıştı. Kafasının bir yanı yine Oktay'la ilgili şüphelerine kaydı. O sırada müdürün onları çay salonuna götürmek üzere kalktığını fark edince beynindekini kovalayıp Melek Soylu'ya odaklandı.

Çay salonuna geldiklerinde alışıldık huzurevlerinden farklı bir manzarayla karşılaştılar. Şık ve bakımlı yaşlı erkek ve kadınlar küçük gruplar hâlinde oturma gruplarına yerleşmiş, keyifli sohbetler etmekteydiler. Bardak tabak sesleriyle küçük kahkahalar ve huzurlu konuşmalar ortamı hareketlendiriyordu.

Müdür Hanım, salonun ortasına gelince durdu ve kendinden emin ancak sıcak bir tonla "Değerli sakinlerimiz, sizlere Zeynep ve Zeliha Hanımları takdim etmekten onur duyarım. Zeynep Hanım, vakfımızın büyük bağışçılarından ve yönetim kurulu üyelerimizden Sayın Kerem Sayer'in eşi. O ve Zeliha Hanım, bugün evimizi denetlemek ve sizlerin bir taleplerinin olup olmadığını öğrenmek üzere aramızdalar. Ben şimdi sizleri misafirlerimizle yalnız bırakayım. Hepinize keyifli sohbetleri dilerim."

Kadın konuşurken Zeynep'in polis gözleri alışkın hareketlerle salonu gözden geçiriyordu. Küçük gruplardan uzak, bahçeye bakan pencerenin önünde koyu yeşil berjer koltuğa oturmuş, elindeki kitabı son derece zarif bir tavırla okuyan yaşlı kadın hemen gözüne çarptı. 

ARAFTA İKİ KİŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin