37. BÖLÜM

24.8K 1.1K 153
                                    

Kerem, İspanya’dan dönerken yolda, İstanbul’a indikten hemen sonra iş için Amerika’ya gitmesi gerektiğini söylemişti. Balayında oldukları sürece Oktay’la sık sık görüşmesi bu işin robot projesiyle ilgili olduğunu düşündürmüştü Zeynep’e. Onun birkaç günlük yokluğu Zeynep’in de işine gelmişti. Bu arada Esra ve Çağatay’la rahatça görüşüp neler bulduklarını inceleyebilecekti. Telefonla konuşmak yerine raporu bitmediği hâlde merkeze uğrayıp ortalığı kolaçan etmek istiyordu.

Kerem, Amerika’ya Oktay’la birlikte gitmiş ama Efsun, İstanbul’da kalmıştı. Kerem gideli neredeyse bir hafta oluyordu ve Efsun’un sürekli program yapması nedeniyle merkeze gitme şansını hiç bulamamış ve giderek bunalmaya başlamıştı. Bu arada Derya, İrem ve Zeliha da onunla görüşmek derdindelerdi.

Sabah, telefonunun sesiyle gözünü açtı. Koca yatakta Keremsiz yatmaya bir türlü alışamamış ve her gece bin bir güçlükle dalabilmişti uykuya. Telefonun sesini duyup kendine gelmesi zaman alsa da kapanmadan açmayı başardı. Kerem’in sesiyle güne başlamak yorgun bedenini dinçleştirmişti.

“Günaydın, mi mujer!”

“Günaydın!”

“Yeni mi kalkıyorsun sen?”

“ Uyuyamadım gece!”

Kerem’in neşeli sesi bir anda gerginleşti. “Ne oldu?”

“Ya, yok bir şey. Sen olmayınca yadırgıyorum burayı.”

Zeynep’in kâbusları ve burnunu sokabileceği bin türlü bela yerine sadece kendi yokluğunun uykusuzluğunu yaşadığını anlayan Kerem, gülerek devam etti.

“İyi, yarın gece rahat bir uyku çekersin artık!”

“Dönüyor musun?”

“Yarın sabah orada olurum herhâlde. Şimdilik burada yapacağım pek bir şey kalmadı.”

“Her şey yolunda mı Kerem?”

“Yolunda hayatım, merak etme! Gelince konuşuruz. Sen işe gitmiyorsun değil mi?”

“Yok, pazartesiye kadar tembellik ediyorum ama bugün bir uğrayacağım bakalım ne var ne yok.”

“Hımmmm, sen ve tembellik… Nedense pek inanamadım.”

“Efsun, bir dakika boş bırakmadı ki, ömrüm boyunca gittiğimden fazla sinemaya, alışverişe ve sergiye gidip durdum!”

“Efsun’a dur demezen döner kapıda saatlerce sıkışmış gibi sersemlersin. Yorma kendini!”

“Bugünü kendime ayırdım, baştan çektim restimi!”

“Tamam, keyfine bak! Haaaa, unutmadan…”

“Ne oldu?”

“Seni çok özledim!”

Zeynep, yanaklarının kızardığını hissetti birden. Sesinin tınısı, sözcükleri söyleyiş biçimi bile yüreğini kıpır kıpır ediyor ve hâlâ alışamadığı duygularla onu yüz yüze getiriyordu. Bir anlık duraksamanın ardından

“Kerem…”

“Evet, mi mujer!”

“Seni seviyorum!”

Şimdi susup kalma sırası Kerem’deydi. Zeynep’in ağzından sevgi sözü öylesine az ve öylesine beklenmedik zamanlarda çıkıyordu ki her seferinde ilk kez duyuyormuş etkisi yaratıyordu Kerem’de. Zeynep, onun cevaplamasına fırsat vermeden kapamıştı zaten, telefonu. Kerem, gülümseyerek ekrana baktı bir süre. Hâlâ her söylediğinde kendisinin de nasıl şaşırdığını ve hâlâ sanki dillenirse yok olacakmış gibi ürktüğünü bilerek gülümsedi.

ARAFTA İKİ KİŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin