15. BÖLÜM

43.1K 1.3K 153
                                    

Zeynep, merkeze geldiğinde Esra ve Çağatay’ın orada olmadıklarını gördü. Odaya gidip çıkan yeni çocuklardan birine sordu.

“Bir vakaya gittiler amirim!”

“Ne vakası bu be? Benim niye haberim yok?”

“Bilmiyorum amirim, oldu biraz çıkalı!”

Zeynep, Esra’yı telefonla aradı.

“Nerdesiniz kızım?”

“Amirim, Tarlabaşı’nda bir olay olmuş şimdi geldik biz de!”

“Ne olayı?”

“Küçük çaplı uyuşturucu satıcılarından biri öldürülmüş. Bir hesaplaşma gibi duruyor. Biz olayı toparlayıp merkeze geçeceğiz!”

“Acele edin! Niye bu olayı devretmediniz ki siz?”

“Erol Başkomiser yolladı amirim!”

“Tamam, hızlı çalışın!”

Telefonu kapadıktan sonra Erol Başkomiser’in odasına gitti. Başkomiser, Kahve makinesinden bir fincan kahveyi almış büyük bir keyifle içmekteydi. Bu, tatlı bir büyükbaba görünümünün ne kadar aldatıcı olduğunu en iyi bilenlerden biriydi Zeynep. Yine de onun bu babacan hâli, içini ısıttı. Gülerek yanaştı masasına.

“Amirim, benim çocukları başka vakaya yollamışsınız!”

“Evet!”

“Neden diye sorsam…”

“Bak, kendin diyorsun ‘benim çocuklar’ diye… Artık kendi başlarına uçma vakitleri geldi, komiser! Sen Esra’nın yaşındayken…”

“Bana çaylak muamelesi yapıyordunuz!”

“Hâlâ da yaparım! O ayrı, ama kendi davalarının peşinde koşuyordun. Bu iş fazla vakitlerini almaz merak etme! Sen onlarsız bir iki gün idare edersin.”

“Tamam da… Zaten tıkandık bu manken kız olayında.”

“ Bazen acele ettikçe olay daha da düğümlenir, Zeynep. Azıcık soğumasını beklemek lazım. Cem’i gözlüyorsunuz değil mi?”

“Evet, amirim de ondan bir şey çıkacak gibi değil!”

“Sabırlı ol! Sen bundan çok daha az ipucuyla neler çözdün. Biraz bekle bakalım. Haaaa, bu arada Melike aradı. Dünkü randevuna gitmemişsin. Bu kaçıncı oluyor?”

“Tamamen unutmuşum amirim ya!”

“Ben de yedim! Derhal randevu al, bugün gidiyorsun. Bana bak, böyle saçma şeyler yüzünden benim de başımı ağrıtma! Zaten kıza bir halt anlattığın da yok, git bir kahve iç işte!”

“Emredersiniz amirim!”

Zeynep, masasına döner dönmez Melike’ye telefon açtı.

“Sen beni amirime mi ispiyonladın?”

“Başka çarem var mı? On beş gündür randevuları ekiyorsun. Benim de başımı belaya sokacaksın!”

“Ulan geçen gün sendeydim ya!”

“O gün hatırlarsan seans yapmadık.”

“Ölürsün değil mi onu seans göstersen! Ama yoooo, ölme! Ben geberteceğim seni!”

“Kalk gel, biraz boşluğum var! Daha fazla sinirimi zıplatma benim!”

“Geliyorum, geliyorum… Sen gelince görürsün ispiyonculuk ne demekmiş?”

ARAFTA İKİ KİŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin