60. BÖLÜM

27.8K 1K 86
                                    

Zeynep, yatak odasına geldiğinde Kerem’in ışığı söndürüp yatmış olduğunu fark etti. Yatağa girip ona doğru yaklaştı. Kerem’in uyumadığını biliyordu. Nefes alışı da haklı olduğunu gösteriyordu. Kolunu onun beline dolayarak yumuşacık bir sesle “Kerem!” dedi. Bir anlık sessizliğin ardından “Konuşmak istemiyorum Zeynep!” cümlesini işitti. Sesi, aşağıdaki gibi öfkeli ve sert olmasa da soğuk ve kırgın geliyordu. Zeynep, içinde bir şeylerin paramparça olduğunu hissetti. Yine de onun beline sımsıkı sarılıp sırtına göğsünü yasladı ve

“Ne hissettiğini tahmin ediyorum.”

“Edemezsin!”

“Anlıyorum demedim ama tahmin ediyorum. Bana kızgın olduğunu da biliyorum.

“Kızdığım sen değilsin. Kızdığım bütün bu belayı başımıza sarıp benim en yakınımdaki insandan kuşkulanmanızı sağlayan her şey.”

“Kerem, inan bana bütün yüreğimle Oktay’ın temize çıkmasını diliyorum. Bunun sana ne yaptığını görüyorum ve dayanamıyorum.”

Kerem, ani bir hareketle sırtüstü dönüp, başını kaldırarak gözlerini Zeynep’inkilerin içine dikti.

“Zeynep, yıllar boyu o benim için hep bir kardeş oldu. Hiç sahip olamadığım, hep sıcaklığını özlediğim ailemden bir kardeş… Onu tanıdığım günden beri, bana soru sormadı, beni olduğum gibi kabullendi. Hepsinden önemlisi ne biliyor musun? O, benden hiçbir şey istemedi. Sadece yanımda durdu. Her ne olursa olsun, yanıbaşımda sessizce durdu. Şimdi birileri benim kardeşim dediğim adamdan şüphelenmemi istiyorlar diye ondan kuşkulanacak değilim!”

“Senin duygularına hep güvendim ben Kerem. Seni tanıdığım günden beri, seninle ilgili bir şey bilmezken bile her gözüne baktığımda oradan yüreğini gördüm. Sevdiğin insanlara bağlılığını, onları nasıl esirgediğini, onlar için yapamayacağın şey olmadığını en iyi ben biliyorum. Sadece sırtını rahatça dönebileceğin, sonuna kadar güvendiğin insanların sana yaklaşmasına izin verdiğini de biliyorum. 

Şimdi biri bizimle pis bir oyun oynuyor. Seni en yaralayacak yerden sevdiklerin üzerinden yıpratmaya çalışıyor. Çünkü biliyor ki para pul kaybettirilerek, bebeğin gibi gördüğün projende arıza çıkararak ya da başarıların üzerine tuzaklar kurarak seni yıkamazlar. Seni sadece sırtından vuran dostlarınla yıkabilirler. 

Belki sen haklısındır, belki Oktay gerçekten masumdur ve birileri bizim ondan kuşkulanmamızı özellikle sağlamaya çalışıyorlar. Bütün kalbimle de bunu diliyorum.

Ben senin aklının sesi olmak zorundayım, bu noktada Kerem. Bana kızsan da öfkelensen de hatta kırılsan da duymak istediklerini sana söyleyemem. Eğer sadece şüphe yaratmak değilse amaç, eğer bir şekilde Oktay’ı sana ihanete zorladılarsa bunu bulmak zorundayız. En azından şıkları eleyebilmek için buna mecburuz.

Oktay’ın bu işe bulaştıysa da ben bir şekilde buna mecbur edildiğini düşünürüm zaten. Eğer öyle bir şey varsa bunu bulmak ve onu içine düştüğü durumdan kurtarmak da yine bize düşüyor. O yüzden lütfen sen de beni anla! Yüreğin kanasa da benim ne yapmaya çalıştığımı gör lütfen!”

“Zeynep, bunun tek yolu, bu pisliği kimlerin yaptığını bir an önce bulmak. Oktay’ı temize çıkarmanın tek yolu bu!”

“Yarın ilk iş diğer şıkları araştıracağım, güven bana! Adam, şirketten ayrılınca bir yere uğramış mı onu araştıracağım. Arabanın peşine düşeceğim. Elimden gelen her şeyi yapacağım. Bana inan!”

Kerem’in bakışlarındaki kırgınlık hâlâ sürse de sesi yumuşadı, eli Zeynep’in saçlarını okşarken “İnanıyorum!” diye fısıldadı. Şu an ondan daha fazlasını beklemek de imkânsızdı. Zeynep, onun yanağında gezinen elini tutup avcunu öperek

ARAFTA İKİ KİŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin